İşte ihmallerimiz

Güncelleme Tarihi:

İşte ihmallerimiz
Oluşturulma Tarihi: Ekim 24, 2000 00:00

Haberin Devamı

Ermeni lobisi Türk insanını ‘soykırımcı’ ilan etmek için 85 yıldır büyük bir çaba harcıyor, iğrenç iftiralarda bulunuyor, tarihi çarpıtıyor. Bu çirkin oyun az kaldı ABD'de hedefi buluyordu. Peki Türkiye bu kampanyaya karşı gerekeni yapıyor mu?

ABD Başkanı Bill Clinton'ın ulusal çıkarlar gereği ağırlığını bizzat koyması sonucu ‘son anda’ geri çekilen sözde Ermeni soykırımı tasarısında gelinen noktanın sorumluluğunun ‘büyük bir bölümü’ Ankara'ya ait.

Çeşitli uzmanların değerlendirmeleri ve elde edilen bazı bilgiler, hataların, öncelikle Türk Dışişleri Bakanlığı, Türkiye'nin Washington Büyükelçiliği ve yılda 1.8 milyon dolar ödenen profesyonel lobi firmalarından kaynaklandığını ortaya koyuyor.

YA HİÇ YA ÇOK GEÇ

ABC televizyonu, Ermeni lobisinin büyük baskısıyla, geçen yıl ‘Century’ programında sözde Ermeni soykırımıyla ilgili bir bölüm sundu. Şer tasarısı yanlıları bu bölümü Kongre'de iki kez gösterdiler. Tepkiler üzerine, ABC, Ankara'dan da kendi görüşlerini sunan bir video programını hazırlamasını istedi. Hürriyet'in edindiği bilgilere göre, Türk Dışişleri Bakanlığı, bugüne kadar Türk tezini anlatan bir program hazırlamadı.

Massachusetts Eyaleti Eğitim Kurulu, Ermeni tezlerini ders kitaplarına aldığında, kaynakçalardan Türk kuruluşlarına ve Türk tezlerine atıf yapılabilecek kısımları çıkardı. Bu Anayasa'ya aykırı bir davranıştı. Türk-Amerikan kuruluşları ya da Ankara dava açabilirdi. Kimse dava açmadı.

Dışişleri Bakanı İsmail Cem, Madeleine Albright'a tasarıyla ilgili mektubu yolladığında, konu iki ayrı komiteden geçmişti ve Temsilciler Meclisi Genel Kurulu'nun gündemine gelmek üzereydi. Yani çok geç kalınmıştı. TBMM Heyeti de Washington'a ‘çok geç’ gönderildi.

ELÇİLİK VE LOBİ ETKİSİZ

Konuyla ilgili bir siyasi gözlemci şu yorumu getirdi:

‘Büyükelçi de lobi de olayları önceden sezebilme ve ona göre hareket edebilme yeteneklerini sergileyemedi. Tasarı, bir komiteden diğerine atladıkça ellerinden birşey gelmediği de açıkça görüldü. ABD’deki Musevi lobisine çok dikkat edin. Türkiye yaralar aldı, kan kaybetti ve neredeyse iki ayını bu konuya verdi. Peki ya Başkan Clinton ağırlığını son anda koymasaydı...'

Buna karşılık, en hassas günlerde, hakkındaki eleştiriler üzerine, Büyükelçi Baki İlkin'in, Türkiye'deki gazete yöneticileri ve köşe yazarlarını sık sık telefonla aradığı öğrenilirken, bir gözlemci olaya noktayı şöyle koydu:

‘Sonuçta tasarı şimdilik rafa kalktı ve rahat bir nefes alındı. Ama, bütün bu olanlardan sonra güç ve zafer naraları atmak kadar büyük bir yanlış olamaz. Yeni Kongre’nin işbaşı yapmasıyla, tasarı Ocak sonunda yeniden sunulabilir. Kongre'de her dönem sahnelenen oyun budur. Ama, Ankara, şu son gelişmelerden neler öğrendi, hangi somut dersleri aldı ve atacağı adımlar neler? Esas soru bu....'

DERS ÇIKARMAK İÇİN SON FIRSAT

ABC televizyonu ‘Ermeni soykırımı’ konulu bir yayın yaptı. Türkiye'den gelen itirazlar üzerine ‘Ankara kendi görüşlerine göre bir program yapsın, yayınlayalım’ dedi. Hiçbir şey yapılmadı.

Bir Eyalet'te ders kitaplarına diyasporanın zoruyla ‘Ermeni Soykırımı’ dahil edilirken Türk tezi gözardı edildi. Anayasa'ya aykırı bu tutuma karşı dava açmak gerekirdi. Hiçbir şey yapılmadı.

Son girişime karşı İsmail Cem, Madeleine Albright'a mektup yazdığında tasarı iki komiteden geçmişti. Aynı şekilde TMBB Heyeti Washington'a geldiğinde iş işten geçmişti.

Genelde Dışişleri, Washington Büyükelçiliği ve ABD'deki Türk lobisi duruma hakim olamadı. Aynı tasarı Ocak 2001'de yeniden gelebilir. Oysa Ankara ‘İşte Türkiye’nin gücü' demekle yetiniyor.

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!