73 şairden Hrant'a ortak şiir

Güncelleme Tarihi:

73 şairden Hranta ortak şiir
Oluşturulma Tarihi: Şubat 23, 2007 00:00

Türkçe’nin 73 şairi, öldürülen gazeteci Hrant Dink’in ardından dizelerini buluşturdu.

Haberin Devamı

Şairler, ’Yetimler Ağıdı" adı verdikleri şiiri şu sözlerle tanıtıyor: "Kardeşliğin, eşitliğin, özgürlüğün övgüsü; susturulmaya karşı koyan Türkiye’nin, faşist katillerden korkup sinmeyen yurttaşların, tarihiyle yüzleşmekten çekinmeyen berrak zihinlerin kederli ve ama teslimiyetten son kertede uzak sesi, acı ile karılmış gür fısıltısıdır." Aralarında Arif Damar, Gülten Akın, Ahmet Ada, Hüseyin Yurttaş, Hüseyin Peker, Gültekin Emre, Haydar Ergülen, Sennur Sezer, Sina Akyol, Orhan Alkaya gibi isimlerin de bulunduğu 73 şairin imzasını taşıyan ’Yetimler Ağıdı’ şu dizelerle sona eriyor:

"Aslında ne Türk’üz, ne Kürt’üz, ne Ermeni’yiz

Öyle bir ’baba’mız var ki Hrant, hepimiz yetimiz!"

Yetimler Ağıdı

bunu sana nasıl söylerim

hata benim günah benim suç benim

Haberin Devamı

dünyalar içinde dünyalar sevgilim

ateşten çıkardım baktım uzunca kendimdi

bir de başımın üstünde yok bir ülke; kendimdi

dilim yola düştü pupa yelken pınarlarım yas içinde, hey hey

yüzümde kan kalmadı kuraklık can alıyor bir yandan, dan!

bir travmam var kenarı hâreli

yine hâreli geçti yine zulüm beni

meydan başaklarım kanıyor

uzun bir yürüyüşüm ben; bakın

anlarsınız yol yorgunu gözlerimden

şiircebimden beslenen tedirgin güvercin

dayamış gagasını yavrusununkine

eyvah ki hrant, bir vakitte

göğerçinleri yemlemişti, seninki!

kanı gördük okul dönüşünde ders kitaplarında

seslere karşı çok ilgiliyiz de ondan seslerden olur ölümümüz

sonra büsbütün çıkarız raydan, her vagon kendi cehennemine

kalbimiz doludizgin, kimse avutmasın içimizdeki tren düdüklerini

toprak insana gömülüyor, bodina da öldü

sınırlar biraz daha kırmızı

bütün karakamuları alaşağı eden bir bun

bir bayraktın düştüğün yerde patikalar'ın açtığı

bir kısrağın tayını emzirme sesiydi soluğun

şimdi çığ gürlemesidir aşan zamanı

bembeyaz tırnaklarla kazdığı o görülmedik arkta

kan ve gözyaşının birbirine değmeyen ortaklığı

yattım yere bakıyorum toprağın hisli eşitliğine

sular sınırları pasaportsuz geçer

asıl azınlık yerkürenin kendisidir

tek millet, gökyüzüdür ölürken yürekli düşünüldüğünde

çan ve ezan arasına gerili mahyada

acıyı dengeler yazı: ah-ya!

Haberin Devamı

orda hrant, başı dumanlı ararat'ta

ırağı bilmez bir yağız atla vardı oraya

hrant ki, külü bile nemlendirir çorak dünyayı

yine de her damlada ürperir yaşlı ararat

ne değişir hayatla karşılaşsan

hemen yanında arkadaşın ölüme gülerek bakıyorsa

gözün arkada değildi, içerideydi a hrant! gözüm

içerdeydi ve sözcükler - ki onlardı ve öldüren idi

ürkekliğin ürperdi karardı boz güruhun

yırtık tabanaltından kaçtı güvercin ruhun

yaslandığım duvarın uğultusuydun

beni sessizlikle açıklayan

hüznü giydiğin pabuçlarında bin ahhh!

içini delmiş kuzeyli bir rüzgârın

erguvan kalbine kuzu'layan bir güvercin

beykoz iskelesinde karaya vuruyor göçebe

ağarmış bir gül var yakamda

içimizdeki bahçelerden goncası

Haberin Devamı

bir yağmur kenti ne kadar ıslatır?

