AKP'den Baykal'a yanıt

Güncelleme Tarihi:

AKPden Baykala yanıt
Oluşturulma Tarihi: Ekim 02, 2008 19:15

AKP Grup Başkanvekili Bekir Bozdağ, CHP'nin sadece Atatürk'ün emanetine değil, Hazinenin emanet ettiği paralara da ihanet ettiğini öne sürerek, “Düşünün ki bir parti, kendi hesaplarında sahtekarlık yapsın, belediye meclis üyelerine rüşvet dağıtılsın. Bu partinin genel başkanı çıkmış dürüstlükten bahsediyor. Buna 'Hadi canım sen de” demek lazım. Önce elini, dilini bu pisliklerden temizle, sonra konuş” dedi.

Bozdağ, yaptığı açıklamada, AKP'nin iktidara geldiği günden beri yolsuzluklarla ciddi şekilde mücadele ettiğini belirtti. Yolsuzlukla mücadele konusunda, 2002 yılında 180 ülke arasında 77. sırada yer alan Türkiye'nin bugün 58. sıraya yükseldiğini ifade eden Bozdağ, bunun, kararlı mücadeleyle ulaşılan bir seviye olduğunu vurguladı.

AKP döneminde TBMM'de yolsuzlukla mücadele alanında oluşturulan araştırma komisyonunun çalışmaları sonucunda 5 soruşturma komisyonu kurulduğunu hatırlatan Bozdağ, bir eski başbakan ve bazı eski bakanların Yüce Divana sevk edildiğini söyledi. Şimdiye kadar birbirini kurtarma siyasetiyle işletilen soruşturma komisyonlarının, ilk defa bir başbakan ve bazı bakanları Yüce Divana sevk ettiğini belirten Bozdağ, 21 Şubat ekonomik krizi öncesinde ve sonrasında, hortumlanan bankalar ve başka suretle milletin parasının tahsilatı konusunda önemli mesafeler elde edildiğini kaydetti.

Yolsuzlukla mücadele konusunda uluslararası sözleşmeler ve yasal düzenlemelerin hayata geçirildiğine de işaret eden Bozdağ, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Hiçbir yerde ve hiçbir zaman yolsuzluğa prim vermedik. Bundan sonra da asla verilmeyecektir. Geçmişleri ve bugünleri yanlışlarla dolu olanlar, bizim bu mücadelemizi takdir etmeyecektir. AK Parti'nin bütün gelir ve giderleri şeffaftır, partimizin internet sitesinde güncellenmektedir. Sayın Başbakan ve
Genel Başkanımızın mal varlığı da açıktır, alenidir ve yine partimizin internet sitesinde kamuoyunun bilgisine sunulmuştur ve değişilikler de işlenmektedir. Biz, bu kadar millete açık ve güvenen bir yapıdayız. Ancak, Sayın Baykal, partisinin hesaplarını doğru dürüst ne millete, ne de Anayasa Mahkemesi'ne verebilmiştir. Anayasa Mahkemesi, 2005 yılı hesaplarını incelediğinde, evrakta sahtecilik yapılmak suretiyle Hazine'nin partiye yaptığı yardımların zimmete geçirildiğini tespit etmiş ve ilgililer hakkında soruşturma yapılması için Cumhuriyet savcılıklarına suç duyurusunda bulunma kararı almıştır. Bu, mahkeme kararıyla CHP'nin kendine emanet edilen Hazine yardımını amaç dışı kullandığını, başka bir ifadeyle kendi parasını hortumladığını ortaya koymaktadır.
Taksicilere verilen ücrette bile tahrif yapılarak değiştirmeyi tenezzül eden zihniyet, kendi partisinin paralarını hortumlamaktan çekinmeyen bir anlayış, Türkiye kendisine emanet edilirse kimbilir ne yapar? Tabii ki, bu CHP'nin 2005 yılı hesaplarıyla sınır değil, 2005'ten geriye gidildiğinde de hesaplarda usulsüzlük ve yolsuzluk yapıldığını Anayasa Mahkemesi tespit etmiştir. Bu,
CHP'nin karakterini göstermesi açısından önemlidir.”

“CHP ANLAYIŞININ TEZAHÜRÜ...”

CHP'nin, Atatürk'ün vasiyeti gereği Türk Dil Kurumu ve Türk Tarih Kurumu'na vermekle mükellef olduğu parayı da vermediğini, daha sonra bunun mahkeme kararıyla tahsil edildiğini söyleyen Bozdağ, bu durumun 1980 sonrası ve 1970'li yıllarda da dava konusu olduğunu savundu. Bozdağ, “Bu olaylar, CHP'nin,
Atatürk'ün emanetine ihanet ettiğinin açık delilidir. CHP, sadece Atatürk'ün emanetine değil, Hazine'nin emanet ettiği paralara da ihanet etmiştir. CHP, kendine ne emanet edilirse amacı dışında kullanmayı alışkanlık ve gelenek haline getirmiştir. Bu, iktidara geldiklerinde milletin emanetini de amaç dışı kullanacaklarının da açık göstergesidir” dedi.

