’Rejimin güvencesi polis’ sözleri tartışma çıkardı

Güncelleme Tarihi:

’Rejimin güvencesi polis’ sözleri tartışma çıkardı
Oluşturulma Tarihi: Haziran 29, 2009 00:00

Erdoğan’ın, "Emniyet teşkilatımız genel anlamda rejimin sarsılmaz güvencesidir" sözleri hem Özal’ın başbakanlığı döneminde sarf ettiği, "Darbeleri önlemek istiyorsanız polis teşkilatını güçlendirmelisiniz" çıkışını hatırlattı hem de hukukçu ve siyasileri böldü.

"Bu sözler yargıyı, TSK’yı safdışı bırakmak anlamına gelir" diyen de var, "Emniyet teşkilatı iç huzuru temin etmekte başarısız olursa orada demokrasiden bahsetmek mümkün değildir" diyen de. İşte, çeşitli görüşler.

Karşı çıkanlar

BAŞBAKAN Tayyip Erdoğan’ın Polis Eğitim ve Kongre Merkezi’nin açılışında sarfettiği "Emniyet teşkilatımız hem demokrasinin, hem hukuk sisteminin hem de daha genel anlamda rejimin sarsılmaz bir güvencesi, adeta bir sigortasıdır" sözleri, yeni bir tartışma başlattı.

Eski Cumhurbaşkanı Turgut Özal da, Başbakanlığı döneminde, "Darbeleri önlemek istiyorsanız polis teşkilatını güçlendirmelisiniz" demiş ve kendilerinin de bunu yaptığını söylemişti. Erdoğan’ın çıkışı, zihinlerde Özal’ın yorumunu canlandırdı. Erdoğan’ın değerlendirmesi konusunda, Türkiye’nin önemli bazı hukukçu ve siyasilerinin görüşleri şöyle:

Rejimin değil huzurun sigortası

Sabih Kanadoğlu (Yargıtay Onursal Başsavcısı): "Rejimin güvencesi Emniyet’tir demek doğru bir tanımlama olmaz. Evet, güvenlik, huzur, mal varlığı, canına kadar bunlar için güvencedir. Ama rejim dediğiniz zaman olay yön değiştirir. Aslında rejimin güvencesi her şeyden önce diğer organlardır. Aynı organların emrinde olan, yürütmenin emrindeki bir emniyeti, güvenlik güçlerini rejimin güvencesi olarak tanıyorsanız, yargıyı bir tarafa bırakıyorsunuz, Silahlı Kuvvetleri de dışarıda bırakıyorsunuz. O zaman yorumlama zorluğu var. ’Polis huzurun güvencesidir’ denirse, hepimiz iştirak ederiz. Ama rejimi yürütmenin emrine verirsek güvence altına girmez, güvencesiz duruma gelir."

Ali Rıza Öztürk (CHP Mersin Milletvekili): "Güvenlik güçleri yürütmeye bağlıdır. Demokrasinin, rejimin güvencesi yargıdır. Polis ne kadar anayasal bir kurumsa Türk Silahlı Kuvvetleri de öyledir. Yürütmeye bağlı kurumlardan birini sistemin güvencesi, sigortası görmek doğru değil. Anayasal tüm kurum ve kurallar sistemin güvencesidir. Bir bütün olarak yasama, yürütme ve yargıdır. Hukuk devleti ilkesinin egemen olduğu yönetimlerde asıl olan yargıdır. Bana göre yargı, kuvvetler ayrılığı ilkesinde bir adım önde, eşitler arasında birincidir. Başbakan’ın sözleri demokrasi açısından kıt bir anlayıştır."

