Bu şehir kendini konuşturuyor

Güncelleme Tarihi:

Bu şehir kendini konuşturuyor
Oluşturulma Tarihi: Aralık 09, 1998 00:00

Haberin Devamı

Alman Türkolog Cristoph Neumann'a göre hiçbir şehir İstanbul kadar insanı sarmaz

İstanbul Teknik Üniversitesi'nde yeni kurulmakta olan İnsan ve Toplum Bilimleri Fakültesi'nde çalışan Profesör Cristoph Neumann, ‘‘Prag'da iki yıl kaldım. Almanya'nın birçok kentini yakından biliyorum ama hiçbiri İstanbul kadar sıcak, canlı ve dinamik değil. Hiçbir yerde insanlar İstanbul'da olduğu kadar birbirleriyle sıcak ilişki kurmuyorlar ve konuşmuyorlar’’ diyor.

Christoph K. Neumann çeşitli aralıklarla uzun süre İstanbul'da yaşayan Alman bir bilimadamı. İstanbul Teknik Üniversitesi'nde yeni kurulmakta olan İnsan ve Toplum Bilimleri Fakültesi'nde misafir profesör olarak görev yapıyor. Neumann, sıkı bir Türkolog. Almanya, İzmir ve İstanbul'da uzun yıllar Osmanlı yakın tarihi üzerine eğitim görmüş, araştırmalar yapmış. Bir ara Çek Cumhuriyeti'nin başkenti Prag'da Osmanlı elyazmaları üzerine araştırmalar yapmış ve bir de elyazmaları katalogu hazırlamış.

1993-1996 yılları arasında İstanbul'da Orient Enstitüsü'ne bağlı olarak akademik araştırmalar yapan Neumann, 38 yaşında olmasına rağmen bugüne kadar birçok da kitap yazmış. Neumann'ın 18. yüzyıl Osmanlı dönemini incelediği kitapları Almanya'da yayınlanmış. Neumann'ın bir de İstanbul'la ilgili kitabı var. Neumann, Tanzimat sonrası Osmanlı dönemine entellektüel bir bakış açısı getirmeye çalıştığı kitabının önümüzdeki günlerde Türkiye'de yayınlanacağını söylüyor.

Dinamik ve çoksesli

Doktorasını ünlü Osmanlı devlet adamı ve tarihçi Ahmet Cevdet Paşa'nın tarih yazıcılığı ve siyasi kişiliği üzerine yapan Christoph K. Neumann, ‘‘Osmanlı tarihini son derece ilginç buluyorum’’ diyor. Osmanlı tarihiyle ilgili birçok kabullenmenin son onbeş yıldır ciddi bir sorgulamadan geçtiğine dikkat çekiyor: ‘‘Burada güzel olan şey ise bu sorgulamanın bilim adamları tarafından objektif olarak yapılmasıdır. Tarihi araştırmak, tarihi sorgulamak bana her zaman heyecan veriyor.’’

Cristoph Neumann'la Osmanlı tarihi üzerine uzun bir sohbetten sonra İstanbul'u konuşmaya başlıyoruz. ‘‘İstanbul sizin için ne anlam ifade ediyor’’ sorusunun cevabını ‘‘Çok şey’’ diyerek cevaplamaya başlıyor:

‘‘İstanbul çelişkiler kenti. Beni çeken tarafı çoksesliliği, dinamiği ve canlılığı. Kolay bir kent değil. Ancak bu yönleriyle insanı kucaklayan bir şehir.’’

İstanbul'da yaşayan insanların çoğunu çileden çıkartan birçok sorun Cristoph Neumann'ın gözünde farklılaşıyor:

‘‘Kıpır kıpır bir kent. Çok canlı. Sokaklar insan dolu. Caddeler, meydanlar çok hareketli. İnsanların diyalogları çok sıcak. Başka kentlerde bu sıcaklığı bulmak mümkün değil. Prag'da iki yıl kaldım. Almanya'nın birçok kentini yakından biliyorum ama hiçbiri İstanbul kadar sıcak, canlı ve dinamik değil. Hiçbir yerde insanlar İstanbul'da olduğu kadar birbirleriyle sıcak ilişki kurmuyorlar ve konuşmuyorlar.’’

Neumann, kentin onu saran atmosferini de şöyle tarif ediyor: ‘‘İnsan isterse İstanbul'da herşeyi bir günde yaşayabilir. Bir günde bir muhitten bir muhite geçebilir. Burada sakin ve sessiz bir hayat sürdüren gerçek şehirli insanlar var. Eski değerleri hala bir köşede de olsa yaşayıp yaşatan insanlar var bu kentte.’’

Neumann, kentin çelişkilerini de sıralıyor:

‘‘Beyoğlu çelişkiler kenti için çok büyük bir örnek. Kendi içinde de çelişkili Beyoğlu. Bir tarafta benim de görev yaptığım İTÜ muhiti. Burada çok büyük bir teknik zeka hakim. Bu zekaya hayran kalmamak mümkün değil. Uyuşuk bürokrasi her yere hakim. Bütün görüşleri temsil eden dergiler, gazeteler, televizyonlar, radyolar var bu kentte. Her görüşü sevmesek de bu kadar çok görüşün bu kentte dile getirilmesini seviyorum. 1980'li yıllarda ilk geldiğimde karşılaştığım şehirle 90'lı yılların İstanbul'u arasında çok fark var. Değişim kendini her yerde gösteriyor.’’

Neumann, ‘‘İstanbul'un entellektüel dinamizmi beni şaşırtıyor. Bu kentle ilgili sürekli birşeyler yazılıyor çiziliyor. Kent kendini konuşturuyor. Buna hayran kalmamak mümkün değil’’ diyor.

Neumann, İstanbul'un sorunlarına farklı bir bakış açısı getiriyor: ‘‘Bu kentin Zürih haline gelmesini beklemek bir hayal. Boşuna uğraşmayın. İstanbul asla bir Zürih olmaz. Sürekli göç alan bir kent İstanbul. Nüfusu her yıl büyüyor. Buna rağmen kent ayakta durabiliyor. Sorunlar elbette olacak. Ben de İstanbul'da yaşayan biri olarak hergün trafikte zamanımın boşa gitmesinden şikayetçiyim. Birçok sorun gibi bundan memnun değilim. Belki bu şehirde doğmuş, büyümüş bir insan benim baktığım perspektiften bakamaz İstanbul'a.’’

Neumann, bir türkolog, bir tarihçi olarak İstanbul'la ilgili çarpıcı tespitlerde bulunuyor: ‘‘İstanbul, Osmanlı imparatorluğunun adeta midesi gibiydi. İmparatorluk tüm güzel nimetleri bu mideye indiriyordu. O nedenle böylesine güzel bir kent ortaya çıktı. Cumhuriyetin kurulmasıyla birlikte roller değişti. Yeni Türkiye Cumhuriyeti kendine yeni bir mide seçti. Yeni devletin gözdesi Ankara oldu. İstanbul geri planda kaldı.’’

Bugüne kadar geri planda kalan İstanbul'un son yıllarda tüm boyutlarıyla ele alındığını söyleyen Neumann, ‘‘Önceden turistik amaçlı yazılar yazılırdı. Şimdi kentin tüm sorunları enine boyuna konuşuluyor. Son onbeş yıldır İstanbul sürekli gündemde. Daha çok konuşarak ve daha çok sahip çıkarak İstanbul'u layık olduğu yere getireceğiz’’ diyor.

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!