Alman ayrımı

Güncelleme Tarihi:

Alman ayrımı
Oluşturulma Tarihi: Kasım 29, 2001 00:00

PASİFİZMİN kılcal damarlara dek işlediği bir ülke varsa, o da Almanya'dır. Bencil İsviçre bile Federal Cumhuriyet'in eline su dökemez...Kuşkusuz, Cermen toplumunu bugün çok derinden kucaklayan bu ‘barışçı’ saplantının bilinçaltı kökeni dünde, hatta evvelsi günde yatar.Başka bir deyişle, yarım yüzyılı aşkın süredir neredeyse travmatik bir hastalığa dönüşmüş olan ‘sulhçulük’ daha önceki ‘harpçiliğe’ ters tepkidir.Alman pasifizmi, Bismarck'ın Prusya militarizmini; Wilhelm'in emperyalist saldırganlığını ve Hitler'in dehşet korkunçluğunu reddetmek üzerinde yükselir.Dolayısıyla, hem kollektif bir özeleştiri, hem ahlaki bir erdem yansıttığı için, ilk bakışta, bunu Cermen ulusunun artı hanesine yazmak gerekir...* * *ANCAK yalnız ilk bakışta, çünkü Almanlar ‘vur’ deyince, öldürdüler. Bir aşırı uçtan, hoppadak diğer aşırı uca sıçradılar.Tamam, barış, sulh, pasifizm tabii ki bunlar iyi güzel ama ne dünya, ne hayat, ne de uluslararası ilişkiler yağdan kıl çeker gibi ve uslu uslu yürüyor.Eğer karşıdaki kabadayı eline değnek almış senin kafana indirmeye hazırlanıyor veya indirmek tehdidiyle istediğini dikte ettirmeyi hedefliyorsa, laf salatasının faydası yok, sen de eline mutlaka kendi değneğini alacaksın...Alacaksın ki, senin armut toplamayacağını ve harekete yeltendiği an böğrüne yumruk sallayacağını farkedip, ayağı denk atsın.Yahut, dinsizin hakkından imansız gelir, ‘etme, eyleme’ nasihatını ve ihtarını tınmayıp bildiğini okuyan bir haydutu yola getirmek için, yaradana sığınıp, okkalı Osmanlı şamarını patlatacaksın. Keratayı hizaya sokacaksın.Sevsek de sevmesek de, dünya arenasının gerçeği böyle bir seyir izliyor. * * *OYSA, tamamen savunma gücü olarak kurulan ve dışarıya gönderilmesi anayasa maddesiyle yasaklanan ordu hariç, Alman kamuoyu bu gerçeği görmek istemedi.Yetmişler nihayetinde SSCB orta menzilli nükleer füzelerini senin tepene yerleştirmiş... Posta koyuyor... Karşı tedbir almassan özgürlüğün gidecek... Ve, milyonlarca Cermen pasifist Brejnev'e popo dönmüş, ‘ölmektense kızıl olmak evladır’ ahmaklığıyla yeri göğü inletiyor. Moskova da el ovuşturuyor. Bağdatlı harami Kuveyt kasasını yağmalamış ve petrol vanasını tutmuş...Fakat Berlin'in, Köln'ün, Hamburg'un ‘barışçılar’ı avazları çıktığı kadar ‘savaşa hayır’ diye bağırarak sokak arşınlıyor. Saddam da bir güzel geyiriyor.Miloseviç, Boşnak, Hırvat, Arnavut, insanları lime lime doğruyor...Gerdanlarında ‘savaşma seviş’ madalyonu, Alaman ‘sulhçüler’ ‘ordu Balkan’a gidemez' gevezeliğiyle katliama çanak tutuyor. Çetnikbaşı ise zevkten uçuyor.İşte, 1990'daki bütünleşmeye rağmen Federal Cumhuriyet özellikle Yeşiller Partisinin ortaya çıktığı son çeyrek asırdır böyle bir ruh hali içinde yaşadı.Onu siyasi cüce kılan bu duruma aslında ‘barışperestlik’ demek gerekiyor!* * *FAKAT şükür, söz konusu ‘barışperestlik’ şimdi yavaştan yavaşa bitiyor. Anayasa'daki ordu maddesinin değişmesinden ve Federal birliklerin eski Yugoslavya'da görev yapmasından sonra zaten biraz ‘aktifleşmiş’ olan Almanya, Sosyal Demokrat Başbakan Gerhard Schröder'le ortak davranarak Afganistan'a asker gönderilmesini fikrini kendi partisine metazori kabul ettirtten ‘Yeşil’ Dışişleri Bakanı Joschka Fischer sayesinde, bayağı bayağı gerçekçiliğe döndü. Ufukta, elini artık taşın altına sokacak sorumluluktaki bir Berlin gözüküyorZaten Afgani liderlerin Bonn'daki Petersberg malikanesinde toplanması da, biraz uluslararası camianın bu sorumluluğu mükafatlandırması anlamını taşıyor. Almanya hayalden gerçeğe ve siyasi cücelikten politik olgunluğa geçiyor ki, bu olumlu gelişme kof ‘barışperestliğe’ değil somut barışa hizmet edecek !
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!