Kim ne dedi
Güncelleme Tarihi:
Oluşturulma Tarihi: Ekim 05, 2005 01:54
Herkes mutlu Bay Anayasa üzgün
Valery Giscard d’Estaing (Avrupa Anayasası’nın mimarı ve eski Fransa Cumhurbaşkanı): AB artık siyasi bir birlik değil, serbest ticaret bölgesi olacak. Çok üzücü. Bu sonuç Türkiye’nin üyeliğine karşı çıkan Fransız seçmenlerin yüzüne vurulmuş bir tokattır.
Tony Blair (AB Dönem Başkanı İngiltere Başbakanı): Hedefimize büyük başarıyla ulaştık. Erdoğan’la akşam saatlerinde (3 Ekim) görüştük. Müzakerelerin zaman alacağını herkes biliyor. Türkiye’nin önünde müzakere sürecinde yapılması gereken bazı işler var. Türkiye, bütün diğer AB üyesi saygın ülkelerle aynı kriterlere tabi tutulacaktır.
Jacques Chirac (Fransa Cumhurbaşkanı): Türkiye’nin AB’ye üyelik şartlarını yerine getirebilmesi için büyük bir ‘kültürel devrime’ ihtiyacı var. Şaka yollu bile olsa, siz Avrupalı değilsiniz, gidin denirse, kim bize bu ülkenin köktenciliğe kaymayacağını söyleyebilir.
Wolfgang Schüssel (Avusturya Başbakanı): Sonuçtan memnunum. Biz kazançlı çıktık. Tek başımıza Türkiye’nin üyeliğini AB’nin hazmetme şartına bağladık.
Silvio Berlusconi (İtalya Başbakanı): Türkiye’ye kapıyı kapamak bir aşığı reddetmek gibi affedilemez olurdu. Bu aşk, nefrete dönüşebilirdi.
Gerhard Schröder (Almanya Başbakanı): Müzakerelere başlama kararı beni mutlu etti.
Jose Manuel Barroso (AB Komisyonu Başkanı): Avrupa’nın Türkiye’yi daha iyi tanıması gerekiyor. Türkiye’nin AB vatandaşlarının gönlünü kazanması gerekiyor. Nihayetinde Türkiye’nin üyeliğine karar verecek onlardır.
Josep Borrell (AP Başkanı): Lüksemburg’ta bir anlaşmaya varılamasaydı AB açısından felaket olurdu. Güvenilirliği açısından çok çok kötü olacaktı,
Adam Rotfeld (Polonya Dışişleri Bakanı): Polonya Türkiye’ye ahlaki borcunu ödedi. Polonya’nın 1795’te; Rusya, Prusya ve Avusturya arasında paylaşılmasını tanımayan tek ülke Türkiye idi.
İran Dışişleri Bakanlığı: Türkiye’nin AB ile tam üyelik müzakerelerine başlamasını saygıyla karşılıyoruz. İkili ilişkileri etkilemez.
Viyana basını
ABD devreye girince karşı cephe büyüdü geri çekildik
AVUSTURYA’nın Türkiye’nin tam üyelik hedefine alternatif ısrarından vazgeçmesini Avusturya basını manşetten verdi. ‘Türkiye ABD’yi yardıma çağırdı. Avusturya geri adım atarak boyun eğdi’ diye yazan gazeteler, Viyana’ya büyük baskı yapıldığını, son ana kadar baskıya dayandığını ama ABD’nin araya girmesiyle ’karşı cephe’nin daha da büyüdüğünü belirtti.
Başbakan Wolfgang Schüssel’in Avusturya devlet televizyonu ORF’de katıldığı programda Türkiye’nin üyeliğinden önce Avusturya Parlamentosu ve halkının buna onay vermesi gerektiğini söylemesi basında geniş yer buldu. Gazeteler halk oylamasının yapılacağını yazdı. Schüssel’in programdaki ’gurur duyuyorum’ sözleri de Avusturya basını tarafından desteklendi.
Kurier: Korku filmi Türkiye.
Der Standart: Türkiye’ye imtiyazlı ortaklık seçeneğinde ısrar eden Avusturya yalnız kaldı.
Die Presse: Viyana, riskli bir oyun oynadı ve kazandı. Avrupa vatandaşlarının Türkiye’ye karşı muhalefetini cesurca dile getiren tek ülke Avusturya oldu.
