12 yaşında ve tam 10 yıldır sadece yoğurt ekmek yiyor!

Güncelleme Tarihi:

12 yaşında ve tam 10 yıldır sadece yoğurt ekmek yiyor
Oluşturulma Tarihi: Temmuz 28, 2022 09:44

10 yıl boyunca her gün yarım somun beyaz ekmek ve yoğurttan başka bir şey yemeyen 12 yaşındaki bir çocuk, nihayet hastalığına bir teşhis koyulduktan sonra yeni yiyecekler denemeye başladı.

Haberin Devamı

Yiyecekler yaşamımızı sürdürebilmek için elbette hayati önem taşıyor ancak ihtiyacın dışında kimileri için yemek yemek büyük bir zevkken kimilerinin kabusu haline gelebiliyor. İşte 12 yaşındaki Ashton için de yoğurt ve ekmeğin dışındaki tüm yiyeceklerin bırakın tadına bakmayı kokusu bile tam bir işkence... 

Son 10 yıldır her gün yarım beyaz ekmek ve yoğurttan başka bir şey yemeyen 12 yaşındaki Ashton Fisher, Kaçıngan/Kısıtlayıcı Gıda Alım Bozukluğu (ARFID) kabusunu yaşayan onlarca kişiden sadece biri. 

Ailesi umutsuzca diyetini değiştirmeye çalışsa da Ashton, önüne başka yemekler konulduğunda korkunç panik ataklar yaşıyordu.

ANNESİ SEBEBİNİN REFLÜ OLABİLECEĞİNİ DÜŞÜNÜYOR

Temmuz ayında bir psikoloğun kendisine ARFID teşhisi koyması, aile için tünelin ucunda görünen bir ışık demekti. Talihsiz çocuğun annesi, oğlunun fobisinin bebekken geçirdiği reflünün sonucu olabileceğini söylüyor. Reflü, uzmanlara göre de ARFID hastaları arasında yaygın bir tetikleyici.

Haberin Devamı

Hem ailesi hem de Asthon, hayatta kalmasına yardımcı olan yoğurt ve beyaz ekmeği sevdiği için de şanslı hissediyor. Çünkü onları da yiyemeseydi hepsi için hayat çok daha zor olacaktı. Yeme korkusunun tıpkı örümcek fobisi gibi bir şey olduğunu söyleyen anne, yeterince konuşulmayan ve farkında olunmayan bir konu olmasından şikayetçi. “ARFID teşhisi koyulan bir insana güvenli gördüğü yiyeceğin dışında bir tabak yemek vermek, ona bir tabak kurtçuk vermek gibidir. Onları korkutur ve yiyemezler.” diyor.

AİLECE BİRLİKTE YEMEK YİYECEKLERİ GÜNÜ İPLE ÇEKİYORLAR

Ashton’un ailesi, çocuklarının ihtiyacı olan besinlerin hiçbirini alamadığından onun için çok endişeleniyor. Ancak korkunç panik ataklar geçireceği için başka bir şey yemesi mümkün değildi. Hatta Asthon, yiyeceklerin kokusuna dayanamadığı için ailecek Noel yemeği bile yiyememişlerdi. Şimdi aile birlikte yemek yiyebilecekleri günleri iple çekiyor.

‘YA TADINI BEĞENMEZSEM…’

Genç çocuk 9 yaşındayken Psikolog Felix Economakis ile ilk randevusunda yardım almamak için büyük bir direniş gösterdi ancak ortaokula başladığında arkadaşları onun yemek yemediğini fark etti ve bu Ashton için garip bir hal alınca artık sorunu çözmeye karar verdi.

Haberin Devamı

Görüştüğü uzman insanların endişelerin tipik kategorilere ayrıldığını, örneğin, ‘Ya kusarsam ya da yemeğin tadını beğenmezsem…’ gibi endişeler duyalabileceğini söylüyor ve sorunu yaşayan kişiye bununla nasıl başa çıkılacağını göstererek güven vermek gerektiğini söylüyor.

Temmuz ayında Felix ile ikinci randevuları hakkında konuşan Anne Cara, "Felix bize durumu anlattığında her şey mantıklı geldi. Henüz erken ama Felix ona yeni şeyler denemesi için güven verdiği için işler iyi görünüyor. Artık yemeğin onu kusturmayacağını biliyor. Kızarmış akşam, cips ve jambonlu sandviç denemeyi başardıktan sonra kendisiyle gurur duyuyor." diyor.

12 yaşında ve tam 10 yıldır sadece yoğurt ekmek yiyor

Haberin Devamı

Peki nedir küçücük bir çocuğu yemek yemekten bu denli soğutan şey? Annesinin dediği gibi reflüsü nedeniyle böyle bir problem ortaya çıkabilir mi? Yoksa psikolojik bir sorun mu?  Bu şekilde beslenmenin hayati tehlikesi var mı?

