Gerçekler sevimsiz olabilir

Güncelleme Tarihi:

Gerçekler sevimsiz olabilir
Oluşturulma Tarihi: Haziran 28, 2010 09:23

BAŞBAKAN Tayyip Erdoğan’ı, Gediktepe’deki siperde çömelmiş gösteren fotoğraf geçen hafta çok tartışıldı. 21 Haziran’da yayınlanan bu fotoğrafa Hürriyet okurlarından da farklı tepkiler geldi.

Hande Sağlam, “Ülkemin başbakanını ve Genelkurmay Başkanı’nı, kendi vatan toprağımda kum torbalarının arkasında, siperde çömelmiş durumda görmek ağırıma gitti” diyordu. Sağlam, “Bu fotoğraf yerine başkasını kullanmanızı tercih ederdim” görüşünü dile getiriyordu. Halil İbrahim Akgün ise tersine memnundu bu fotoğrafın yayınlanmasından. Akgün, Hürriyet Genel Yayın Yönetmeni Enis Berberoğlu’nun da haber kokusunu izleyerek oraya gitmesinden de okuru olarak gurur duymuştu:  

“Hürriyet, hiçbir davet almadan, özel muamele olmadan, son noktadan, Başbakan ve Genelkurmay Başkanı ile birlikte Mehmetçik ile omuz omuzaydı. Sağolasın Enis Berberoğlu. Biz okurlar, asker anne babaları, tüm Türkiye gerçekleri, askerleri gördük. Demokrasi böyle olur.”

O fotoğraf karesinin yayınlanması gerçeğin gözler önüne serilmesi açısından son derece doğru bir işti. Evet, bir Başbakan ve Genelkurmay Başkanı’nın o siper içinde çömelerek konuşmaları üzücü bir durum. Ama aynı zamanda gerçeğin birebir yansıması! Orada öyle bir durum yaşanıyorsa halkın onu bilmeye de hakkı var.

Başbakanlık’tan o fotoğrafın yayınlanmasına engel konulmaması da sevindirici. Ancak Başbakan Erdoğan’ın birkaç gün sonra yaptığı konuşmada “Medya böyle bir mücadelede evin içine girip, acılı anneleri göstererek kime hizmet eder. Medya bilerek ve bilmeyerek terör örgütüne yandaşlık yapmaktadır” demesi son derece düşündürücü. Eğer medyanın terör haberlerini verme biçiminde bir sorun olduğu düşünülüyorsa elbette bu oturulup konuşulabilir. Fakat bu şekilde genellemelerle eleştirilmesi, medyanın bu konudaki haberleri hemen hiç vermemesini istemek gibi bir kapıya çıkar ki, işte bu ürkütücü olur. Bir ülkede insanlar öldürülüyorsa, bombalar patlıyorsa medya bunu görmezden gelemez. Zaten o görmezden gelirse fısıltı gazeteleri devreye girer ki, bu Başbakanın bugün görmek istemediği o haberlerden daha kötü sonuçlara yol açar. Kaldı ki, burada salt bir terör sorunundan bahsedemeyiz.

Bu arada 26 Haziran’da, Hürriyet’in bazı baskılarında siperdeki fotoğrafa ilişkin Genelkurmay açıklaması ve Başbakan’ın sözleri konusunda tekrar haberler girdi. Bu hata sonraki baskılarda fark edilerek düzeltildi.

Bodrum’da neler oluyor?

Sanatçı Ali Poyrazoğlu, Bodrum’da denizde bir arkadaşıyla yüzerken çekilen fotoğrafların 22 Haziran günlü Kelebek’te çıkmasına sinirlendi. Beni arayarak tepkisini aktardı:

“O fotoğraflar photoshop. Birlikte yüzdüğüm kişi 12 yıllık arkadaşım. Seviyesizce yapılmış bir iş. Hiç o fotoğraflardaki kadar birbirimize yakın yüzmedik. Ben herhangi biri değilim. Orası Torba plajı ve ben orada yanlış bir şey yapmadım. Bunun yanlış olduğunun ilan edilmesi lazım.”
Poyrazoğlu’nun fotoğrafların photoshop ile üretildiği iddiasını o fotoğrafları çeken Cenker Tezel ile de konuştum. Tezel, kendisine böyle bir suçlama yöneltilmesine üzülmüştü:

“Onlar denize girerken biz karadan izledik. 100 metre kadar açıldılar. Bir ara yan yana geldiler. Ben de teleobjektifi takarak makineyi seriye aldım ve fotoğrafları çektim. Haberi de düz bir ifadeyle, alınmasına neden olmayacak biçimde yazdık. Kaldı ki, o görüntüyü bir kamera da çekti ve bir tv’de yayınladı.”

