Dünyayı şoke eden o korkunç olay yıllar sonra yeniden gündemde... Tüyler ürperten istismar ve dolandırıcılık böyle ortaya çıktı

Güncelleme Tarihi:

Dünyayı şoke eden o korkunç olay yıllar sonra yeniden gündemde... Tüyler ürperten istismar ve dolandırıcılık böyle ortaya çıktı
Oluşturulma Tarihi: Ekim 07, 2023 10:14

Dee Dee Blancharde, uzaktan bakanlar için örnek bir ebeveyndi. Bekâr bir anne olan Dee Dee, ağır hasta olan kızı Gypsy Rose'a tek başına bakıyordu. Ancak gerçeklerin hiç de göründüğü gibi olmadığı Haziran 2015'te işlenen korkunç bir cinayetle ortaya çıktı. Ve bu cinayet yıllar sonra bir kez daha gündeme geldi. İşte dizilere ve belgesel filmlere konu olmuş akıl almaz olay ve bu olayı yeniden gündeme taşıyan gelişmeler…

Haberin Devamı

Dee Dee ve Gypsy, 7 yıldır ABD'nin Missouri eyaletinin Springfield şehrinde West Volunteer Way üzerinde küçük pembe bir kulübede yaşıyordu. Komşuları tarafından sevilen insanlardı. Çevrelerindeki kişilerin dediğine göre, "Bu anne kızla bir kez tanışanın onları unutması mümkün değildi".

Louisiana doğumlu olan Dee Dee o sırada 48 yaşındaydı. İri yarı, sevimli görünüşlü bir kadındı. Parlak renklerdeki kıyafetleri de bu görünüşüne katkıda bulunuyordu. Kıvırcık kumral saçlarını kurdelelerle tutturuyordu.

Kendisini tanıyanlar Dee Dee'yi, cömert bir insan olarak tanıyordu. Her zaman parası olmuyordu ama vaktini sevdikleri için harcamaktan hiç çekinmiyordu. Kolayca arkadaş edinip kendini sevdirebiliyordu. Bir yerde çalışmıyordu. Tüm zamanını ergenlik çağındaki kızı Gypsy'nin bakımına harcıyordu.

Haberin Devamı

Gypsy, 1,5 metre boyunda ufak tefek bir kızdı. Tekerlekli sandalyeye bağlı yaşıyordu. "Şişe dibi camlı" tabir edilen kocaman gözlükler takıyordu. Soluk cildiyle, kemikleri sayılan vücuduyla, sürekli ağrıyan kırık dişleriyle pek çok sağlık sorunu yaşıyordu. Midesine bağlanmış bir tüple besleniyor, zaman zaman bir oksijen tüpü yardımıyla soluk alabiliyordu.

7 YAŞINDA BİR ÇOCUĞUN ZEKÂSINA SAHİP OLDUĞUNU SÖYLÜYORDU

Dee Dee, kızının hastalığının ne olduğuyla ilgili sorulara uzun bir listeyle yanıt veriyordu: Gypsy Rose, kromozomal bozukluklar, musküler distrofi, epilepsi, ağır astım, uyku apnesi ve göz sorunları ile mücadele ediyordu. Bebekliğinden itibaren bu durumdaydı. Doğar doğmaz yoğun bakıma alınmış, 2-3 yaşlarındayken lösemi geçirmişti.

Yaşadığı bu sağlık sorunları, Gypsy'nin sesine de yansıyordu. Sesi çok ince ve çocuk gibiydi. Dee Dee, çevredeki kişilere sık sık Gypsy'nin beyin hasarı yaşadığını hatırlatıyor, diğer çocuklara ayak uydurması mümkün olmadığından evde eğitim gördüğünü söylüyordu. Dediğine göre bu dost canlısı, konuşkan kız, 7 yaşındaki bir çocuğun zekâsına sahipti. Dee Dee kızıyla iletişim kuran herkesten bu gerçeği göz önünde bulundurmasını istiyordu. Gypsy, prenses kostümlerini çok seviyor, küçücük kafasına kocaman Cinderella perukları ve şapkalar takıyordu.

Haberin Devamı

Anne kız birbirlerinden asla ayrılmıyordu. Bir keresinde Gypsy, "Biz bir çift ayakkabı gibiyiz. Birimiz olmadan diğerimiz bir işe yaramaz" demişti.

Dünyayı şoke eden o korkunç olay yıllar sonra yeniden gündemde... Tüyler ürperten istismar ve dolandırıcılık böyle ortaya çıktı

Çevrelerindeki diğer evler gibi, onların pembe kulübesi de Habitat for Humanity isimli hayır kuruluşu tarafından inşa edilmişti. Evde Gypsy'nin hayatını kolaylaştıracak bir tekerlekli sandalye rampası ve kızın 2008'de bir televizyon röportajında dediği üzere "kaslarını rahatlatacak" bir jakuzi de bulunuyordu.

Bazen yaz gecelerinde Dee Dee, evin duvarına yansıttığı projektörle film yayını yapardı. Civarda yaşayan ve sinemaya gidecek durumu olmayan çocuklar ve aileler gelip bu filmleri Gypsy'yle birlikte izlerdi. Dee Dee bu esnada yenen abur cuburlar için para alıyordu ancak her halükârda sinemadan ucuzdu. Toplanan para da Gypsy'nin tedavi masraflarına harcanıyordu.

