Pervasızca hedef gösteriliyoruz

Güncelleme Tarihi:

Pervasızca hedef gösteriliyoruz
Oluşturulma Tarihi: Haziran 14, 2008 00:00

Anayasa Mahkemesi’nden yapılan açıklamada türban kararı sonrası yapılan eleştirilerin ’insani ve ahlaki değer tanımayan, pervasızca hedef gösteren etkileme girişimleri’ olduğu vurgulandı. Bu durumun açıkça suçken, savcılıkların hareketsiz kalmasının da düşündürücü olduğuna dikkat çekildi.

ANAYASA Mahkemesi, türbanla ilgili Anayasa değişikliği kararı sonrasında yöneltilen eleştirileri "İnsani ve ahlaki hiçbir değer tanımadan pervasızca yapılan eleştiri ve açıklamalar" olarak nitelendirdi. Anayasa Mahkemesi Başkanlığı’ndan dün yapılan yazılı açıklamada, türban kararının ardından sert tepki gösteren Başbakan Tayyip Erdoğan ile AKP sözcüleriyle, kararı eleştiren öteki siyasilere ve mahkeme aleyhine yayın yapan medyaya yanıt verildi. Mahkeme’nin kararlarını her türlü siyasal düşünce ve çekişmenin dışında kalarak verdiği vurgulanan açıklama özetle şöyle:

Savcılar hareketsiz kalıyor

Mahkeme’nin bu görevini yerine getirirken verdiği kararlara karşı insani ve ahlaki hiçbir değer tanımadan pervasızca yapılan eleştiri ve açıklamaları kınıyoruz. Görülmekte olan davalar hakkında yapılan ve söylenenlerin Türk Ceza Kanunu kapsamında suç olduğu açık ve belli iken bu konuda yetkili ve sorumlu olanların (Savcılıklar) hareketsiz kalması düşündürücüdür.

Sorunlar yargıya çözdürülmez

Esasen toplumu ilgilendiren önemli siyasal sorunlar hakkında ilgili ve yetkili organlarca demokratik bir ortamda çözüm aranması, demokratik parlamenter sürece daha uygun iken, yargı organlarınca çözüme zorunlu bırakılması çağdaş dünyada hiç arzu edilmeyen bir tercihtir. Bu sonuca rağmen mahkememiz görevine yerine getirmekten bir an olsun tereddüt göstermemiştir.

Siyasi çekişmenin dışındayız

Anayasa Mahkemesi, kendisine yapılan başvurularda her türlü siyasal düşüncenin ve çekişmenin dışında kalarak, Anayasa ve yasalarda belirtilen hukukun üstünlüğüne dayalı, tam bir bağımsızlık ve tarafsızlık içinde vicdani kanaatlerine göre karar vermektedir.

Rekabet ve husumetle olmaz

Çağdaş demokrasilerde tüm kurumların yetki ve sorumlulukları belirlenmiş olup bunların birbirleriyle rekabet içerinde ve husumet güdüleriyle çalışmaları arzu edilmediği gibi kabul de edilemez.

Saldırılar eleştiri değil

Verilen kararlar bilimsel ve hukuksal düzeyde elbette eleştirilebilir. Ancak mahkememizin manevi şahsiyeti, başkan ve üyelerin de özel hayatları dahil her türlü değerlerin hiçbir sınır tanımadan saldırıya uğraması, mahkeme mensuplarının hedef gösterilmesi, devam etmekte olan davaların sonuçları hakkında senaryolar üretilerek mahkemenin etki altına alınma girişimleri eleştiri olarak nitelendirilemez.

Kin ile tahrik etmeyin

Mahkeme kararlarına ilişkin görüş ve eleştiri açıklama hakkını kullanan tüm kurum, kuruluş basın ve yayın organları ile bireylerin bu hakkını kullanırken iftira ve şiddete dayanmayan, toplumun kin ve nefret duygularını tahrik etmeyen sorumlu, düzeyli ve hukuka saygılı davranmaları toplumsal barışın vazgeçilmez koşuludur.

Bağımsız ve tarafsızız

Türkiye Cumhuriyeti Anayasa Mahkemesi geçmişte olduğu gibi bundan sonra da tam bir bağımsızlık ve tarafsızlık içinde, Türk Milleti adına karar veren ve yüksek yargı organına yakışır şekilde vicdani kanaatine göre davranacak, Anayasa ve Hukuk devleti ilkeleri doğrultusunda çalışmalarını sürdürmeye devam edecektir.

Yetki sınırı içindeyiz

Anayasa’nın 6. maddesinde egemenliğin kayıtsız, şartsız milletin olduğu, Türk milletinin egemenliğini Anayasa’nın koyduğu esaslara göre yetkili organları eliyle kullanacağı ve 9. maddesinde ise yargı yetkisinin Türk milleti adına bağımsız mahkemelerce kullanılacağı izahtan varestedir. Mahkememiz belirtilen bu sınırlar çerçevesinde yetkisini kullanarak, büyük bir özveri içinde görevini yerine getirmeye çalışmaktadır.

Açıklamayı getiren son iki iddia

TÜRBAN kararı ve kapatma davası nedeniyle bir süredir yöneltilen sert eleştiri ve suçlamalar Anayasa Mahkemesi üyelerini rahatsız ediyordu. Anayasa Mahkemesi Başkanvekili Osman Paksüt’ün dinlenmesiyle ilgili tartışmalar da bu rahatsızlığı artırdı. Ancak, dün meydana gelen iki olay Anayasa Mahkemesi’nin yazılı açıklama yapmasına ve eleştirilere karşı savcıları göreve çağırmasına neden oldu.O iki gelişme şöyleydi:

1- Aydınlık Gazetesi ve İşçi Partisi’nin ortaya attığı, Tuncay Özkan’ın da önceki akşam Kanal D’de yayınlanan 32. Gün programında dile getirdiği, Anayasa Mahkemesi Başkanı Haşim Kılıç’ın yasa dışı İBDA-C örgütünün ’Gölge’ adlı yayın organının Ankara Temsilciliği’ni yaptığı iddiası.

2- Taraf Gazetesi’nde dün "Başbuğ-Paksüt görüşmesi" başlığıyla yayınlanan ve Paksüt’ün Kara Kuvvetleri Komutanı Orgeneral İlker Başbuğ ile 4 Mart’ta görüştüğü haberi.

Haşim Kılıç, 32 yıl önce Sayıştay denetçisi olduğunu sözkonusu dergide temsilcilik yapmasının mümkün olmadığını söyledi, Kılıç, "O kişi ben değilim. O kişi, İstanbul’da mukim (oturan), Hüsnü Kılıç’tır" dedi. Kılıç, 32.Gün programına gönderdiği açıklamada da, "Hayret ve dehşete düşüren bu pervasız sözlerle ilgili yayınlar hakkında yasal yollara başvuracağım" dedi.
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!