Güncelleme Tarihi:
Yerel tarih araştırmacısı Hasan Özpunar, 1930'lu yıllarda Afyonkarahisar Halkevi yöneticileri tarafından Çanakkale Savaşları ve İstiklal Harbi ile ilgili röportajlar yapılmasına karar verilerek bazı öğretmen ve öğrencilerin görevlendirildiğini söyledi.
Bu çalışmalar kapsamında 600'e yakın gaziyle röportajlar gerçekleştirilerek hatıralarının derlendiği bilgisinin, Halkevinin o dönemki yayın organı “Taşpınar” dergisinde yer alan bir yazıdan öğrenildiğini anlatan Özpunar, şöyle konuştu:
"Ne ilginçtir ki bu 600 kişiden derlenen hatıralardan hiçbiri bugüne kadar yayımlanmadı. Kimse bu metinlerin nerede olduğuna dair bilgi, belge de bulamadı. Geçtiğimiz günlerde, o yıllarda Afyonkarahisar Halkevinde çalışmalar yapan merhum Ahmet Çetinalp'in oğlu emekli öğretmen Mehmet Akif Çetinalp ile babasından kalmış bazı eski belgeleri incelerken Çanakkale Savaşları'na katılmış gazilerle yapılan röportajlardan birini bulduk. 6 metin daha bulduk ancak Halil İbrahim Gökbuğa ile yapılan röportaj tam olarak o savaş günleri hakkında bize ayrıntılı bilgiler veriyor."
Özpunar, söz konusu metinlerin daktiloyla yazıldığını ve son bölümlerinde gazilerin el yazısıyla isim ve imzalarının yanı sıra mühürlerinin bulunduğunu dile getirdi.
Gazi Halil İbrahim Gökbuğa, verdiği röportajda, işgal güçlerinin çıkarma yapması nedeniyle kendisinin de bulunduğu alayın Seddülbahir'e 52'nci Alay'a takviye olarak gönderildiğini belirtiyor. Bölgeye gittiğinde, düşman kuvvetlerini denizden çıkarma yapmış olarak gördüğünü aktaran Gökbuğa, o günleri şöyle anlatıyor:
"Bir manga ile bölüğün önünde ilerliyordum. Vazifem, düşmanın ne vaziyette olduğunu bölüğüme haber vermekti. Önümüzdeki arazi çalılıktı. Erlerin yerini ona göre uydurdum. Kendim de ortalarında ilerliyordum. Bulunduğumuz yer yüksekte, düşman ise aşağılarda olduğundan onların ne yaptıklarını görüyorduk. Düşmanın istihkam kazdığını ve yakın bir zamanda taarruza geçeceğini anlayarak emrimde bulunan erlerden Gönenli Ahmet ve Gesirgenli İsmail ile birliğime 'Düşman taarruz etmek için hazırlanıyor' şeklinde haber gönderdim. Rapor bölüğe ulaşınca bölük komutanı İzmirli Yüzbaşı Cemal Bey, olduğumuz yerde durmamızı ve düşman ateş etmedikçe bizim de ateşle mukabele etmememizi emretti. Bulunduğumuz yerde siper kazmaya başladık. Düşman 700-800 metre mesafeye geldiğinde seri olarak ateş etmemiz için emir geldi. Ateş etmeye başlayınca düşman da hemen olduğu yere yatarak ateş etmeye başladı. Aynı zamanda gemilerinden de ateş ediliyordu. Siperlerimize sığındık ve o gün hiç yerimizden kımıldamadık. İkinci gün, alayca taarruza kalktık, düşmanı bulunduğu siperlerden geriye attık ve birçok İngiliz askerini de esir aldık. Üçüncü gün, bize takviye kuvvet geldi. Düşman da hem denizden ağır silahlarla ateş etti hem de karaya asker çıkardı."