Haberin Devamı

KIZIN BABASIYLA İLGİLİ KORKUNÇ ŞEYLER ANLATMIŞTI

Dee Dee'nin en yakın arkadaşı, dört çocuklu bir bekâr anne olan Amy Pinegar'dı. Dee Dee yıllar içinde hayat hikâyesini bu kadına anlatmıştı. Dediğine göre, kendi ailesinin istismarlarından kurtulmak ve kızını da kurtarmak için Louisiana'dan kaçmıştı. Bardağı taşıran son damla, Dee Dee'nin babasının Gypsy'nin vücudunda sigara söndürmesi olmuştu.

Gypsy'nin babası da madde bağımlısı berbat bir insandı. Kızının engelleriyle dalga geçiyor Paralimpik Olimpiyatları'na "ucubelik gösterisi" diyordu. Kızına ve annesine bir kuruş bile yardım etmiyordu. Katrina Kasırgası'nda evlerini kaybettiklerinde dahi kılını kıpırdatmamıştı. Anne kızın Missouri'ye gelmesini sağlayan barınakta tanıştıkları hayırsever bir doktordu.

Haberin Devamı

Bunlar Amy için çok ağır şeylerdi. Arkadaşına ve kızına elinden geldiğince yardım etmeye çalışıyordu. Anne kız her şeye rağmen mutlu görünüyordu. Disney World'de hayır etkinliklerine katılıyor, Make-a-Wish Vakfı aracılığıyla ünlülerle tanışıyorlardı. 2016'da BuzzFeed News'te yayımlanan bir haberde Amy, onları zaman zaman kıskandığını itiraf ediyordu.

İnsanın içini ısıtan bir hikâyeydi. Pek çok trajedi ve felaket atlatmış olan anne kız, tüm engellere rağmen kendilerine bir hayat kurmayı başarmıştı. Ancak hikâye burada bitmiyordu.

* * * * *

2015 yılının Haziran ayında, Dee Dee'nin Facebook sayfasında bir paylaşım yapıldı: "Öldü o sürtük!"

Takvimler 14 Haziran'ı gösteriyordu. Sıcak bir pazar öğleden sonrasıydı. Birçok kişi kendini klimalı iç mekânlara atmış, sosyal medyada dolanıyordu. Paylaşıma gelen ilk birkaç yorumun sahibi, Dee Dee'nin yakın arkadaşlarıydı. Mesaja anlam vermeye çalışıyor, "Hack'lendin mi sen?" diye soruyorlardı. Bu tartışmalar sürerken yine Dee Dee'nin hesabından bozuk bir İngilizceyle küfür dolu bir yorum yazıldı: "O şişko domuzu doğrayıp, tatlı masum kızına tecavüz ettim..."

Haberin Devamı

Yakınlarda yaşayan Kim Blanchard, ilk tepki verenlerden biri oldu. Soyadlarının benzerliğine karşın akraba değillerdi. Kim, anne kızla 2009'da bir bilim kurgu fuarında tanışmış ve harika insanlar olduklarını düşünmüştü.

Telefonla Dee Dee'yi arayan Kim yanıt alamadı. Bunun üzerine eşi David'le birlikte anne kızın evine giden Kim, kapının önünde toplanmış endişeli komşularla karşılaştı. Dee Dee ve Gypsy, zaman zaman tedavi için Kansas City gibi başka şehirlere gittiğinden ulaşılamadıkları oluyordu. Bu nedenle iyi ihtimalleri düşünmek istiyorlardı. Anne kızın oturdukları evin camları film kaplıydı, o yüzden içerisi görünmüyordu. Kapıyı çalanlar yanıt alamıyordu. Dee Dee'nin Gypsy'i bir yerden bir yere kolayca götürebilmek için satın aldığı panel vanın evin önünde park halinde olması da endişe vericiydi.

Kim 911'i aradı. Polis arama emri olmadan eve giremeyeceğini ancak David'in bunu yapabileceğini belirtti. David eve girdiğinde her şey normal görünüyordu. Işıklar kapalı, klima açıktı. Gypsy'nin tekerlekli sandalyeleri de yerli yerindeydi.

Polisler arama emri çıkmasını beklerken çevredekilerin ifadelerini almaya başladı. Bu arada Kim de gelişmeleri Facebook'tan yazıyor, gelen soru bombardımanına yanıt vermeye çalışıyordu. Haber Missouri'de hızla yayılıyordu. En sonunda Kim, "Millet kaygılandığınızı biliyorum ama bu mesajı yazan kişinin tüm bunları okuyabileceğinin farkına varalım" diye yazmıştı.

Arama emri çıktığında saat 22.45'i gösteriyordu. Polis, Dee Dee'nin cansız bedenini yatak odasında buldu. Bıçaklanmıştı ve öleli birkaç gün olmuştu. Gypsy'den hiç iz yoktu.

