GeriSeyahat Baharla gelen yeni mekanlar
MENÜ
  • Yazdır
  • A
    Yazı Tipi
  • Hürriyet Twitter
    • Yazdır
    • A
      Yazı Tipi
Baharla gelen yeni mekanlar

Baharla gelen yeni mekanlar

VİKTOR LEVİ ŞARAPEVİ

Pano Şaraphanesi’ne kardeş geldi

‘‘Beyoğlu'nda ilk kibriti biz çaktık. Pano ile şaraba ruh verdik. Bir zamanlar sadece otel lobilerinde şarap tüketilirdi’’ diyen Pano Şaraphanesi'nin sahibi Fevzi Büyükerol, müşteriden gelen talep üzerine İstanbul'a yeni, özgün bir şarap evi armağan etti. İngiltere Başkonsolosluğu'nun karşısındaki Viktor Levi geçen hafta gayrıresmi açılışını yaptı ve şimdiden şarapseverlerin akınına uğradı.

Ortağı Talip Sönmez ile birlikte yaklaşık bir yıl önce kolları sıvayan Fevzi Büyükerol, Paris Cafe-Bilardo'nun tüm iç dekorasyonunu yeniledi. Viktor Levi ön cephesinde vitraylar, hemen girişindeki duvarlarda alçı ve küfeki tozu karışımından heykeller, Mürefte'de terkedilmiş bir limanın yağlıboya resmi, mozaik desenli tablolar, çerçevelenmiş gazete kupürleri, kurutulmuş asmalardan çelenkler, barda üzüm salkımı şeklinde lambalar, özel avizeler, ferforje asma separasyonlar, sokak levhaları, özgün çeşmesiyle tarihi, nostaljik, keyifli bir mekan olarak cezbediyor. Üç katlı Viktor Levi Şarap Evi barla birlikte 470 kişi kapasiteli ve aralarında yabancı dil bilenlerin de bulunduğu 20 personel görev yapıyor. Alt katın duvarları Bodrum'un kayrak taşlarıyla kaplı.

‘‘Farkınız nedir?’’ diye sorduğumuzda, ‘‘Bu bir efsanenin sürdürülmesidir. Bir devin zerafetle uyanışı bizim sloganımız. Yıllardır bu meslekteyiz. Hedef kitlemiz herkes. Şarap kültürünün gelişmesine katkıda bulunmak istiyoruz. Amacımız kaliteli rekabet’’ diyor Büyükerol. İstanbul'da peşpeşe şarap evleri açılması konusunda ise şunları söylüyor: ‘‘Bir mekan bulan derhal şaraphane açmamalı. Şaraphanelerin kültürü farklıdır. Victor Levi'nin özgün olması için bir hayli araştırdık. Mürefte'deki liman manzarasını Doluca'nın fabrikasını ziyaretimizde bir kitapta gördüm, çok etkilendim ve aynen şaraphaneme aktardım. Heykellerimiz güzel sanatlar öğrencilerinin eseri. Gazetelerdeki şarap haberlerini hiç kaçırmam, hemen keser, herkesin okuyabilmesi için duvarlarımıza asarız.’’

Telefon: 0212 249 60 85

Viktor Levi kimdir?

Viktor Levi Gelibolulu sardalyeci bir ailenin oğludur. Sardalye almak için gittiği Bozcaada'da üzüm toptancılığına ve daha sonra şarapçılığa başlar. İstanbul'a sardalye getirdiği yerlerden alacaklarını toplarken şarap talebi ile karşılaşır. Şarap toptancılığına başlaması böyle olmuştur. Bu tarihte İstanbul'da faal olarak çalışan dört tane şaraphane vardır. Bunlar Pano, Diamandi, İzmirli ve Sofaki'dir. Bu şaraphane sahipleri şarabı en çok biz satıyoruz deyip Viktor Levi'ye istedikleri gibi para ödemeye çalışırlar. Buna sinirlenen Viktor Levi Museviliğin vermiş olduğu kalıtımsal kıvrak zeka ile bunlara ders vermek için kendi şaraphanesini 1914 yılında açar. Böylece faal olarak perakende dünyasına girmiş olur.

Rezzan HASANBEŞEOĞLU

İSMİNAZ

BEŞİKTAŞ'ta Ihlamur Dere Caddesi’nden Fulya'ya doğru giderken sağda bir sokağa saklanmış yeni bir restoran. İki katlı bir ev. Sokakta birçok eski, yarı boş evler arasında temiz yeni restore edilmiş hali ile dikkat çekiyor.

Bir akraba ziyaretini hatırlatan basamaklarla çıkılıp evin kapısından girdiğinizde, üst kata çıkan merdivenler sizi karşılıyor. Camların altındaki pembe masa örtüleri ile uyum içinde pembe tabakların yer aldığı 14 masa bulunuyor. Türk sanat müziği çalıyor. 16 basamakla ikinci kata çıkılıyor. Pencerelerde etekleri el işi dantellli beyaz perdeler, içeriye giren ışığı yumuşatıyor. Duvarda Hoca Ali Rıza'nın eserlerine benzeyen, ahşap evli, boş sokaklı resimler, gravürler. Yerler taş ve kilim döşeli. Değişik köşelerde yapma ve hakiki çiçekler, vazolar. Vitray olarak buzlu cam üzerinde üç kırmızı papatya.

