Polisin saldırıları önlemek yerine saç çekmesi beni üzdü

Günay, “İzmir’de yaşananlarla ilgili çok üzüldüm. Birkaç hafta önce İzmir’e geldiğimde Hürriyet de manşet yapmıştı. Deniz Sipahi ve Ertuğrul Özkök de yazmıştı. İnsanların yaşam tarzıyla ilgili hiçbir sorunumuzun olmadığını, asıl gayretimizin yaşam standardını yükseltmek olduğunu söylemiştim. Hala da görevimiz bu çerçevede” dedi.

İzmir’e hiç yakışmıyor
Kamu görevini sağlamakla görevli bazı emniyet mensuplarının, Karşıyaka ve Çiğli’de AK Parti binalarına yapılan saldırıları önlemek yerine, Kordon’da oturan gençlere saldırılarını gördüğünü söyleyen Ertuğrul Günay, “Gençlerin saçlarına, bedenlerine dönük fiziki şiddet görmek doğrusu beni çok üzdü. Devlet ve siyaset adamlarının söylediklerinin gerçeklik kazanması, kamu gücünü kullanan insanların bu sözleri içselleştirmesiyle mümkün olabilir. Bu davranışlar, İzmir’de kamuda çalışan bazı kimselerin sözlerimizi içselleştirmediği ve böylece zarar verici bir görüntünün ortaya çıktığı apaçıktır.”

Ertuğrul Günay, bu görüntülere üzüldüğü gibi, parti binalarına yapılan saldırıları da kınadığını şu sözleriyle dile getirdi: “Bu tür görüntülere İzmir’de çok üzüldüğüm gibi, parti binalarımıza yapılan saldırıları da büyük bir nefretle kınıyorum. Karşıyaka’da ana cadde üzerinde birbirinin sırtına çıkıp binalarımız kundaklanırken, sokakta insanların onları önlemek yerine teşvik ettiğine ilişkin aldığım bilgiler de son derece vahim. Ben İzmir insanının kendisine karşı bir kötü davranış hak etmediği ve karşı çıktığı gibi başkasına yapılan bir haksızlığa da aynı kararlılıkla karşı çıkacağını düşünüyorum. Karşıyaka ve Çiğli’de gördüklerim ve duyduklarım da hiçbir uygar yerleşim yerine, özellikle de İzmir’e yakışan davranışlar değil.”

Yeniden değerlendirilmeli
Yeni dönemde bütün bu sorunlar üzerine yeniden bir değerlendirme yapmayla karşı karşıya olduklarını dile getiren Günay, şöyle devam etti: “İzmir’e yeni gelen valimiz, kritik bir ilde (Diyarbakır) daha önce görev yapmasıyla toplum olayları üzerine deneyim kazanmış bir arkadaşımızdır. Bizim bütün kamu görevlilerinden beklentimiz, siyasal görüşümüzün paylaşılması değil, halkın hakkının ve hukukunun korunması ve kamu düzeninin yasal sınırlar içinde korunmasının sağlanmasıdır. Biz kamu görevlilerimizin ne ihmalini, ne de aşırı gayretsizliliğini görmek istiyoruz. Bu son olaylar Türkiye’de hepimizin dersler çıkarması gereken bir toplumsal örnek oluşturuyor. Bu andan itibaren, iki haftaya yaklaştı, herkesin her dünyadan herkesin yeni gerginliklere, kavgalara, çatışma ve tartışmalara değil; sükunete, sorunları uygar bir diyalog içinde çözme anlayışına katkı yapması hepimiz için insani bir yurttaşlık görevidir.”