Leyla Zana'ya 2 yıl hapis

Güncelleme Tarihi:

Leyla Zanaya 2 yıl hapis
Oluşturulma Tarihi: Nisan 11, 2008 07:43

2007 yılında Diyarbakır’daki nevruz kutlamaları sırasında yaptığı konuşmada Kürtlerin üç önderinin bulunduğu ve bunların Celal Talabani Mesut Barzani ve Abdullah Öcalan olduğunu söylediği gerekçesiyle yargılanan, eski milletvekili Leyla Zana, 2 yıl hapis cezasına çarptırıldı

Haberin Devamı

DİYARBAKIR’da, 2007 yılındaki nevruz kutlamaları sırasında yaptığı konuşmada, teröristbaşı Abdullah Öcalan’dan ‘Kürt önderi’ diye söz ettiği gerekçesiyle ‘suç ve suçluyu övmekten’ hakkında dava açılan kapatılan DEP’in eski milletvekili Leyla Zana’ya, 2 yıl hapis cezası verildi. Mahkeme, yaptığı savunmada geri adım atmayan Zana’nın savunma dilekçesinde de suç unsuru bulunduğu gerekçesiyle hakkında Cumhuriyet Savcılığı’na suç duyurusunda bulunmasına karar verdi.

Diyarbakır’daki Nevruz kutlamaları sırasında yaptığı konuşma nedeniyle, hakkında 3713 sayılı Terörle Mücadele Yasası’nın 7/2 maddesine muhalefet etmekten 5 yıla kadar hapis cezası istemiyle dava açılan kapatılan DEP eski milletvekili Leyla Zana’nın yargılanmasına bugün 6’ıncı Ağır Ceza Mahkemesi’nde devam edildi. Leyla Zana ve avukatlarının hazır bulunduğu duruşmada Cumhuriyet Savcısı geçen duruşmada verdiği esas hakkındaki mütaalasını yineleyince, sanık sandalyesinde oturan Leyla Zana 5 sayfalık yazılı savunmasını okudu. Zana, “Öncelikle belirtmek isterim ki düşüncelerimden dolayı yargılanıyor olmayı Türkiye demokrasisi açısından bir ayıp olarak kabul ediyorum” diyerek başladığı savunmasında, Kürt halkının Ortadoğu’nun yerleşik en eski halklarından biri olduğunu, 4 ülkenin sınırları içerisinde yaşayan Kürtlerin yaklaşık 20 yıldır varoluş mücadelesi verdiğini ileri sürdü.

Haberin Devamı

‘PKK 29'UNCU BAŞKALDIRI’

Bu süre içerisinde Kürtlerin pek çok katliamın da mağduru olduklarını ve 40 milyona varan nufusları ile tüm ulusal ve demokratik haklardan yoksun bırakıldıklarını iddia eden Zana, şunları söyledi:

“20 milyon civarındaki nüfusları ile Türkiye sınırları içerisinde yasal tanımı ile ‘Türk’ kalan Kürtler, çeşitli dönemlerde legal yöntemlerin tümünü denemiş olmalarına rağmen demokratik kanallar hiç bir zaman istenilen düzeyde açılmamıştır. Cumhuriyet’in kuruluşunda Kürtlerin demokratik haklarının Anayasal güvence altına alınmaması, kendilerini yasal alanda ifade etme olanağının tanınmaması, beraberinde, ‘zulme karşı direnişi’ de getirmiştir. ‘Böl-parçala-yönet’ ve ‘Red-inkar-imha’ siyaseti karşı şiddeti doğurdu. PKK bu daramatik dayatma ve yok etmeyi içeren haksızlığa karşı çıkış, bir sonuç olarak değerlendirilmelidir. ‘Kürtlerin tarih boyunca 28 kez başkaldırdığı, PKK’nın 29’uncu başkaldırı olduğu ve bununda bastırılacağı’ gerekçesiyle geliştirilen anti demokratik uygulamalar, değişmeyen bir resmi devlet politikası haline gelmiştir. Kürdistan’ın bir sürgün yerine dünüşmesi, Kürtlerin ötekileştirilmesi, 20 yılı aşkın bir süre devam eden OHAL ve sıkı yönetim uygulamaları, Kürtçe’nin yasaklanması, sarı-kırmızı-yeşil renklerin suç sayılması, faili meçhul cinayetler, köylerin boşaltılması, koruculuk sistemi de dahil olmak üzere saymakla bitmeyecek bir çok yöntem denendi. Demokratik talepleri içeren sivil, itaatsizlik eylemlerinde dahi pek çok insanımız özgür bir yaşam için hayatlarını kaybettiler. Dolayısıyla bugün Türkiye’de incinmeyen bir Kürt kalmadı. Hemen hepsi hayatta tedirgin ve yasaklı başladı. Daha bebek iken adı, çocukluğunda dili, gençliğinde kimliği ve hayattaki duruşu yasaklarla tanıştı. Tek dilde düşünmeye, tek kimlik ile kendini ifade etmeye ve tek bir bakış açısı ile düşünmeye zorlandı.”

