AB bankacılıkta teftişe gelecek kazık sorular hazırlıyor

Güncelleme Tarihi:

AB bankacılıkta teftişe gelecek kazık sorular hazırlıyor
Oluşturulma Tarihi: Aralık 13, 2004 00:00

‘17 Aralık patırtısı’ içinde bazı önemli ziyaretler gözden kaçabiliyor. Geçen hafta sessiz sedasız gerçekleştirilen bir ziyaret de, AB Komisyonu uzmanlarının yaptığı ziyaretti.AB Komisyonu’nun Bankacılık ve Finans Grubu uzmanları, yaklaşık 1 hafta İstanbul ve Ankara’da temaslar yapıp, Brüksel’e geri döndüler.AB Komisyonu ‘nun Türkiye ile, belki de tarama sürecinde kullanılmak üzere, bir dizi ekonomik temasa hazırlandığını öğrendik. İşte Bankacılık ve Finans Grubu uzmanlarının ziyareti de, daha sonra yapacakları kapsamlı inceleme için hazırlık niteliği taşıyordu. AB uzmanları yeni yılın ilk aylarında gelerek kapsamlı bir bankacılık analizi yapmak için resmi ve özel görüşmeler yapacaklarını söyleyip, bu kez sadece sivil yetkililer ile görüşmelerle yetindiler ve bankacılığın nabzını tutmak istediler.Geçen hafta bu uzmanlarla konuşan bir yetkili, resmi yetkililerle görüşmemelerinin nedeninin, Türkiye’nin bankacılık sistem hakkında bilgi alıp soru oluşturmak olduğunu kaydettiler. Yani oluşturacakları soruları, daha sonra resmi otoritelerle yapacakları temaslarda ekonomi yönetimine ve hükümete iletecekler. Aynı yetkili AB bankacılık ve finans uzmanlarının sorularının, ekonomi yönetiminin yanıt vermekte zorlanabileceği, ‘hayli kazık sorular’ olduğunun da altını çizdi.Ayrıca AB uzmanlarının Türk bankacılık sisteminin geleceğinin AB’den tarih alma ve IMF’le yeni anlaşma gibi gelişmelerden nasıl etkileneceğini, bunlar olmadığı takdirde ne olacağını da sorguladıkları gözlendi. Yetkililer, AB Komisyonunun yapacağı teftiş öncesi gerçekleştirilen bu öngörüşmelerin bir nedeninin de Avrupa’daki bankaların Türkiye’de sektörle ilgilenmeye başlaması olabileceğini, dolayısıyla büyük Avrupa bankalarının sistemi makro olarak incelemesini, AB Komisyonundan istemiş olabileceğini de söylediler. Gerçekten de AB uzmanlarının, tarafsız kişilerden nabız yoklayıp, soru oluşturmak için özel sektörden bazı yetkililere yönelttiği sorular, bankacılık otoritesinin işinin hayli zor olacağını gösteriyor. Öğrendiğimiz kadarıyla AB uzmanlarının sorularından bazıları, şöyle:- AB’den tarih alınamazsa ekonominin ve bankacılığın geleceği ne olur, tehlikeye girer mi?-IMF’le anlaşma olmazsa bankacılık sisteminin geleceği ne olur?- Sistemik risk söz konusu mu?-Bankacılık sistemi 2001 krizinden bu yana ne kadar güçlendi, krizlere daha dayanıklı hale geldi mi, hala sorunlu banka var mı?-BDDK’ya atamalar nasıl yapılıyor, siyasi etkilerden uzak çalışabiliyor mu?-Hükümet gerçekten, kamu bankalarının özelleştirilmesinde samimi mi?-Kamu bankalarına atamalar nasıl yapılıyor? Siyasi kişiler atanıyor mu?-Kamu bankalarının özel bankalara karşı haksız rekabeti söz konusu mu?-Uygulamada yerli-yabancı banka ayrımı yapılıyor mu? Babacan ve Moghadam son noktayı koyacakIMF’le anlaşmanın ne zaman kesinleşeceği, piyasalarda yanıtı beklenen, 17 Aralık’tan sonraki en önemli soru. Bu hafta içerisinde belli ki piyasalarda bu beklentiler alınıp satılacak. Piyasalarda genel hava, geçen hafta bir ara bozulsa da, yine 17 Aralık’ta müzakere tarihi alınacağı, yani olumlu sonuç çıkacağı yönünde. Aynı şekilde IMF’le de, gecikmeli de olsa, yeni bir anlaşma yapılacağını kesin gözüyle bakılıyor.Buna rağmen ‘17 Aralık Haftası’ denilen, kritik bir haftaya girdik. Piyasalarda bu beklentiler ve buna dönük haberler nedeniyle, aşağı yukarı oynamalar kaçınılmaz görülüyor. Bu haftanın ardından ise çeşitli olasılıklara göre çok değişik senaryolar, şimdiden yazılmaya başladı...Peki, IMF’le müzakereler nasıl