Valery Giscard d’Estaing (Avrupa Anayasası’nın mimarı ve eski Fransa Cumhurbaşkanı): AB artık siyasi bir birlik değil, serbest ticaret bölgesi olacak. Çok üzücü. Bu sonuç Türkiye’nin üyeliğine karşı çıkan Fransız seçmenlerin yüzüne vurulmuş bir tokattır.
Tony Blair (AB Dönem Başkanı İngiltere Başbakanı): Hedefimize büyük başarıyla ulaştık. Erdoğan’la akşam saatlerinde (3 Ekim) görüştük. Müzakerelerin zaman alacağını herkes biliyor. Türkiye’nin önünde müzakere sürecinde yapılması gereken bazı işler var. Türkiye, bütün diğer AB üyesi saygın ülkelerle aynı kriterlere tabi tutulacaktır.
Jacques Chirac (Fransa Cumhurbaşkanı): Türkiye’nin AB’ye üyelik şartlarını yerine getirebilmesi için büyük bir ‘kültürel devrime’ ihtiyacı var. Şaka yollu bile olsa, siz Avrupalı değilsiniz, gidin denirse, kim bize bu ülkenin köktenciliğe kaymayacağını söyleyebilir.
Wolfgang Schüssel (Avusturya Başbakanı): Sonuçtan memnunum. Biz kazançlı çıktık. Tek başımıza Türkiye’nin üyeliğini AB’nin hazmetme şartına bağladık.
Silvio Berlusconi (İtalya Başbakanı): Türkiye’ye kapıyı kapamak bir aşığı reddetmek gibi affedilemez olurdu. Bu aşk, nefrete dönüşebilirdi.
Gerhard Schröder (Almanya Başbakanı): Müzakerelere başlama kararı beni mutlu etti.
Jose Manuel Barroso (AB Komisyonu Başkanı): Avrupa’nın Türkiye’yi daha iyi tanıması gerekiyor. Türkiye’nin AB vatandaşlarının gönlünü kazanması gerekiyor. Nihayetinde Türkiye’nin üyeliğine karar verecek onlardır.
Josep Borrell (AP Başkanı): Lüksemburg’ta bir anlaşmaya varılamasaydı AB açısından felaket olurdu. Güvenilirliği açısından çok çok kötü olacaktı,
Adam Rotfeld (Polonya Dışişleri Bakanı): Polonya Türkiye’ye ahlaki borcunu ödedi. Polonya’nın 1795’te; Rusya, Prusya ve Avusturya arasında paylaşılmasını tanımayan tek ülke Türkiye idi.
İran Dışişleri Bakanlığı: Türkiye’nin AB ile tam üyelik müzakerelerine başlamasını saygıyla karşılıyoruz. İkili ilişkileri etkilemez.
Viyana basını
ABD devreye girince karşı cephe büyüdü geri çekildik
AVUSTURYA’nın Türkiye’nin tam üyelik hedefine alternatif ısrarından vazgeçmesini Avusturya basını manşetten verdi. ‘Türkiye ABD’yi yardıma çağırdı. Avusturya geri adım atarak boyun eğdi’ diye yazan gazeteler, Viyana’ya büyük baskı yapıldığını, son ana kadar baskıya dayandığını ama ABD’nin araya girmesiyle ’karşı cephe’nin daha da büyüdüğünü belirtti.
Başbakan Wolfgang Schüssel’in Avusturya devlet televizyonu ORF’de katıldığı programda Türkiye’nin üyeliğinden önce Avusturya Parlamentosu ve halkının buna onay vermesi gerektiğini söylemesi basında geniş yer buldu. Gazeteler halk oylamasının yapılacağını yazdı. Schüssel’in programdaki ’gurur duyuyorum’ sözleri de Avusturya basını tarafından desteklendi.
Kurier: Korku filmi Türkiye.
Der Standart: Türkiye’ye imtiyazlı ortaklık seçeneğinde ısrar eden Avusturya yalnız kaldı.
Die Presse: Viyana, riskli bir oyun oynadı ve kazandı. Avrupa vatandaşlarının Türkiye’ye karşı muhalefetini cesurca dile getiren tek ülke Avusturya oldu.