Zirve Yayınevi davasında, sanıkları çapraz sorgusuna geçildi

Güncelleme Tarihi:

Zirve Yayınevi davasında, sanıkları çapraz sorgusuna geçildi
Oluşturulma Tarihi: Eylül 06, 2012 15:10

MALATYA’da 3 kişinin öldürüldüğü Zirve Yayınevi davasında ek iddianamenin okunmasının ardından sanıkların çapraz sorgularına geçildi.

Malatya 3’üncü Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen davada sanıklardan Cuma Özdemir yaptığı savunmada önceki ifadelerini yineledi. 2006 yılının Eylül ayında üniversiteye hazırlanmak üzere Malatya’daki bir dershaneye kayıt yaptırdığını ve bir vakfa ait yurda yerleştiğini söyleyen Cuma Özdemir, yurda yerleştikten kısa bir süre sonra Hamit Çeker’le, sonra da sırasıyla Salih Gürler ve Emre Günaydın’la tanıştıklarını belirtti.

Misyonerlik konusunu olaydan önce bilmediğini belirten Özdemir, hükümeti ortadan kaldırmaya yönelik teşebbüs iddiasını kabul etmediğini, Emre Günaydın’ın kendisini nüfuslu biri gibi tanıtması nedeniyle korkarak eyleme katıldığını öne sürdü.

2 SANIK DA EMRE GÜNAYDIN’I SUÇLADI

2007 yılı Şubat ayının 2’nci haftasında yurdun okuma salonunda Hamit Çeker’le ders çalışırken, Salih Gürler’in, Emre Günaydın’ın kendilerini yurdun sigara odasında beklediğini söylediğini kaydeden Özdemir savunmasını şöyle sürdürdü:

"Emre Günaydın bize, ’Malatya’da faaliyet gösteren misyonerler var, bunlar Müslümanlığı yok edecekler, PKK ile bağlantıları var’ ifadelerini kullandı. Bizi kendisiyle gelmemiz konusunda tehdit etti. Yoksa ’ailelerimize de zarar verebileceğini’ söyledi. Emre bize elinin çok büyük olduğunu göstermeye çalışıyordu. Adam yaralamadan arandığını söylüyor, emniyet karakoluna girip çıkarak dosyayı kapattırdığını anlatıyordu. Ben şu an 25 yaşındayım, olay günü ise 20 yaşında bir gençtim. AKP’ye oy verdim. Hükümeti devirmek gibi bir amacım yok. Misyonerliği cezaevine girince öğrendim."

Sanıklardan Salih Gürler de savunmasında, Emre Günaydın’ın tehditleri nedeniyle cinayet olayına katıldığını ileri sürdü. Emre Günaydın’ın kendisini farklı bağlantıları olan kişi olarak tanıttığı için çekindiğini öne süren Gürler şöyle devam etti:

"Malatya’da yurtta kalıyordum. Şehirde kimsem yoktu. Doğanşehir İlçesi’nden hemşerim olduğu için Emre Günaydın ile arkadaşlık ediyorduk. İlk dönemde çok samimi davranıyor, cebindeki parasını bizimle paylaşıyordu. Olay zamanı yaklaştığında asabi tavırlar sergilemeye başladı. Çok güçlü olduğunu söylüyordu. Abisinin Sedat Peker’in yanında olduğunu söyleyerek bizi korkutuyordu. Olay günü Zirve Yayınevi’nden ’bilgi alıp çıkacağız’ diyerek bizi oraya götürdü. Olay sonra bu şekle büründü."

’HUYU DEĞİŞİNCE EMRE’DEN UZAKLAŞTIM’

Zirve Yayınevi’nde cinayetlerin ardından yakalanan Abuzer Yıldırım ise, Emre Günaydın’la dershanede tanıştıklarını, ilk dönemlerinde Günaydın’ı samimi davranışları nedeniyle çok sevdiğini ifade ederek şöyle dedi:

"Dolmuş paramız olmuyor, Emre cebindeki parasının yarısını bize veriyordu. O kadar iyiydi. O yüzden çok seviyordum. Ancak sonra huyu değişti. Kabadayı gibi bir havaya bürünmüştü. Ben de ondan uzaklaştım. Hatta 1 yıl dershaneye gitmedim. İşte olmadığım halde Emre aradığında ’İşteyim’ diyordum."

Emre Günaydın’ın kendilerine misyonerleri terör örgütü gibi anlattığını aktaran Yıldırım, yayınevinden bilgi alıp Mehmet Gökçe’ye teslim edeceklerini söyleyerek yayınevine götürdüğünü anlattı. Olay günü ablasının nikah töreni olduğunu söyleyen Yıldırım, Emre’nin tehditleri nedeniyle yayınevine gittiğini, sonra da nikaha gitmeyi planladığını ileri sürdü. Günaydın’ın babasına ait spor salonunda buluştuklarında misyonerlerin üzerinde silah bulunduğuna dikkat çekerek ’öldürülebilirsiniz’ ikazı yaptığını kaydeden Yıldırım, "O psikolojiyle içeri girdik. Konuşurken ben bir ara arka odaya gitmiştim. Döndüğümde Necati Aydın’ı Emre öldürmüştü. Olayı görünce ben kustum, kafam yerinde değildi. Masadaki gereksiz CD’leri bile almışım" diye konuştu.

’PİŞMAN OLMAMI GEREKTİRECEK DURUM YOK’

Müdahil avukatlarından Erdal Doğan’ın, olaydan dolayı 5 yıl boyunca hiç pişman olup olmadıklarını sorması üzerine Yıldırım, "Ben olayı işleyenlerden değilim. O yüzden pişman olmamı gerektirecek bir durum yok. Arkada 3 gözü yaşlı aile bıraktık. Bizim analarımız da ağlıyor" diye yanıt verdi.

Savunma avukatlarının, davanın tanık hem de sanığı olan İlker Çınar’ın mahkemede sorgulanmasından sonra savunma yapma taleplerine Mahkeme Başkanı Hayrettin Kısa tepki gösterdi. Çınar’ın zaten sanık ve tanık olarak ifadesinin alınacağını söyleyen Kısa, mahkemeyle pazarlık yapılamayacağını söyledi. Yıldırım’ın çapraz sorgusunun ardından duruşmaya ara verildi.
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!