POLİS PARÇALARI BİRLEŞTİRMEYE BAŞLAMIŞTI

Ertesi gün Kim derhal bir kampanya düzenleyip Dee Dee'nin (ve belki de Gypsy'nin) cenaze masrafları için para toplamaya başladı. Herkes en kötüsünden korkuyordu. O minnacık savunmasız kızın başına ne gelmiş olabilirdi? Kim böyle birine zarar verecek kadar kötü olabilirdi?

Bu arada polis de parçaları birleştirmeye başlamıştı. Aleah Woodmansee isimli genç bir kadının ifadesi pek çok boşluğu doldurmuştu. Aleah'nın polise söylediği en önemli şey Gypsy'nin gizli bir sevgilisi olduğuydu.

23 yaşındaki Aleah, Amy Pinegar'ın kızıydı ve sigorta müfettişi olarak çalışıyordu. Gypsy'yi küçük kardeşi gibi görüyordu. Ancak ikisinin yalnız kaldığı zamanlar çok azdı. Çünkü Dee Dee yanlarından hiç ayrılmıyordu.

Bu zamanlardan birinde Gypsy, Aleah'ya "Emma Rose" adıyla gizli bir Facebook hesabı açtığını ve bu gerçeği fazla korumacı davranan annesinden gizlediğini söylemişti. Daha sonra bir arkadaşlık sitesinde bir erkekle tanıştığını ve âşık olduğunu da itiraf etmişti. Annesinin bunları onaylamayacağını biliyordu. Gypsy'nin flört etmesine izin yoktu. Ama o akranı kızlar gibi bir hayat yaşamak istiyordu.

Bu erkek arkadaşın ismi Nicholas Godejohn'du. İki yılı aşkın zamandır mesajlaşıyorlardı ve Nick, Gypsy'nin tekerlekli sandalyeye bağlı olmasını önemsemiyordu. Gypsy bu genç adamla evlenmeyi planlıyordu. Gelecekteki çocuklarının isimlerine bile karar vermişlerdi. Annesini sinemaya gittikleri bir gün tesadüf eseri gibi Nick'le tanıştırıp sonrasında ilişkisini açıkça yaşamak istiyordu.

Dee Dee kızının 7 yaşında bir çocuğun aklına sahip olduğunu iddia etse de Gypsy'nin aşk ve cinsellikle ilgili düşünceleri bunun aksine işaret ediyordu. Bu durum Aleah'yı kaygılandırıyordu. Çünkü Gypsy'nin saf bir kız olduğunu düşünüyordu. Ekim 2014'te gönderdiği mesajda Gypsy, Aleah'ya "Ben 18'im, Nick 24" demişti. Bu yaş farkı endişe vericiydi. Üstelik Gypsy'nin ilişkisinden masal gibi bahsetmesi de Aleah'yı korkutuyordu.

Diğer yandan bir de Dee Dee faktörü vardı. Korumacı anne 2011'de, Aleah'yı "Kızıma kötü şeyler öğretiyorsun. Onunla böyle konuşmanı istemiyorum" diye azarlamış, bir süreliğine Gypsy'nin telefonuna ve bilgisayarına el koymuştu. Ama Gypsy yine de bir yolunu bulup annesinden gizli Aleah'ya mesaj göndermeyi başarıyordu. Ne var ki ikilinin iletişimi zamanla azalmış ve 2014 sonbaharındaki Nick'le ilgili yazışmaların ardından tamamen kesilmişti.

"İŞLER HER ZAMAN GÖRÜNDÜĞÜ GİBİ DEĞİLDİR"

Aleah, bütün bunları polise anlatmış, Gypsy'yle olan yazılmalarını göstermişti. Dahası Dee Dee'nin hesabından yapılan paylaşımların izini süren polisler, IP adresinin Wisconsin'in Big Bend şehrinde yaşayan Nicholas Godejohn'a ait olduğunu tespit etti.

15 Haziran günü Big Bend'in bağlı olduğu Waukesha Vilayeti'nden polisler Nick'in evine bir baskın düzenledi. Genç adam kısa süre içinde teslim oldu. Gypsy de onunla beraberdi ve gayet iyi durumdaydı. Herkes rahatlamıştı. Ancak ertesi sabah Springfield Şerifi'nin yaptığı, "İşler her zaman göründüğü gibi değildir" açıklaması kafaları kurcaladı.

Anlaşılan o ki Gypsy, annesiyle yaşadığı evden birkaç gün evvel yürüyerek çıkmış ve o günden sonra tekerlekli sandalyesini hiç kullanmamıştı. Çünkü buna ihtiyacı yoktu. İlaçlarına ve oksijen tankına da ihtiyacı yoktu. Diken diken saçları yeni çıkıyordu. Hayatı boyunca kel zannedilen kızın hasta görünmesi için annesi tarafından sürekli tıraş edildiği anlaşıldı.

Dünyayı şoke eden o korkunç olay yıllar sonra yeniden gündemde... Tüyler ürperten istismar ve dolandırıcılık böyle ortaya çıktı
Gypsy ve Nick... Yakalandıklarında Gypsy'nin saçları uzamaya başlamıştı

Gypsy biraz sarsılmış olsa da derdini gayet rahat anlatabiliyordu. Yıllarca engelli zannedilen o çocuktan eser kalmamıştı. Polise verdiği ifadede Gypsy, "Hepsi bir numaraydı. Bana bunları annem yaptırdı" demişti.

