AMA CELAL SALÄ°K SÄ°Z OLAMAZSINIZ, Ä°NANMIYORUM! Ä°simler üzerine düÅŸünelim hep beraber. Herkesin bizi diÄŸerlerinden, kendilerinden ayırt edip, bizi çağırmak,

Güncelleme Tarihi:

AMA CELAL SALİK SİZ OLAMAZSINIZ, İNANMIYORUM İsimler üzerine düşünelim hep beraber. Herkesin bizi diğerlerinden, kendilerinden ayırt edip, bizi çağırmak,
Oluşturulma Tarihi: Mayıs 05, 2000 00:00

AMA CELAL SALÄ°K SÄ°Z OLAMAZSINIZ, Ä°NANMIYORUM! Ä°simler üzerine düşünelim hep beraber. Herkesin bizi diÄŸerlerinden, kendilerinden ayırt edip, bizi çağırmak, belirtmek için kullandığı kelimelerden. EÄŸer aylar önce üzerinde konuÅŸulup bir karara varılmamışsa, bir ailenin en gerilimli günleri evin yeni ferdine hangi isimin verileceÄŸi günlerdir. Bazıları bu görevi bir aile büyüğüne devreder. BaÅŸka bir yol kura çekmektir. Herkes istediÄŸi ismi bir kağıda yazar, kura çekilir, ve bebeÄŸe bir isim bulunur. UzlaÅŸmanın olmadığı zaman çift isim çözümlerden birisi olarak kullanılır. Anne, baba farklı isimler vermek istemektedir ya da aile büyüğünün verdiÄŸi isim pek geleneksel bulunur ve ona bir yenisi eklenir. Sonuç: Abdullah Mert, Zarife TuÄŸba, Ayet Ajlan gibi isim ikilileridir. Bunlardan genelde ikincileri tercih edilir. Birinciler isimlerin önünde bir harf ve nokta olarak kalırlar. Ä°simlerin moda olduÄŸu dönemler vardır. Bütün barış ve savaÅŸlar, 1974 doÄŸumludur mesela. Yine bendeniz de bir çok 1975 doÄŸumlu erkek gibi Hakan, Tarkan, Serkanlardan biriyim. Ä°simler çoÄŸu kez ailenin yeni bireyinden henüz bebekken neler beklediÄŸini de gösterir. OÄŸlunun her daim baÅŸarılı olmasını isteyen baba YiÄŸit, kızını iktidar sahibi görmek isteyen bir anne Sultan ismini tercih edebilir. Anne ve babaların çocuklarına koydukları isimler onların inançları ve ideolojileri hakkında da fikir verir. Denizler, Devrimler, Emeller bir zaman sonra KürÅŸatlarla, BoÄŸaçlarlarla, Ãœlkülerle aynı sıralarda oturmaya, arkadaÅŸ olmaya hatta anne babalara inat birbirlerine aşık olmaya baÅŸlarlar. Bu isimler bazen öyle soyisimlerle biraraya gelir ki ilginç ikililer ortaya çıkar. Uydurmaya bile gerek yok, teyzemin oÄŸlunun ismi KürÅŸat Devrim'dir. Ebeveynlerin çocuklarına koydukları isimlerin bir tür beklentiyi iÅŸaret ettiÄŸini söylemiÅŸtik. Hayatımızda bir çok korkak Mert'lerle karşılaÅŸabilirsiniz. Yine uydurmaya gerek yok. Korkmaz YiÄŸit'i hatırlayın. Alaattin Çakıcı ile yaptığı telefon konuÅŸmalarında korkudan vücud kimyasının deÄŸiÅŸtiÄŸini anlatıyordu.Ancak bunlardan baÅŸka bir de insanların kendilerine koydukları isimler var. Sanal alemde yaratılan nick-name'ler bunlardan birisidir. Nick-name'lerin neden, niçin seçildiÄŸi konusunda yapılacak araÅŸtırmalar eÄŸer dürüst cevaplar üzerine kurulabilirse çok ilginç sosyolojik neticelere varılabilir. Benim bu yazıda bahsetmek istediÄŸim asıl nokta ise, yazarların kendilerine koydukları isimler yani mahlaslardır.Bir yazar neden kendi ismini kullanmaz. Birincisi bir tür korku yüzünden. Takip edilmekten, tanınmaktan korkuyordur. Ve ya aynı yayında aynı ismile yer almamak için bir ikinci isim uydurulur. Ä°htiyaç varsa üçüncüsü bile kullanılabilir. Ancak bazen de fantastik bir oyundur bu. Hilmi Yavuz'un Ä°rfan Külyutmaz olduÄŸunu, Enis Batur'un taÅŸra dergilerine ReÅŸit Ä°mrahor mahlasıyla ÅŸiirler, yazılar gönderdiÄŸini herkes biliyor artık. Yazarlar kendilerini yeni baÅŸtan yaratmaya çalışırlar aslında. Yazılan heryazı, her öykü, her ÅŸiir baÅŸka yaÅŸamlar yaÅŸamak için yapılmış bir oyundur. Onun için mahlas kendisinden sıkılan