Ölüm oruçları toplumsal ÅŸiddettir

Güncelleme Tarihi:

Ölüm oruçları toplumsal şiddettir
OluÅŸturulma Tarihi: Ekim 29, 2012 00:00

Ruhsar Demirel ismi en çok bilinen MHP’liler arasında değil belki ama Genel Başkan Devlet Bahçeli’nin en yakın çalışma arkadaşlarından.

Haberin Devamı

Tıp doktoru olarak Sağlık Bakanlığı çatısı altında kazandığı 16 yıllık deneyimin ardından 2009’da aktif siyasete giren Demirel, bir buçuk yıldır da Genel Başkan Yardımcısı. MHP’nin 10. Olağan Kurultayına günler kala Parti içindeki havayı, Ruhsar Demirel ile konuştuk. Tıp eğitimi devam ederken Ankara Üniversitesi İlahiyat Fakültesinde Din Sosyolojisi eğitimi de alan Demirel, cezaevlerindeki ölüm oruçlarının sonlandırılması için radikal bir tavırdan yana. Radikal önerileri bununla da sınırlı değil. Demirel’e göre hükümet terör konusunda Silivri’de tutuklu bulunan MHP Milletvekili Engin Alan’a mutlaka danışmalı.

MHP’NİN KURULTAY DİYE BİR GÜNDEMİ YOK

Pazar günü yapılacak Kurultay için 12 tane genel başkan aday adayı var. Devlet Bahçeli için en güçlü rakip Koray Aydın gibi görünüyor. Sürpriz bekliyor musunuz?
Bizim için kurultaylar olaÄŸandır. Liderimiz Sayın Devlet Bahçeli Bey’dir. Sayın Genel BaÅŸkanımız, siyaseti demokrasi anlayışı içinde yürütür. Bu onun en somut yansımasıdır. Biz zaten parti olarak ÅŸu an yerel yönetimlerle ilgili çalışma yapıyoruz, kurultay gibi bir gündem baÅŸlığımız yok. O bizim bir düğün gibi algıladığımız bir buluÅŸmadır. Biz bugün artık yerel seçimlere odaklanmalıyız. Yoksa devlet milletiyle yine elele yürür. Kurultaylar olaÄŸan ÅŸekilde olur, geçer.Â

Haberin Devamı

HER TÃœRKÃœN MUTFAÄžINDA 3 KAÅžIK TARHANA VARDIR

Milliyetçilik tanımınız nedir?
Kültür milliyetçliği içine düşen herşey benim tanımımın içindedir. Tehlikeli olan etnik milliyetçiliktir, insanları ancak ayrıştırır. Nitekim Türkiye’de ‘şu kadar parçayız, bu kadar türüz’ tarzında söylenen şeylere baktığınızda aslında insanların ortak paydaları çok daha fazladır. Her Türküm diyen insanın mutfağında üç kaşık tarhana çorbası vardır. Yoğurt mayalamak, çeyiz bohçaları. Bunlar hep bize aittir. Ninemin masallarından halı desenine kadar baktığınız zaman kültürün bütününü görebilirsiniz. Kültür ayrıştıran değil birleştiren birşeydir.

Anadolu coğrafyasına baktığımızda bu söylediğiniz gelenekleri paylaşan Kürtler, Ermeniler de var. Ama bu insanların çoğu  illa ki Türk diye değil Türkiyeli olarak tanımlanmak istiyor. Bu neden sizin için kırmızı çizgi?
Kırmızı çizgi demeyelim de, herkesin kutsalları var. Kırmızı çizgi biraz yasakçı bir mantık. Vatandaşlık yasaklar üzerinden değil haklar ve sorumluluklar üzerinden tanımlanır. Milliyetçilikte kutsallarımız belli. Güncel ifadeyle filanca sorunu diye tırnak içine aldıkları tanımlar var. Bunlar Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucu unsurları arasında yer alan gruplardır.

Haberin Devamı

‘FİLANCA SORUNU’ HASTALIKLI FİKRİYAT

‘Kürt sorunu’ ifadesini kullanmaktan bile imtina ediyorsunuz.
Evet. Bu insanlar bizim sorunumuz değildir. Bizim birçok eşimiz dostumuz var, evimize girip çıkanı var. Evlilikler var. Kendi vatandaşını sorun diye gören bir zihniyet olabilir mi? Hastalıklı terimlerden bir başkası da mesela İslami terör. Böyle birşey olamaz. Ülkenin belli bölgelerinde sosyo-ekonomik problemler vardır. Çarpık kentleşme nedeniyle büyük şehirlerin varoşlarına da bu sorunlar aktarılmıştır. Eğitimsizlik vardır, bazı kültürel uyumsuzluklar, ciddi çatışmalar, dışlanmışlık hisleri, ötekileşme denen şeyler vardır. Ama siz bunu yalnızca etnisite kaynaklı alıp filanca sorunu derseniz gerçekte hastalıklı olan fikriyat budur. Biz hiçbir zaman bu ülkenin kurucu unsurları arasında yer almış bir grup insanı sorun diye tanımlamayız. Orada hastalıklı, maraza bir durum olabilir ama bunu bir gruba atfedemezsiniz.

