10 milyon dolarlık dava
Güncelleme Tarihi:
Kasım CİNDEMİR/WASHINGTON
Oluşturulma Tarihi: Mart 19, 2005 01:54
11 Eylül saldırılarıyla ilgili iddiaları yüzünden FBI’dan kovulan Türkçe çevirmen Sibel Edmonds, Amerikan Hükümeti’ne karşı 10 milyon dolarlık tazminat davası açtı.
SİBEL Edmonds’un, Washington Bölge Mahkemesi’nde açtığı yeni dava dosyasında davalı olarak ‘ABD’ ifadesi yer aldı ve eski çevirmen kaybettiği ekonomik fırsatlar ve FBI’ın hatalarına karşılık 10 milyon dolar para talep etti.
FBI’ın ‘Terörle Mücadele ve Karşı Casusluk’ bölümünde 11 Eylül’ün ardından çevirmen olarak çalışmaya başladığını anlatan Edmonds, aynı bölümde çalışan Melek Can Dickerson ile kocası Binbaşı Douglas Dickerson’ı ‘bazı Türk kuruluşlara hizmet’ etmekle suçladı. Edmonds, Dickerson’ın, FBI’ın izlediği ve dinlediği Türk kuruluşlarla ‘uygunsuz ilişkiler içinde’ olduğunu ve izlenen hedeflere bilgi sızdırdığını iddia etti.
Edmonds, Türkiye ve Orta Asya ülkeleriyle bağlantılı silah işleriyle uğraşan Binbaşı Dickerson ile eşi Melek Can’ın, Türk camiasında aktif olduklarını ve ‘üst düzey Türk dostları’ bulunduğunu kendisine söylediklerini iddia etti. Edmonds, dava dosyasında, Dickersonlar’ın, ‘ATA’ (American Turkish Association) ve ‘ATC’ (American Turkish Council) adlı kuruluşlardan söz ederek bu kuruluşlarda aktif çalıştıklarını anlattı.
Sibel Edmonds, dava dosyasında, Dickerson ve eşinin tehditlerinden de söz etti ve FBI’a durumu anlatma çabalarının sonuçsuz kaldığını ve sonuçta da 22 Mart 2002 günü kovulduğunu anlattı. Edmonds’a göre, Dickerson ve eşi, ismini, FBI’ın dinlediği örgüte vererek kendisini deşifre ettiler. Edmonds, ‘Türk güvenlik servisi’nin sorgulamak istediği kızkardeşinin ABD’ye kaçarak iltica talebinde bulunduğunu da belirtti.
Türkiye’deki ailesinin ‘herkesin iyiliği ve güvenliği için’ bir daha Türkiye’ye dönmemesini istediğini kaydeden Edmonds, Avrupa’da olduğunu ileri sürdüğü Melek Can Dickerson’ın, yüksek gizlilik derecesi olan bilgileri ‘Türk güvenlik servisi’ne aktardığını iddia etti.
Davaları reddedilmişti
SİBEL Edmonds, daha önce, FBI’ın izlediği kuruluşun ‘içinde Türkler’in de bulunduğu yeraltı örgütü’ olduğunu ve kara para aklama ve kaçakçılık gibi işlere bulaştıklarını ileri sürmüştü.
Ancak, son dava dosyasında, ATC gibi saygın bir kuruluşun adı ile ‘Türk güvenlik servisi’ gibi ifadeler ve çeşitli iddialar yer aldı. ABD ve Türkiye’nin en büyük ve saygın şirketleri ATC’nin üyeleri.
Edmonds’ın daha önce açtığı davalar ‘devlet sırları’ olduğu gerekçesiyle geri çevrilmişti. Edmonds, 11 Eylül saldırılarının ardından bazı FBI çalışanları hakkında casusluk suçlamasında bulunmuştu.
FBI’ın ‘Terörle Mücadele ve Karşı Casusluk’ bölümünde 11 Eylül’ün ardından çevirmen olarak çalışmaya başladığını anlatan Edmonds, aynı bölümde çalışan Melek Can Dickerson ile kocası Binbaşı Douglas Dickerson’ı ‘bazı Türk kuruluşlara hizmet’ etmekle suçladı. Edmonds, Dickerson’ın, FBI’ın izlediği ve dinlediği Türk kuruluşlarla ‘uygunsuz ilişkiler içinde’ olduğunu ve izlenen hedeflere bilgi sızdırdığını iddia etti.
Edmonds, Türkiye ve Orta Asya ülkeleriyle bağlantılı silah işleriyle uğraşan Binbaşı Dickerson ile eşi Melek Can’ın, Türk camiasında aktif olduklarını ve ‘üst düzey Türk dostları’ bulunduğunu kendisine söylediklerini iddia etti. Edmonds, dava dosyasında, Dickersonlar’ın, ‘ATA’ (American Turkish Association) ve ‘ATC’ (American Turkish Council) adlı kuruluşlardan söz ederek bu kuruluşlarda aktif çalıştıklarını anlattı.
Sibel Edmonds, dava dosyasında, Dickerson ve eşinin tehditlerinden de söz etti ve FBI’a durumu anlatma çabalarının sonuçsuz kaldığını ve sonuçta da 22 Mart 2002 günü kovulduğunu anlattı. Edmonds’a göre, Dickerson ve eşi, ismini, FBI’ın dinlediği örgüte vererek kendisini deşifre ettiler. Edmonds, ‘Türk güvenlik servisi’nin sorgulamak istediği kızkardeşinin ABD’ye kaçarak iltica talebinde bulunduğunu da belirtti.
Türkiye’deki ailesinin ‘herkesin iyiliği ve güvenliği için’ bir daha Türkiye’ye dönmemesini istediğini kaydeden Edmonds, Avrupa’da olduğunu ileri sürdüğü Melek Can Dickerson’ın, yüksek gizlilik derecesi olan bilgileri ‘Türk güvenlik servisi’ne aktardığını iddia etti.
Davaları reddedilmişti
SİBEL Edmonds, daha önce, FBI’ın izlediği kuruluşun ‘içinde Türkler’in de bulunduğu yeraltı örgütü’ olduğunu ve kara para aklama ve kaçakçılık gibi işlere bulaştıklarını ileri sürmüştü.
Ancak, son dava dosyasında, ATC gibi saygın bir kuruluşun adı ile ‘Türk güvenlik servisi’ gibi ifadeler ve çeşitli iddialar yer aldı. ABD ve Türkiye’nin en büyük ve saygın şirketleri ATC’nin üyeleri.
Edmonds’ın daha önce açtığı davalar ‘devlet sırları’ olduğu gerekçesiyle geri çevrilmişti. Edmonds, 11 Eylül saldırılarının ardından bazı FBI çalışanları hakkında casusluk suçlamasında bulunmuştu.