GeriSeyahat Bizden global banka çıkmaz
MENÜ
  • Yazdır
  • A
    Yazı Tipi
  • Hürriyet Twitter
    • Yazdır
    • A
      Yazı Tipi
Bizden global banka çıkmaz

Bizden global banka çıkmaz

Garanti Bankası Genel Müdürü Ergun Özen, Türk bankalarının “global banka” olma şanslarını, yaşadığı krizlerle kaçırdığını belirtti.

Özen, “Türk bankaları bölgesel bankalar olabilir” diyor.

Garanti Bankası Genel Müdürü Ergun Özen, Referans Gazetesi'nden Erdal Sağlam'ın sorularını yanıtladı...

Türkiye’de bankacılık sektörü dışarıdaki dalgalanmaya rağmen kârlı bir yıl yaşadı. Bu kârlılık sağlıklı mı, yeterli mi ve nerelerden kaynaklandı?

Kârlı bir yıl geçirdik doğru ama enflasyonla ele aldığınızda, yurtdışına baktığınızda hâlâ çok kârlı değiliz. Kârlılığın daha da artması lazım. Bence yeterli değil. Enflasyon hâlâ çok yüksek, reel faizler hâlâ yüksek. Böyle baktığınızda Hazine bonosu faizi yüzde 10 ortalama daha kârlı. Çok yüksek kârlar yok. İçeriye dönersek, kârlılık artmaktadır ve iyi gitmektedir. En büyük nedeni büyümedir. Kredilerdeki büyümedir. Ekonomik aktivitedeki artış, ücret ve komisyon gelirlerine yansımaktadır. Tabii faizler de düşme trendinde. Bu üç ana unsur kârlılığı oluşturuyor. Net faiz gelirleri hâlâ en önemli kâr kalemimiz. Ama net ücret ve komisyonların payı da her geçen gün artıyor ki bu da sağlıklıdır. Net ücret ve komisyonların toplamdaki payı azdır, bunun artması lazımdır ki daha kaliteli ve sağlıklı bir kâra ulaşalım. Sağlıklı yöne gidiyoruz. Ama hâlâ kırılgan olduğumuz yerler var.

Dışarıdan niye etkilenmedik?
Çok muazzam büyüme var. Krizin nasıl çıktığına bakalım; kriz, eşik altı dediğimiz uzun vadeli konut kredilerinden patladı. Biz bunlara çok yatırım yapmadık, belki birkaç bankada ufak tefek riskler söz konusu. Türk bankaları bu tür ürünlere ihtiyaç duymadı. Çünkü aktif yaratmak çok zor değildi, çünkü büyüme vardı. Çok kuvvetli yüzde 7’ler civarında büyüme vardı. Bunların dışında tutabildik kendimizi. Kendi aktifimizi kendimiz yarattık. 2007 yılında bunun etkisi ortaya çıktı. 2007’de Türk bankalarının nerdeyse tamamı ağustos ayında finansmanını tamamlamıştı. Bu demek değildir ki, 2008’e etkileri olmayacak. Olacaktır ama 2007’de etkileri çok sınırlı oldu.

‘Sendikasyonlar sorun olmaz’