Haberin Devamı

Ama Kürtler kendileri de ‘Kürt sorunu’ diye tanımlamakta bir sakınca görmüyor.
Kaç tanesi?

En başta onları Meclis’te temsil eden parti.
Hmm. Şimdi temsil ölçüsünü nereye koyduğunuza bağlı. Temsil kim tarafından neyle yapılıyor. Her temsil demokratik temsil değildir. Aslında arz talepte yanlış bir denge var. Önce talep yaratılıp sonra arz yaratılmaya çalışılıyor ülkede. Bu ülkede 20 milyon yakın yoksulluk sınırında yaşayan insan var, 3 milyon kadar açlık sınırında yaşayan insan var. Bunların hepsinin belli bir etnik gruptan olabileceği gibi bir düşünce olabilir mi? Dünyanın her yerinde dezavantajlı olan gruplar vardır. Türkiye için hala kadın da dezavantajlıdır.

Haberin Devamı

Barzani katılıyor diye bir kongreye bile gidilmiyorsa, MHP iktidarda olsa Türkiye ile Kuzey Irak arasındaki ilişkiler ketagorik olarak red mi edilir?
Zaten MHP iktidar olursa, o konjonktürde epey bir değişiklik olur. MHP iktidar olursa bazı insanlar nerede durması gerktiğini, haddini hududunu iyi bilir. Hiç böyle bir konuyu konuşmaya bile belki gerek olmaz. Siz kendinizi yormayınız Cansu Hanım.

MALTA BİLDİRGESİ ‘MÜDAHALE ET’ DER

MHP’nin cezaevlerinde devam etmekte olan ölüm oruçlarına bakışı nedir?
Ölüm orucu demeyi çok tercih etmeyenlerdenim çünkü oruç kutsal bir ifadedir. Her dinde de vardır. Sadece İslam değil, hiçbir din insan eliyle olan ölümü kutsamaz, insana ve insanı yaşatmaya odaklıdır. Bizim ülkemizde de zaten aktif veya pasif ötenazi suçtur. Bir de, iş artık ölüm açlığına dönüşmüş ise orada insanı olan şudur. Hekimlik mesleğine adım atarken biz bir yemin ederiz; dili, dini, ırkı ne olursa olsun insanı yaşatmaya diye. İnsanda bir tek hücre bile yaşamaya dönük ise ona gayret sarfetmek her sağlık çalışanının sorumluluğudur. Dolayısıyla bugün Adalet Bakanlığının Sağlık Bakanlığı çalışanlarıyla beraber bu işi çözümlemesi gerekir. Bu ideolojik diretmeler toplumsal bir şiddettir. Şiddet yalnızca fiziki birşey değildir, psikolojik olarak yapılanı da var. Topluma ‘siz suçlusunuz, bizi ölüme gönderiyorsunuz’ ifadesi var burada satır aralarında.

Haberin Devamı

Siz bir hekim olarak devletin müdahale etmesi gerektiğini savunuyorsunuz. Tıp ahlakı bunu mu diyor?
Etmelidir. Tıbbi ahlak bunu gerektirir, hekimliğin meslek etiği bunu gerektirir. Bir insanda tek hücre bile kalmışsa meslek ahlakım dediğim şey o hücreyi yaşatmayı hükmeder bana. Zaten Dünya Tıp Birliği’nin Malta Birdirgesi de der ki; eğer grup halinde bu iş yapılıyorsa insanlar o gruptan kopartılır. Çünkü kendi hür iradesiyle karar verememe eşiğine gelir artık. Toplumsal baskı vardır. Tekrar söylüyorum; bir candır, bir insandır, bunu nereden döndürebilirseniz bu hekimlik mesleğinin icrasıdır. Sizin polisiniz yolda trafik kazası olsa gidip müdahale etmiyor mu, köprüde kendini atmak isteyen adamı vazgeçirmeye çalışmıyor mu?

