Ergenekon davasında sanıkların talepleri dinlendi

Güncelleme Tarihi:

Ergenekon davasında sanıkların talepleri dinlendi
Oluşturulma Tarihi: Aralık 26, 2008 20:56

“Ergenekon” davasının bugünkü duruşmasında, sanık ve avukatlarının talepleri dinlenildi.

İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesindeki duruşmada, başka suçtan tutuklu sanık Semih Tufan Gülaltay'ın savunmasını yapmasının ardından Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel, saatin geç olması nedeniyle sanığa sorularını gelecek celse sormak istediğini söyledi.

Gülaltay'ın avukatı da savunmasını sorulardan sonra yapacağını bildirdi.

Daha sonra talepleri alınan sanıklardan Aydın Yüksek, tutukluluğunun 20. ayında olduğunu söyledi. Davada aleyhine öne sürülebilecek hiçbir delil olmadığını ifade eden Yüksek, davaya neden dahil edildiğini söyleyemeyeceğini kaydetti.
İstanbul'un çeşitli ilçelerinde hayata geçirmek istediği bir projeden bahseden Yüksek, Muzaffer Şenocak ile aralarındaki husumetin tutuklanmasına neden olduğunu savundu.

Bunun üzerine Mahkeme Heyeti Başkanı Köksal Şengün, “Burada söyleyemeyeceğiniz ne olabilir ki?” dedi. Şengün, mahkemenin gerçeği ortaya çıkarmak için çaba gösterdiğini belirtti.

“ADI GEÇENLER DIŞARIDA”

Tutuklu sanıklardan Vedat Yenerer de MİT'ten gelen şemada adı geçmediği halde 10 ay 4 gündür tutuklu olduğunu söyleyerek, “Adı geçenler dışarıda. Çaresiz durumdayım. Oynanan açık hava tiyatrosu var ve bu tiyatro kangrene dönüştü” dedi.

Tahliyesini talep eden Yenerer, “Beni aileme kavuşturun” şeklinde konuştu.

Tutuklu sanıklardan Sevgi Erenerol da Noel nedeniyle birçok kilisede ayinler düzenlendiğini ifade ederek, “Aynı ayinler Türk Ortodoks Patrikhanesinde yapıldığında iddianamede 'gizli örgüt toplantısı' olarak addedilmektedir” diye konuştu.

Tutuklu sanıklardan Abdullah Arapoğulları da ailesinin rahatsız edildiğini öne sürdü.

Mahkeme Heyeti Başkanı Şengün'un, bunu mahkemeye yazılı olarak vermesini istemesi üzerine Arapoğulları, “Pazartesi günü yazılı olarak veririm” dedi.

Tutuklu sanıklardan Kemal Kerinçsiz de “iddianamenin bazı bölümlerinde sözde Ergenekon örgütünün TSK'nın içerisinde bir yapılanma olarak gösterildiğini” ileri sürerek, Genelkurmay Başkanlığına müzekkere yazılıp, TSK içinde soruşturma başlatılıp başlatılmadığının, bu örgüte üye olmak, yardım ve yataklık etmek suçlarından ötürü TSK mensupları hakkında yapılmış bir soruşturmadan ötürü Askeri Şura'da ihraç kararı verilip verilmediğinin sorulmasını istedi.

“ŞEMA BİR AN ÖNCE AÇIKLANMALI”

Tutuklu sanıklardan Vedat Yenerer'in avukatı Vural Ergül de MİT'ten mahkemeye gelen yazıda “gizli” ibaresi bulunduğunu, şemada da “gizli” ibaresi olduğunu belirterek, aralarında bu açıdan fark bulunmadığını ve söz konusu şemanın bir an önce açıklanmasını istedi.

MİT tarafından mahkemeye gönderilen cevabi yazıdan, söz konusu bilgi notunun operasyon sürecinde Başbakanlık tarafından soruşturmadan sorumlu savcılığa intikal ettirildiğinin anlaşıldığını söyleyen Avukat Ergül, bunu hukuka ve usule aykırı müdahale olarak nitelendirdi.

Avukat Ergül, MİT'e yazı yazılarak, söz konusu bilgi notunun hangi tarihte Başbakanlık tarafından Cumhuriyet savcılığına gönderildiğinin sorulmasını istedi.

Bunun üzerine savcı Pekgüzel, MİT Müsteşarlığından savcılığa gelen yazıya dayanılarak Başbakanlık'tan, ne gönderildiyse istediklerini ifade etti. Avukat Ergül de “MİT'e güvenilmediği için mi Başbakanlığa sorulmakta” dedi.
Veli Küçük'ün avukatı Zeynep Küçük de şemanın, MİT değil savcılık eliyle kapatıldığını söyleyerek, Osman Yıldırım'ın tüm tanık beyanlarına hala ulaşamadıklarını, ayrıca Tuncay Güney ile ilgili kasetlerin de ortada olmadığını söyledi.

Sanık avukatlarından Mehmet Taşdelen de klasörlerde bulunan yazılardan, şemada Orgeneral Eşref Bitlis ve Necip Hablemitoğlu'nun da bulunduğunun belli olduğunu söyledi.

Avukat Taşdelen, MİT'in şeması ile emniyetin şeması arasında ciddi fark bulunduğunu söyleyerek, şemanın açılmasını istedi.

Tutuklu sanıklardan Kemal Kerinçsiz'in avukatı Tolga Akalın, MİT tarafından gönderilen son yazıda “Ergenekon-Ümraniye operasyonu” ifadesinin bulunduğunu, bunun daha önceki yazılarda ise “Ümraniye-Ergenekon operasyonu” olarak ifade edildiğini dile getirdi.

Avukat Akalın, İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığına veya Başbakanlığa müzekkere yazılarak, 19 Ocak 2006 tarihli bilgi notunun hangi tarihte Cumhuriyet savcılığına intikal ettirildiğinin sorulmasını istedi.

MAHKEMEDEN, CUMHURİYET BAŞSAVCILIĞINA YAZI

Bu arada, İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığınca mahkemeye yazılan, Tuncay Güney'in yurt dışında ifadesinin alınmasına yönelik çalışmalar yapıldığı, gizlilik kararı bulunduğu ve soruşturma işlemlerine devam edildiğinden dosyanın gönderilemediğine ilişkin yazının ardından, mahkemece 24 Aralık 2008'de Başsavcılığa yeni bir yazı gönderildi.
Yazıda, Tuncay Güney ile ilgili soruşturma dosyasının dava dosyasıyla ilgisi olduğu ve kovuşturmaya katkısı bulunacağı kaydedildi.

Anayasa'nın 138/4. maddesi gereği ilgili mercilerin mahkeme kararlarına uymak zorunda olduklarının amir bir hüküm olduğu belirtilen yazıda, mahkeme tarafından yazılı olarak istenilen bilgilere cevap verilmesinin bir zorunluluk olduğu, aksi durumun kanuni sorumluluk doğuracağı göz önünde bulundurulduğunda 22 Aralık 2008 tarihli bu yazının iade edildiği belirtildi.

Yazıda, 2008/1756 sayılı soruşturma kapsamındaki işlemlerle yürütülen Tuncay Güney ile ilgili kısmın gönderilmesinin temini istendi.

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!