Ağaçları değil ormanı görmeli

Güncelleme Tarihi:

Ağaçları değil ormanı görmeli
Oluşturulma Tarihi: Mart 29, 2005 00:00

ÇOK sevdiğim ve zaman zaman da kullandığım ‘Ağaçlarla uğraşırken ormanı görememek’ diye bir söz var. Bazen günlük yaşantımızda bazen bir kamu kurumunun uygulamasında bazen de yeni çıkan bir yasa veya düzenlemede, bu sözün canlı örneklerine tanık oluyoruz.Son haftalarda, bu konuda çok sayıda yazımız çıktı. Örneğin; 2,93 YTL’lik kapıcı damga vergisi için getirilen bürokrasi, işsizler ve ev hanımlarına sıfır oranlı emlak vergisi için getirilen kırtasiyecilik, teknelerden fazla vergi alma hesabıyla, Türk Bayrağı asılmasını engellemek, daha fazla ÖTV alacağız derken, içki, akaryakıt ve sigara kaçakçılığını teşvik etmek hatta özelleştirme olayını baltalamak, bunlardan birkaçı...YURTDIŞINA ÇIKIŞ Son haftaların güncel konularından biri de ‘Yurtdışına çıkış’ olayı ile ilgili... Bunlardan birini yani TMSF‘nin 1 YTL‘ ye bile uyguladığı ‘Yurt dışı çıkış yasağını’ daha önce yazdık. Bilmediğiniz bir başka kısıtlama daha var. O da Sermaye Piyasası Kurulu (SPK) ile ilgili...Bildiğiniz gibi SPK, ekonomide çok önemli rol oynamakta, mali piyasaların etkin işleyişi noktasında, düzenleme ve denetim faaliyetlerini yerine getirmektedir. Bu aşamada SPK, ekonomi ile ilgili diğer kurumlar gibi, yurtdışı ile yoğun temas halinde bulunmak zorunda. Diğer ekonomi kurumlarının, yurtdışında daimi temsilcilikleri bulunmakta ve bunlar aracılığı ile temaslarını yürütmekteyken, SPK’nın bu tür olanağı da yok. Örneğin, Dış Ticaret Müsteşarlığı’nın 80 civarında ülkede ticaret ataşelikleri ve müşavirlikleri var. Benzer olanaklar, Hazine ve Maliye Bakanlığı için de sözkonusu...Bu tür bir olanaktan yoksun olan SPK, uluslar arası ilişkilerini, yurtdışına 3-4 günlük kısa sürelerle gönderdiği, görevlileri ile yürütmek zorunda kalıyor. Olayın ülkemiz açısından hem onur verici hem de prestij getirici, güzel yönleri de var. SPK Başkanı Dr. Doğan Cansızlar, 17 üyesi bulunan Avrupa Birliği Sermaye Piyasaları Düzenleme ve Denetleme Kurulları Danışma Komitesi’ne ve Uluslar arası Sermaye Piyasaları Örgütü’nün, Gelişmekte Olan Piyasalar Komitesi’ne başkanlık ediyor.İşin doğrusu, Türkiye’den bir kamu kuruluşunun, bu tip organizasyonların başına seçilmesi kolay olmuyor. Yoğun kulis çalışmalarını da gerektiren bu başkanlıklara, seçildikten sonra da hakkını vermek gerekiyor.RAKAMLAR BÜYÜDÜTürkiye artık, 1980 öncesinde olduğu gibi 700 milyon dolar ihracat yapan bir ülke değil. Bunun 230 katına yani 160 milyar dolar civarında dış ticaret hacmine ulaşmış bir ülke. Türkiye borsasının, günlük işlem hacmi bir milyar dolar civarında. Piyasadaki hisse senetlerinin yarısından fazlası yani 18 milyar dolarlık kısmı yabancıların elinde. Bu büyüklük nedeniyle, cari açık şu anda sorun yaratmıyor aksine ekonomik büyümeyi finanse ediyor. Devlet iç borçlanma senetlerini de göz önüne aldığımızda, yaklaşık 340 milyar dolarlık bir piyasayı düzenleyen SPK‘nın, yurtdışı toplantılarla ilgili maliyeti birkaç yüz milyon dolar civarında.Bunları bir yana bırakın, proje üretemediği için AB fonlarının geri döndüğü ülkemizde, SPK 2005 yılı için 2 milyon 500 bin Euro’nun üzerinde AB yardım fonu elde etti. Başka bir anlatımla, yurtdışı toplantılarla ilgili yıllık harcamasının 10 katını, kendi olanaklarıyla sağladı bile...Uluslar arası piyasada yer edinmek, saygınlık sahibi olmak, uluslar arası standartları sağlamakla mümkün olabilir. O halde, SPK gibi bu konuda örnek olan kurumlar desteklenmeli.Ağaçlarla tek tek uğraşmak yerine, ormanı görsek, evrensel standartlara biraz daha yaklaşmaz mıyız acaba?..
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!