MICHAEL JACKSON İÇİN DE ÖLÜME GİDEN VARDI

Bu insanların talepleri var. Başta Öcalan’ın müzakerelere dahil edilmesi ve ev hapsine çıkartılması. Bir insanın bu tür siyasi hedefler için ölümü dahi göze alabilmesi sadece grup psikolojisinden kaynaklanabilir mi?
Valla ben size bir örnek vereyim. Vaktinde kızlar Michael Jackson için de ölüme gidebiliyordu. Türkiye’de mevcut anayasa ve ikincil mevzuata göre bir şahıs ya da bir kitle için ayrıcalık isteniyorsa bu suçtur. Kaldı ki bu zaten suçlu olan birisi için yapılıyorsa bu hepten suçtur. Ama burada hiçbir devlet kendi vatandaşının ölümüne seyirci kalamaz. Tıbbi müdahale yapılmalıdır. Geri kalan argüman hiçbir şekilde konuşulamaz.

HÜKÜMETİN YERİNDE OLSAM TERÖRÜ ENGİN ALAN’A DANIŞIRIM

Engin Alan’ı en son ne zaman ziyaret ettiniz?
En son geçen hafta Ankara’ya getirmişlerdi tutuklamanın karesini almak için, o gün Adliyede gördüm.

Nasıl psikolojisi?
Valla Sayın Genel Başkanımız en son Silivri’ye beraber gittiğimizde baktı dedi ki: ‘Bozkurt gibi duruyorsunuz sayın Alan’. Duruşu budur, aynen öyledir. Bu bir vatan borcuysa hiç problem değil ödenir. Ama ne adına yapıldığını da insanlar görsün. Bazı insanlar herşeye rağmen Meclis’te oturabiliyorsa, Engin Alan da terör konusunda bayrak bir isimdir. Ben hükümet edenlerin yerinde olsam Engin Alan Bey ile oturur bu konuyu konuşurum. Çıkıp orayla burayla müzakere edeceklerine bu konunun hakikaten kabul edilmiş uzmanı olan bu kişiyle oturup konuşmalarında hiçbir behis yoktur. Nerelere gidilmeli, nerelerde tedbir alınmalı, nasıl bir strateji izlenmeli. Sırf Güneydoğu’yu değil, sınır ötesini de çok iyi biliyor. Nerede olursa olsun gitsinler sorsunlar ‘ne olmalı’ diye. Kendisi Genel Başkanımızın baş danışmanıdır. Beşinci katta odası var, hala duruyor. Tutuklandıktan sonra hiç girmedik, kilitli. Kendisi nasıl bıraktıysa öyledir.

Siz konuşuyor musunuz bu konuları Silivri ziyaretlerinde?
Kendisinin zaten öncelikli konusu Türkiye gündemidir. Mesela geçen gün büyükşehir yasasını konuştuk. Bu konuları konuşur ve kaygılarını ifade eder kendisi. Tek temennisi geri dönülmez bir aşamaya varılmamış olması.

SÄ°LÄ°VRİ’DEKÄ°LER ‘VATAN SAÄž OLSUN’ DÄ°YORÂ

Öcalan’ın Kenya’dan Türkiye’ye getirilmesini yöneten isim kendisi. Bugün Öcalan ile müzakere edilmesine yönelik tartışmalara nasıl bakıyor?
Hani denir ya; taşlar bağlandı geri kalanı serbest. Olay aynen böyledir. Orada (Silivri) Engin Alan bey gibi terör konusunda emek harcamış başka kişiler de var. Bu insanlarla duruşmalarda biraraya geliyoruz, hiçbiri ‘biz ne olacağız’ demiyor. Hepsi ‘vatan sağ olsun’ diyor.

Bugün hükümetten birisi Silivri’de kendisini görmeye gelse Engin Alan nasıl karşılar?
Medeni karşılar. Bu konuları da oturur konuşur. Engin Alan da MHP içindeki herkes de karşısındaki eğer samimi olarak fikri sorulursa fikrini açıklar. Terör konusunda en iyi insan kaynağı MHP’dedir. Sayın Genel Başkanımızın cümlesini tekrar hatırlatmak isterim burada; ‘Bu sorunu biz 6 ayda hallederiz’ diyor. Bu laf olsun diye söylenmiş birşey değildir. Bu Genel Başkanımızın ölçümleri, hesapları, plan ve projeleri dahilinde söylediği bir takvimdir.

Nasıl halledecek?
Bunu söylemek bana düşmez. Bunu ifade edecek olan kişi sayın genel başkanımızdır. Hükümetten ayrıldığımız noktadaki istatistiklere bakın can kaybı olarak. Bugün bakın. Ben daha fazla birşey söylemek istemiyorum. Demek ki bunun baş edilebilir bir tarafı var. Kaldı ki o bir koalisyon hükümetiydi. Tek başına bir iktidarın çözememesi söz konusu olamaz. Ama bazı şeylerin çözülmemesi bazı insanlara iyi gelir. Mesela başörtüsü sorunu gibi.