Önümüzdeki yıl için de etkilemez diyebiliyor musunuz? Sektör dışarıdaki durumu nasıl değerlendiriyor, kişisel olarak nasıl takip ediyorsunuz, 2008’e nasıl yansıyacak?
Büyüme olacak. Yüzde 5 civarında veya 5’in biraz üzerinde olacak. Bankacılık da bundan nasibini alacak, bankacılık da büyüyecek. Ama 2006’daki kredilerin artışına baktığımızda, 2007’de biraz yavaşladı. 2008’de de biraz daha yavaşlayabilir. Ama bence kârlılığa baktığımızda, kârlılıkta hâlâ kuvvetli bir trend göreceğiz. Tehdit eden unsurlar nelerdir diye baktığımızda, faizlerdeki yurtdışındaki süreç 2007 ve 2008’deki maliyetlerimizi artıracak. Sendikasyon kredilerinde maliyetlerimizi artıracak, sermaye piyasalarındaki maliyetleri artıracaktır. Sendikasyon işin bir tarafı. Peki faizini verdiğimiz zaman borçlanabilecek miyiz, bulabilecek miyiz? Burası önemli. Çünkü finanse etmemiz lazım. Sendikasyon piyasalarında bir sakınca görmüyorum. Orada 2007 yılında ne aldıysak, onu aynen uzatırız. İlave alabilir miyiz? Ufak tefek alırız. Sermaye piyasalarına baktığımızda, fon yüklenip gelen özel şirketler kalmadığı için 500-600 milyon dolarlık işlemler zor. 200-300 milyon dolarlık işlemler uzun vadeli 8-10 yıllık, yapılabilir. Ama ciddi bir maliyet olacak.

Esas sıkıntı uzun vadeli borçlanmalarda gözüküyor.
Dediğim gibi hem maliyet artacak hem de tutarları 600-700'dü, şimdi 200-300’lere inecektir.
 
Maliyetlerdeki artışı kredilere yansıtmaya başladınız herhalde.
Şimdiden faizler de artmaya başladı, doğru söylüyorsunuz.
 
Faiz artışından çok teminatları, diğer kredi koşullarını ağırlaştırmak biçiminde oluyor sanıyorum.
Olması gerekiyor tabii ki.
 
‘Konut kredisi patlamaz’
 
Peki, TL ihtiyaç kredilerinin, konut kredilerinin faizlerinde daha hızlı bir düşüş bekleniyordu, biraz duraklama var gibi, doğru mu?
Belirsizlik nedeniyle biraz duraklama olduğu doğru. Sadece yurtdışı değil, Türkiye’deki faiz oranlarının da ne olacağı, konut kredilerinin ne olacağı belli değil. Faizler çok hızlı düşme trendine girebilseydi, Türkiye’de konut kredilerinde belli bir durgunluk yaşardık. Ama sonra korkardık faizler düşecek diye, ondan çok artırırdık. Biraz da onun belirsizliği vardı. Ama hacim olarak artış devam ediyor. Oto kredilerinde çok zorlandı sektör açıkçası. Satışlar durgun oldu. 2008 böyle gider. Ama 2009’un iyi bir yıl olacağını düşünüyorum otomobil kredilerinde. Ama otomobil kredilerinin bilançolardaki yeri gittikçe azalacak. Uzun vadeli baktığımızda filo kiralamalar, kendi otomobil üreticileri üzerinden kredileri finans eden şirketler var. O tarafa kayacaktır. Dünyanın genelinde böyle olmuş. Ben konut, ihtiyaç, proje finansman kredilerinde önümüzdeki 5 yıl çok rahat büyüme görüyorum.
 
Konut kredileri için gelişmekte olan ülkelerdeki fonlar Türkiye’ye akacak ve bu kredilerde patlamalar yaşanacak diye iddialar ortaya çıktı. Bu iddialar abartılı değil mi?
Abartılı. Akacak diye bir şey yok. Zaten, Türk Lirası bulmamız lazım. Yurtdışında Türk Lirası piyasası artık çok sınırlı. Dolayısıyla mortgage kredileri döviz bazında gelişmedi, TL bazında gelişti. TL bulmak da kolay değil. Bir swap piyasası var. O da çok verimliliği olan bir piyasa değil.
 
2007 yılında sektördeki rekabet hangi alanlarda yoğunlaştı?
Her alanda, full devam ediyor. En kötü, en sert rekabetin olduğu yer mevduat. TL mevduatı. Çünkü az, kıt. Onun için en büyük rekabeti burada yaşıyoruz diye düşünüyorum. Bunun dışında bütün bireysel kredilerde ihtiyaç, konut, taşıt, ciddi proje finansmanında öyle.
 