Gerçekleri öğrenen Aleah ve Kim gibi isimler gözyaşlarına hâkim olamıyordu. Yıllardır tanıdıkları insanlar hakkında hiçbir şey bilmediklerini anlamışlardı. Kim, "Nasıl bu kadar aptal olabildim?" diye kendine kızarken Amy de BuzzFeed'e şöyle diyordu: "Hiç kimse bir belge sormadı, hiç kimse şüphelenmedi. Muhtemelen kapalı kapılar ardında bizimle 'Enayiler' diye dalga geçiyorlardı."

* * * * *

Ayrıntılar zamanla oraya çıktı. Dee Dee'nin gerçek ismi Clauddine Blanchard'dı. Yıllar içinde DeDe, Claudine, Deno gibi farklı yazılışlarla ve takma isimlerle tanınmış, Missouri'ye yerleştiğinde "Clauddinnea Blancharde" ismini kullanmaya başlamıştı.

Anlattığı hikâyelerin bir kısmı doğruydu. Gerçekten Louisianalıydı. 5 kardeşi vardı, çoğu hayattaydı. Annesi 1997'de ölmüştü ama babası hayattaydı. Aynı şekilde Gypsy'nin babası Rod Blanchard da Louisiana'da yaşıyordu. Dee Dee hamile kaldığında 24 yaşındaydı, Rod ise henüz 17'sindeydi. Tek mantıklı seçeneğin evlenmek olduğuna karar verseler de ortada güçlü bir aşk yoktu. Bu nedenle evlilik kısa ömürlü olmuştu.

Çift ayrıldıktan kısa süre sonra 27 Temmuz 1991'de Gypsy Rose dünyaya gelmişti. Dee Dee, Gypsy ismini seviyordu; Rod ise Guns N' Roses hayranıydı. Kızın ismi buradan geliyordu. (Kızını zorla ünlü yapmak isteyen kontrolcü bir anneyi anlatan Broadway müzikal Gypsy'den haberdar değillerdi.)

Gypsy gayet sağlıklı bir bebek olarak doğsa da 3 aylıkken Dee Dee kızında uyku apnesi olduğuna, geceleri nefessiz kaldığına inanmaya başlamıştı. Bebeği doktor doktor gezdiriyordu. Yapılan testler her seferinde kızın sağlıklı olduğunu gösteriyordu. Ancak Dee Dee çocuğun hasta olduğuna emindi. Dee Dee bebeğin gittikçe artan sorunlarının altında "kromozom bozukluğu" yattığını söylüyordu.

Annenin aklına sürekli Gypsy'nin hastalığıyla ilgili yeni fikirler geliyordu. Bu da yeni doktorlar, yeni ilaçlar demekti. Daha önce hasta bakıcı olarak çalıştığından tıp terminolojisine hâkimdi. Kızının sağlık durumuyla ilgili her şeyi biliyor gibi görünüyor, sorulan her soruya kolayca yanıt verebiliyordu.

Rod daha sonra Kristy isimli bir kadınla evlendi ve iki çocuğu daha oldu. Gypsy, 2004 yılına kadar babasının ailesiyle sık sık görüştü, birlikte seyahatlere gitti. O döneme ait fotoğraflarda kız babası ve erkek kardeşiyle gülümsüyordu. Hiçbir zaman annesi hakkında olumsuz konuşmuyordu.

KATRINA KASIRGASI DÖNÜM NOKTASI OLDU

Diğer yandan Dee Dee'nin kendi ailesiyle zaten kötü olan ilişkisi zamanla daha da kötüleşmişti. Bu durumun sebebi belli değildi. Diğer yandan karşılıksız çek yazma gibi küçük suçlardan ötürü Dee Dee'nin başı kanunla da derde giriyordu. Bütün bunların ardından Dee Dee, Gypsy'yi de alıp New Orleans'ın Slidell şehrine taşındı.

Burada geçirdikleri dönemde Tulane Üniversite Hastanesi'nin yollarını aşındırdı Dee Dee. Kızının iki üç ayda bir nöbet geçirdiğini söylüyor, bunun için ilaç kullandırıyordu. Yapılan biyopsilerin negatif çıkmasına karşın Gypsy'de musküler distrofi olduğunu iddia ediyor kızın gözlerinin iyi görmediğini ve sık sık kulak enfeksiyonu geçirdiğini iddia ediyordu. En ufak bir soğuk algınlığı ya da öksürükte Gypsy acile götürülüyordu.

2005'te Katrina Kasırgası Slidell'i vurunca anne kız kendilerini Louisiana'da bir sığınakta buldu. Dee Dee eski evlerinin harabeye döndüğünü, Gypsy'nin raporlarının da orada kaldığını iddia ediyordu.

Bu sığınaktaki doktorlardan biri olan Janet Jordan, Missouri'den geliyordu. Gypsy'yi çok sevmiş ve anne kızın bu eyalete taşınmasına ön ayak olmuştu.

