Ayşe nineden Karaburun felsefesi: Yesinler, gezsinler geçene mazi derler

Güncelleme Tarihi:

Ayşe nineden Karaburun felsefesi: Yesinler, gezsinler geçene mazi derler
Oluşturulma Tarihi: Ocak 10, 2017 21:22

İzmir’in ilçelerinden olan 9 bin 500 nüfuslu Karaburun’da 60 yaşın üzerinde toplam 3 bin 69 kişi yaşıyor. Karaburun’da günü yaşama felsefesi genel hayat tarzını yansıtıyor. Bu felsefenin örneklerinden biri de 98 yaşındaki Ayşe Pakize Birgül. Gençlere bir tavsiyesi olup olmadığını sorduğumuzda “Gençliğinizi haram etmeyin” diyen Ayşe nine, şöyle devam ediyor: “Yesinler, gezsinler... Geçene mazi derler.”

Haberin Devamı

Karaburun ve köyleri hem denizin hem de toprak ve ormanın nimetlerinden yararlanıyor. Yakın zamana kadar ulaşımın nispeten zahmetli olduğu coğrafyada toprak ekileni fazlasıyla vermiş. Zeytinyağı da ömre ömür katmış. Hâlâ kendi zeytin ağaçlarından yağlarını, zeytinlerini, hurmalarını yetiştiriyorlar. Gençlerin birçoğu büyük kentlere göçse de geride kalan anne-baba, dede-neneler çok çalışan ama kalender ve kolay mutlu olan insanlar. Karaburun’da günü yaşama felsefesi genel hayat tarzını yansıtıyor. İşte o felsefeyi yaşatanlardan biri de Ayşe Pakize Birgül. Kösedere köyünde yaşayan Ayşe Pakize Birgül, 98 yaşında. 3 çocuk dünyaya getirmiş. Bir evlat, bir de yetişkin torununun acısını yaşamış. İyi olduğu için şükrediyor. Tek şikâyeti bir hafta önce başlayan cilt alerjisi.

Haberin Devamı

İSMET PAŞA’YI ANLATTI

Birgül için okul yılları ayrı bir öneme sahip. Derslerini, her yıl sınıfını iftiharla geçtiğini detaylarıyla anlatan Birgül, ikinci sınıftayken Karaburun’a gelen İsmet Paşa’yı karşılamasını anlattı. “Baştan anlatsam dinler misin?” diye sözlerine başlayan Birgül, heyecanla devam ediyor:
“İlkokul ikinci sınıftayım. İsmet Paşa gelecek dediler. ‘Ben de gideceğim’ dedim. ‘Çok küçüksün, denize düşersin’ dediler. Yine ‘Gideceğim’ dedim. Okul formalarımı giydim, potinlerimi çektim, hazırlandım. Elime bayrağı aldım. Karaburun bayraklarla süslenmişti. İğne atsan yere düşmezdi. Motorlarla İsmet Paşa’yı karşılamaya gittik. ‘Çok yaşa ey kahraman, genç İsmet’ diye bağırıyorlardı. 5-10 kişiydiler. İçlerinde iki üniformalı vardı. Hangisi İsmet Paşa kimse bilmiyor. Öğretmenim, ‘85 (okul numarası) acaba nerede?’ diye seslendi. Korkudan titremeye başladım. Bana, ‘Gel gel korkma, İsmet Paşa’ya bir hoş geldin çek’ dedi.