Şube sayıları hızla artmaya devam ediyor, burada bir rekabet var değil mi?
Var. Çok şube açılıyor. 600 şube açılmış. İstikrar, büyüme, bankacılıktaki olumlu gelişmelerin izdüşümü olarak böyle gelişiyor ve şube sayıları artmaya devam ediyor.
 
‘Eskisi kadar büyük borçlanmalar olmaz’
 
Bankacılarda yurtdışından hiç etkilenilmeyecek ve büyüme devam edecek gibi bir yaklaşım var. Kamuoyuna bunlar söylenirken bir yandan temkinli planlar mı yapıyorsunuz?

Tabii ki yapılıyor. Kamuoyunda etkileşim dediğim şey, bir mali kriz yaşanıyor bu da bir etkileşimdir. Bu yansıyacaktır. Sermaye piyasalarına da yansıyacaktır. Eskisi kadar büyük borçlanmalar, 2008’in en azından ilk 6-7 ayı ben görmüyorum, yapamayacağız gibi geliyor.
 
Hâlâ 7. gözden geçirme tamam değil, hâlâ elektrik zammı yapılmadı. Eskiden bütün bu aksamalar mali piyasaları çok etkilerdi. Şimdi niye etkilemiyor?
Göstergeler hayli kuvvetli. Faiz dışı fazlada ciddi bir sapma var, seçimler nedeniyle ve anlayışla kârşılandı. Yüzde 5,5’e inanmış durumda. Piyasalara yapılan bütçe makul geliyor, hem gelir hem gider tarafında tehdit edecek, sapma yaratacak bir şey görmedik. 5,5 de sıkı maliye para politikalarının devam edeceğini gösteriyor. Bütçe açığı hâlâ gayri safi milli hasılanın yüzde üçünün altında, iyi rakamlar bunlar. Bozulma var mı var ama hâlâ tolere edilebilir durumda.   IMF’ye borçluluğun azalmasının verdiği bir güç de var tabii. Zayıf karnımızdan biri, iç borçlanmanın çokluğu ve bunun kısa vadede olmasıydı. O da hem uzun vadeye geldi hem de net kamu borçlanmasının GSMH’ye oranı yüzde 48’e geldi. Buradan baktığın zaman hâlâ iyi.
 
Hâlâ kur üzerine dayalı bir istikrar var. Döviz arzında, kurda bir sıkıntı olursa bu, büyümeyi de diğer dengeleri de etkilemeyecek mi?
Kesinlikle etkileyecek. Zaten bu söylediğimiz rasyolar bile birden kötüleşecek. "Maastricht kriterleri"nde kalır mıyız kalmaz mıyız bilmiyorum ama kötüleşecektir. Sıkı para ve maliye politikasına devam etmemiz şart. Bunlara devam edersek döviz gelmeye devamk edecektir. Bunu gördük, yaşadık.
 
Döviz arzı açısından 2008’de özelleştirme hayati öneme sahip olacak değil mi?
Tabii mali disiplin ve gelir açısından özelleştirme gelirlerinin önemli olduğunu düşünüyorum. Önemliydi de. Özelleştirme finansman açısından da her açıdan önemli.
 
'Faiz indirim talepleri azalacak’
 
Enflasyon bir risk unsuru değildi ama orada da bir kırılma görmüyor musunuz? Tehlike olarak görmüyor musunuz?
Görüyoruz. İnatçılığı ortaya çıkmış durumda. Servis sektörü kırılıyor dedik, son 2-3 dönem iyi geldi. Ama hâlâ kötü. 1.95 iken enflasyon, bir kerelik zamları arındırsanız bile yüzde 1’lik artış var. Bu kötü. Merkez Bankası’nın tavırlarına çok daha dikkatli bakacağız.
 
Buna bağlı faiz indirim talepleri de azaldı gibi.
Daha yavaşlayabileceğini düşünüyorum.
 