Her şeyini kaybetmiş bir anne ile engelli kızının hikâyesi yerel basının ve hayır kuruluşlarının ilgisini çekti. Dee Dee ve Gypsy, Eylül 2005'te Missouri'ye götürüldü. Önce Aurora'da bir eve yerleştiler ardından Mart 2008'de Habitat for Humanity'nin inşa ettiği eve taşındılar.

GYPSY KENDİSİNİ 4 YAŞ KÜÇÜK SANIYORDU

Gypsy, çok erken yaşlardan beri engelli çocuklarla çalışan hayır kuruluşlarından yardımlar almıştı ancak Dee Dee'nin ayarlamayı başardığı en büyük bağış bu evdi. Ancak daha fazlasını istiyordu. Ücretsiz uçuşlar, kanser hastaları için ayrılmış localarda yapılan tatiller, Disney World'e yapılan bedava geziler peş peşe geliyordu.

Dee Dee çevresindekilere Gypsy Rose'un babasını kötülerken Rod'u kızın nerede olduğu ve sağlık durumuyla ilgili bilgilendirmeyi sürdürüyordu. Rod ve Kristy, kızla sık sık telefonda konuşuyor ancak ziyaret girişimleri bir türlü hayata geçemiyordu. Dahası Rod, Dee Dee'ye çocuk nafakası göndermeyi, televizyon, oyun konsolu gibi hediyeler yollamayı sürdürüyordu. Gypsy 18 olduktan sonra bile bu ödemeleri yapmaya devam etmişti çünkü Dee Dee kızın sürekli bakıma ihtiyacı olduğunu söylüyordu.

Ancak ara ara bazı tuhaflıklar yaşanıyordu.

Örneğin Rod, 18'inci yaş gününde kızını aradığında "Artık bir yetişkin" oldun demişti. O anda Dee Dee araya girip "Gypsy Rose gerçek yaşını bilmiyor, 14 yaşında olduğunu sanıyor. Başka bir şey söyleyip onu üzme" deyince Rod sorgulamadan kabul etmiş ve eski eşinin dediğini yapmıştı.

BuzzFeed News'e konuşan Rod'a göre, Dee Dee'nin sorunu söylediği yalanların bir örümcek ağına dönüşmüş olmasıydı. Bir yalanı örtmek için yeni bir yalan söylüyordu. Kaçamaz hale gelmişti. Bununla birlikte Rod ve eşinin Missouri yerel basınında çıkan haberlerden, röportajlardan, toplanan bağışlardan, gidilen bedava yolculuklardan haberi bile yoktu.

Bütün bunlar Dee Dee'nin kız kardeşinin bir telefonuyla son buldu. Kadın, Rod'a Dee Dee'nin öldüğünü Gypsy'nin ise kayıp olduğunu söylemişti.

Rod kızının yürüdüğünü ilk kez haberlerde gördü. Kendilerini kimse bilgilendirmemişti. Haber videosu Facebook'ta Kristy'nin önüne düşmüştü. Wisconsin'de mahkemeye çıkarılan Gypsy'nin videosunu gören babanın ilk tepkisi "Kızım yürüyor" diye sevinmek olmuştu.

Kristy ise Dee Dee'nin otopsi raporunu kendileriyle paylaşan avukata kadının beyniyle ilgili sorular sormuştu: Bir insanın böyle şeyler yapması için beyninde bir tuhaflık olması gerektiğine inanıyordu.

* * * * *

Dee Dee artık hayatta olmadığından neden böyle bir şey yaptığını açıklaması mümkün değildi. Eldeki tek kaynak Gypsy'nin anlattıklarıydı. O da pek çok detay hakkında yanlış bilgilere sahipti. Örneğin gözaltına alındığında polise 19 yaşında olduğunu söylemişti ancak doğum belgesine bakılırsa yaşı 23'tü.

Annesi Gypsy'e kanser hastası olduğunu, aldığı ilaçların bir kısmının kanser tedavisi için olduğunu söylemişti. Ancak büyüdükçe kafası karışmaya başlamıştı. Öte yandan Dee Dee'nin Gypsy'e hangi ilaçtan ne kadar verdiği belli değildi. Örneğin avukatı ilerleyen zamanda genç kadına annesi tarafından bir tür sakinleştirici verildiğini iddia edecekti.

Bütün bunlar Munchausen by proxy adı verilen bir sendroma işaret ediyor. Munchausen Sendromu'nun sınırları 1951'de psikiyatrist Richard Asher tarafından çizildi. Ardından 1977'de Roy Meadow, Munchausen bu proxy'i tanımladı. 1980'den bu yana psikiyatri uzmanlarının kullandığı DSM-5 el kitabında da yer verilen bu bozuklukta, kişi ilgi ve dikkat çekme isteğiyle fisiksel ve psikolojik hastalıklar icat ediyor. Gereksiz ilaçlar hatta düşük doz zehir vererek gerçekten belirtiler yaratıyor. Kişi bunu kendiyle ilgili yaptığında Munchausen, bakımından sorumlu olduğu kişiyle ilgili yaptığında ise Munchausen by proxy olarak adlandırılıyor. ("By proxy" İngilizce "vekaleten" demek.)

