İnterpol'ün aradığı PKK'lı 8 yıl Türkiye'ye girip çıktı
Güncelleme Tarihi:
Kemal DOĞAN / HAMBURG
Oluşturulma Tarihi: Kasım 05, 2001 02:07
1986'da PKK'ya karşı çıkan yasadışı Dev-Yol örgütü lideri Kürşat Timuroğlu'nu öldüren ve geçen yıl Hırvatistan'da yakalanan Ferit Aycan'ın davası, 7 Kasım'da Hamburg'da başlıyor. İnterpol tarafından kırmızı bültenle aranan Ferit Aycan'ın, hem de gerçek adıyla, tam sekiz yıl boyunca Türkiye'ye girip çıktığı, İstanbul'da rahat rahat yaşadığı ortaya çıktı.
Almanya'nın Hamburg kentinde 25 Şubat 1986'da PKK'ya karşı çıktığı için öldürülen Devrimci Yol örgütü lideri Kürşat Timuroğlu'nun katil zanlısı PKK'lı tetikçi Ferit Aycan'ın yargılanacağı dava, 7 kasım'da Hamburg'ta başlıyor. İnterpol tarafından kırmızı bültenle aranan, ‘‘Şehmuz’’ ve ‘‘Bilge’’ kod adlarını kullanan Ferit Aycan'ın İstanbul'da yaşadığı halde neden yakalanamadığı konusundaki karanlık noktaların da bu dava sırasında gün ışığına kavuşması bekleniyor. 1993'ten beri Interpol tarafından açık ismiyle aranan zanlı Ferit Aycan, 1992'den beri İstanbul'da yaşıyordu. Florya'da bir ev almış, bir şirket kurmuş ve kendi adına çıkardığı pasaportla defalarca Türkiye'ye giriş-çıkış yapmıştı. 18 Eylül 2000'de Hırvatistan'da yakalanan Aycan, Almanya'ya iade edilmişti. Aycan hakkında, Federal Başsavcılık tarafından ‘‘cinayet’’ suçlamasıyla dava açıldı.
ŞİRKET BİLE KURDU
‘‘Terör örgütüne üyelik’’ suçlaması zaman aşımına uğradığı için davada yer almayacak. 1986'da cinayeti işledikten sonra PKK tarafından Lübnan'daki Helvi kampına kaçırılan Ferit Aycan'ın gerçek kimliğini ancak 1993'te bir anonim mektup sayesinde tespit eden Alman emniyet birimleri, 1993'ten beri aranan zanlının 1992'den beri gerçek ismiyle İstanbul'da yaşadığını öğrenince şoke oldular.
Florya'da evi olan ve ‘‘Serhat Reklamcılık ve Fotoğrafçılık’’ isimli şirketin sahibi olduğu tespit edilen Ferit Aycan'ın, Interpol tarafından kırmızı bültenle aranmasına rağmen neden üzerine gidilmediği merak konusu oldu. Hakkında bunca bilgi bulunan bir zanlının Türkiye'de yaşadığının tespit edilememesi, en çok Alman makamlarını şaşırttı. Yıllardır aranan bir kişinin, gerçek kimliğini gizleme gereği dahi duymadan Türkiye'de istediği gibi bir hayat sürdürmesi, zanlının bazı kişiler tarafından korunduğu şüphesini de beraberinde getirdi. 7 Kasım'da yoğun güvenlik önlemleri altında başlayacak davada bütün bu soruların cevabı da aranacak.
Bu arada, Ferit Aycan'ın yakalanmasına, Alman polisine gönderilen bir mektup sebep olduğu da anlaşıldı. 1993 yılında gönderilen mektupla, o güne kadar muhtelif kod adlar kullanan Aycan'ın gerçek kimliği ortaya çıkmıştı. Cinayete ilişkin pek çok ayrıntıyı da içeren mektubun kim tarafından gönderildiği bir türlü anlaşılamadı. Ancak, güvenlik yetkilileri, mektubun örgüt içinden gönderilmiş olmasının kuvvetle muhtemel olduğunu belirtiyorlar.