Haberin Devamı

BALIK, KEKLİK, TAVŞAN

Baktım karşımdakilerin hepsi yabancı. Acaba hangisi İsmet Paşa? Durdum, ‘Hoş geldiniz, sefa geldiniz İsmet Paşa Hazretleri. Tabii bizi görmeye geldiniz ama biz hanginizin İsmet Paşa hazretleri olduğunuzu bilemiyoruz’ dedim. Siyah sivil elbiseli, kasketli biri aralarından ayrıldı, geldi. ‘Benim yavrum İsmet Paşa’ dedi. Oradaki kaymakam, hâkim, müftü herkes benim söylememle öğrendi İsmet Paşa’yı.”
Kaptan ve köyün muhtarı olan babasının aynı zamanda yazlık, kışlık, güzlük olmak üzere 3 ayrı bahçesi olduğunu anlatan Birgül, “Her şey yetiştirirdik. Denizden de balık gelirdi” diyor. 3 sene süren nişanlılıktan sonra evlenen Birgül, “Gençken çok isteyenim oldu. İstanbul, Karşıyaka, Manisa’dan gelirlerdi. ‘Başına taç, göğsüne elmas, pantetif (bilezik) takacağım’ derlerdi. Kocam da 9 sene istemişti” diyor. Eşinin ‘kara avcısı’ olduğunu belirten Birgül, “Çocuklarımın katıkları keklikti, tavşandı. Zeytin, zeytinyağı, peynir, zerzevat, üzüm her şeyimiz oldu” diyor.

Haberin Devamı

HÂLÂ ‘PETROL’Ü SÖYLÜYOR

Ayşe Pakize Birgül nene, “Üçüncü sınıftan bir şiirim var, dinler misiniz?” dedikten sonra bize uzun şiiri teklemeden okudu. Ajda Pekkan’ın ‘Petrol’ şarkısından da bir bölüm seslendirdi. “Dünyaya tekrar gelsen ne yapmak isterdiniz?” sorusuna karşılık, “Gene aynını yapardım. Ama annemin-babamın evini her zaman için arzu ediyorum. Parmaklarıma mum yaksam da arasam da bulamam” diyor. Gençlere “Gençliğinizi haram etmeyin” diyen Birgül şöyle devam ediyor: “Yesinler, gezsinler... Geçene mazi derler.”

Ayşe nineden Karaburun felsefesi: Yesinler, gezsinler geçene mazi derler

YAŞLILARA GENÇLERLE GEÇİNME TAVSİYESİ: SİL AĞZINI OTUR

KÖSEDERE köyüne komşu köyden gelen 102 yaşındaki Saniye Kundakçı, o gün bugündür kâh dağdaki evlerinde kâh burada yaşıyor. 5 evlat büyüten Kundakçı, dönüşümlü olarak evlatlarının yanında kalıyor.

Haberin Devamı

Kurtuluş Savaşı yıllarında, henüz çok küçük bir çocukken Eğlenhoca köyünden geçen ‘Mustafa Kemal’in askerleri’ni hatırlıyor. “Onlar kapımızdan geçtiğinde üzüm, ekmek ne varsa verirdik” diyor. Ne tansiyon ne de diyabet gibi kronik bir sağlık sorunu var. Ayaklarının ağrısı nedeniyle çok fazla yürüyemiyor. Gözleri ve kulakları zayıflamış ama “Her gün ‘Çok şükür, Allah beni çok seviyor’ derim. Biz yerli insanız. Çocuklar temelli benim başımda duramazlar. İşe gidecekler. Önüme koyarlar yerim. Zamanında ben çocuklarıma hizmetkâr oldum. Aç bırakmadım. Şimdi onlar bana bakar” diyor.

‘ANNEM ÇOK ÇEKTİ’

Saniye Kundakçı uzun yaşamak için “Hem iyi hem de kötü... Yine şükür, yine şükür. Yıllar zamanına göre hızlı, zamanına göre hızsız geçti” diyor.
45 yıl önce eşini kaybeden Kundakçı, “Çalışacaksın ki doyacaksın. Tütün dikerdik, ekin, anason ekerdik. Bağımız, üzümümüz, zeytinimiz, hayvanımız olurdu... Şimdi ne bağ var ne anason ne de tütün” diyor. Ekip biçtikleriyle beslenmişler. Üzüm, yemiş, bal, peynir kızartması, kaymak, zeytin, avcı eşinin getirdiği av etleri en çok yediklerinden. En güzel yaşları sorduğumuzda, “Bunu ne sorup duruyorsun? Gençlik yaşları tabii ki. 25-30, 40-50...” diyor. Kızı Şöhret Gürbüz, “Annem çok çekti, zor koşullarda yaşadı, çok çalıştı. Ama eskiden beri ‘karnı geniştir’ (umursamaz). Yakın zamana kadar evinde tek başına yaşadı. Biz destek olduk. Bir tek dizleri ağrıdığı için ilaç kullanır. Başka ne şikâyeti var ne de ilacı” diyor.