CHP'li bazı belediyelerde de yolsuzluk yapıldığını ifade eden Bozdağ, Bodrum Yalıkavak, Edirne ve Çankaya Belediyelerini buna örnek olarak göstererek, şu görüşleri dile getirdi:
“CHP'li Çankaya Belediye Başkanının, CHP'li belediye meclis üyelerini yamyama benzetmesi, her gün ne götüreceklerinin peşindeki insanlar gibi takdim etmesi, tipik bir CHP anlayışının tezahürü olsa gerek. Bugün Çankaya Belediye Başkanı, CHP belediye meclis üyelerine gayri ahlaki ve gayri kanuni para dağıtıldığını ve bunun için rüşvet topladığını itiraf eden bir belediye başkanıdır. Bu olayı, basının büyük kısmı görmüyor. Benzer olayın milyonda birini AK Parti'li biri söylemiş olsaydı, Türkiye'de bugün kıyamet kopardı. Ama CHP yaptığı ve söylediği için kamuoyunu aydınlatmakla yükümlü olanlar ve Baykal görmüyor. Düşünün ki bir parti, kendi hesaplarında sahtekarlık yapsın, belediye meclis üyelerine dağıtılmak için rüşvet toplasın. Bu partinin genel başkanı çıkmış dürüstlükten bahsediyor. Buna 'Hadi canım sen de' demek lazım. Önce elini, dilini bu pisliklerden temizle sonra konuş. Önce emanete ihanet edenlerin partiyle bağlarını kopar, sonra konuş.”

“MAL VARLIĞINI DOĞRU DÜRÜST AÇIKLAMADI”

Bozdağ, Deniz Baykal'ın, eşinin mal varlığını açıklamakta çok zorlandığını, daha sonra “muğlak ifadelerle açıklamak zorunda kaldığını” kendi mal varlığını ise “doğru dürüst açıklamadığını” savundu. Kamuoyunun “Baykal'ın mal varlığı konusundaki dedikodularla çalkalandığını ileri süren Bozdağ, CHP liderine yönelik şunları söyledi:
“Sayın Baykal, kamuoyuna açıklamadığınız mal varlığınız var mı? varsa
nelerdir? Eşinizin mal varlığını bu kadar saklamanızın anlamı neydi? Size ve
eşinize kalan miras ne kadardır? Servetinizi avukatlıktan elde ettiğinizi açıkladınız. Hangi baroya kayıtlıydınız? Hangi vergi dairesinin mükellefiydiniz? Ne kadar vergi ödediniz? Yoksa zarar mı gösterdiniz? Bunları kamuoyuyla paylaşmak zorundasınız. Kendi servetinin, kendi kazancının hesabını veremeyen bir genel başkan olmaktan çıkmanız lazım. Bu soruların cevaplarını kamuoyundan gizlemeden açıkça paylaşmaya davet ediyorum. Sizi Başbakanımızın yaptığı gibi mal varlığınızı her gün internet sitenizden yayınlamaya davet ediyorum. Sizi dürüstlük ve yolsuzluk konusunda ahkam kesmeye değil, dürüst insanların ve yolsuzluğa karşı olanların yaptıklarını yapmaya, partinizin ve şahsınızın hesaplarını kamuoyuna doğruca açıklamaya ve yanlış yapanlardan hesap sormaya davet ediyorum.”

“GÖBEĞİN GÜNEŞİ GÖRDÜ, TUŞ OLDUN”

Baykal'ın, Başbakan Erdoğan'la siyasette yarış halinde olduğunu ancak tümünde kaybettiğini ve yenildiğini ifade eden Bozdağ, 3 Kasım 2002, 28 Mart 2004 ve 22 Temmuz 2007 seçim sonuçlarının ortada olduğunu, bunların tümünden Baykal'ın yenik çıktığını söyledi.
“Yenilen pehlivan güreşe doymaz” sözünü hatırlatan Bozdağ, sözlerini şöyle tamamladı:
“Sayın Baykal şimdi de sayın Başbakan'a düello daveti yapıyor. Sayın Başbakanımızın arkasına saklanarak kendisini gizlemek suretiyle siyasette rol yapıyor. Sayın Baykal, Sayın Başbakan'ın arkasına saklanmaktan vazgeç, 3 Kasım'da da düelloya daveti yapmış ve düelloya çıkmıştın, tuş oldun. Göbeğin güneşi gördü. Yetmedi, 28 Mart 2004 de göbeğin güneşi gördü ve tuş oldun. 22 Temmuz ise daha dün gibi taze... Hala sırtındaki terler, göbeğindeki güneşin sıcaklığı tazedir. Önümüzde yeni bir yarış, yeni bir seçim var. Anlaşılan Sayın Baykal, bir kez daha tuş olmak, bir kez daha göbeğinin güneşi görmesi konusunda kararlıdır.”
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!