GeriSeyahat En az gezeni 42, en çok gezeni 76 ülke gördü
MENÜ
  • Yazdır
  • A
    Yazı Tipi
  • Hürriyet Twitter
    • Yazdır
    • A
      Yazı Tipi
En az gezeni 42, en çok gezeni 76 ülke gördü

En az gezeni 42, en çok gezeni 76 ülke gördü

Tüm ümran görmüşler gibi zarif, esprili, çok kültürlü, akide şekeri gibiler. İnsanın, dizlerinin dibine oturup yolculuk hikayelerini dinleyesi geliyor. Bir ırmak gibi gür ve bir okyanus gibi derinler. Okumuşlar yazmışlar ama bu hasletlerini yolculukta kazanmışlar.

En az gezeni 42, en çok gezeni 76 ülke gördü
Bu hanımefendi ve beyefendiler seyyah. Allah’tan şefaat dileyeceklerine, dilleri sürçerek değil, bilerek ve isteyerek seyahat dileyenler. En az gezen dünyanın 42 ülkesini görmüş. En fazlası ise 76 memleketi turlamış. Hani bu kadar gezmek için tuzu kuru olmak gerekir diye düşünebilirsiniz. Aslında tuzları birazcık nemli bile sayılır. Orta halli Türk aileleri bu muhterem ve münevver insanlar. Yola çıkmak için dişlerinden tırnaklarından artırıyorlar. "40 yıl önce aldım evimin mobilyalarını, arada yüzlerini değiştirip tamir ettirdim. Modaya uysaydım dünyayı göremezdim" diyor Filiz Akpulat. Selda Sefer atılıyor hemen ve "Kaç yıldır yeni manto, kaban ya da cicili bicili giysiler almadım. Tüketim çarkına girseydim, seferi olamazdım" diye destekliyor yoldaşını. Ayşe Hanım ise dünyanın bütün manzaralarını görmek için İstanbul’da manzarasız bir evde oturmayı tercih ettiğini söylüyor. Çoğunun gezmekten çocuk yapmaya bile fırsatları olmamış...* Tüm ümran görmüşler gibi zarif, esprili, çok kültürlü, akide şekeri gibiler. İnsanın, dizlerinin dibine oturup yolculuk hikayelerini dinleyesi geliyor. Bir ırmak gibi gür ve bir okyanus gibi derinler. Okumuşlar yazmışlar ama bu hasletlerini yolculukta kazanmışlar. Türkiye’yi karış karış gezdikten sonra sınır ötesine geçmeyi tercih etmişler. Neredeyse bu toprakların üzerindeki her taş hakkında bilgileri var. Grubun en kıdemlisi olan Semih Sirmen 76, en genci Selda Sefer 38 yaşında.Yoldaşlığın tohumu 1980’de atılmış. O yıl Uzakdoğu’ya yapılan bir yolculukta Sirmen ve Akpulat çifti karşılaşıp tanışmışlar. Sonrası gelmiş. Fest Turizm kurulduktan sonra 1995’ten beri hep birlikte seyahat ediyorlar. Grup üyeleri o yıl katılmış ekibe. Bir tek Selda Hanım üç yıl sonra girmiş topluluğa. Sadece yolculuklarda bir araya gelmiyorlar, İstanbul’daki hayatlarında da bağlarını sürdürüyorlar. Her cuma günü Fest’in salonunda toplanıp dia gösterisi yapıyorlar, birbirlerine gidip geliyorlar, düğünlerde bayramlarda buluşuyorlar. Selda Hanım, "insan en iyi yolda sınanır" diyerek, yolculukta kurulan bağın çocukluk arkadaşlığından bile ileri gittiğini söylüyor. Bu insanlar çok uzun seyahatlar yapıyor ve çoğu zaman zor koşullarda yol alıyorlar. Burma, Kamboçya, Bolivya, İran, Hindistan gibi sorunlu bölgelere gittiklerinde herkesin eteğinde ne varsa dökülüveriyor. On yıl içinde bu gruba çok sayıda insan katılmış ama misafir olmaktan öte gitmemiş. Zaman ve yol içinde elenerek kalburun üstünde kalanlardan bu topluluk ortaya çıkmış.Fest Travel’in patronu Faruk Pekin ise topluluğun harcı. Hatta temel direği. Türkiye’de tarihi ve doğal çevrenin korunması için çok sayıda proje yapan, restorasyon projelerinin hayata geçmesine öncülük eden Pekin, aynı zamanda Türkiye’nin en iyi rehberlerinden biri. Etiyopya, Şili, Çin, Mezopotamya gibi birbirinden farklı kültürleri çok iyi bilen; farklı bir coğrafya, arkeoloji ve tarih uzmanı. Erol Bey, "Onunla yola çıktığımızda biliyoruz ki, hastalansak, sakatlansak, başımıza