İŞTE O FOTOĞRAF

Güncelleme Tarihi:

İŞTE O FOTOĞRAF
Oluşturulma Tarihi: Haziran 12, 2008 07:21

Nuray Bezirgan, tek başına bir meczup değildir…

Belki de o büyük bir dürüstlükle, yıllardır gizliden gizliye aşılanan o düşünceyi itiraf etmiştir…                 

Bu bir gizli eğitimidir…      

Ve Nuray Bezirgan, “eğer ceza almayacaksam” diyerek o “gizli eğitimi” itiraf etmiştir.

Aslında şaşıracak bir şey yok:

Çünkü bu “Atatürk ve cumhuriyet düşmanlığı” ya da “Atatürk’ü değersizleştirme çabası” tarikat yuvalarında, gizli kuran kurslarında, hatta bazı imam hatip liselerinde ve özel eğitim kurullarında gizli bir ders gibi enjekte edilmektedir.  

Bu zihniyette önce Atatürk’ü sıradan gibi gösterme adımı vardır.

Sonra “Îmamlar olmasa Atatürk ne yapabilirdi sorusu” vardır?

Müslümanlık bu eğitime kılıf olarak kullanılmaktadır.

Şimdi “Atatürk yerine Humeyni’yi sevdiğini söyleyen Nuray Bezirgan’ın şu sözlerine dikkat edin:
“ Atatürk'ün yetkiyi padişahtan alırken yani saraydan alırken laik bir Cumhuriyet kurmak için aldığını düşünmüyorum. Halk o zaman İslami değerler için savaştı. Nitekim Kurtuluş Savaşı’nın başlaması da Kahramanmaraş’ta Fransız askerlerinin Nene Hatun'un başörtüsüne uzanmasıyla olmuştur.

Devam ediyor:
“Maraş’ta Fransız askerleri bir kadının örtüsüne saldırıyor. Sütçü İmam buna karşı ilk ateşi açıyor. Böylelikle Kurtuluş savaşı başlıyor. Sonuçta cepheye cephanelik taşıyan kadınlar o dönemin insanları, o dönemin sosyolojik yapısını incelerseniz hep Müslüman insanlar.”

Yani diyor ki; “Kurtuluş savaşını asıl Sütçü İmam başlattı. İmamlar ve Müslüman halk bu savaşı yaptı. Atatürk Cumhuriyeti kurarak onlara kazık attı..”

Bu kişisel bir görüş değildir.

Bu yıllardır süren “o eğitimin” sonucudur…  

O eğitimde şu yalanlar vardır:

-Atatürk Padişah’tan yetki aldı… Sonra Padişah’ı yüzüstü bıraktı. Hatta sattı…
-Kurtuluş savaşı Sütçü İmam’la başladı.

Aslında bütün bu yalanlara yine Atatürk cevap veriyor…
Nerde mi?
Büyük Nutuk’ta…
Şimdi şu fotoğrafa dikkat edin:

İŞTE O FOTOĞRAF

İŞTE O TÖRENDEN FOTOĞRAFLAR

Kahramanmaraş’ın düşman işgalinden kurtuluşu için düzenlenen törende Fransız askerlerini kovanlar bir “imam”la simgeleniyor. O imam Fransız askerini öldürdükten sonra alkışlanıyor…

Ne Atatürk var? Ne silah arkadaşları ne de Türk askeri…

Orada kurtuluşu O “imam” simgeliyor…

Daha da vahimi, devlet töreninde imam cüppesi giydirilen Sütçü İmam, aslında imam değildi.

Yalnızca adı İmam'dı.

Ama gösteriyi Cumhurbaşkanı Gül'ün önünde düzenleyen İmam hatip lisesi olunca, kahraman sütçüye imam cübbesi giydirdiler.

Kahraman "imam" değil, yanlızca adı "İmam".

İmammış gibi törende cübbeyi giydirmek ayıp olmuyor mu?

Elbette o savaşta imamlar da vardı, köylüler de. Genç zabitler, genç öğretmenler yani top yekün millet vardı… Elbette Sütçü İmam bir kahramandır…

Ama bu olay yalnızca “İmam”la simgelenince durum değişiyor.

Türk askeri yok… Hasan Tahsin’in İzmir’de sıktığı ilk kurşun yok…

Maraş’taki “İmam” var…

Bu fotoğraf “Devlet töreni”yle verilince cumhuriyet ve Atatürk düşmanlarını hem cesaretlendiriyor hem de ellerine bir koz veriyor.

İşte Nuray Bezirgan’ın dürüstçe itiraf ettiği şey budur…

Şimdi soralım bu nefreti içinde saklayan, gizleyen, zamanı gelince kusacak olan daha kaç Nuray Bezirgan vardır?

Haberin Devamı

 

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!