Rota: ALİAĞA

Güncelleme Tarihi:

Rota: ALİAĞA
Oluşturulma Tarihi: Nisan 14, 2000 00:00

Haberin Devamı

Çiftlikten, modern ilçeye

Bu gün ilçe merkezinin bulunduğu yerde 19. yüzyılın başlarında, önce köy, sonra nahiye, ağır sanayinin gelmesiyle modern bir ilçeye dönüşen Aliağa Çiftliği var.

HAVA soğuk. Sahildeki bankta oturuyorum. Güneş parlıyor, ama ısıtmıyor. Oysa Nisan başı, cemreler çoktan düştü, gün dönümü geçti. Çiçeklenen dallar baharın geldiğini söylüyor, ama soğuktan içim titriyor. Paltoma sımsıkı sarılıp ayaklarımı denize doğru uzatıyorum. Kıyıda yanyana demirlemiş küçük tekneler sanki ısınmak ister gibi birbirlerine sokulmuş, dalgaların ritmiyle hareket ediyor. Denizin insanı kendisine çeken parlak mavisi, zevkle oluşturulmuş sahil bandı, ısıtmasa da parlayan güneş burayı ideal bir sayfiye kenti yapmaya yetiyor. Hafta sonunun huzurlu atmosferini denizin kokusuyla birlikte içime çekerken körfezin karşı ucunda, göğü delen uzun bacalardan birinden ansızın alev püskürüyor. Düzenli aralıklarla fışkıran alev ve duman bulunduğumuz yerin sadece güzel bir sahil kenti değil, bölgenin en büyük sanayi kentlerinden biri olduğunu hatırlatıyor bize. Bu hafta rotamız, Ege Kıyılarını süsleyen pek çok tatil yöresine giderken önünden geçip gittiğimiz, şehirlerarası yolun kıyısında, sanki bize küs gibi duran güzel ilçe; Aliağa.

ALİAĞA'nın tarihi milattan önce 4000 yılına kadar uzanıyor. Geç kalkolitik ve erken tunç çağına kadar uzanan geçmişten günümüze çok az iz kalmış. Araştırmacılar bölgedeki ilk yerleşimin, Eski Foça-Bergama Kavşağı'nın 1.5 kilometre kuzeybatısında Helvacıköy Ovası'nın ortasında, karayolundan da görülebilen Helvacıköy Höyüğü'nün bulunduğu yerde olduğunu belirtiyor.

TARİHÇİLER Hellenlerin bir kolu olan Aioller'in Dor'ların baskısı sonucu Ege'nin kuzey-batı kıyılarına yerleştiklerini, değişik yerleşim merkezleri kurduğunu, bunların en büyüğünün ve güzelinin Aliağa-Menemen yolu üzerindeki Kyme olduğunu söylüyor. Aioller'in kurduğu Myrina ve Gryneion, bölgenin zengin geçmişinin kanıtları olarak duruyor.

BÜYÜK İskender'e direnmeden teslim olan bu kentlerin uzun süre Roma ve Bizans egemenliğinde kaldığı, 1300'lü yılların başında da kesin olarak Türk egemenliğine geçtiği biliniyor.

Aliağa çiftliği

16. yüzyılda, kuruluş tarihi kesin olarak bilinmemekle birlikte bugünkü Aliağa'nın yerinde çok büyük topraklar üzerine kurulmuş Aliağa Çiftliği var. Aliağa Belediyesi yayınları içinde çıkan Edebiyat Öğretmeni Turgut Özer'in yazdığı ‘‘Aliağa Rehberi'' adlı kitapta Aliağa Çiftliği'nin kuruluşuyla ilgili iki rivayet anlatılıyor. Bunlardan ilkine göre; Aliağa Çiftliği'ni Saruhan Bey'in kardeşi Ali Bey kurmuş. İkinci rivayete göre de 4. Murat, Bağdat Seferi sırasında kendisine yardımcı olan yerli halktan bazılarını Anadolu'ya getirmiş, bunların arasında bulunan Arapoğulları'ndan Abdülkerim Ağa'nın oğlu Ali Ağa da Aliağa Çiftliği'ni kurmuş. 4. Murat'ın Bağdat Seferi'nden öncesinin tarihini taşıyan bazı yazılı belgelerde Aliağa Çiftliği'nin adının geçmesi, çiftliğin Saruhan Bey'in kardeşi Ali Bey tarafından kurulduğu ihtimalini güçlendiriyor.