bir iş gelse Faruk Bey, ne yapar eder bir çaresini bulup sorunları çözer, bizi menzile ulaştırır" diyerek bir yol hatırasını anlatıyor: "Laos’ta bir yerden uçup bir başka kente gideceğiz. Programdaki uçak arızalandığı için gelmedi. Faruk Bey, ülkenin turizm bakanı ile telefon teması kurdu ve üç saat sonra büyük bir tarlayı andıran havaalanına 50 kişilik özel bir uçak indi. Biz gideceğimiz kente ulaştık ve gördük ki havaalanında ayaklarımızın altına kırmızı halılar serilmiş ve bakan da bizi orada öylece bekliyor..." *Bunlar geziyorsa bize ne kardeşim, bana bir faydası var mı derseniz yanılırsınız. Çünkü gezmekle kalmayıp fotoğraflarını sergiliyor, yaşadıklarını anlatıyor ve yazıyorlar. Yani paylaşıyorlar. Selda Sefer, dergilerde izlenimler yazıyor, radyolarda konuşmalar yapıyor. Yakında yolculuklarını kitap yapacak. Sirmen ve Akpulat çifti, okullarda, hastanelerde, huzurevlerinde dia gösterileri düzenliyor, sohbet toplantılarına katılıyorlar. Kültür Bilincini Geliştirme Vakfı’nın mütevellisinde yer alan Aynur Koç, vakfın ülke çapındaki faaliyetlerine katılıyor, çocukları müzelere, İstanbul’un tarihi yerlerine götürüp gezdiriyor, okullarda seminerler veriyor. Yani, yedikleri içtikleri kendilerinin oluyor ama gördüklerini paylaşıyorlar."Bizim yaptığımız tükenen dünyanın, yok olmaya yüz tutan kültürlerin tanığı olmak" diye özetliyor Selda Sefer. Gittikleri ülkenin insanlarıyla kaynaştıklarını, onlarla aynı yerlerde yemek yiyip, aynı tiyatroları izlediklerini, düğünlere, cenazelere katıldıklarını belirten Erol Bey ise "her insan yaşarken bir tarih akar aslında" diyerek yaptıklarının tarihe farklı bir biçimde tanıklık etmek olduğunu öne sürüyor. Erol Bey, 1964’te Berlin Duvarı’nın inşasının hemen ertesinde Almanya’ya gitmiş. Duvarı aşıp Doğu Almanya’ya ulaşmış ve Berlin Müzesi’ni ziyaret ederken şaşkınlık içinde kalmış. Ve bize 41 yıl öncesine yani o güne dair izlenimlerini şöyle anlatıyor: "Almanya duvarla ikiye ayrılmıştı. Almanlar şaşkın ve kırgındı. Sınırın her iki yanında insanlar sanki bir tarafları yokmuş gibi yürüyorlardı. Müzeye gittim ve Bergama reyonuna geldim. Bizim topraklarımızından koparılıp soğuk bir müzenin içine hapsolan eserlerimizi görünce oturup ağlamaya başladım... O gün kültür bilincimizin ne denli eksik ve sakat olduğuna karar verdim. Ülkemizde bir şeylerin süratle değişmesi gerektiğine inandım. Ben nereye gidersem gideyim ülkem için yeni bir fikirle döndüm. Herkes gezmeli dünyayı. Bu alemde turlarsanız eğer dünya vatandaşı olur ama bu arada Türkiye’yi daha çok seversiniz..." Kim onlar? Seyahatperverler ya da yolcular. Toplam yedi kişiler: Filiz Akpulat, Robert Kolejli bir ev kadını. Filiz Hanım’ın eşi Erol Akpulat, emekli yüksek kimya mühendisi. Büyük edebiyatçımız Sait Faik’in amcakızı ev hanımı Meral Abasıyanık Sirmen, yolculuklara avukat eşi Semih Sirmen’le çıkıyor. Ayşe Deniz de Robert Kolej’den, ev kadını. Aynur Koç, reklamcı. Bir zamanlar Judo Milli Takımı’nın antrenörüymüş. Selda Sefer, eczacı ama baba mesleği olan halıcılık işini sürdürüyor. Bir de grubun vazgeçilmezi ve hatta idolü olan Fest Travel’ın sahibi Faruk Pekin var. Faruk Bey, "bu benim işim, o yüzden hem içindeyim grubun. hem de dışında", deyip fotoğrafa girmedi.Ne kadar zamandır buluşuyorlar? 10 yıldırNe sıklıkta? Yolculuktan yolculuğaNerede? Fest Travel’da ve dünyanın her yerinde.Ne yapıyorlar? YolculukSoldan sağa: Aynur Koç, Semih Sirmen, Selda Sefer, Filiz Akpulat, Meral Abasıyanık Sirmen, Ayşe Deniz ve Erol Akpulat (oturan).

False