Ben yazmadım. Tarih yazdı! (Bir)

Bu yazıyı ben yazmadım. Tarih yazdı… Kalemimi oynatmadım. Arşivi dolaştım.

Haberin Devamı

Sadece koyu renk olanlar bana ait diğerleri ise tarih…

Bazen tarihsel sıralama bazen de kişilerin takibi…
Benimki sadece bir hatırlatma(!)
Size sadece unutmamak(!) yeter!
“Ergenekon ve Balyoz” davasının başrol oyuncuları “şike” davası ile spor yorumcusu oldular…
Bugün “Vazonun çatlaması” ile yol ayrımındalar...
Onları izlemek itirafları dinlemek gibi…
Bugün;
Tarihsel sırayı, adaletsizliği, eşitsizliği yorum yapmadan izleyelim;
Yazı çok uzun ikiye böldüm.
Yarın;
Bakalım 3 Temmuz’dan bu yana kim ne yapıyor?
Ona bakalım…

• 2009 yılı Taraf gazetesi:

“Ergenekon Fenerbahçe’de” manşeti ile çıktı…
Hoppala!

• 2010 yılı Taraf gazetesi ve yazarı Mehmet Baransu;
Yüzlerce askerin tutuklanacağı “Balyoz davası” belgelerini, “bavulla” İstanbul Adliyesine götürdü…
Bavulu Mehmet Baransu’nun taşıdığı görüldü…
Dosya için Mehmet Berk, Bilal Bayraktar ve Ali Haydar adlı savcılar görevlendirildi…
Demokratız ya… “İyidir” dedik...

• 17 Şubat 2011 Yılı Azizi Yıldırım ve arkadaşları;
'Başka suretten delil elde etmek mümkün değil' diyerek- nedenini hala kavrayamadığım nedenlerle- dinlemeye alındı…
Trabzonspor kanadı ise ligin bitmesine bir ay kala (Haziran 2011) dinlenmeye alındı…(koyu renkler benim ilavem olduğunu unutmayın!)
İddianameyi Özel yetkili Savcı Mehmet Berk hazırladı…

• 20.Haziran 2011 Star gazetesi manşeti:
“Fenerbahçe Cumhuriyeti Ergenekon’u” manşetini attı…
Dikkatli olun!
Henüz 3 Temmuz yok ortada…
Hazırlanıyormuşuz meğer… Nereden bilelim?
Elde bayrak dolanıyoruz biz…

Haberin Devamı

• 3.Temmuz 2011;
Fenerbahçe Sor Kulübü Başkanı Azizi Yıldırım ve 40 arkadaşı sabah yapılan operasyonla” terör örgütü kurmak şike yapmak” iddiası ile evlerinden alınarak götürüldü… Bizim evlerde şok!

• 6.Temmuz 2011 Zaman gazetesi Cemaati’n etkili yazarı Hüseyin Gülerce;
6 Temmuz lütfen dikkat! Üç gün bile geçmemiş…
“Futbolun Ergenekon’u” başlıklı yazısını yazdı.
Rantın, kara para aklamanın, şikenin, çetelerin cirit attığı bir alana nihayet sıra Futbola geldi. Futbolda da, "dokunulmaz" denilenlere dokunuluyor, girilemez denilen
alanlara giriliyor? Çünkü Ergenekon ve Balyoz davaları gösterdi ki, bu ülkede artık dokunulmazlar kalmadı. Görevdeki orgeneral rütbeli komutanların tutuklandığı bir Türkiye'de, futbolun ağalarına da dokunmanın yolu açıldı…
Herkes şaşkın…
Ama Bilen; operasyonun neden yapıldığını ve sonucunu biliyor… Hükmü de vermiş…

• 8 Temmuz 2011 Taraf gazetesi Mehmet Baransu;
Aziz Yıldırım Kıbrıs’a kaçacakken yakalandı!
Savcı, şike operasyonunu haber alan Fenerbahçe Başkanı ve ekibinin pazar günü Kıbrıs’a kaçacağını öğrenince düğmeye 24 saat erken bastı…
Bakalım kaçan kim olacak?