Gelişmekte olan ülkeler içinde cari açıkla ilgili eksimiz var ama bir üst sınıfa çıkma imkânımız da var. Ayrıcalıklı konuma gelme imkânı var. Bunun için ne yapılmalı?
Reform süreci devam etmeli. İkinci nesil mikro reformların yapılması gerekiyor. Bunun da yolu, istihdam üzerindeki yüzde 5 yüklerin azaltılmasının mesele olmaması gerekiyor. Hemen yapılması gerekiyor, 2008 yılı içinde yapılması gerekiyor. Bunun gelir kaybının da faiz dışı fazlayla destekleniyor olması lazım. Sıkı maliye politikaları bu nedenle önemli. Kısa vadede yapılacaklar bunlar. Orta ve uzun vadede sosyal güvenlik reformu klasik adıyla kâra delik. Hemen bu reformların yapılması lazım.
 
Dışarısı belirsizken içeride biraz geç kalmadık mı? Örneğin sosyal güvenlik reformu daha önce yapılamaz mıydı?
Sosyal güvenlik reformu en ideali değil. Daha geliştirilmesi gerekiyor ama bu haliyle de gayet olumlu. Ama geçtiğimiz dönem hükümet cumhurbaşkanı çekişmesi oldu, orada kazaya kurban gitti.
 
2008'in 2007’den farkı olacak mı? Örneğin rekabetin yoğun olduğu alanlar değişir mi?
Çok benzer bir yıl bekliyorum. Kamu harcamaları azalıp, özel sektör harcamaları artacak. Seçim farkı ortaya çıkacak. Daha sağlıklı olacak kamu açısından. Özel sektörde de enflasyon açısından faizlerde aşağıya doğru trend, ne kadar hızlı veya yavaş bilmiyorum, özel harcamalarda artış bekliyorum. Eğer yurtdışının etkileşimi az olursa, özel tüketimde artış bekliyorum.
 
Bankacılık sektörüyle ilgili bir yasa hazırlığı var. Bundan beklentileriniz nedir?
Çok beklentimiz yok. Derleme toparlama durumu. Yamalı bohça gibi oldu. Değişik kanunlarla oluşturuldu. Bu da bir fırsat. Büyük bir şemsiye altında çok daha açık bir bankalar kanunu sektöre yakışır diye düşünüyorum. Yapılan çalışmaları destekliyoruz. Yeni bir şey getireceği noktasında ise çok da bir şeye ihtiyacımız yok zaten. Kanun yeni yapıldı. Pürüzsüz yapı, çatısının basit hale getirilmesi lazım.

‘Kâr artmazsa sermaye ihtiyacı doğar’

Birkaç yıl önce böyle bir küresel dalgalanmaya rastlasak çok daha fazla etkilenirdik. Etkilenmememizin nedeni bankacılık kesiminin şimdi çok daha sağlam yapıda olması herhalde. Özkaynaklarda yeni bir güçlendirmeye ihtiyaç var mı?

Şu anda yok. Ama yüksek gibi gözüken kârlar yeterli olmayacaktır. Kârlılığı artırmak gerekecektir, yoksa 2-3 yıl sonra sermaye ihtiyacı çıkacaktır.

Mali sektöre hâlâ derinleştirdik diyemiyoruz herhalde.

Diyemiyoruz çünkü toplam aktiflerin gayri safi milli hasılaya oranı yüzde 90. Bankacılık dışındaki mali sektör hâlâ çok küçük. Böyle baktığınızda mali sektör hâlâ çok sığ ama bu, bu noktada önümüzdeki dönem değerlendirebileceğimiz bir potansiyel olduğunu da gösteriyor.
 
Yıllardır aracılık maliyetlerinin düşürülmesini talep ettiniz, 2008 için umutlu musunuz?
Hiç umutlu değilim ama bize düşen sözlerin artık yerine getirilmesi lazım diyorum.
 
Bunu söylemeye devam edeceksiniz herhalde...
Devam edeceğiz çünkü inanıyoruz. İstanbul’un finans merkezi olmasını konuşuyorsak, o maliyetlerle hiçbir yere gidemeyiz.
 
