Kılıçdaroğlu oy oranlarını açıkladı

Güncelleme Tarihi:

Kılıçdaroğlu oy oranlarını açıkladı
Oluşturulma Tarihi: Ocak 28, 2011 11:59

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu Radikal Gazetesi’nden Murat Yetkin’e konuştu.

Haberin Devamı

Partisinin oy oranını açıklayan Kılıçdaroğlu Erdoğan’ın “AK Parti yüzde 45-50, CHP yüzde 23-25” açıklamasını propaganda suçlamasıyla reddederek, kendi ellerindeki araştırmada CHP’nin 30-31, AK Parti’nin 38-40, MHP’nin de 13-14 göründüğünü söyledi.

Murat Yetkin’in bugünkü yazısı şöyle:

Başbakan Erdoğan'ın 'Başkanlık sistemi tartışılsın' demesine tepki gösteren CHP lideri, kendi anket sonuçlarını da açıkladı. CHP'nin anketlerine göre AKP'yle aradaki fark 7 ila 10 puan. MHP ise barajın 3-4 puan üzerinde.

CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu, Başbakan Tayyip Erdoğan’ın başkanlık ve yarı başkanlık sisteminin tartışılması talebine tepki gösterdi. Başkanlık talebinin ‘tek adam’ olma sorunundan kaynaklandığını öne süren Kılıçdaroğlu, yapılması gerekenin parlamenter sistemin halk iradesinin Meclis’e daha çok yansımasını sağlamak üzere iyileştirilmesi olduğunu söyledi.

Radikal’in sorularını yanıtlayan Kılıçdaroğlu, Meclis’teki bir grup CHP’li vekil tarafından yapılan ‘faşizm tehlikesi’ uyarısı ve direnme hakkı söylemine sahip çıkarak yargının siyasi otorite kontrolüne girip vatandaşın hak arayamaz durma gelmesi halinde hakkını sokakta aramaya kalkmasına dikkat çekmek istediklerini söyledi.

Son günlerde CHP yönetimin-den gelen çelişkili açıklamaların CHP’de herkesin özgürce kişisel görüşünü dile getirebildiğinin göstergesi olduğunu iddia eden Kılıçdaroğlu, buna karşın “AKP medyasına koz vermemenin de her CHP’linin görevi” olduğu uyarısında bulundu. Erdoğan’ın “AK Parti yüzde 45-50, CHP yüzde 23-25” açıklamasını propaganda suçlamasıyla reddeden Kılıçdaroğlu, kendi ellerindeki araştırmada CHP’nin 30-31, AK Parti’nin 38-40, MHP’nin de 13-14 göründüğünü söyledi. CHP liderinin sorularımıza yanıtları şöyle oldu:

Haberin Devamı

Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün başkanlık sistemi hakkında çekince belirtmesi ardından Başbakan Tayyip Erdoğan başkanlık ve yarı başkanlık sisteminin tartışılmasını istedi. Siz ne diyorsunuz?
Bu işin özü parlamenter sistemdir. Türkiye bu sistemi kabul etmiş, benimsemiş, 70-80 yıllık bir deneyim var. Aksamalar olabilir ama bu aksamaları düzelterek parlamenter sistemi geliştirmek zorundayız.

Bütün siyasi partilerimizin de bu sisteme sahip çıktığını görmek-ten memnun oluyorum. Sayın Cumhurbaşkanı da bunu ifade etti.
Parlamenter sistemin tartışılmasını istemek, rejimle sorunu olduğunu gösterir. Tek adam sorunu olan başkanlık sistemini ister. Başkanlık sistemini de yarı başkanlık sistemini de doğru bulmuyorum. Bence mevcut sistemi iyileştirme yoluna gitmemiz lazım.

Haberin Devamı

Ne tür İyileştirmeler öneriyorsunuz?
Meclis içtüzüğü daha demokratik hale getirilebilir. Halkın iradesinin parlamentoya daha iyi yansımasını sağlayacak, örneğin yüzde 10 seçim barajının düşürülmesi, siyasi partiler yasasının düzeltilmesi gibi iyileştirmeler yapılabilir.
Ama başkanlık sistemi tartışmasını açarak Başbakan’ın yapmak istediği, toplumun gündemini asıl sorunlarından başka yere çalmaktır.

Meclis’te Anayasa ve Adalet Komisyonu üyeleriniz, yargı düzenlemeleri nedeniyle ‘faşizm tehlikesi’ bulunduğundan ve halkın direnme hakkını kullanması gereğinden söz etti. Bu siyaseti sokağa çekme anlamına gelir mi? Ya da ne anlama geliyor?
Bir yurttaş haksızlığa uğradığı zaman kızar, belki protesto eder ama bir şeye güvenir: Hakkımı yargıda arayabilirim. Ama haksızlığı siyasi otorite yapar, yargıyı da siyasi otorite atar ise hakkını yargıda da alamayacağını düşünmeye başlar. O zaman kişi, ‘hakkımı yargıda alamayacağım, sokakta arayayım’ der. Arkadaşlarımız bu tehlikenin varlığına dikkat çektiler.

