Ayrılık kaygısı nasıl önlenir?

Güncelleme Tarihi:

Ayrılık kaygısı nasıl önlenir
Oluşturulma Tarihi: Eylül 04, 2023 09:47

İnsanların önemli özelliklerinden biri bağlanabilen bireyler olmaları. Bağlanmak, insan ilişkilerinde bireylerin kendilerinin güvende olup olmadıklarına, başkalarının onların ihtiyaçlarına duyarlı olup olmadıklarına, kendilerini değerli hissedip hissetmemelerine neden olabilen psikolojik bir gerçeklik. Bebekler ve çocuklar, kendilerine bakım sunan yetişkinlerle olan ilişkilerinde; etkileşimde tutarlılık ve kararlılık varsa, bakım sunanlar çocukları ile fiziksel açıdan temasa geçiyorlarsa, çocuklar kendilerinin değerli olduklarını ve başkalarının da güvenilir olduklarını düşünürler.  Bir başka deyişle, güvenli bir bağlanma örüntüsüne sahip olurlar.

Haberin Devamı

“Elanur, 6 yaşında tatlı bir kız çocuğu olarak hayatının en heyecanlı dönemlerinden birini yaşıyordu. Her sabah, annesinin onu okula götürme zamanı geldiğinde, Elanur’un yüzünde endişe dolu bir ifade beliriyordu. Kalbi hızla çarparken, okula gitmeyi istemiyordu. Anne ve babası onu sakinleştirmeye çalışıyor, okulun ne kadar eğlenceli ve öğretici bir yer olduğunu anlatmaya çabalıyorlardı, ancak Elanur’un içindeki kaygı duvarlarını yıkmak pek de kolay değildi. Elanur, okula gitmeyi düşündüğünde mide bulantısı hissediyor, gözleri doluyor ve annesine sıkıca sarılıyordu. Okula vardığında ise ağlamaya başlıyor ve ayrılmak istemiyordu. Bu durum hem Elanur hem de ailesi için zorlu bir deneyimdi.”

OKULA GİTMEYİ REDDEDERLER
Okul gibi sosyal bağlamlar, çocukların bağlandıkları kişilerden uzaklaşmaları anlamına gelir. Bu yeni ortamın çocuklar için güvenli olup olmadığı, çocukların ihtiyaçlarının karşılanıp karşılanmayacağı ve kendilerinin bu ortamda değerli bir birey olarak görülüp görülmeyeceği, diğerleri tarafından kabul edilip edilmeyecekleri çocuklarda kaygı oluşturur. Çocukların yaşadıkları önemli kaygılardan biri de ayrılık kaygısı. Ayrılık kaygısı yaşayan çocuklar; okula gitmeyi istemezler, sıklıkla ağlarlar ve annelerine ve babalarına yapışık bir halde tepki verirler. Bu çocuklar mide ağrısı, baş ağrısı ve mide bulantısı gibi fizyolojik tepkiler de gösterirler. Ayrıca toplumsal etkileşimlerden uzak dururlar. Arkadaşları ile etkileşim kurmak istemezler. Bazen bu çocukların, gece kâbusları gördükleri ve uyku sorunları yaşadıkları da görülür. Sonuç olarak ayrılık kaygısı yaşayan çocuklar; okulla ilgili olumsuz duygulara sahip olurlar, okula gitmeyi reddederler ve okula gitmek istemezler.

Haberin Devamı

AİLELER NELER YAPMALI?
Bu sorunla başa çıkmak için pek çok şey yapılabilir. Bu noktada anneler ve babalar, çeşitli düzenlemeler yapabilirler. Bu düzenlemeler arasında: 

- Çocuklarına güven vermeleri gerekir: Ebeveynler, çocuklar okula giderken onların güvende olacaklarına dair açıklamalarda bulunmalılar. Herhangi bir sorun olduğunda ona anneleri ve babaları gibi yardım edecek öğretmenlerinin olduğunu belirtmek gerekir. Herhangi bir durumda okula hemen gelebileceklerini söylemeleri de etkili olur. 

Haberin Devamı

- Okulu olumlu bir şekilde tanıtmak gerekir: Okulu; oyun oynan, arkadaşların bol olduğu, pek çok yeni şey öğreneceği, gelişeceği ve pozitif anılarının olacağı şekilde okulu tanıtmak işlevsel olabilir.  

- Okula gitme hazırlıkları içinde olmak gerekir: Ebeveynler, çocukları ile okula gitme alıştırmaları yapabilirler. Bunun için çeşitli aşamalardan çocuğu geçirmek gerekir. Uyku düzeni oluşturmak, kahvaltı yapmak, okul çantasını hazırlamak gibi rutinler çocuklara iyi gelir. 