Çoğu örnek anneler olsa da zaman zaman babalarda, eşlerde ya da yeğenlerde de vakalar görülmüş. Dahası doktorlar bu vakaları yıllarca fark etmiyor. Bu nedenle Munchausen'ın ne kadar yaygın olduğunu bilmek mümkün değil.

Bununla birlikte Dee Dee'nin gerçekten bu sendromdan muzdarip olup olmadığı konusunda kesin bir şey söylemek de imkânsız. Kendisinden geriye günlük gibi bir belge de kalmadığından niyetinin ne olduğu bilinmiyor. Ancak anne kızın yaşadığı evde, Dee Dee'nin hangi doktora hangi bilgiyi verdiğine göre tasnif edilmiş bir dosya bulundu. Dahası sınırlı da olsa bir tıp eğitimi almış olması, iz bırakmamak için sık sık doktor değiştirmesi ve kızında gördüğü ilk belirtinin uyku apnesi olması (pek çok vakada bu durum geçerli) Munchausen by proxy ihtimalini kuvvetlendiriyor.

Munchausen by proxy hastaları hem yakın çevrelerini hem de kurbanlarını büyük bir başarıyla manipüle ediyor. Bu durum bir noktada kurbanın faille iş birliği yapmasıyla sonuçlanıyor. Örneğin ebeveynlerini mutlu etmek isteyen çocuklar hasta numarası yapmaya başlıyor. Arada doğan duygusal bağ, hastanın hastalığını sürdürmek istemesine neden oluyor. Bu kadar uzun süren, erişkinlikte de devam eden vaka sayısı oldukça az ancak her şekilde hasta kişinin gerçeklik algısı bozulmuş oluyor.

* * * * *

Gypsy'nin hastane kayıtları oldukça ilginç ipuçları içeriyordu. Örneğin New Orleans'ta yapılan bütün musküler distrofi testleri negatif çıkmıştı. Dahası bu testlerin kayıtları Katrina Kasırgası'ndan sağ çıkmıştı. Ancak yine de Dee Dee, Louisiana ve Missouri'de doktor doktor dolaşıp kızında bu hastalığın olduğunu söylüyordu. Dahası doktorların çoğu bu iddiaları sorgulamaya gerek görmemiş, onun yerine Gypsy'e musküler distrofiyle ilişkilendirilen çeşitli görme, işitme, uyku ve salya sorunlarına yönelik tedaviler uygulamıştı.

Bu müdahalelerin bazıları ameliyat boyutundaydı. Örneğin Gypsy'nin göz kaslarına defalarca operasyon uygulanmış enfeksiyonlara karşı kulaklarına tüpler yerleştirilmişti. Midesinde de bir beslenme tüpü vardı. Ağzından çok sınırlı besin alıyordu. 20'li yaşlarına kadar bebek mamasıyla beslenmişti. Annesi sürekli salya akıttığını söylediği için tükürük bezleri önce Botox'la etkisizleştirilmiş ardından tamamen alınmıştı. Dişleri çürüdüğü için tamamen çekilmişti. Bunun sebebinin kötü ağız hijyeni mi yoksa ilaçların yan etkisi mi olduğu bilinmiyordu.

Kısacası Gypsy tüm hayatı boyunca sahip olmadığı hastalıklar için ağır ve uzun süreli tedaviler geçirmişti.

Dee Dee'nin anlattığı hikâyelerdeki boşluklar pek çok doktorun gözünden kaçsa da bir istisna söz konusuydu. Springfield'da çalışan çocuk nörolojisi uzmanı Bernardo Flasterstein, 2007 yılında bu anne kızdan şüphelenmiş hatta Gypsy'i muayene ettikten sonra notlarına, "Bu anne iyi bir tarihçi değil" diye yazmıştı.

Flasterstein'e göre, Gypsy'nin fiziksel zayıflıklarının dağılımı musküler distrofinin tanımıyla uyuşmuyordu. Yine de gerekli testleri yaptıran doktor, bütün sonuçların negatif çıkması üzerine Gypsy'den ayakta durmasını istemiş, kızın kendi ağırlığını taşıyabildiğini görünce de Dee Dee'ye "Neden yürümediğini anlayamıyorum" demişti.

Flasterstein ayrıca Gypsy'i daha önce tedavi eden New Orleanslı bir doktora da ulaşmıştı. O doktor kızın kas biyopsisinin daha önce de negatif çıktığını, Gypsy'nin daha önceki nöroloğunun bunu Dee Dee'ye anlattığını Flasterstein'e söylemişti. Ancak Dee Dee söz konusu sonuçların ardından kızını bu doktorlara götürmeyi bırakmıştı.

Bu gerçeklerle karşı karşıya kalan Flasterstein, kızın dosyasına "Munchausen by proxy olma ihtimali yüksek" diye yazmıştı. Bunun ardından Dee Dee kızını Flasterstein'e götürmeye de son vermişti.

"SOSYAL HİZMETLERE BAŞVURSAM BANA İNANMAYACAKLARDI"

Flasterstein, BuzzFeed News'e yaptığı açıklamada, işin peşini bıraktığını zira Springfield'daki doktorların tamamının Dee Dee'ye inandığını söylüyor ve ekliyordu: "Sosyal hizmetlere başvursam, onlar da bana inanmayacaklardı." Bununla birlikte daha fazlasını yapmadığı için üzgün olduğunu da belirten Flasterstein, "Keşke daha agresif davransaydım" diye konuşuyordu.

