GeriSeyahat Bir konak daha yokolmasın
MENÜ
  • Yazdır
  • A
    Yazı Tipi
  • Hürriyet Twitter
    • Yazdır
    • A
      Yazı Tipi
Bir konak daha yokolmasın

Bir konak daha yokolmasın

‘‘Tarih 1751’’. Bir eski konağın altındaki kuyu taşı üzerinde yazılı bunlar. Akıl almaz biçimde hala ayakta ve tam 247 yaşında. Resmi olarak da Kavafyan Konağı İstanbul'un ayakta kalmış en eski tarihi binalarından biri. Bebek'te, Yoğurtçu Zülfü Sokağı'nda tarihi Rum Kilisesi'nin bahçesine komşu bir tarih zengini. Salonunda hala portresi duran Balkapanlılar tarafından yaptırılmış ama içinde beş kuşaktır konağa ismini de veren Kavafyan ailesi oturuyor. Tümü müzikle uğraşan Kavafyan ailesinin beşinci kuşağından 90 yaşındaki Samuel Kavafyan ve eşi 77 yaşındaki Beatrice Kavafyan hala konakta oturuyor.

Konağa 20 yaşında gelin olarak gelmiş Madam Beatrice, ‘‘o zamanlar kocamın ailesiyle, tam 12 kişi birlikte yaşıyorduk’’. Artık nadir kullanılan piyanolar, hepsi başka zamanı gösteren saatler, aile fotoğrafları, kolla çevrilen gramofon, çini sobalar ve bakır tencereleriyle konağın her yanı geçmiş zamanı dondurup, saklamış sanki. Yüksek kubbesi ve nişli duvarı süsleyen resimlerin 18. yüzyıl özellikleri taşıdığı, tavanın bağdadi kubbe olduğu bazı kaynaklarda yazılı. Konağın mimari özellikleri arasında en dikkat çekenler duvar nakışları, barok süslemeli yüklükler, tavanlarda bulunan manzara şeritleri, pencere başlıkları...

Konağın buraya kadar gelen öyküsü insani ve mimari. Hukuki öykünün başlangıç tarihi ise 1983. O yıl Anıtlar Yüksek Kurulu'nun kararıyla konak vakıflara devredilmiş, Kavafyanlar karşı dava açmış ancak olumlu bir sonuç alınamamış. Kendi evlerinde kiracı olarak oturan Kavafyanlar'ın tek sevinci evlerinin yıkılmamasıymış. Ama o sevinç de çok uzun sürmemiş. Çünkü Vakıflar Genel Müdürlüğü konağı özel bir okulun sahibine kiralamış. Koşulları da konağın yıkılmadan, dış görünüşü eskisine benzeyen bir yapıya dönüştürülmesiymiş.

Kavafyanlar, ‘‘evimizi çok seviyoruz, burada yaşadık, burada yaşlandık’’ diyorlar. Sayıları gittikçe azalan konakların ‘‘ellerinden ve elimizden gitmemesi’’ için bir ümitleri var: Mimarlar, akademisyenler ve sivil toplum örgütleri onlarla ilgilenecek mi?

False