Haberin Devamı

Gençlere bir mesajı olup olmadığını sorduğumuzda Kundakçı, “Bir şey demem. Kendileri bilir. Sen ‘şunu yapacaksın’ demem. ‘Sil ağzını otur’ (karışmam)” diyor.

GEREKSİZ İLAÇ KULLANMAYIN

Yaşla birlikte artan sağlık sorunlarının kontrolü için yaşlılar bazen çok sayıda ilaç kullanmak zorunda kalıyor. Türk Geriatri Derneği Yönetim Kurulu Üyesi Prof. Dr. Yeşim Gökçe Kutsal, yaşlılara doğru ilaç kullanımıyla ilgili şu hatırlatmalarda bulunuyor:

Doktorunuzun önerdiği ilaçları, doktorunuzun kontrolü altında kullanın.

Gereksiz yere çok sayıda ilaç kullanmayın.

İlaçlarla bitkisel ürünleri birbirine karıştırmayın.

Doktorunuzdan fazla ilaç yazmasını talep etmeyin. Her sorun için ilaç gerekmeyebilir.

2050’DE 30 MİLYON YAŞLI

GEROATLAS (Türkiye Gerontoloji Atlası Araştırması) kapsamında 60 yaş ve üzeri 35 bin 236 kişi ile görüşüldü. Çalışmanın başındaki Akdeniz Üniversitesi Gerontoloji Bilim Dalı Başkanı Prof. Dr. İsmail Tufan, Türkiye nüfusunun 2050 yılında 100 milyona yaklaşacağını, bunların 30 milyonunun da yaşlı olacağını söylüyor. Türkiye’de yaşlıların yüzde 83’ünün doğrudan geliri bulunmadığını belirten Prof. Dr. Tufan, yüzde 62’sinin de sosyal güvenceden yoksun olduğunu söylüyor.

Ayşe nineden Karaburun felsefesi: Yesinler, gezsinler geçene mazi derler

SADECE AİLE BAKAMAZ DEVLET YÜKE ORTAK OLMALI

Türkiye Gerontoloji Atlası Araştırması’nın (GEROATLAS) başındaki Akdeniz Üniversitesi Gerontoloji Bilim Dalı Başkanı Prof. Dr. İsmail Tufan, her geçen gün yaşlı sayısının arttığı Türkiye’de, yaşlı bakımının sadece ailelere bırakılmayacağı görüşünde. Prof. Dr. Tufan şunları söyledi: “2050 yılında Türkiye’de ortalama yaşam süresi erkeklerde 80, kadınlarda 85 yıl olacak. Yaşlılara şimdiye dek lafta saygı gösterdik, şimdi artık icraatta saygımızı gösterme vakti. Yaşlılığın yükünü sadece aile taşıyamaz, artık devletin de bu yüke ortak olması gerekir. Yaşlı bakımını temizlik işi zannedenler, ne temizlikten anlıyor ne de yaşlı bakımından. Bakım hizmetleri sağlık hizmetleriyle karıştırılmamalı. Yaşlılar arasında sosyal ölüler çoğalıyor. Hastane sayısını çoğaltarak yaşlılık problemini çözemeyiz, önemli olan sağlıklı yaşlıları çoğaltmak.”
Gerontoloji Atlası Araştırması’nın diğer sonuçları şöyle:

Yaşlıların yüzde 80.8’i huzurevinde kalmak istemiyor.

60 yaş ve üstünün yüzde 25’i günlük ihtiyaçlarını karşılamada güçlük çekiyor.

Yüzde 33’ü yatalak.

Yüzde 75.6’sı beslenmesine dikkat etmiyor.

10 yaşlıdan sadece biri düzenli kontrollerini yaptırıyor.

Boş zamanlarında kadınların yüzde 98’i, erkeklerin de yüzde 88’i televizyon izliyor.

Yüzde 25.9’u kuşaklararası dayanışmadan memnun değil.

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!