- kanın insanı ıslattığı kadar ancak!

neden ayakta ölür aylar?

- kim bilir!

ölümün yüzüne gülüyorsun

bedenin kurşun geçirse de

kanamasın yaprakları güllerin

üşüyen sular ırmakların tenine karışsın

akımını vurdular sözcüklerden kurulu fırat'ın

beyaz bere bile ağlar çamurun işine

iki damla göz yaşı düştü vurulunca sen

pülümür'ün yaşsız kadınının gözlerinden

oysa küçük bir çocuktum ben de tren raylarında

bozuk para gibi ezilen, hiç gelmeyecek sandığım baba

duydu mu mersinli balıkçı cemal, yağmurun yağdığını

ölümsüzlük denizine sabaha karşı?

fazlasıyla geciktin, suyu dinle, aynayla ödeş, toprağa dokun

buluşmayı bil kemik fırtınasında; sancınla yüzleş

Haberin Devamı

şeytan tiryakilerinin sivilcelerindeki irin,

ey! kulak zarımı kanatan antik öfke

topla köpek dişlerini, düşlerini çektir ve git!

ölüm saklar ölümsüzlüğü yaşamın bildik türküsünde; hrant dink'i de

zehrini yağmalar karanlık

sis peçesine çakılı çöller

affet! yoksulduk, ezilmiştik; aval aval seyrettik mülk talan kavgasını

kan revan içinde söktüğümüz hayatlar, sözde şanlar sundu bizlere

korkumuz kutsaldı gölgemizden, gönüllü kurşun olduk düş kırımında

sesimizi linç tutup, kazıdık vicdanı, altın ve gümüş kakmalı hançerlerle

bu kez çatlak bulunca suyunu, yasaklandı

ikinci emre kadar dökmek zehirli kanı

ne cehennemi ne cenneti

gurbeti de sılası da içindedir insanın

Haberin Devamı

ömrümüzün biriktirdiği onca kavram ve sözcük

şimdi işgal altında

son pankart sokakta gerili birazdan polis kesip atacak

hepimizin ölümü en küçüğümüzün elinden olacak!

ah ile eyvah ile geçiyor zaman

dönsek kardeşliğimizi kutsayacak ardımızdaki kan

vart'a gül demişler, ağlayan kim

iki kalp, iki zehir, yüz yıllık birikim

bin dereden kanla dolmuş kuyuları hep ıslak

sen, ben, hrant... bu toprak püskürtüyor sevgimizi

artık kış çiğdemleriyle anacağız seni

onlara kanınla, terin karıştı

yüreğindeki tohumlar

rüzgârlı sözcüklerle girecek türkülere

kırık bir zamanda uçan güvercin

üzgün tutar ağzındaki zeytin dalını

sen dostumdun benim gülünce güneşler açan

bulutlara rüzgâra asarım suretini her akşam

her akşam bir mektup yazarım ararat kadar

unutmadım bırakıp giderken söylediğin sözleri

günler mi ağdı, ah, sular mı boğuldu

sisten kapılar mı var şehrin gözlerinde

 

göğüslerinin arasını şiirlerle süsledim hayatın

aranızdan geçerken incinmeler düştü payıma

güvercin kapaklandığında, yüzüm albatros ve yağmur

borandır, bahardır, uzar sakallarım çıtırtılarla mavi

kuşların sabahından geçelim hrant

çiçek tozları havalansın göklerimizden

zalimin gecesi mazlumun gecesiyle birdir

ve daha uzundur zulme karar verenin gecesi

bu yüzden sesini düşürmüş kaldırımlar leylak

kırmızı, kanla gül arasında gidip gelirken kanı çekilmiş yaprak

ışık bilir vuracağı yüzü, konacağı kalbi

güvercin, toprağın düşüne kanat

kimi ölülerin ayakkabısı delik

ve sakalları saklanmış ertesi güne

kimi silahlı çiçek taşır öldürdüğüne

bayrağa sararlar gözsüz yüzünü

çorabını dikerler suç kime

ak bir güvercin kanıyla çiziyor ölümünde

ölümsüzlüğün resmini

çocuksu, muzip, yakışıklı

yüzün ki

canlar içinde bir can

kanlar içinde altı milyar insan!