Üstelik kaçan tek fırsat bu değildi. 2009 sonbaharında Springfield Emniyet Müdürlüğü'ne gelen isimsiz bir ihbarda, Gypsy'nin annesinin söylediği tüm hastalıklardan muzdarip olmayabileceği belirtiliyordu. Polisler bu ihbarı ciddiye alıp eve bir ziyaret gerçekleştirmiş ama Dee Dee'nin anlattıklarını duyunca ikna olmuşlardı. Dee Dee, isimlerdeki ve doğum tarihlerindeki tutarsızlıkların sebebini de "istismarcı kocasından gizlenmek" olarak açıklamıştı. Polis yetkilileri, Rod Blanchard'la iletişime geçmemiş, bu açıklamayı kabul etmiş, rapora "Kızın bir tür zihinsel engeli var gibi görünüyor" yazmış ve dosya kapanmıştı.

Bir keresinde de Gypsy annesinden kaçmaya çalışmıştı. Daha önce internette tanıştığı 35 yaşındaki bir adamla gittikleri bilim kurgu fuarında buluşmuşlardı. Adam o sırada 19 yaşında olan (ama çevresindekilere 15 olduğu söylenen) kızı odasına götürmüştü. Fuar katılımcılarının koruma iç güdüleri sayesinde Dee Dee durumdan haberdar olmuş, elinde çeşitli belgelerle adamın odasını basmış ve Gypsy'nin reşit olmadığını öğrenen adam gitmesine izin vermişti. Bu olaydan sonra evdeki bilgisayarı kırıp internete lanet okuyan Dee Dee, bir süre sonra yeni bir bilgisayar almış ancak kızının internet kullanımına sınırlamalar getirmişti.

* * * * *

Normalde böylesine büyük bir çocuk istismarı olayı kamuoyunun sempatisini toplardı. Ancak işin içinde dolandırıcılık da olması, özellikle Gypsy ve Dee Dee'yi tanımayanlarda daha ziyade öfkeye yol açtı. Çeşitli Facebook gruplarında Gypsy'nin hatta Rod ve Kristy'nin de işin içinde olup olmadığı tartışıldı, çeşitli teoriler üretildi. Dee Dee'nin geçmişte işlediği suçların ayrıntıları ortaya döküldü. Gypsy ve Nick'in duruşmalarında salonlar doldu taştı.

Duruşmalar demişken... Savcılık idam cezası isteminde bulunmadı ancak hem Gypsy hem de Nick, birinci dereceden cinayetle suçlandı. Soruşturma sırasında ikilinin uzun zamandır mesajlaştığı ve Dee Dee'yi öldürmeyi planladığı anlaşıldı. Örneğin Nick bir mesajda, "Tatlım, benim acımasız olduğumu ve ona duyduğum nefretin onu ölmeye zorlayacağını unutuyorsun. Bunu karanlık tarafım yapıyor. Başarısız olmayacak çünkü öldürmekten keyif alıyor" diyordu. Savcılar ayrıca Gypsy'nin Nick'ten annesini öldürmesini istediğini gösteren doğrudan deliller de buldu. Bu yazışmalar Mayıs 2014'e kadar gidiyordu.

Dünyayı şoke eden o korkunç olay yıllar sonra yeniden gündemde... Tüyler ürperten istismar ve dolandırıcılık böyle ortaya çıktı

Nick'in "karanlık tarafım" ifadesini kullanmasının sebebi ise ikilinin çeşitli Facebook hesapları aracılığıyla kurdukları fantezilere gönderme yapmaktı. Sadist-mazoşist eğilimler sergileyen ikili, sık sık kostümlü paylaşımlar yapıyordu. Bununla birlikte Nick'in bu işe neden girdiği asla anlaşılamadı. Zira şiddet geçmişi yoktu, sadece bir kez müstehcen bir davranış nedeniyle göz altına alınmıştı. Ancak hem o hem de Gypsy, polise, Dee Dee'yi öldüren bıçağı tutan elin Nick'e ait olduğunu söylemişti. Gypsy Rose cinayet sırasında diğer odada olduğunu belirtmişti. Cinayetten sonra bindikleri bir taksinin şoförü ise Gypsy'nin çete lideri izlenimi verdiğini ifade etmişti.

Davaya tesadüfen atanan kamu avukatı Michael Stanfield'ın yoğun çabalarıyla, Gypsy'nin geriye dönük hastane kayıtlarına ulaşıldı. Tüm kanıtlar toplandığında Dee Dee'nin yıllar süren istismarının Gypsy için bir hafifletici neden olduğuna hükmedildi. Gypsy, ikinci derece cinayet suçlamasını kabul etti. Kendisine bu suçun minimum karşılığı olan 10 yıl hapis verildi. Kararda Gypsy'nin 7,5 yılın ardından yani 2023 sonlarında şartlı tahliye başvurusu yapabileceği vurgulandı.