- Kısa süren ayrılıklar yapmak gerekir: Ebeveynler, çocukları okul başladıklarında onlardan kısa süreli ayrılıklar yapabilirler. Örneğin, çocuk sınıftayken ebeveynin bahçede olduğunu çocuğun görebileceği bir ortamda olmak gibi düzenlemeler yapılabilir. Ebeveynler, zamanla bu süreyi artırabilirler. 

Haberin Devamı

- Çocuğun tanıdık eşyalarını okula getirmelerine izin vermek gerekir: Çocuklar, bazı eşyalarla temasa geçtiklerinde kendilerini güvende hissederler. Bunun için çocuklar, okula başladıklarında kendilerini rahat hissetmeleri için bazı sevdiği eşyalarını okula götürmelerine izin vermek gerekir. 

- Çocukla iletişime geçmek gerekir: Çocukların anlaşılmaya ihtiyacı vardır. Çocukları dinlemek, onların duygularını anlamak, endişelerinin arkasındaki düşünceleri görmek gerekir. Bunları keşfetmenin en iyi yolu çocukla iletişime geçmek.

SÜREÇ UZUYORSA UZMAN DESTEĞİ ALINABİLİR
Tüm bunların yanında öğretmenler de çocuklara yardımcı olmak adına birtakım düzenlemeler yapabilirler. Bunlardan ilki, okula yeni gelen çocukların rahatlamaları ve kendilerini güvende hissetmeleri için, “okula hoş geldin” gibi temalı etkinlikler yapılabilir. İkinci olarak, öğretmenlerin çocuklarla bağlanmaları içim onlara güvendiklerini ve onları sevdiklerini çocuklara ifade etmeleri etkili olur. Öğretmenin sevgi içeren ve sevecen bir şekilde çocuğu karşılaması, çocuğun kendisini güvende hissetmesine yardımcı olur. Üçüncüsü, kaygılı olan çocukların dikkatlerini kaygıdan uzaklaştırıcı oyun ve diğer diğer etkinliklere yönlendirebilirler. Dördüncüsü, akran desteğini sağlamak gerekir. Kaygı yaşayan çocuğa yardımcı olmak için bir arkadaş ayarlayabilirler. Özellikle küçük arkadaş grupları oluşturmak ve onlarla etkinlik yapmak da kaygıyı azaltır. Beşincisi, çocuğun ebeveyni ile ayrılma anını kolaylaştırmak gerekir. Ebeveynle olan etkileşimde çocuğu sakinleştirmek ve sakin bir şekilde ebeveyni ile vedalaşmasına izin vermek gerekir. Altıncısı, kaygı ile başa çıkma tekniklerini sınıfta uygulamak gerekir. Bu noktada çocuğu sakinleştirmek, sınıf içerisinde diğer çocuklarla birlikte nefes egzersizleri ve gevşeme tekniklerini oyun şeklinde uygulamak çocukların kaygı ile başa çıkmalarına yardımcı olur. Yedincisi, ebeveynle sürekli etkileşim halinde olmak gerekir. Çocuğun okuldaki deneyimlerini ebeveynle paylaşmak, çocuğun kaygılarının düzenlenmesinde etkili olur. Sonuç olarak, insanoğlunun en önemli özelliği uyum sağlayıcı bir yapısının olması. İnsanlar zamanla, olumlu ve olumsuz koşullara alışırlar. Eğer ayrılık kaygısı yaşayan çocuğun okula uyum sağlaması uzuyorsa, bu durumda bir uzmandan yardım almak etkili olabilir.

Haberin Devamı

PROF. DR. ALİ ERYILMAZ KİMDİR?
2001 yılında Gazi Üniversitesi Eğitim Fakültesi, Psikolojik Danışmanlık ve Rehberlik Bölümünden mezun oldu. 2004 yılında Ankara Üniversitesi Eğitim Bilimleri Enstitüsü Eğitim Psikolojisi Anabilim Dalında bilim uzmanlığını ve 2009 yılında Eğitim Psikolojisi Anabilim dalında doktorasını tamamladı. 2004-2010 yılları arasında Pozitif Psikoterapi alanında temel ve master eğitimini tamamlayarak Pozitif Psikoterapist unvanını aldı. 2010-2017 yılları arasında Eskişehir Osmangazi Üniversitesi’nde Eğitim Bilimleri Bölümü, Psikolojik Danışmanlık ve Rehberlik Anabilim Dalında öğretim üyesi olarak görev yaptı. Ali Eryılmaz hala İstanbul Yıldız Teknik Üniversitesi’nde Eğitim Fakültesi, Eğitim Bilimleri Bölümü, Psikolojik Danışmanlık ve Rehberlik Anabilim Dalında öğretim üyesi olarak görev yapıyor. Dünya Pozitif Psikoterapi Derneğinin, sertifikalı temel ve master eğitmeni.

BAKMADAN GEÇME!