Çocuk Psikiyatristi Uzmanı Leyla Ezgi Tügen ve Diyetisyen Gizem Gençyürek ile kısıtlayıcı gıda alım bozukluğunu, tedavi yöntemlerini konuştuk.

Kaçıngan/kısıtlayıcı gıda alım bozukluğu nedir? Hayati tehlikesi var mıdır?

Gizem Gençyürek: En sık küçük çocuklarda görülen beslenme yetersizliği, kilo kaybı (çocuklarda beklenen kilo alımının sağlanamaması ve büyümenin durması), besin takviyelerine bağımlılık, iştahsızlık ve yemeğe ilginin az olması, seçici beslenme şeklinde belirtileri olan yeni tanımlanmış bir bozukluk diyebiliriz. Bu durum bazı çocuklarda damardan beslenme gerektirecek hale gelebilir ama bu bozukluk aynı zamanda gelişimsel ve psikososyal sorunlara da yol açabilir.

Haberin Devamı

Leyla Ezgi Tügen: Kaçıngan/kısıtlı besin alımı bozukluğu bir yeme bozukluğudur. Diğer yeme bozukluklarından ayrılma sebeplerinden biri; bu yeme bozukluğunda yemek kısıtlaması ve gelişme geriliği söz konusu iken kilo alma korkusu yoktur. Bu sebeple anoreksiya nevroza ve bulumia nevroza gibi yemek bozukluklarından ayrı olarak sınıflandırılır. ARFID, çocukluk ve yetişkin fark etmeksizin her yaş grubunda görülebilir.

Sürekli olarak yiyeceklerden kaçınılması veya sadece belirli yiyeceklerin tüketilmesi diğer yeme bozukluklarında olduğu gibi ölümcül sonuçlar doğurabilir.

Kaçıngan/kısıtlı besin alımı bozukluğu devamında;

  • Önemli düzeyde beslenme yetersizliği,
  • Ciddi kilo kayıpları veya çocuklarda büyüme geriliği,
  • Oral beslenme gerekliliği
  • Psikososyal durumda belirgin bozukluk gibi hayati sonuçlara neden olabilir.

Bu problem bebeklik çağı reflüsünden kaynaklanabiliir mi?

Haberin Devamı

Gizem Gençyürek: Bu tanıyı alan çocukların tedavileri farklı olabileceği gibi nedenleri de birbirinden farklı olabilir. Nedenlerine bakarsak yiyeceklerin tat, doku ve kokusuna duyusal hassasiyeti olan çocuklar olabilir. Duyusal hassasiyet ile birlikte yiyeceklerden tiksinme, seçici beslenme ve yiyeceklerden korkma görülür. Haber bahsi geçen çocuktaki gibi yemekle ilişkili olan kusma, reflü, karın ağrısı vb. gastrointestinal rahatsızlıklar yiyeceklerden kaçmaya neden olabilir.

Bir başka neden de yiyeceklerin boğazda kalması, boğulma gibi yiyeceklerle olan travmatik deneyimler sayılabilir. Bu nedenlerle birlikte ailenin yeme ortamı, yeme alışkanlıkları ve yeme konusunda çocuğa karşı tutumları, sağlıklı gıdaya ulaşım, yeme alışkanlıklarının sık sık değişmesi bu durumu etkileyen faktörler olarak sayılabilir.

Leyla Ezgi Tügen: Kaçıngan/kısıtlı besin alımı bozukluğu, tek bir sebebe dayanmamakla birlikte, tetikleyici birçok etken bulunur. Yemek yeme kaynaklı bir boğulma durumu, şiddetli bir karın ağrısı, diş ve diş etlerinde meydana gelen bir hasar, herhangi bir sebeple meydana gelen mide bulantısı, mide yanması veya bebek reflüsü veya yetişkin dönemde ortaya çıkan reflü kaynaklı her türlü yiyeceği yemeye karşı gelişen bir fobi halini alabilir. Bebeklik çağı reflüsü tek sebebi olmamakla birlikte tetikleyici etmenlerden biri olabilir.

Çeşitli ülkelerde yapılan çalışmalarda, hastaların öykülerinde besin tüketimini etkileyen çeşitli psikiyatrik veya genel durumla ilgili risk faktörlerinin bulunabileceği gözlemlenmiştir. Kişiler bazı yiyeceklere karşı strese girebilir veya korku duyabilirler, kendilerine göre tehlikeli varsaydıkları (şeker, yağ, gıda katkı maddesi içeren besinler gibi) besinleri tüketmeye tepki gösterebilirler ve tüketimi reddedebilirler. Olumsuz bir tat veya his aldıkları besinleri de endişe, kaygı, stres duydukları veya duyacaklarını varsaydıkları için tüketiminden kaçınabilirler.

