GeriSeyahat Bir şöförle ölüm üzerine sohbet
MENÜ
  • Yazdır
  • A
    Yazı Tipi
  • Hürriyet Twitter
    • Yazdır
    • A
      Yazı Tipi
Bir şöförle ölüm üzerine sohbet

Bir şöförle ölüm üzerine sohbet

GEÇEN pazartesi öğleden sonra bir arabayla Dublin'in denize açılan sahilinde gidiyoruz.Açık denizin öteki tarafı İngiltere. Arada 70 mil var.Karşımızda ‘‘İrlanda Denizi’’, hava tam İrlanda havası.Yani aynı gün içinde dört mevsimi, daha doğrusu iki mevsimi yaşadığınız bir iklim.Güneş açınca güzel bir ilkbahar geliyor, kapanınca ise sert bir sonbahar.Şu an, hafif yağmur yağıyor.Deniz bizim bildiğimiz Ege'den çok farklı.Mavi tonları unutmuş bir deniz.Gri okyanus dalgaları, yolun aşağı kısmındaki sahile vuruyor.Solumuzda ‘‘Bono’’nun evi. Yüksek duvarların arkasına saklanmış büyük bir ev.Demek ki, o müthiş şarkılar bu yüksek duvarların arkasında besteleniyormuş.Onun üç, bilemediniz beş yüz metre ötesinde Chris de Burg'un evi var.Çok sevdiğim ‘‘Lady in Red’’i söyleyen şarkıcı.* * *Biraz daha gidiyoruz.Şoförümüz, sol tarafı işaret ediyor ve ‘‘Neil Jordan'ın evi’’ diyor.O da çok sevdiğim ‘‘Crying Game’’ filminin yönetmeni.Evi 7 milyon Euro'ya almış ama bir kere bile uğramamış.‘‘Burayı müze kütüphane yapacakmış’’ diyor.Arabada çok güzel bir müzik çalıyor.Kim olduğunu sorunca, şoförümüz, ‘‘Frances Black’’ diyor.Hayret, İrlanda müziğini bildiğimi sanıyordum ama adını hiç duymamışım.Nefis bir ses ve nefis bir şarkı.Ve yanımda en az onlar kadar önemli, nefis bir insan.Şoförümüz...* * *71 yaşındaymış. Yirmi yıl önce ağır bir kalp ameliyatı geçirmiş. Ölümden dönmüş.‘‘O günden sonra çok dindar oldum’’ diyor.Kalp ameliyatı geçirmiş ama 71 yaşında hálá çalışıyor. Üstelik o ağır valizleri bile kendisi indirip bindiriyor.Her yıl yaz aylarında turistleri gezdiriyormuş. Turistlerle birlikte İrlanda'nın her bölgesinde hep aynı restoranlara, otellere, müzelere gidiyormuş.‘‘Bütün İrlanda benim geniş bir ailem gibi oldu’’ diyor.Bu arada küçük bir sırrını veriyor: ‘‘Ama her dönüşümde karıma yeniden áşık oluyorum.’’ Karısı 65 yaşındaymış.Ameliyatından kısa süre önce para sıkıntısına düşmüş. Bir bankadan kredi almış. Ama hemen akabinde ameliyat olunca ödemede güçlük çekmiş.‘‘O banka müdürüne gittim, durumumu anlattım. Beni dinledi. Bana inandı. Sonra bana çok güzel bir ödeme planı yaptı. Hatta faizlerini de daha iyi hale getirdi’’ diyor.‘‘O insanı hayatım boyunca hiç unutmayacağım’’ diye tamamlıyor.Babası Alzheimer hastalığından mustaripmiş. Çoğu kez çocukluğunda yaşıyormuş. Her sabah kalkıp, kiliseye gittiğini sanıyormuş.Bir de çocukluğunda oynadığı İrlanda futbolunu...Her gün ‘‘Beni seyrettin mi, iyi oynadım mı’’ diye sorarmış.O da her defasında ‘‘İyiydin ama biraz daha hızlı koşmalısın’’ diye cevap verirmiş.* * *Bir gün babasını karşısına almış. Mavi gözlerine bakarak şunu söylemiş:‘‘Biliyor musun, bütün hayatın boyunca çok iyi bir baba oldun.’’İşte o an kendisini hayretler içinde bırakan bir cevap almış. Alzheimer'ın derin komasındaki yaşlı insan ona bakmış ve ağzından şu cümle çıkmış:‘‘Ben gittikten sonra da bunu hep hatırlayacaksın değil mi?’’Bir an o güne gelip, hemen arkasından yine çalınmış hatıralar dünyasına dönmüş.‘‘İki gün sonra mavi gözlü babamı kaybettim’’ diyor.Ben de ona babamın nasıl öldüğünü anlatıyorum. Nasıl bir sabah uyanıp anneme, ‘‘Bana Kuran oku’’ dediğini, elini omzuna koyup, ‘‘Hakkını helal et’’ dediğini ve sonra üç kere hıçkırarak gözlerini yumduğunu...Bakıyorum. Bir eli direksiyonda, ötekiyle haç çıkarıyor...‘‘İyi insanlar uzun yaşamalı ve böyle güzel ölmeli’’ diyor.* * *Güzel de bir ölüm örneği veriyor. ABD'de tanınmış bir İrlandalı rahip, ölümünden önce neyi var neyi yoksa bağışlamış. ‘‘Neden böyle yapıyorsun’’ diye sorulunca da şu cevabı vermiş:‘‘Bu dünyaya gelirken hiçbir şeyim yoktu. Giderken de olmayacak...’’Sonra ölüler dünyasından çıkıp, hayata dönüyoruz.Futbola çok meraklı. ‘‘Sizin Hakan Şükür'ünüz ne oldu, ondan artık haber alamıyoruz’’ diyor.Bu güzel insanın adı mı neydi?Ben sormadım. O da söylemedi.İki gün sonra uçağımız Dublin'den ayrılıyor. Penceremden bakıyorum. İrlanda Denizi kenarındaki o mahallenin üzerinden geçiyoruz. Hava yine Siyamlı ikizler gibi. Sağımda ilkbahar, solumda sonbahar var.İrlanda arkamda kalırken, şunu düşünüyorum:‘‘Gökyüzünde güneşi bu kadar az açan bir ülkenin insanlarının içinde bu kadar çok güneş açması ne tuhaf...’’
False