CHP’de Dersim çatlağı

ÖYMEN NE YAPMALI? / ANKET

CHP Genel Başkan Yardımcısı Onur Öymen, ‘Dersim’ benzetmesi Kürt ve Alevi kesimlerin büyük tepkisini çekip, istifası istenirken, bir tepki de kendi Grup Başkanvekili Kemal Kılıçdaroğlu’ndan geldi. Kılıçdaroğlu, Öymen’in “Tepkilerin gereğini yapmasını” istedi. Öymen ise buna, “Atatürk’ün yaptıklarına sahip çıkmak parti suçu değildir” sözleriyle karşılık verdi.

Kılıçdaroğlu, dün Tunceli´de düzenlediği basın toplantısında şunları söyledi:

Hiç alkışlamadım

“Keşke Sayın Onur Öymen, böyle talihsiz konuşmayı hiç yapmamış olsaydı. Ben Sayın Öymen’in konuşmalarının o bölümünü hiçbir zaman alkışlamadım. CHP Grubu’nda da kimse alkışlamadı. Yara kanamıştır. Bu süreçte yapılması gereken, bu tepkilerin dikkate alınması gerekir. Bu tepkileri dikkate alması gereken de Sayın Onur Öymen´dir. Ve gereğini yapmak zorundadır. Gereğini yaptığı zaman hem CHP’yi, hem parlamentodaki CHP’li milletvekillerini, hem de çok sayıda CHP’liyi rahatlatmış olacaktır. Elbette ki Sayın Öymen iki kez özür dilemiştir. Ama tepkiler dinmemiştir. Dolayısıyla bu tepkilerin gereğini de Sayın Öymen´nin yerine getirmesi gerekiyor. Bir politikacı, bir olayın gereğini ne olduğunu çok iyi bilir.”

Neden istifa edeyim

Kılıçdaroğlu’nun bu çıkışına hemen karşılık veren Öymen ise şunları söyledi:

“Doğru söylemiş. Ben gereğini yaptım. Atatürk’ün yaptıklarına sahip çıkmak parti suçu değildir. Yaşanan olaylar hepimizi üzüyor, ancak Silopi’de yaşananlar gibi mi yapsaydı Atatürk? Benim görevimin gereği Atatürk’e sahip çıkmaktır. CHP’nin iktidarda olduğu bir dönemde, Atatürk’ün kararını aldığı, Celal Bayar’ın uyguladığı bir olaya sahip çıktım. Sayın Kılıçdaroğlu da Alevi yurttaşlarımızı rencide etmeyeceğimi iyi bilir. Bu süreç AKP iktidarının ‘Bel altından vurma’ yöntemidir. Sözlerimi istismar ediyorlar. İstifa etmem söz konusu değil. Neden istifa edeyim. Üstelik, Sayın Kılıçdaroğlu ile konuşmamın ardından sohbet ettik. Konuşmamla ilgili en ufak bir rahatsızlığını dile getirmedi. Gerçi onu da anlıyorum. O bölgenin çocuğu. Etki altında kalmış olabilir.”

CHP’den yazılı açıklama

CHP Sözcüsü Mustafa Özyürek yazılı açıklama yaparak, “Sayın Onur Öymen üzülen, incinen yurttaşlarımızdan birçok kez özür dilemiştir. Grup Başkanvekili Kemal Kılıçdaroğlu’nun Tunceli’de yaptığı açıklamalar ise çevresinden kendisine iletilen üzüntü ve tepkileri yansıtmaktadır” dedi. Açıklama şöyle: “Geçmişte Dersim’de ve başka yerlerde yaşadığımız acılar var. O günün koşullarında yaşanmış olayları, yapılan yanlışları bugün tartışmanın hiçbirimize yararı yok. Herkesin duygularına, düşüncelerine, acılarına, anılarına saygı göstermek hepimizin sorumluluğudur. Sayın Öymen’in incinenlerden özür dilediği, amacını aşan ifadesinin Başbakan Erdoğan tarafından, haksız ve insafsız şekilde yorumlanmasını kabul edemeyiz. Tayyip Erdoğan ne kadar uğraşırsa uğraşsın Alevi ve Kürt yurttaşlarımızla CHP arasına giremeyecektir. Halkımız, CHP’nin özellikle Alevi yurttaşlarımız başta olmak üzere tüm yurttaşlarımıza saygı ve sevgi ile yaklaştığını bilmektedir. Partimizi yıpratmaya dönük maksatlı yorumlara itibar etmemektedir.”

İki başlı bir görüntü olamaz

KURMAYLARIYLA konuyu değerlendiren CHP Lideri Deniz Baykal, “Partinin iki yönetim organı olan grup yönetimi ile genel merkez yönetimi arasında bir kriz varmış gibi görüntü yaratılması doğru değil. İki başlı görüntü olmaz” dedi. Öymen’in istifası konusunda ‘Mehmet Sevigen yöntemi’ konuşulmaya başlandı. Sevigen, arsa satışında aracı olduğu ve 1 milyon 200 bin dolarlık protokol yaptığı iddiaları nedeniyle MYK üyeliği ile Parti Meclisi üyeliğinden istifa etmişti.

CHP zihniyetinin en açık ifadesi

BAŞBAKAN Tayyip Erdoğan, “Bunlar şecaat arz ederken sirkatin söylemişlerdir” dedi. Erdoğan, şöyle konuştu: “CHP Genel Başkan Yardımcısı’nın, Dersim katliamının bugün tekrarını talep etmesi ve bunun üzerinde ısrarla durması, hatta ertesi gün yaptığı açıklamalarda da kendine göre kuvvetlendirici bazı ifadeler kullanması yani battıkça battığının açıkça uygulamasıdır. Bu CHP ve zihniyetinin bugüne kadar olan tutarsız yaklaşımlarının en açık, net ifadesidir. Açıkça ortaya çıktılar.”