Kanunla verilmiş yetki değil

Ahmet Ersin (CHP İzmir Milletvekili): "Anayasal veya yasal temeli yok; Başbakan’ın kişisel bir yorumu. Hukuken demokrasinin temeli yasama, yürütme ve yargıdır. Bunun dışında demokrasiyi koruyup kollayan veya demokrasiye temel olan başka bir kurum yok. Emniyet, İçişleri Bakanlığı’na bağlı bir kurum ve siyasi yönlendirmelere de çok açık. İktidardaki partiye hizmet etme eğiliminde olan bir kurum. Çünkü genel müdürünü ve yöneticilerini iktidar atar. Kanunla verilmemiş yetkiyi böyle tanımlamak uygun değil. Kaldı ki bugünkü durumda emniyetteki cemaat kadrolaşması Başbakan’ın söyleminin tersini gösteriyor."

’Bu aklından geçen’

Behiç Çelik (MHP Mersin Milletvekili): "Sayın Başbakan, emrindeki kurumların görev ve yetkisiyle ilgili yeterli bilgiye sahip değil. Sık sık pot kırıyor. Bu da kurumlar arası çatışmaya zemin hazırlayabiliyor.Emniyete böyle bir görev tanımlaması aslında aklından geçen bir düşünceden ibarettir. Emniyet Teşkilatı Kanunu’nda rejimi korumakla alakalı herhangi bir hüküm geçmez. Böyle hareket etmek milli güvenlikle ilgili kurumların kıskançlığına yol açar. Polise rejimle ilgili olmayan bir görev yıkmaya çalışırsanız, o zaman devletin temelleri sarsılır. Emniyet teşkilatımıza da yazık edersiniz. Umuyorum ki, emniyetin değerli yöneticileri bu tür misyon yüklemelere kendilerini kapatır ve yasalarda çizilen çerçevede dururlar."

Destek verenler Polisin başarısı rejimi de korur

Saffet Arıkan Bedük (Eski Emniyet Genel Müdürü): "Ülke içinde huzur ve güvenin temin edilmesi, milletin hak ve menfaatlerinin korunması ve demokrasinin işler hale gelmesinde tabii ki polisin başarısı fevkalade etkili olmaktadır. Böylece ülkede herhangi bir açılıma, yeni rejim arayışına da imkan kalmayacaktır. Emniyet teşkilatı iç huzuru temin etmekte başarısız olursa orada demokrasiden bahsetmek mümkün değildir. Başbakan’ın konuşmasını bu bağlamda değerlendiriyorum, Silahlı Kuvvetler’le karşı karşıya getirme anlamında yorumlamıyorum."

Anayasal tüm kurumlar sistemin güvencesidir

Hikmet Sami Türk (Eski Adalet Bakanı): "Gerek Türk Silahlı Kuvvetleri, gerek Emniyet hakkında böyle ifade kullanılması normaldir. Hepimizin can güvenliği, mal güvenliği bir bakıma güvenlik güçlerince sigortalanmıştır. Bunun Anayasa’da yazılı olması gerekmez. Yürütmenin görevlerinden biri de asayişi, güvenliği sağlamaktır. O aynı zamanda teşkilatı onurlandırıcı bir ifadedir. Bu bağlamda söylediyse gayet doğru."

İstihbaratçı demeciyle başladı

DÖNEMİN Başbakanı Turgut Özal’ın da dahil olduğu, ’polisin darbe sigortası’ olmasıyla ilgili tartışma 11 yıl önce dönemin Emniyet İstihbarat Daire Başkanı Bülent Orakoğlu’nun sözleriyle gündeme gelmişti. "Post-modern darbe" olarak adlandırılan 28 Şubat döneminde bazı operasyonlarıyla askerlerin hedefi olan Orakoğlu, "Asker Türkiye’de artık darbe yapamaz, 167 bin polis ve 7 bin özel tim görevlisi var, askerin polisi de yanına alması gerekir" demişti. Bu sözler önce isim verilmeden Emniyet’ten üst düzey bir istihbaratçıya atfen yazıldı. Tartışmalar büyüyünce bu sözlerin Orakoğlu’na ait olduğu açıklandı.
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!