Bu gidiş nereye

13 Eylül 2014... Balıkesir Bandırma’da tek başına yaşayan 68 yaşındaki Servet Çavuş’tan 3 gündür haber alamayan komşuları, evden kötü kokular yayılması üzerine polise haber verdi. Ekipler, Çavuş’un cansız cesedini buldu.
18 Temmuz 2014... Çanakkale Lapseki İlyasköy’de yalnız yaşayan Ercan Bodur’dan haber alamayan yakınları, durumu jandarmaya bildirdi. Ekipler, Bodur’un cesedini buldu.
27 Temmuz 2014... Balıkesir Bandırma Sunullah’da evinde tek başına yaşadığı öğrenilen Hicabiye Türkay’dan (74) bir süredir haber alamayan komşuları, polise haber verdi. Ekipler, yaşlı kadının cesedini buldu. Kalp krizinden öldüğü tahmin ediliyor.
16 Kasım 2014... Muğla’nın Yatağan Çakırlar’da tek başına yaşayan 80 yaşındaki Durmuş Bilgi’den haber alamayan komşuları, kapısını açarak eve girdi. Bilgi’nin hareketsiz yattığını görüp, jandarma ve 112’ye haber verdi. Sağlık ekiplerinin yaptığı incelemede, Bilgi’nin yaşamını yitirdiği belirlendi.
15 Aralık 2014... Aydın Didim’de 70 yaşındaki Faik Öncel ve yatalak eşi 72 yaşındaki Nuran Öncel evlerinde ölü bulundu. Nuran Öncel’in, kalp krizinden öldüğü belirlenen eşinin ardından gıda ve ilaçlarını alamaması üzerine yaşamını kaybettiği sanılıyor. İlk incelemede Faik Öncel’in cesedinin yaklaşık 15 günlük, Nuran Öncel’in cesedinin ise 7 günlük olduğu belirlendi.

Ne ilk, ne de son
Bu ve benzeri örnekler ne yazık ki ne ilk, ne de son. Yalnızlıktan ölüm günümüzde sıkça rastlanan ölüm çeşidi olmaya başladı. Evinde tek başına ölenler genelde yaşları ilerlemiş hasta kişiler ya da çiftler olarak dikkat çekiyor. Genelde uzun süre geçtikten sonra komşuları kötü koku yayılması üzerine durumu fark ediyor. Her gün benzer birkaç ölüm yaşanırken, uzmanlar, “Kentler kalabalıklaşıp binalar büyüdükçe yalnızlaşıyor ve yalnız ölüyoruz. Çoğu insan belki de kurtarılabilecekken yalnız geçirdiği bir hastalık atağı sonucu hayatını kaybediyor” diyor.

SON 20 YILDIR ARTTI

EGE Üniversitesi Sosyoloji Bölüm Başkanı Prof. Dr. Ercan Tatlıdil, son 20 yıldır Türkiye’de sosyal yalnızlaşmanın hızla arttığını, önemli olanın, insanların yaşarken çevresindeki ilişkilerin yok olmaması ve hatırlanması olduğunu vurguladı. Prof. Dr. Tatlıdil, şunları kaydetti:

“Özellikle mekan ilişkisine baktığımız zaman büyük bloklar ve apartmanlardaki yaşamın eski mahalle kültürü ve komşuluk ilişkilerinden uzaklaşmaya neden olduğunu görüyoruz. Kentlerdeki köklü dönüşümler bizi yalnızlığa sürüklüyor. Bir de emeklilerin sahil kasabalarında yeni yaşam alanları kurmaya başlaması yeni ilişkileri oluşturma sürecini uzatıyor. Tüm bu süreçlere sosyal yalnızlaşma diyoruz. Buralarda mahalle kültüründen çok blokların yanında yükselen alışveriş merkezi kültürü gelişiyor. İnsanların sosyal dokuda birbirleriyle karşılaştığı alanlar daralıyor. İnsanlar içlerine ve dairelerine kapanıyor. Tek başına kalıyor.”

BUTON SİSTEMİ BİZDE DE OLMALI

HERKES İçin Acil Sağlık Derneği Başkanı Dr. Ülkümen Rodoplu da sıkça benzer durumla karşılaştıklarını ifade ederek, şu bilgileri paylaştı: “ABD ve Avrupa’da sosyal devletin hakim olduğu yerlerde yalnız kişiler hastaneye yakın merkezlerde oturuyor. Bizde bu konuda devletin hiçbir kurumunun politikası yok. Güçsüzler yurduna girmek için bile tuvaletini kendi kendine yapabilmek, elinin ayağının tutması gibi şartlar var.

Bunun için mutlaka bir çağrı sistemi olmalı. Bir butonla 112, 155, 110’a ulaşılabilecek hızlı bir sistem bulunmalı. Günümüzde sıkça evinde yalnız başına hayatını kaybeden insan sayısı artıyor, daha da artacak. Buna devletin el vermesi gerekiyor. Artık dünyada özellikle yaşlı insanlara kendi doğal ortamında bakılması örneği geliştiriliyor. Bu hem enfeksiyon, hem de depresyon riskini azaltıyor. Dünyada son birkaç yıldır evlerde bakım sistemi modeli geliştirilmeye başlandı.”