İstibdat dönemi nedir ve özellikleri nelerdir? İstibdat dönemi tarihi, yasakları ve düşünce akımı

Güncelleme Tarihi:

İstibdat dönemi nedir ve özellikleri nelerdir İstibdat dönemi tarihi, yasakları ve düşünce akımı
Oluşturulma Tarihi: Ağustos 24, 2021 03:53

Türkiye Cumhuriyeti kurulmadan önce, Osmanlı'nın son dönemlerinde ülke çok sıkıntılı günler geçirmiştir. İşte ilgiyle okuyacağınız istibdat dönemi nedir, özellikleri nelerdir, dönemin yasakları ve konu hakkında çok daha fazlasını sizler için derledik.

Haberin Devamı

Tarihe istibdat dönemi olarak geçmiş olan bu dönemi hazırlayan sebepler ayrıca incelenmeye değer bir konudur.

İstibdat Dönemi Nedir Ve Özellikleri Nelerdir?

Osmanlı İmparatorluğu'nun durdurulamaz düşüşü devam etmekte iken 23 Aralık 1878 tarihinde 2.Abdülhamid tarafından ı. Meşrutiyet ilan edilmiştir. Bu şekilde "Anayasal Monarşi'ye" geçilmiştir. Ancak parlamenter sistemi isteyenler ile monarşiyi destekleyenler arasında kargaşa çıkmıştır. Çünkü 1876 Anayasası esasında padişahın hiçbir biçimde yetkisini kısıtlamadığı için bunun adeta göstermelik bir anayasa olduğunu ileri sürmüşlerdir. Öte yandan Avrupa'nın da baskı kurarak reformların yapılmasını istemesi padişahın "Kanun-i Esasi'yi" askıya almasına ve Osmanlı İmparatorluğu'ndaki istibdat döneminin başlamasına sebep olmuştur.

İstibdat Dönemi Tarihi

Tarihte istibdat dönemi olarak bilinen bu dönem II. Abdülhamit Han'ın hüküm sürdüğü dönemdir. 1878 yılında başlayan istibdat dönemi kesintisiz 30 yıl boyunca sürmüştür. 1908 yılında 2.Meşrutiyetin ilan edilmesi ve Mebuslar Meclisi'nin toplanması ile sona ermiştir.

İstibdat Dönemi Yasakları

2. Abdülhamit tarafından ilan edilen I. Monarşi geniş kesimlerce desteklenmiş ve umut olmuştu. Ancak II. Abdülhamit'in esasında tam bir baskı rejimi uygulamaya başlaması ile hoşnutsuzluk iyice artmıştı. Bir yandan bazı gelişmeler, modernleşme hareketleri olurken öte yandan tam bir jurnalcılık, baskı ve sindirme politikası izleyen padişahın bu istibdat dönemi tam 30 yıl devam etmiştir. II: Abdülhamit döneminin baskı ve yasaklarını şu şekilde sıralamak mümkündür:

Haberin Devamı

14 Şubat 1878 tarihinde II. Abdülhamit, "Kanun-i Esasi'yi " askıya almıştır ve böylece ülkede 30 yıl sürecek olan istibdat dönemi başlamıştır.

Padişah II. Abdülhamit'i eleştirmek yasaklanmıştır.

Padişahın yaptığı herhangi bir işi ve icraatı eleştiren gazete ve dergiler derhal yasaklanmıştır. Kitap ve gazeteler toplatılmıştır.

Padişah II: Abdülhamit döneminde adeta herkes herkesi ispiyonlar hale gelmiştir. Bizzat padişah tarafından bu "jurnalcılık" teşvik ve taltif edilmiştir.

Haberin Devamı

Devlete karşı işlenecek suçları önlemek bahanesiyle II. Abdülhamit tarafından "Hafiye Ordusu" kurulmuştur.

Bu ordunun görevi halkın arasında dolaşıp, aldıkları bilgileri padişaha iletmekten ibaretti.

Sürekli yeni yasakların konulduğu bu istibdat dönemi 30 yıl sürmüştür.

Fakat halkın giderek artan baskı ve ispiyonculuk düzenine bir de iyice kötüleşen ekonomik durumun eklenmesi ile katlanacak gücü kalmamıştır.

24 Temmuz 1908 tarihinde II. Meşrutiyet'in ilan edilmesi ile bu dönem sona ermiştir.

İstibdat Dönemi Düşünce Akımı

İstibdat dönemi bilinen bu dönemde çok farklı alanlarda değişik gelişmeler de olmuştur. Bu baskı döneminde 350 adet Rüştiye açılmıştır. Lise düzeyindeki okul sayısı 5 iken 100'e çıkarılmıştır. Osmanlı Devleti'nin ilk çocuk hastanesi olan "Hamidiye Etfal Hastanesi" Şişli'de açılmıştır.

Edebiyat ve düşünce hayatında ise şu gelişmeler yaşanmıştır. Halide edip Adıvar'ın da etkin olduğu "Demet" isimli bir dergi yayın hayatına girmiştir. Ahmet Cevdet Paşa'nın kızı Fatma Aliye, "Terakki Muhaderat" isimli kadın dergisini çıkarmıştır. Ekonomik anlamda ise sözde ekonomiyi düzelteceği düşüncesi ile "Duyun-u Umumiye" ilan edilmiştir. Fakat bu sadece ülke ekonomisinin daha kötüye gitmesine sebep olmuştur.

İstibdat devrinde Avrupa'nın, reformların yapılması ve hayata geçirilmesi konusundaki telkin ve baskıları II. Abdülhamit'i iyice bunaltmıştı. Bu baskılara karşı İmparatorlukta "Panislamizm akımı" ya da diğer bir ifade ile ümmetçilik desteklenmiş ve teşvik edilmiştir. Bu görüş etrafında İslam ülkelerini birleştirebileceğini düşünen padişah farklı ülke liderleri ile görüşmüşse de böylesi bir "İslam ya da Ümmet birliği" gerçekleşememiştir. İslam ülkeleri bu görüşe rağbet etmemişlerdir. II: Abdülhamit'in İslam birliğini kurmak ve başına geçmek hayali de böylece gerçek olamamıştır. Bu durum da, Padişahın içerde halka baskı ve keyfi uygulamalarını daha da arttırmıştır.

 

 

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!