İstanbul finans merkezi düşüncesi, biraz da buradan kaynaklanıyor herhalde?
Tam da öyle değil ama bir yerde işimize geliyor mu, tabii ki işimize yarar. Bütçe koşulları, 2008’de de zorlayabilir. Bizim burada istediğimiz, bunun artık bir program çerçevesinde açıklanması. 2008, 2009, 2010 önümüzü görmemiz yeter. Yoksa biz yıllarca dayanmışız. Aracılık maliyetleriyle bugüne gelmişiz, bir seneden bir şey olmaz. Önümüzü görmemiz açısından, İstanbul’un finans merkezi olması açısından önemli.
 
Özellikle uluslararası rekabet açısından mı?
Bazı konularda zorlanıyoruz. Düşünebiliyor musunuz; bütün sektörler KDV’yi gider yazar, bankacılık yazamaz. Böyle olunca da sermaye birikimi bizde daha yavaş oluyor.
 
Yabancıların sektördeki payı artık tartışılmaz oldu değil mi?
Gittikçe daha iyi anlıyoruz. Yabancı kim artık onu tartışıyoruz. Bankaları görüyorsunuz tıkır tıkır el değiştirebiliyor. Amerikan bankaları Ortadoğu’ya yatırım yapabiliyor, Hollanda bankası, 3 banka tarafından paylaşılabiliyor. Yabancı bankaların hissedarlık yapıları çok kârışık olduğu için global ekonomide yabancı nedir tartışmalarına gireceğiz.
 
‘Türk bankaları artık global banka olamaz’
 
Uluslararası arenada Türk bankaları ne zaman güçlü olacak?
Türk bankalarının uluslararası banka olmasına bence 94, 98 ve 2001 krizleri engel oldu. Uluslararası banka çıkacağını artık düşünmüyorum. Ama bölgesel banka, hedefini koyup uygulamamız gerekiyor. Bölgesel banka olma şansımız var. Ama global banka olma fırsatı Türk bankalarından kaçtı. Tren kaçtı gibi.

Sektördeki konsolidasyon devam eder mi?
Eder, edecek. Bu ölçek meselesi oldu. Büyük 5-6 banka piyasa paylarını daha da artıracak gibi duruyor. Orta ölçekli bankalar da gayet iyi iş yapıyor gerçi.

‘2006 altın yıldı 2007 platin oldu’
 
2007 yılı Garanti Bankası açısından nasıl bir yıl oldu?
2007 bizim için platin yıl oldu. Sektörün her alanında piyasa payı kaptık. Kârlılığımızı sektör lideri konumumuza getirdik. 2006 altın yıldı, 2007 yılı platin...

2008 için beklentileriniz neler?
Performansımız devam edecek gibi duruyor. Müşteriyi dinleyen, iyi bir ekip var. Müşteri memnuniyetini sağlayan bir banka, bu konuda ödüller alan bir banka. 2008 de iyi bir yıl olacak gibi duruyor. Kârılıkta çok iyi gittik. Bir şey çok çok önemli. Gerek nakdi gerekse gayri nakdi kredilerde en çok kredi veren banka olduk. Bu konuda birinci olduk. 9 ayda durum buydu. 12. ayda da çok değişeceğini sanmıyorum. Her alanda inanılmaz büyüme var kredilerimizde. Aktif büyüklüğünde 3. bankayız ama kredide de 3. bankayız. Bu da düşen enflasyon ortamına en kolay uyum sağlayan banka olduğumuzun net göstergesidir diye düşünüyorum. Toplam kredilerin aktiflerdeki payını yüzde 57-58 civarına oturttuk. Menkul kıymetlerden en az faydalanan bankayız. Bunu yapabilme kapasitemiz var. Gerçek bankacılık ilkesi, Garanti Bankası’nda çalışan 14 bin kişiye işlemiş oluyor.

False