YENİ ANAYASADA TÜRK KADINININ ÖNCELİKLİ GÜNDEMİ BAŞÖRTÜSÜ DEĞİL

Başörtüsü konusu açılmışken....Sizin geçen Mayıs’ta Kadın Erkek Fırsat Eşitliği Komisyonu’nda hazırlanan Meclis’te başörtüsünün önünü açan rapora şerhiniz var değil mi?
Evet muhalefet şerhimiz var. Komisyonun çalışma alanı içinde Anayasa hazırlama yok. Diğer komisyonlarda da bu tür bir çalışma olmaması, yetki ve görev aşımı nedeniyle itirazımız oldu. Zaten büyük ve hacimli bir raporda kadınların çözülmesi gereken sorunu olarak yalnızca başörtüsü konusu olması Türk kadının perspektifinden Anayasaya bakamadıklarını gösterir.
Kadının siyasette yer almak istediği sadece Meclis midir? Bizim başı bağlı belediye meclisi üyelerimiz var. Kadının siyasetteki varlığını veya yokluğunu buna bağlarsanız....

Ama bu yasak daha da daraltmıyor mu kadının alanını?
Bizim için bir behis yoktur. İster açılsınlar, ister kapansınlar. Ama oturup o kadar akademisyenle beraber çalışılmış hacimli bir rapor hazırlanmış tek konu bu çıkmış. Türkiye’deki siyaset algısının çarpıklığının göstergesidir bu. Siyaset sadece Meclis değildir. Siyasetin her alanında kadın olabilir. Parlamenter de olur, tercih de kendisinindir. Başörtüsü ahlaki birşeydir Türkiye’de. Başı bağlı deriz mesela evlilere. Kadının giyimi üzerinden siyaseti şekillendirmeye çalışırsak dünya uzaya giderken biz hala yerli otomobili tartışırız. Bu siyasetin malzemesi olmamalı. MHP’nin zaten başı bağlı adayları vardı. Bizim için böyle bir gündem maddesi yoktur.

Aday vardır ama seçilirse Meclis’e başını açarak girmek durumunda.
O kendi tercihi hanımefendinin. Partiyle alakalı bir durum değildir. Bizim MYK’mızda da var. Beledşiye başkanlarımız arasında başı kapalı olan yok ama kapatırsa da kendi tercihidir.

EÅžCÄ°NSEL MÄ°SÄ°NÄ°Z DÄ°YE SORMADIM

Geçen ayki Kaos GL ziyaretiniz MHP’den eşcinsel açılımı diye kamuoyuna yansıdı. Doğru bir yorum mu?
Türkiye 2003’te BM Medeni ve Sosyal Haklar Bildirgesini imzaladı. Şimdi bu konuda BM Türkiye ile ilgil bir rapor yayınlayacak Kasım’da. Bazı STK’lara önden gölge rapor hazırlama görevi verilmiş. Onların derneği de bu gölge raporu hazırlayacak STK’ların içinde. Diğer siyasi partileri de ziyaret ettiler. BM raporunun konuşulduğu bir görüşmedir bu. Kendileri fotoğraf çektirip sitelerine koymak istedi. Onların tercihinin ne olduğunu bilmem ben, sormadım da. ‘Biz şöyleyiz böyleyiz’ deyip o konulara girmediler. Biz onlarla mülteci hukuku konuştuk.

O görüşmede gündeme gelmemiş olsa da sizin eşcinsellere ve sorunlarına bakışınız nedir?
Siyasetçilerin söylemlerine bakınız hep ‘75 milyona sesleniyorum buradan’ diye başlar. Burada biz insanların adli sicilini almıyoruz, cinsel tercihini sormuyoruz. Söylemimiz Türkiye’de yaşayan herkes içindir, bütün Türk dünyası içindir. Kadın mı, erkek mi, çocuk mu, şu mu bu mu oy verdi diye bakamam olaya. İnsanları o ya da bu diye yaftalayamayız.

BAHÇELİ SİYASET ÖĞRETMENİM

‘Siyaset öğretmenimdir Sayın Genel Başkan ve kendimi çok şanslı addederim bu konuda. Kendisine yakın çalışma şansına erişmiş kişilerdenim. Öngörülerinin tereddütsüz olarak çıktığını gördüğüm her defasında yeni bir ders daha alıyorum. Sayın Genel Başkanımız öğretmeyi sever,  bizlere zaman ayırır, sorduğumuz hiçbit soru cevapsız kalmaz.’

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!