Tezel ile görüştükten sonra fotoğrafları bir kez de foto muhabiri arkadaşlarla inceledim. Bence fotoğraflar orijinal ve üzerinde hiçbir oynama yok. Sadece şunu belirtmeliyim, teleobjektif uzaktan yapılan çekimlerde iki insan ya da iki obje arasında arasındaki mesafeyi ortadan kaldırıp daha yakınmış gibi gösterebiliyor. Zaten fotoğraflarla ilgili olarak haberde de bir yorum yapılmamış.

Sen şöyle gel  bakayım

“Sen şöyle gel bakayım diyen federasyon başkanını elçilikten attırdı” başlığıyla 14 Haziran’da çıkan haberde Viyana Büyükelçisi Ecvet Tezcan’ın, Avusturya Yozgatlılar Federasyonu Başkanı Feyzullah Andak’ı dışarı attırması konu ediliyordu.

Haberle ilgili olarak arayan eski bakanlardan Lütfullah Kayalar, “Ben de oradaydım. Salon büyüktü ve bizim bulunduğumuz tarafta böyle bir şey duymadım.

Orada bulunduğu iddia edilen Yozgat Valisi oraya hiç gelmedi” dedi. Konuyu, Ankara Büromuzdan arkadaşlar, o kokteyle katılan Başbakan Yardımcısı Cemil Çiçek’e de sordu. Çiçek, “Bir Türk vatandaşı Büyükelçi’ye böyle hitap edemez. Zaten etmemiştir de. Haber kesinlikle uydurma” dedi.

İddiaları haberde imzası olan DHA Viyana muhabiri İhsan Ekici’ye aktardım. Ekici, bugüne değin hiçbir haberinin tekzip edilmemesiyle gurur duyan bir gazeteci olarak uzun bir yanıt verdi eleştirilere:

“Olayın patlak verdiği sırada salondan uzaktaydım. Bir meslektaşım haber verince içeri koştum. Federasyon Başkanı Feyzullah Andak’ı korumaların arasında ‘Bütün Yozgatlılar dışarı gelsin’ diye bağırırken buldum. 10-15 kadar Yozgatlı bir grup bahçede toplandı. Sayın Çiçek onları tekrar elçilik binasına aldırdı.

Gerginlik anını kare kare fotoğrafladım ve ajansıma geçtim. Meslektaşlarım ile birlikte büyükelçimiz Ecvet Tezcan ile de konuştum. Büyükelçi şahitlerin anlattığının aynısını tekrarladı ve haberimi yaptım. Ancak haber yayınlandıktan sonra beni tebrik etti. Haberimin arkasındayım.”

Ekici, Yozgat Valisi Necati Şentürk’ün ilan edilmesine rağmen gelmediğini sonradan fark ettiğini söyleyerek, bu konudaki hatayı kabul etti.

Hem Ekici’nin anlattıkları, hem de olayın asli tarafları olan Büyükelçi ve Federasyon Başkanı’ndan da bir yalanlama gelmemesi, haberin doğru olduğunu gösteriyor.

Kısa kısa

Yavuz Küçükyıldırım: Milyonların izlediği Dünya Kupası Maçlarında 22 Haziran günü birinci sayfada sürmanşet denilen bölgede Şili-İsviçre maçının sonucu nasıl olur da tam tersi durumda veriliyor? Allah’tan spor sayfasındaki haberde Şili’nin kazandığı yazılmış.

Hayrullah Hakveren: Bugünkü gazetenizde (10 Haziran) “Neden hayır” başlıklı haberdeki ‘yes, no, but’ ara başlığı, parantez içindeki ‘no but’ ‘only’ yahut ‘yes but’ gibi ifadelerin habere bir renk getirdiği kesin olmakla birlikte, bizim gibi az İngilizce bilenlerin hayli zorlandığını tahmin edersiniz.

Çetin Kayarda: Yaklaşık 10 gündür sayfalarınızda Bihter’in ölümüyle ilgili haberler var. Bir Hürriyet okuyucusu olarak Bihter’i değil ülkemizdeki sorunlar beni daha çok ilgilendiriyor. Daha ciddi haberler bekliyorum sizlerden.
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!