Nuran Tümçelik ve Hürriyet Eyüpoğlu'nun işlettiği mekanın en önemli özelliği temizliğe verilen önem. Örneğin salata malzemesi yıkandıktan sonra ayrıca sirkeli sularda bekletiliyor. Tümçelik, ‘‘Börekten zeytinyağlılara kadar evimizde kullandığımız malzemeyi kullanıyoruz. İnsanlar kendilerini evlerinde hissediyorlar’’ diyor. Cuma günleri açma yufka ile ıspanaklı, pazılı, kıymalı Rumeli börekleri yapılıyor. Çarşambaları da mantı günü. Vişne reçelli sakızlı muhallebi ile doğa çorbasının şimdiden tiryakileri oluşmuş bulunuyor. Gündüz yemek dışı saatlerde çay, kahve yanında börek, çörek bulmak mümkün.

Ek bilgi: İsminaz'ın arka bahçesi de mevcut. Önümüzdeki günlerde bahçede de servis verilmesi düşünülüyor.

Telefon: 0212 259 40 81

Tarık SİPAHİ

MERCANKÖŞK

Yenilebilir çiçekler

ŞAİR İlhan Berk'in dizelerinde de yer verdiği adını, sakinleştirici etkisiyle Ege ve Akdeniz sofralarından eksik edilmeyen ''Mercanköşk'' otundan alan lokanta, yaz aylarında yenilenen mönüsüyle Suadiye'nin alternatif mekanları arasındaki yerini koruyor.

Semra Eker ve Nur Deriş Ottoman'ın sahibi olduğu Mercanköşk, kent insanını rahatlatan şifalı otla özdeşleşen atmosferiyle daha bahçe kapısından adım attığınız anda sizi etkilemeye başlıyor. Renkli camlı kapısından içeriye girdiğinizde de kulağınıza çalan müzik ve koltukların rahatlığıyla yavaş yavaş keyfinizin yerine geldiğini hissediyorsunuz. Lokantanın en az yemekleri kadar ilginç olan objeleri de; çok kollu mumlu şamdan, Rus işi porselen demlikler ve diğer antikalar.

Mercanköşk, Antalya'da Chimera adlı bir seradan gelen çeşitli bitkilerle zenginleştirilen yemekleri, özel tatlıları, kahve ve bitki çayları ile günün yorgunluğunu ya da haftasonunun keyfini çıkartabilmeniz için size ayrı tatlar sunuyor. Ege usulü omlet, hellim peynirli salata, yulaflı hindi şnitzel ya da Lübnan usulü tabbuleye kadar geniş seçenekler sunan mönüsüne yaz aylarında yeni tatlar da ekleniyor. Özellikle patlıcanlı penne, sote sebzeli sarmal börek ve Mercanköşk usulü külbastıdan kebap denemeye değer. Tabakları süsleyen yeşilliklerin arasındaki çiçeklerin yenilebilir olması da keyifli saatlerin en ilginç yanını oluşturuyor.

Değişik bitkilerle tatlandırılan zeytinyağı şişeleri ve ev yapımı reçellerle oluşturulan minik satış reyonu da müşterilerin ilgisini çekiyor.

Telefon: 0216 363 33 32

Figen YANIK

PERA&PERA TERAS

Beyoğlu'nun göbeğinde bahçe keyfi

GEÇTİĞİMİZ aylarda Beyoğlu'nun tarihi adresi Pera Palas'ın altında açılan Pera&Pera, yazlık yerini yine aynı mekanda, otelin terasında açtı.

Pera&Pera Teras da tıpkı kapalı mekanı gibi, ‘‘İstanbullu bir mekan’’ olma iddiasıyla İstanbul'a merhaba dedi. Çok dilli, çok kültürlü kozmopolit İstanbul'un kent yaşamına açılan yeni bir penceresi olduklarını söyleyen işletmecileri, ‘‘Burası, şehirli yaşayanların ve şehiri yaşayanların mekanı’’ diyorlar.

Park ve ulaşım sorunu olmayan, kapısının önünde inilip binilebilen, yaya ulaşılabilen Pera&Pera, değişik puro ve tütün markalarını birarada bulabilmek, Tünel'in en eski müzik mağazası Lale Plak'ın CD vitrinlerinden klasik ve caz müziğini takip edebilmek, yerli ve yabancı günlük gazete ve dergilere göz atabilmek, Librairie de Pera'nın meraklıları için oluşturduğu kitabevinde sanat, yeme-içme, müzik, İstanbul gibi konularda kitap karıştırabilmek gibi 'ince' zevkler ve seçenekler sundu müşterilerine, kış boyunca.

Pera&Pera Teras ise yaz festivalleri ile canlanan İstanbul'da gösteri öncesi ve sonrası buluşulan, iş çıkışlarında uğranılan, dünyanın en etkileyici şehirlerinden birinde yaşanıldığını hatırlatan bir mekan olmaya hazırlanıyor. Ama İstanbul'un mevsim özellikleri dikkate alınarak, kapalı mekan da haziran sonuna kadar açık tutulacak. Her gün sabah 10:30'dan gece 24:00'e kadar, kentin yoğun kalabalığından kaçıp kafa dinlemek için gidebilirsiniz Pera&Pera Teras'a. İstanbul'un tarihi siluetine karşı, gün boyunca sandviç, pizza, soğuk bar yemekleri, salata, sorbe ve pastalardan tadabilir, yemek, içki ve kahveyle keyif yapabilirsiniz.

Telefon:

0212 243 05 05

False