Haberin Devamı

• Cemaat ve hükümete yakın medya başta olmak üzere tüm medya:
İddianame sanıklar tarafından bile bilinmeden damgayı vurdular.
19 maçta şike olduğu kesindi…
Daha sonra Savcı Berk, Radikal gazetesine yaptığı söyleşide;
“O dönemde medyada çıkan haberlerin yüzde 90’nı yalandı” dedi.
Keşke o gün, “susun yalan konuşuyorsunuz” deseydi...
Veya “konuşulması yasa dışıdır” deseydi!
Ya da bugün Taraf gazetesine açılan soruşturma o gün açılabilseydi…
Sayın Arınç keşke o gün de hassas olsaydı…
Ama o gün o gündü, bugün ise bu gün(!)
O gün işimize geliyordu. Bugün gelmiyor!

• 08 Ekim 2012 Taraf Gazetesi “Bavulcu” lakabını alan Mehmet Baransu:
Fenerbahçe Spor Kulübü Başkanı Aziz Yıldırım hakkında “sahte çürük raporu alarak askerlik görevinden kaçtığı” iddiasıyla Cumhuriyet Başsavcılığı’na suç duyurusunda bulundu. “Yürü üstüne arkandayız” demişler…

Haberin Devamı

• Milat; “Vazo çatladıktan” sonra:
----- Baransu; eski alışkanlığı ile 2004 MGK karalarını Taraf gazetesinde, yayınladı…
----- Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç; Türk Ceza Kanunu'nu vurgulayarak MGK kararlarının yayınlanmasının ve açıklanmasının suç (!) (Ülkece vakıf olduk) olduğunu dile getirdi.
----- Taraf gazetesi ve Baransu hakkında; Başbakanlık, MİT ve MGK 3 ayrı suç duyurusunda bulundu…

Baransu ve Taraf gazetesi, bu kez zülfüyâra dokunmuştu…
Keşke “Balyoz” ve “Şike” davlarında da bu kadar hassas olsalardı…

***
Biraz da Ergenekon ve Şike davalarının aynı zamanda AKP’nin “gönüllü sözcüsü”; Rasim Ozan Kütahyalı’yı izleyelim;

• 2011 Temmuz ayı
Aziz Yıldırım ve Fenerbahçe’yi “şikeci” ilan etti… Spor yorumcusu oldu…
O dönem Yıldırım’a vuranın pirim yaptığı dönem.
Bilmem devir değişti mi?
Ama bilin ki değişecek!

• 2013 29 Haziran
“Aziz Başkan kendini kurtarmak için Fenerbahçe’yi yaktın…
Fenerbahçe senin sayende paspas oldu” dedi.
Bugünlerde “kutlamak lazım” diyor ama siz boş verin…

Haberin Devamı

• 2013 yılı Kasım ayı:
Vazo çatlayıp kokular yayılınca “uhu” rolüne soyundu.
Gülen’e açık mektuplar yazdı…
Aslında buna itiraflar denebilir. Siz tamamını okuyun.
Ben özet yazdım.
---Problem dershaneler değil devlet (kadroların tasfiyesi) meselelerinde. Bunu hepimiz biliyoruz… Biz pek bilmiyorduk, senden öğreniyoruz…
(koyu renklerin benim yorumum olduğunu unutmadınız değil mi?)
---2007 yılından sonra Hizmet mensuplarının bürokraside özellikle Emniyet ve Yargı da ne kadar kritik yerlere getirildiğini herkes biliyor artık… Sağ olasın emin olduk…
Yoksa topu Cemaate mi atıyorsun? Safız yine inanırız…
---Hizmet hareketine bağlı olduklarını kendileri de açıkça söyleyen polisler ve savcılar kelle koltukta mücadele ettiler. Hataları(!) olsa da özünde çok haklı(!) bir mücadeleydi bu…
---Arada büyük hatalarda yaptılar. Şık ve Şener’in tutuklanması gibi…(itiraf) Ama Başbakan sahip çıktı… Kadirşinastır Başbakanımız. Sizin bir sözünüzle eski günlere dönebiliriz…
Aman kırmayalım şu vazoyu Hocam…
Koku ikimizi de boğar…
(Unutmayın tüm koyu renkler bana ait)