Bu tarz sorunlar yaşayan çocukların ailelerine ne tavsiye edersiniz psikoloğa mı yoksa bir beslenme uzmanına mı gidilmeli?

Gizem Gençyürek: Nedenlere göre tedavi düzenlenmeli. Aileler öncelikle fiziksel gelişimin ve tıbbı durumların değerlendirilmesi için bir çocuk hastalıkları uzmanına başvurmalı , ruhsal değerlendirme için ise çocuk ve ergen psikiyatri uzmanına gidilmeli. Tedavide neler yapılacağı başka ilgili bölümlere gitmesi gerekiyor mu ( örneğin çocuk gasttroentereoloji), ek ruhsal sorunlar eşlik ediyor mu, terapi gerekliliği gibi durumlara değerlendirmelerden sonra karar verilir.

Leyla Ezgi Tügen: Özellikle bu tarz yeme bozukluğu yaşayan çocuk ve erişkinlerde klinikte multidisipliner bir yaklaşım çok önemlidir. Birçok hastanın ilk başvurdukları kişi bir pediatri uzmanı veya aile hekimi oluyor ancak farklı klinik yaklaşımlar çok önemli olduğu için mutlaka bir beslenme uzmanı-psikolog-psikiyatrist ve gerekirse çocuk gastroenteroloğu ile birlikte çalışılmalıdır. Bununla birlikte çocuk ve ergenlerde tedaviye ailenin de katılımının sağlanması oldukça önemlidir.

Bunca yıl gelişme çağındaki bir çocuğun tek tip gıda ile beslenmesi ne tip sorunlara yol açar?

Gizem Gençyürek: Fiziksel ve bilişsel gelişimde sorunlar, aile ile ilişki sorunları, ailelerin kendini yetersiz hissetmesi, özellikle anne de gördüğümüz depresyon ve kaygı sorunları. Okul ya da kreşte arkadaş ve öğretmenleri olan ilişki sorunları. Bu ilişki sorunlarının çocukta zamanla yaratacağı ruhsal sorunlar sayılabilir.

Leyla Ezgi Tügen: Kaçıngan/Kısıtlayıcı besin alım bozukluğunda, Anoreksiya Nervoza’da olduğu gibi; kilo kaybı, ideal vücut kitle endeksinin altında olunması durumu söz konusudur. Dolayısıyla fiziki olarak zayıf olurlar. Ayrıca yetersiz beslenmeye bağlı olarak, kuru cilt, solukluk, hipotermi, bradikardi, tuvalete çıkışların az olması ile karın ağrısı, şişlik, kabızlık gibi problemler görülebilir. Yoğun bir tıbbi tedavi gerektirebilir. Erken tanı çok hayatidir. Kişide kilo kaybı olsun veya olmasın bir beslenme bozukluğu endişesi varsa sıkı gözlemlenmeli ve ciddiye alınmalıdır. Ve tanının kesinleşmesi için şu tanı kriterleri dikkate alınmalı.

  • Besinlere karşı isteksizlik, ilgi kaybı,
  • Besinin koku veya görüntüsüne karşı olan kaçınganlık,
  • Besin tüketimi sonrası hissedeceklerinden endişe/kaygı duyulması.

Bu rahatsızlık süresince özellikle çocuk ve ergenlerde tek tip beslenme; yıllar boyunca sadece belirli besinlerin tüketilmesiyle birçok vitamin mineral gibi besin öğelerinin alımında yetersizlik ortaya çıkarır. Özellikle besin çeşitliliğinin gerekli olduğu bu dönemlerde, eksikliğe bağlı olarak sadece fiziksel olarak gerilikler değil metabolik, kimyasal ve beyinsel bozukluklarda ortaya çıkmaktadır. Bu nedenle kapsamlı tıbbi değerlendirme (kan değerleri ölçümü, gastrolojik görüntülemeler, beyin görüntülemesi gibi) yapılması hayati önem taşır.

Kaçıngan/kısıtlı besin alımı bozukluğunun tedavisi, beslenme yetersizliğinin derecesine ve bozukluğun şiddetine bağlı olarak ayaktan tedaviden hastane yatışlarına kadar gidebilmektedir. Aynı zamanda bu rahatsızlığın erken tanı ve tedavisi için sağlık hizmet sunucularının, kaçıngan/kısıtlı besin alımı bozukluğunun klinik belirtilerinin farkında olması son derece önemlidir.

BAKMADAN GEÇME!