Haberin Devamı

‘TALABANİ, BARZANİ VE ÖCALAN'A MİNNET’

Leyla Zana, zamanla her Kürt ailesinin bir parçasını dağlarda bulmaya başladığını, böylelikle Kürtlüğün yüz kızartıcı bir şey olmadığının da anlaşıldığını ifade ederek, “Konu suç ve suçluyu övmek ise, o halde suç nedir, suçlu kimdir? Bir halkın itibar, eşitlik ve özgürlük taleplerinin savuncusu olmayı suç olarak görmediğimi ifade etmek isterim” dedi. Geçen yıl yapılan nevruz kutlamalarında Kürtlerin 3 lideri olduğunu ve 3 lidere de minnet borçlu olduklarını ifade ettiğini söyleyen Zana şöyle devam etti:

“Niyetim ne örgüt propagandası yapmak, ne de her hangi bir örgütü övmek ile açıklanabilir. Sanırım söz konusu şahsiyetlerin övgüye ihtiyaçları yoktur. Konuşmamın yalnızca tarihsel bir durum tespiti olarak algılanması gerektiğine inanıyorum. Savcılık makamı iddianemede, Sayın Barzani ve Talabani’yi siyasal konumları dolayısıyla değerlendirme dışı tutmuşlardır. İddia makamına hatırlatmak isterim ki daha düne kadar Sayın Talabani ve Barzani de bugün sayın Öcalan’ın maruz kaldığı ithamlarla anılıyorlardı. Her birinin etki alanı farklı olsa da, her 3 lider de Kürt halkının duygu ve düşünce dünyasında önemli bir yere sahiptir. Hiç biri diğerinin alternatifi değildir. Farklılıkları, birlikteliğe, dönüştürme becerisi gösterdikleri için de halkımız kendilerini minettle anmaktadır.”

Haberin Devamı

‘ÖCALAN'IN ÜSTLENDİĞİ ROL’

Savunmasında bölücübaşından ‘Sayın Öcalan’diye söz etmeyi sürdüren Zana, “Bilinmelidir ki. 10 yıllardır yaşanan çatışmalara rağmen Türk ve Kürt halkları karşı karşıya gelmemiş ise, bunda sayın Öcalan’ın üstlendiği rol büyüktür. Bu rol aynı zamanda onurlu, adil ve kalıcı barışın da teminatıdır. Bu nedenlerledir ki halkımız kendisini, ‘Kürt halk önderi’ olarak kabul ettiğini defalarca hem sözlü hem yazılı bir şekilde ifade etmiştir. Halkımızın nezdinde nasıl ki Kürtçe konuşmak, ‘Kürdistan’ ya da ‘Sayın Öcalan’ demek suç değilse, bu davaya inanmak da suç değildir” diye konuştu.

Leyla Zana, bu yargılama sürecinden sonra ‘suçlama’ ne olursa olsun duruşmalarda savunma hakkını kullanmama hakkını değerlendirdiğini ifade ederek, “Çünkü, mücadeleye başladığım günden bu yana yer ve zaman ayırmaksızın meydanlarda ya da duruşmalarda doğru bildiklerimi ifade ettim. Koşullar değişmediği müddetçe bu çerçevede düşüncelerimi açıklamaya devam edeceğim” dedi

Haberin Devamı

Zana’nın savunmasından sonra avukatları Cabbar Leygara ile Fethi Gümüş, müvekillerinin herkesin kapalı kapılar arkasında söylediği sözleri halka açıkça söylediği için yargılandığını belirterek, beraatini istedi. Son sözü sorulan Zana, savunmasına ekleyeceği bir şeyinin oylmadığını belirtince mahkeme karar için ara verdi.

2 YIL HAPİS VE SAVUNMAYA SUÇ DUYURUSU

Mahkeme heyeti verdiği aradan sonra, Leyla Zana’nın ‘suç ve suçluyu övme’ suçunu işlediğinden 2 yıl hapis ile cezalandırılmasına, yargılanma aşamasında pişmanlığını dile getirmediği için cezadan indirime gidilmesine gerek olmadığına karar verdi. Mahkeme heyeti ayrıca, Zana’nın okuyarak mahkemeye verdiği 5 sayfalık savunmasında suç unsuru bulunduğu gerekçesiyle hakkında Cumhuriyet Savcılığı’nı da suç duyurusunda bulunmaya da karar verdi.

Haberin Devamı

ZANA NE DEMİŞTİ?

Diyarbakır’da geçen yıl düzenlenen nevruz kutlamalarında konuşan Leyla Zana, Kürtlerin 3 önderi olduğunu bunların ise Irak Devlet Başkanı Celal Talabani, Kuzey Irak Bölgesel Hükümet Başkanı Mesut Barzani ve Abdullah Öcalan olduğunu iddia etmişti. Zana, “Kürtlerin 3 önderi vardır. Bu üçü de çok değerlidir. Kürtlerin yüreğinde önemli bir yere sahiptir. Birincisi Celal amca (Celal Talabani), Irak Devlet Başkanı, bir Kürt lideri ve kardeşliğe inanıyor, hepimizi de kabul ediyor. İkincisi Mesut kardeş. Kürdistan Bölge Başkanı, yani o da bizi kabul ediyor. Üçüncüsü hepimizin dile getirdiği gibi siz ona reber, başkan diyorsunuz. Hepimizin yüreğinde Kürt halkının iradesi olarak anlatıldığı başkan Öcalan’dır. Üçü de yüzümüzün akıdır, kulağı, yüreği ve beynidir. Yüreğimizde yer edinmişlerdir” diye konuşmuştu.

            

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!