ve onlar vurdukça sana, alışkanlıklarımız çözülüyordu böylelikle

küçümsediğimiz yollar açılıyordu önümüzde

güvercinlerin dudaklarındaki sıcak rüya, korkularımızı dolduruyordu

dilini susarken anlıyordum, konuşurken

birden kendimi bir kardeş çavlanında bulurken

çatılara konan kırmızı

güvercinin bıraktığı vedayı büyütüyordu

gölgesi ansız çekilen bir ağaç gibi yıkılırdım

bir elim ötekini tutmasaydı

o ki bir fincan tuz istemişti yalnızca komşudan

şimdi tuzlu bir nehir akıyor kalan ömürler arasından

şimdi kim

bu uzak diyen

diyen bu yalan

bu burkulan ruhun üşümesiyle kardeşliğin

şu kurşun dökülmüş zaman

bir ölüm şiirine eklensin diye

gövdesiyle yazmıştı son dizeyi

sürgüne okunmuş arguvan havası; ki kan

yüzünü acıya dönmüş duduk, ah! gasparyan

unutulmuş; ötekinin cenneti değil miydi her insan

kim yırttı vicdanımızı, sevgimizi kim düğümledi

kaç bin kerre öldük seni

seni öyle sevdik, bağışla bizi

bu evleri borçlu olduğumuz taş ustaları

yürüyecek. anı: hiçbir şey kalmadığında

su inceliğiyle gülümseyen günahsız kan

masum yüzünün görüntüsüdür dağılan

kan kabuğun altında fokurduyor yeniden

usanmış acısını sokakta gezdirmekten

şairleri dinlemek lazım: kabuk, su, tir, naz-

bir nar ki kırılınca hikâyemiz olacak

hadi ölümü tuzlayalım sonsuz deniz

hrant'tan sonra kokmasın bari ülkemiz

aslında ne türk'üz, ne kürd'üz, ne ermeni'yiz

öyle bir "baba"mız var ki hrant, hepimiz yetimiz!

ŞİİRDE İMZASI OLAN ŞAİRLER

A.Hicri İZGÖREN, Adnan SATICI, Ahmet ADA, Ahmet GÜNBAŞ, Ahmet TELLİ, Ahmet UYSAL, Akif KURTULUŞ, Altay ÖKTEM, Altay Ömer ERDOĞAN, Arif DAMAR, Asuman SUSAM, Ataman AVDAN, Aydın ŞİMŞEK, Betül TARIMAN, Bilsen BAŞARAN, Bülent GÜLDAL, Celal SOYCAN, Cezmi ERSÖZ, Cihan OĞUZ, Dinçer SEZGİN, Enver Ercan, Fadıl ÖZTÜRK, Fergun ÖZELLİ, Fuat ÇİFTÇİ, Gonca ÖZMEN, Gülten AKIN, Gültekin EMRE, Halim ŞAFAK, Halim YAZICI, Haydar ERGÜLEN, Hayri K. YETİK, Hüseyin PEKER, Hüseyin YURTTAŞ, İlhan TÜLMAN, İlker İŞGÖREN, İ.Mert BAŞAT, Kadir AYDEMİR, K. İSKENDER, Mahmut TEMİZYÜREK, Mavisel YENER, Mehmet ATİLLA, Mehmet Can DOĞAN, M. Mahzun DOĞAN, M. Mazhar ALPHAN, M. Sadık KIRIMLI, Mehmet SARSMAZ, Mehmet Mümtaz TUZCU, Metin CENGİZ, Metin KAYGALAK, Mustafa ÖZTURANLI, Muzaffer KALE, Namık KUYUMCU, Nesimi ADAY, Nevzat ÇELİK, OğuzTÜMBAŞ, Olcay ÖZMEN, Onur AKYIL, Orhan ALKAYA, Özkan SATILMIŞ, Özlem SEZER, Pelin Batu, Rahmi EMEÇ, Salih BOLAT, Sedat ŞANVER, Selim TEMO, Sennur SEZER, Sina AKYOL, Tarık GÜNERSEL, Tuğrul KESKİN, Turgay GÖNENÇ, Veysel ÇOLAK, Yunus KORAY, Yücelay SAL, Zeynep UZUNBAY

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!