Güncelleme Tarihi:
Zeynep Gürcanlı YAZIYOR |
ASIL SIKINTI MONTRÖ
Türkiye’nin NATO gücüne karşı çıkmasının asıl nedeni ise, bu gücün Boğazlar’daki Türk egemenliğini garantiye alan 1936 tarihli Montrö sözleşmesinin delinmesi anlamına gelmesi idi.
Montrö sözleşmesine göre, Karadeniz’e kıyıdaş olmayan ülkelerin Karadeniz’de aynı anda bulundurabileceği donanma gemilerinin ağırlığı 45 bin tonu aşamıyor.
Oysa bir NATO deniz gücü, bu maddenin açık ihlali anlamına geliyor. Ankara, Montrö’nün bir tek maddesinin delinmesinin bile, tüm sözleşmenin “tartışmaya açılması”, hatta Türkiye’nin Boğazlar’daki egemenliğinin sorgulanmasına kadar gidebilecek bir süreci başlatmasından endişe ediyor.
BABACAN’IN EN ZOR TOPLANTISI
Ankara, Dışişleri Bakanı Ali Babacan’ın bugün Brüksel’de katılacağı NATO toplantısında, bu konunun da gündeme gelmesini bekliyor.
Ancak şimdiye kadar işlenen “Karadeniz güvenli, NATO gücüne gerek yok” tezi, Rusya’nın Gürcistan’la yaşadığı Güney Osetya savaşı nedeniyle artık geçersiz kaldı.
Diplomatik kaynaklar, ABD’nin Brüksel toplantısında NATO gücü için tüm gücüyle bastıracağını, diğer NATO ülkelerinin de desteğini sağlayacağını kaydediyorlar. Bu durumda, Boğazlar üzerindeki egemenliğini koruyabilmek için Karadeniz’e NATO’yu sokmak istemeyen Türkiye’nin, “tek başına kalacağı” ve büyük baskı yaşayacağı ifade ediliyor.
Türk diplomatlar, şimdi ABD baskısını yenmek için, formül arıyorlar. Nitekim, İstanbul’daki Afrika zirvesinde konuk 50 dışişleri bakanını bizzat ağırlaması gereken Dışişleri Bakanı Ali Babacan da, NATO toplantısının “kritikliği” nedeniyle apar topar Brüksel’e gitti.