19. yüzyılın başında Baltacı Ailesine ait olduğu bilinen Aliağa Çiftliği ile ilgili bir rivayet daha var. Çiftliğin kurucusu Ali Ağa bir suç işliyor ve idama mahkum ediliyor. Padişaha yakınlığı ile bilenen Baltacı Ailesi'nden Edward Baltacı, çiftliği karşılığında Ağa'yı idamdan kurtaracağını söylüyor. Ali Ağa adını değiştirmemek koşuluyla yaşamı karşılığında binlerce dönüm araziye sahip çiftliğini Baltacı Ailesi'ne bırakıyor.

O dönemlerde Güzelhisar'a bağlı olan Aliağa, bu gün Güzelhisar'ın da bağlı olduğu bir ilçe merkezi. Toprakları çok verimli olduğu için ilk sakinlerinin deniz kıyısında oturduklarını 300 yıl sonra keşfettiği anlatılan Aliağa, 1970 yılına kadar sakin bir sayfiye kentiyken petrol rafinerisinin kurulmasıyla çehre değiştirdi. Sakin sahil kasabasından ağır sanayi kentine dönüşen Aliağa, gecekondulaşmayı önleyen planlı kentleşmesi, yüksek okur yazar, Türkiye ortalamasından düşük işsizlik oranıyla kendine özgü bir kimlik geliştirmeyi başardı.

Nasıl gidilir?

ALİAĞA İzmir'e 50 kilometre uzaklıkta ve çok sık otobüs var. Özel otomobilinizle giderseniz, deniz kıyısından zevkli bir yolculuk yapıyorsunuz.

Ne yapılır?

ALİAĞA, keyifli bir haftasonu geçirmek için ilk akla gelen yerlerden biri değil kuşkusuz. Zevkle oluşturulmuş sahil bandı, bu bandı süsleyen kıyı lokantaları, cafe ve çay bahçeleri deniz kıyısında sakin bir gün geçirmek isteyenler için güzel olanaklar sunuyor. Bildik sahil kentlerinin yorucu kalabalığından uzak keyifle balık yiyebileceğiniz ve içkinizi yudumlayacağınız lokantaların sayısı hiç de az değil. Kent içinde bir geziye çıkarsanız, geniş parkları, gençler için düşünülmüş oyun alanları, sosyal ve kültürel etkinliklerde adını sık sık duyduğunuz Atatürk Kültür Merkezi ve açıkhava tiyatrosuyla Aliağa'nın farklı bir kent olduğunu hemen algılıyorsunuz. Petkim Camii'nin modern çizgilerinde de bu farklılık kendisini gösteriyor.

ARKEOLOJİK bir geziye çıkmak isterseniz Aliağa'da bu şansınız da var. 1120 yılında kurulduğu bilinen Kyme'ye, Aliağa-Menemen Yolu üzerindeki Çakmaklı yol ayrımından ulaşmak mümkün. İki tepe ve tepeler arasındaki bir düzlükte kurulu Kyme'ye gidenler kıyıdaki ortaçağ kalesinin kalıntısını görebilir. Myrina, Aliağa'nın kuzeyinde Güzelhisar Çayı ağzında kurulmuş. Aliağa'da ‘‘arka plaj'' denen yerden (Çandarlı Körfezi'nin son koyu) kolaylıkla görülebiliyor. İki nekropolis'ten oluşan kentte, amatör bir göz için çok belirgin kalıntılar yok. Aliağa-Yenişakran Yolu üzerinde Çandarlı Körfezi kıyısında temaşalık denen yerde kurulu Gryneion, Yenişakran'a bir kilometre kala denize uzanan bir dil üzerinde. Limanı koruduğu tahmin edilen iki uzun dalgakıranın kalıntıları hala görülebiliyor.

ALİAĞA Belediyesi, Prof. Dr. Sebastiano Lagona başkanlığında sürdürülen Kyme Kazıları'nda elde edilen buluntuları sergilemek için müze binası yaptırıyor. Önümüzdeki yıllarda bu müzeyi gezmek de mümkün olacak.

Ne yenir?

ALİAĞA'da cumartesi günleri pazar kuruluyor ve kent en hareketli günlerinden birini yaşıyor. Sebze ve meyvenin en tazesinin bulunduğu pazarda şu günlerde şifalı bitki şevketi bostanı bol bol bulmak mümkün. Hafta sonu için Aliağa'ya giderseniz, balık yemelisiniz. Kıyıdaki restoranlar taze ve lezzetli mezeleri ve güzel balıklarıyla bu hizmeti vermeye hazır.

Hava durumu

MÜJDE hava ısınıyor. Hafta sonunda yağmur yok, sıcaklık mevsim normallerinde.

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!