Lider koltuğunda Türkiye

Müslüman toplumlar bunlar. Lübnan'lı gazeteci '' Geçenlerde Arap gazeteleri Gazze halkı arasında bir anket yaptı. Müslüman ülkeler arasında en çok sevilen, saygı duyulan, en yakın hissettikleri araştırmasında birinci Türkiye çıktı, arkasından Katar geliyor. Sevilmeyenler ise Mısır, Ürdün, Suudi Arabistan.'' diyor. Peki, Davos'taki olaydan sonra? '' Başbakan Erdoğan bunca Arap-İslam devlet, hükümet başkanları arasında İsrail'e böylesine sert çıkış yapan tek lider oldu. Türkiye ile İsrail arasında yakın ilişkilere rağmen. Müslüman alemde en popüler devlet adamı Recep Tayyip Erdoğan şimdi. Halklar arasında başkanlık seçimi mümkün olsa Erdoğan lider koltuğuna oturur. Gazze katliamına gösterdiği tepki müslüman toplumlara Türkiye'nin büyüklüğünü  bir kez daha hatırlattı.''

Başbakan'ın kameralar karşısında İsrail cumhurbaşkanına 'patlayışı'nın iç politikada seçim malzemesi sağlamaya yönelik olduğunu sanmıyorum. Duygusal, adalete düşkün, mazluma sahip çıkmaya hazır bir milletiz. Yahudilerin dünya kamuoyu önüne devamlı sürdüğü 'Holokost' felaketinin müsebbibi müslümanlar değil, hristiyanlar. Ama son 60 yıldır işgal altındaki Filistin topraklarını ele geçirmek için başlayan harplerde müslümanlar öldürüldü. Filistin'liler ise kendi topraklarında göçmen yaşamaya mecbur tutuldular.

Gazze'deki Filistinlilerin yaşamları trajedinin kesitleri gibi. Bomba akınlarının sokakla sıfırladığı binaların altından çıkan çocuk cesetleri, kan gölündeki kadın bedenleri, sakat yaşlıların manzaralarına bakmaya yürek dayanmıyor. Bölgeden gelen bir BM yetkilisi şahit olduğu vahşetten yakınıyor: ''Gazetelerde, ekranlardakiler birşey değil. Bizzat Gazze'ye gitseniz, gördükleriniz hayatınızı kararır.'' Erdoğan yaralı Filistin'li çocuklar Türkiye'ye hastaneye tedaviye getirildiğinde ziyaret etmiş, gözyaşı dökmüştü. Davos'ta batı dünyasının görmezden geldiği Gazze faciasını şiddetle kınamaya karar vermişti. Erdoğan'ın gazabından Şimon Perez nasibini aldı.

Perez'e tepkisi yalnızca İsrail'in sivil Filistinleri öldürmesinden kaynaklanmıyor. Batı alemine öfkeli Başbakan. AB üyeliğimiz hala askıda, ufukta pembe çözümler görünmüyor. Hristiyan Batı'nın bize dışladığını sanıyor. İMF ile sorunlarımız var. Arada bir Türkiye'ye 'kafa tutmaya' yeltenen minik Ermenistan sözde soykırımı için Ankara'nın barışçı araştırma projelerine içeriğini okumadan 'hayır' yanıtı veriyor. Kıbrıs ise hala diğer bir başağrısı.

Türkiye saygı duyulmaya alışık bir devlet. Türk halkı önemsenmeye susamış, sahnede baş aktörlük yerine kulise atılmaya razı olmayan bir millet. Diaspora Türkleri, Türk takımlarının Avrupa takımlarıyla spor temaslarında stadları ayyıldızlı bayraklarla gelincik tarlasına çevirmeleri zoraki bir gösteri değil. Anavatan içinde-dışında bayrağı, sancağı, sloganlarıyla Türklüğü yaşayan bir toplumuz biz. Hiç bir ülkede böylesi görülmeyen bir tutkuyla bağlıyız milli ve sosyal değerlerimize.

Osmanlı'dan kalma miras bu. Başbakan Erdoğan, anavatanının bulunduğu bölgede binlerce yıllık geçmişe sahip, günümüzün güçlü devleti Türkiye'nin Arap-İslam alemine yol gösterecek konuma girmesini istiyor. Belki de Batı'da bulamadığı yakınlığı müslüman ülkelerde bulacağını, hristiyan dünyası karşısına daha güçlü çıkacağını ümit ediyor. Eğer faturası kabarık olmazsa bu eğilimin zararı yok.