PKK eleştirisi ölüme götürdü
1976'da Almanya'ya gelerek Hamburg'a yerleşen yazar Vecihi Timuroğlu'nun oğlu Kürşat Timuroğlu, Türkiye'de üyesi olduğu Devrimci Yol örgütünün üst düzey sorumluluğunu üstlenmişti. İki çocuk babası Timuroğlu,siyasette şiddete karşı çıkıyor ve PKK ile Abdullah Öcalan'ı eleştiriyordu. Bu eleştiriler, Timuroğlu'nun PKK'nın ölüm listesine alınmasına neden oldu. Bu görev de, mülteci olarak Almanya'da yaşayan Urfa Siverek doğumlu Ferit Aycan'a verildi. İki hafta boyunca Timuroğlu'nu izleyen Aycan, 25 Şubat 1986'de evinden çıkarken Tumuroğlu'nu kurşun yağmuruna tuttu. Yaralı olarak bir bakkala sığınan Timuroğlu'nun peşinden dükkana giren Aycan, kafasına üç kurşun sıktı. Komaya giren Timuroğlu, iki gün sonra hastanede öldü. PKK lideri Öcalan'ın da Şam'daki bir örgüt toplantısında, ‘‘Devrimci İşçi liderlerinden Kürşat Timuroğlu'nun öldürülmesi önemli bir çalışmaydı. İyi oldu’’ dediği, örgüt militanları tarafından itiraf edilmişti.
ŞİRKET BİLE KURDU
‘‘Terör örgütüne üyelik’’ suçlaması zaman aşımına uğradığı için davada yer almayacak. 1986'da cinayeti işledikten sonra PKK tarafından Lübnan'daki Helvi kampına kaçırılan Ferit Aycan'ın gerçek kimliğini ancak 1993'te bir anonim mektup sayesinde tespit eden Alman emniyet birimleri, 1993'ten beri aranan zanlının 1992'den beri gerçek ismiyle İstanbul'da yaşadığını öğrenince şoke oldular.
Florya'da evi olan ve ‘‘Serhat Reklamcılık ve Fotoğrafçılık’’ isimli şirketin sahibi olduğu tespit edilen Ferit Aycan'ın, Interpol tarafından kırmızı bültenle aranmasına rağmen neden üzerine gidilmediği merak konusu oldu. Hakkında bunca bilgi bulunan bir zanlının Türkiye'de yaşadığının tespit edilememesi, en çok Alman makamlarını şaşırttı. Yıllardır aranan bir kişinin, gerçek kimliğini gizleme gereği dahi duymadan Türkiye'de istediği gibi bir hayat sürdürmesi, zanlının bazı kişiler tarafından korunduğu şüphesini de beraberinde getirdi. 7 Kasım'da yoğun güvenlik önlemleri altında başlayacak davada bütün bu soruların cevabı da aranacak.
Bu arada, Ferit Aycan'ın yakalanmasına, Alman polisine gönderilen bir mektup sebep olduğu da anlaşıldı. 1993 yılında gönderilen mektupla, o güne kadar muhtelif kod adlar kullanan Aycan'ın gerçek kimliği ortaya çıkmıştı. Cinayete ilişkin pek çok ayrıntıyı da içeren mektubun kim tarafından gönderildiği bir türlü anlaşılamadı. Ancak, güvenlik yetkilileri, mektubun örgüt içinden gönderilmiş olmasının kuvvetle muhtemel olduğunu belirtiyorlar.
PKK eleştirisi ölüme götürdü
1976'da Almanya'ya gelerek Hamburg'a yerleşen yazar Vecihi Timuroğlu'nun oğlu Kürşat Timuroğlu, Türkiye'de üyesi olduğu Devrimci Yol örgütünün üst düzey sorumluluğunu üstlenmişti. İki çocuk babası Timuroğlu,siyasette şiddete karşı çıkıyor ve PKK ile Abdullah Öcalan'ı eleştiriyordu. Bu eleştiriler, Timuroğlu'nun PKK'nın ölüm listesine alınmasına neden oldu. Bu görev de, mülteci olarak Almanya'da yaşayan Urfa Siverek doğumlu Ferit Aycan'a verildi. İki hafta boyunca Timuroğlu'nu izleyen Aycan, 25 Şubat 1986'de evinden çıkarken Tumuroğlu'nu kurşun yağmuruna tuttu. Yaralı olarak bir bakkala sığınan Timuroğlu'nun peşinden dükkana giren Aycan, kafasına üç kurşun sıktı. Komaya giren Timuroğlu, iki gün sonra hastanede öldü. PKK lideri Öcalan'ın da Şam'daki bir örgüt toplantısında, ‘‘Devrimci İşçi liderlerinden Kürşat Timuroğlu'nun öldürülmesi önemli bir çalışmaydı. İyi oldu’’ dediği, örgüt militanları tarafından itiraf edilmişti.