yazarlarımıza, kendisiyle oynama, bir baÅŸka insan yaratma konusunda yardımcı olur.Ben mahlas kullanılmasına karşı deÄŸilim. Ancak mahlaslar, anne ve babalarımızın bize verdikleri isimlere benzemezler. Yazarlar isimlerini olmasa da mahlaslarını kendileri seçerler. Aynur isimle kara kuru kızlar görebiliriz, MaviÅŸ isimli kara gözlü erkekler. Ebeveynler daha yeni doÄŸmuÅŸ, ne ten rengi ne göz rengi oturmuÅŸ bebeklere fiziki görünümlerinden yola çıkarak bu isimleri verirler. Söylemek istediÄŸim ismiyle müsemma olsun der atalarımız, ama her zaman olmaz. Oysa yazar mahlasını seçerken, o mahlasla nasıl yazılar yazacağını bilir. Yaratacağı yeni yazarın ismi tabiri caizse etinin kemiÄŸinin mayasıdır. Biyoloji profesörü eÄŸer bir gün ÅŸiir yayınlayacaksa ona göre bir isim bulur, bir ÅŸair popüler bir mizah dergisinde kendi ismini kullanmak istemiyorsa ona göre bir isim uydurur. Bir yazar için mahlas bulmak yeni doÄŸmuÅŸ bir bebeÄŸe isim bulmak kadar zor deÄŸildir. Yazar yaratıcılığını kullanarak bir çok yeni isim uydurabilir kendine. Bazen birilerine mesaj vermek için kullanılabilir mahlaslar. Sevilen arkadaÅŸların, eski sevgililerin, sevilen yazarların isimlerinden devÅŸirme yazar isimleri yaratılabilir. Ama söylediÄŸimiz gibi mahlas, eÄŸer böyle bir özel anlam taşımıyorsa, isimlendirdiÄŸi yazarın karakterini taşımalıdır. Taşımasa da olur tabi, neticede bir oyun. Ama...Agora'da Celal Salik imzalı bir yazı gördüğümde oldukça ÅŸaşırdım. Galip hala oraya, buraya yazıyor diye düşündüm. Okuyanlar bilirler, Celal Salik, Orhan Pamuk'un Kara Kitap isimli romanındaki köşe yazarıdır. Galip, kendisini terkeden Rüya'yı ararken, günler geçtikçe, onunla beraber biz de Celal'in yazılarını okuruz. Celal, Rüya ile Galip'in akrabasıdır. Ve Rüya ile Celal aynı anda kaybolmuÅŸtur. Roman boyunca Galip onları arar durur, Celal'in yazdığı her yazıya bir ipucu olarak bakar. Ne var ki, günler geçtikçe Celal'in gazeteye bıraktığı yedekler dosyasındaki yazılar da tükenmeye baÅŸlar. Galip, Celal'in yıllar önce bütün aile beraber yaÅŸadıkları apartmanın en üst katındaki evinde, onun masasında, onun pijamalarıyla otururken Celal'in yerine Milliyet'e yazmaya karar verir. Romanı okumamışlar için özür dilerim ama Rüya ile Celal'in cenazesinden sonra da gazetenin yazı iÅŸleri müdürüne elinde Celal'in yazılmamış bir çok yazısı olduÄŸunu söyler. Bundan sonra Celal'in yerine o yazacaktır. Galip, Rüya ile Celal'i ararken, Celal'in kendisi olmuÅŸtur. Mevlana'nın Åžemsi ararken, Åžems olduÄŸu gibi.Ancak Agora'da okuduÄŸum yazı ne Celal Salik'in kendisine ne de onun yerine geçen Galip'e ait olabilir. Onlara ait olmayacağı kesin ama onları iyice okuyup, anlamış birine de ait olamaz. Çünkü eÄŸer bir yazının içinde Ä°stanbul'un birbirine geçmiÅŸ sokaklarında dolaÅŸan jestlerini amerikan filmlerinden araklamış zavallı insanlar yoksa, eÄŸer bir yazının içinde tarihin karanlıklarında ya da ÅŸimdi bir insan diÄŸerinin yüzündeki esrarın peÅŸine düşmüyorsa, eÄŸer bir yazının içinde onulmaz bir aÅŸkın acısı yoksa, o yazıyı yalnız kalmış, yazarak kendisini sevdirmeye çalışan, delirmemek için yazdığı her kelimeden belli olan biri yazmamışsa, o yazının altındaki imza Celal Salik olamaz.O yazıyı okudum. Yazarına Celal Salik yerine, Leopord Galip Işık'ı mahlas olarak kullanmasını tavsiye ederim. En az yazısı kadar karmaşık olur. Ayrıca böyle bir mahlas, yazısı gibi postmodern açılımlara da imkan saÄŸlayacaktır. HaKan KAYNAR - 5 Mayıs 2000, Cuma Â
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!