Haberin Devamı

• 24.Kasım 2013 Başbakan Tayyip Erdoğan Rusya'nın St. Petersburg kentinde:
Eğer Cemaat olarak değerlendirilecekse, Cemaatin mensupları, en ileri gelenleri bugüne kadar Tayyip Erdoğan'a ne getirdiler de Tayyip Erdoğan bunu geri gönderdi? Benden geri dönen hiçbir şey yoktur. Buna Rabbim şahittir.
Benim şapkamın uçtuğu andır.
İtiraftır.
Ancak doğal karşılandı…
Ben şaşırdım!
Cumhuriyet’in 90. yaşında;
Başbakanımız; “Ne istedilerse yaptım” dedi…
Ve “biz biliyoruz” dedik…
Kanıksadık…
Tepki vermedik…
Bürokrasiye Yargıya, Emniyete “hizmet” eden elemanları aldım.
Dedi…
“Canın sağ olsun” dedik…
Şimdi atıyorum diyor…
Bizde “sen bilirsin” diyoruz…
Yoksa sende mi topu taca atıyorsun?

***
Biraz da benden;
Vazo kırılmadı. Sadece çatladı…
Dışarıya sızan, koku değil… Türkiye’nin gerçekleri…
“Demokrasi adalet ve hukuk” sanarak gittiğimiz yer…
“Askeri vesayetten kurtulduk” diye sevinirken;
Düştüğümüz, “vesayet ve rezalet!”
Çok açıkça anlatayım…
Ben meselelere çok makro baktım…
Türkiye tarihi darbeler tarihiydi…
Görünür başrolde de hep asker vardı…
Aslında ABD ama karıştırmayayım şimdi kafaları…
Dava başladığında, “vardır bir şeyler” kanaatindeydim...
Büyük ölçüde yanılmışım…
“Şike” çok az ama “teşvik” yapılan bir şeydi…
4 Temmuz günü “Komplo” diyemedim ama “Pusu” dedim.
Sanırım ilk söyleyenim…
Bugün ne diyeceğimi şaşırdım…

***
Her geçen gün davalara olan güvenimi kaybettim…
İşin kötüsü, ülkemin her gün daha demokratik hukuk devleti olma yolunda yürüdüğüne olan inancımı kaybettim…
Belki de yapılmak istenen şey buydu…
Belki bu da yaşamamız gereken bir süreç…
Atatürk bizi alıp 100 sene sonra geleceğimiz yere koymuş…
Başına da “korusun” diye askeri…
Yavaş yavaş sindiriyoruz geldiğimiz yeri…
Kaybettikçe anlıyoruz “özgürlüğün değerini”.

***
Bugün,
“Yüce Atatürk” forması ile sahaya çıkan Fethiyespor, ceza kuruluna sevk edildi…
İzin almamışlar…
Verilir miydi bilmem…
Ama cezaya değer…
Hep birlikte ceza alma zamanıdır…

Neyse;
Biz gevezelik etmeyelim…
Tarih konuşmaya devam etsin…
Uzun yazı sıkıyor…
Devamı yarın…
“3 Temmuzdan bu yana kim nerede ne yapıyor?”
Trabzonspor’un Başkan yardımcısı da ayrıldı…
Yazı daktilodayken tarih değişiyor…
Yetişemeyeceğiz sanırım yazmaya…

Yazarın Tüm Yazıları