Haberin Devamı

Faşizm tehlikesi, direnme hakkı, sokakta hak arama kavramları…
Faşizm tehlikesi şu: Sizin hakkınızı arayacağınız hiçbir kapı bırakılmazsa, kapılar yüzünüze kapatılıyorsa, yargı da siyasi otorite kontrolüne girmişse, sade yurttaşın yapabileceği tek şey kalır, o da direnmek olur; yasal zeminde direnmek olur. Buna dikkat çekiyoruz.

Başbakan Erdoğan kendi anketlerinde AK Parti’nin yüzde 45-50, CHP’nin de yüzde 23-25 aralığında göründüğünü söyledi. Sizin yaptırdığınız araştırma ya da tahmin var mı?
Bizim araştırmamızdaki rakamlar farklı. Bize gelen araştırmada CHP’nin 30-31 bandında olduğu görülüyor. AKP 38-40, MHP de 13-14 olarak görünüyor.
Başbakan yüksek tahminler söylemek yoluyla psikolojik etki yaratarak kendisini karşı konulmaz güç olarak göstermek istiyor. Güce tapanları etkilemek istiyor. Biz güce dayalı değil, adalete, özgürlüklere dayalı siyasetten yanayız, halkın da buna değer vereceğine inanıyoruz.

Haberin Devamı

Son dönemde CHP’de bir söylem birliği sorunu var gibi görünüyor. Örneğin, Ergenekon sanıklarının adaylığının söz konusu olmadığını Süheyl Batum’un demeçleri üzerine iki kez açıklamak zorunda kaldınız? Bu çok seslilik konusunda ne düşünüyorsunuz?
Dediğiniz gibi o konuda iki defa açıklama yaptım. Tekrar söyleye-yim: Bir siyasi partiye milletvekili olmak isteyen herkes başvurabilir ama kimin milletvekili adayı olacağına parti yönetimi karar verir. CHP’de bu organ Parti Meclisi’dir; orada da böyle bir şey konuşulmamıştır. Adaylarımız bazı yerlerde ön seçim, bazı yerlerde merkez yoklaması, bazı yerlerde de eğilim yoklaması ile belirlenecek. Biz isteriz ki, en uygun adaylarla, en iyi oyu alalım. O nedenle şimdi A ya da B şahsı aday olacak diye bir görüş belirtmemiz doğru değil.

Söylem birliği olmadığı ifadesi altında da AKP propagandası yatıyor. Arkadaşlarımız düşüncelerini özgürce ifade edebilir, sosyaldemokrat bir partide bunun yadırganmaması gerekir. Tabii AKP medyasına bu konuda koz vermemek de her CHP’linin görevi olmalıdır. Bir de şu var ama: CHP’de bir yönetici arkadaşımız kendi kanaatini özgürce dile getirebilirken, hiçbir AKP’linin kendi özgür kanaatini dile getiremediğini görüyoruz; çünkü orada baskı var.
Bizde yönetici arkadaşlarımız genel başkan ne derse onu tekrarlayan papağanlar değiller; özgür iradeye sahip insanlar. AKP’de herkes aynı şeyi söylemek zorunda… Bunu herhalde bir dönem Almanya’da Hitler yapmıştır.

Burada kişisel bir gözlemimi aktarmam gerekiyor. Ergenekon tutuklularının aday yapılması konusunda Süheyl Batum’un, AK Parti’nin nasıl çalıştığını anlamak için oraya bir gazeteci arkadaşını gönderdiği konusundaki açıklamasıyla da Hurşit Güneş’in Kılıçdaroğlu’nu özellikle rahatsız ettiği anlaşılıyor. Güncel gelişmeler bir yana, bu mülakatta gelecekte de konu edilecek yan, Kılıçdaroğlu’nun ‘faşizm tehlikesi’ uyarısı ve sokakta siyaset anlamına da gelebilecek ‘direnme hakkı’ söylemine sahip çıkmasıdır. Bu da önümüzdeki seçim sürecinde siyasi tartışmanın sertleşeceğini gösteriyor.

Bu mülakattan sonra Kılıçdaroğlu akşam CNN Türk’teydi. Aynı konu sorulduğunda şunları söyledi:
“Belki aklı selim galip gelecek. Yargı düzenlemelerini alt komisyona havale edecekler. Yasa muhalefetle yargıyla danışma yoluyla çıkacak. Tepkimizin nedeni, AKP’yi akli selime davet etmektir; yoksa biz sokağa çıkın camı çerçeveyi indirin demiyoruz.”

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!