TÜM İLAÇLARI BIRAKTI, SAĞLIĞI YERİNE GELDİ

Missouri'nin Vandalia şehrinde bulunan bir kadın hapishanesine gönderilen Gypsy'nin, hapse girdikten sonraki bir yılda geçirdiği değişimi inanılmazdı. Saçları uzayan, cildindeki kusurlar giden Gypsy, kullandığı tüm ilaçları bırakmasına rağmen en ufak bir sağlık sorunu yoktu. Avukatının dediğine göre, hapse gönderilen birçok kişi kilo verirken Gypsy 12 ayda 7 kilo almıştı.

Cezası belli olduktan sonra BuzzFeed News'e açıklamalar yapan Gypsy kendisini "erkek arkadaşıyla beraber olmak için annesini öldüren kız" olarak değil, "istismardan kaçmaya çalışan kız" olarak tanımadığını, cezaevinde eğitim programlarına katıldığını ve gelecekte kendi durumundakilere yardım edecek bir kitap yazmak istediğini söylüyordu.

Hayatında bir şeylerin yolunda gitmediğini ne zaman anladığı sorusuna ise "19 yaşına geldiğimde" cevabını veren Gypsy, 2011'deki bilim kurgu fuarında yaşanan olaydan sonra annesinin yaklaşımını sorgulamaya başladığını belirtiyordu.

Annesi gibi bir insanın gerçekten hasta olan biri için mükemmel olacağını ama kendisinin hasta olmadığını belirten Gypsy, "Ben de herkes kadar kandırılmış hissediyorum kendimi. Beni bir piyon olarak kullandı. Her şeyi benden gizledi. Tek bildiğim yürüyebileceğim, yiyebileceğimdi. Saçlarımı tıraş eder, 'Nasılsa dökülecek, biz temiz pak tutalım' derdi. Bana kanser hastası olduğumu, içtiğim ilaçların kanser ilacı olduğunu söylüyordu" diyordu.

Zaman zaman durumunu sorgulamak istese de annesini üzmemek, başını derde sokmamak için bundan kaçındığını da sözlerine ekleyen Gypsy, "Şimdi düşününce, keşke Nick'ten önce birilerine gerçekleri söyleseymişim diyorum" ifadelerini kullanıyordu. Dee Dee cinayetinin sorumluluğunun kendisinde olduğunu, birlikte kurdukları planı Nick'in eyleme döktüğünü söylüyor, diğer yandan Facebook'taki paylaşımları yapma fikrinin de kendisinden çıktığını belirtiyordu. İpuçlarını görmeyen doktorlara kızgın olduğunu da vurguluyor ve annesinde Munchausen belirtilerinin tamamının olduğunu ifade ediyordu.

* * * * *

Gypsy ve hikâyesi 2018 yılında ABC'de yayınlanan 20/20 programına konu oldu. Programda konuşan Gypsy, "Benim tek sorunum gözlerimin biraz şaşı olmasıydı" diyordu. Nick ise cinayeti "Gypsy'i sevdiği için" işlediğini belirtiyor, "Gerçekten onunla bir

Blanchard'ların hikâyesi "The Act" isimli diziye de konu oldu. Dizide Dee Dee'yi Patricia Arquette, Gypsy Rose'u ise Joey King canlandırıyordu. Dizi yayına girdiğinde bir aile dostu aracılığıyla açıklama yapan gerçek Gypsy Rose, King'in kendisini canlandırmasından memnun olduğunu ancak dizide çok fazla tutarsızlık olduğunu belirtmişti. The Act'in yanı sıra "Dr Phil's Mother Knows Best: A Story of Munchausen by Proxy and Murder" ve "Mommy Dead and Dearest" isimli belgeseller de Blanchard'ların hikâyesini anlatan kurgu dışı yapımlar arasında öne çıkıyor.

hayat kurmak istedim. Gypsy beni sakinleştirdi. Oraya gidince dua ettim. Annesinin ruhunun beni affetmesini istedim" diyordu.

Yukarıda da dediğimiz üzere Gypsy'ye 10 yıllık hapis cezasını veren yargıç, 2023 sonlarında şartlı tahliye başvurusu yapabileceğine hükmetmişti. Missouri eyaleti Ceza ve Tevkifevleri Bakanlığı'ndan bir sözcü, 29 Eylül günü yaptığı açıklamada, Gypsy'nin şartlı tahliyesinin onaylandığını duyurdu.

Gypsy, 28 Aralık günü serbest kalacak ve yeni yıla evinde girecek. Diğer yandan 2018'de yargılanan Nick, ömür boyu hapis cezasına çarptırıldı. Gypsy'nin aksine onun şartlı tahliye şansı bulunmuyor.

Gypsy ve Nick'in ilişkisi cinayetten kısa süre sonra sona erdi. 2019'da cezaevinin mektup arkadaşı programı sayesinde Ken isimli biriyle tanışan ve kısa süre nişanlı kalan Gypsy 2022 yılında Ryan Scott Anderson'la evlenerek onun soyadını aldı.

Dünyayı şoke eden o korkunç olay yıllar sonra yeniden gündemde... Tüyler ürperten istismar ve dolandırıcılık böyle ortaya çıktı

 

BAKMADAN GEÇME!