gidiyor?Duyumlarımıza göre hala pazarlık konusu yapılan maddeler var. IMF’in bankacılık yasasına yeniden ‘fona alınma maddesi ‘ koydurttuğunu biliyoruz ama aynı yasada bankalar yeminli murakıplarının görev alanları ile ilgili IMF’in isteklerine, BDDK yönetiminin hala karşı çıktığını, tartışmaların sürdüğünü de biliyoruz.Aynı şekilde Gelir İdaresinin yeniden yapılandırılmasına ilişkin tasarıya da IMF’in itirazları var. Burada sadece bürokrasinin değil, Maliye Bakanının da direnişiyle karşı karşıyalar.Dolayısıyla bu anlaşmazlıkların çözülmesi için en az bir-iki güne daha ihtiyaç var. Babacan’ın bugün IMF’le yeniden masaya oturup son durumu gözden geçirmesi gerekecek. Daha sonra ilgili bürokratlar ve bakanlarla konuşulup, nerede hangi değişikliklerin yapılabileceği, IMF’in nereye kadar ikna edildiği kendilerine iletilip, değişiklikler için onay istenecek.Yani son noktayı Babacan ile IMF Türkiye Masası Şefi Moghadam koyacak.Bu kez tabi ki niyet mektubunun imzalanmasıyla iş bitmiyor. Normal bir gözden geçirme olmadığı, yeni 3 yıllık bir anlaşma olacağı için IMF yönetiminin bu anlaşmayı çok daha sıkı incelemesi, tartışması gerekecek. Yani anlaşmanın yürürlüğe girmesi yeni yıla sarkabilir.Ama önemli olan 17 Aralık’a kadar ‘anlaşma sağlandığı’ nın ve niyet mektubunun gönderildiğinin açıklanması. Bu bile 17 Aralık sonrasına kalırsa, belki çok büyük çalkalanmalar olmaz ama , ileriye dönük işler zorlaşır.IMF ile ilgili bir-iki güne kadar açıklama bekleniyorIMF’le görüşmeler hala devam ediyor. AB’nin müzakere için kararının beklendiği 17 Aralık Zirvesi ile IMF anlaşması arasında ister istemez bir bağlantı doğdu. Bankacılar, bu bağlantının iyi olmadığını, tarih alınsa da alınmasa da IMF’le anlaşmanın bundan bağımsız, zorunlu olduğunu, ancak şimdi IMF’le yapılacak anlaşmanın mutlaka AB ile ilgisinin kurulacağını söylediler. Bir bankacı, 17 Aralık’ta tarih alınması halinde, ‘AB istedi de IMF’le anlaşma yapıldı’ imajının çıkabileceğini söylerken, ‘17 Aralık’ta tarih alınmazsa bu kez de ‘işte aslında yapmayacaklardı da, tarih alınmayınca zor durumda kalındığı için IMF’le anlaşma yaptılar’ imajı doğacak’ dedi.IMF’le ilişkilerin nasıl gittiği, ne zaman anlaşma sağlanacağı konusunda yetkililerden hala bir ses çıkmadığını kaydeden başka bir bankacı, önümüzdeki hafta içerisinde mutlaka IMF’le anlaşmanın akibeti konusunda bir açıklama beklediklerini söyledi. IMF’le ilişkileri götüren Devlet Bakanı Ali Babacan’dan hiç ses çıkmazken, Babacan 3-4 gündür Büyük Ortadoğu Projesi’nin tartışıldığı toplantılara katılmak üzere Fas’ta bulunuyor. Babacan’ın dün gece yarısı geç saatlerde Ankara’da olması bekleniyordu.Hazine yetkilileri ise IMF’in geri dönüş tarihi, anlaşmanın ne zaman sağlanacağı konusundaki sorulara, ‘kesinleşmiş bir tarih bulunmadığı’ yanıtını veriyorlar.Kısacası; ekonomi yönetimi stratejik bir hata yaparak, kamuoyuna ‘AB’den tarih almakla IMF’le anlaşma yapılmasının arasında büyük bir bağ bulunduğu’ izlenimini verdi. Yani, iç ve dış piyasalarda, ‘Aslında bu anlaşmayı yapmak istemiyor ama zorunlu olduğu için yapıyor’ izlenimi doğdu. Bu da ekonomi yönetiminin ve hükümetin ekonomik istikrar konusundaki kararlılığı için, haklı olarak şüphelerin doğmasına neden oluyor.IMF’le anlaşmaya karar verilmesinin üzerinden 7-8 ay geçtiğini, IMF’le anlaşmanın 17 Ekim’de kesinleştirilmesinin beklendiğini kaydeden bir bankacı, ‘Yani nereden bakarsanız IMF’le anlaşma yapılması 2 ay gecikti’ dedi. Bu gecikmenin ise sağlıklı bir şekilde yorumlanmasının mümkün olmadığını, sözlerine ekleyen bankacı, ‘İnsanlar yakında Şubat’ta eski anlaşmanın bittiğini hatırlarlarsa ne olacak?’
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!