“Sonsuz Matem: Muharrem”

Güncelleme Tarihi:

“Sonsuz Matem: Muharrem”
Oluşturulma Tarihi: Aralık 14, 2010 16:12

Oruç ibadeti Alevi inancında tamamen kişisel gönüllülük ilkesi ile işler. Tutmayanlara yönelik bir yaptırım veya ceza uygulaması Alevi inanç anlayışıyla bağdaşmaz. İbadette önemli olan aç kalmaktan ziyade Kerbela’da çekilen o acıları ve yası anlamak, aynı zamanda mazlumun yanında durabilme refleksini toplumda oluşturmaktır. Kişi, Muharrem matemi süresince bu noktaları kavrayabiliyorsa, ibadet ile ulaşılmak istenen hedefe varmıştır.

Haberin Devamı

AABF İnanç Kurulu Başkanı Cafer Kaplan:

KERBELA'NIN ACISI DİNMEZ

Kerbela sadece Aleviler için değil, İslam dünyası için de travmatik bir olaydır. Fakat Alevi toplumu bu durumu daha fazla içselleştirmiş durumda. Bu fark nereden kaynaklanıyor?

Bütün İslam âlemi bu olayı lanetliyor ama Anadolu Alevileri bu kıyımı ve acıyı daha çok hissediyorlar. Hz. Hüseyin’in Kerbela’da haksızlığa karşı çıkan, mazlumun yanında olan kimliği, Alevi inancını ayakta tutan değerlerle örtüşmesinden dolayı toplumumuzun tamamında bu hassasiyet görülmekte. Alevi inancı ve değerleriyle bütünleşen İmam Hüseyin algısı, Yezide yani kötülüğe karşı mücadele eden, ser verip de sır vermeyen yapısıyla toplumumuzun gönlüne taht kurmuştur. Bu tavır doğrultusunda, Alevi toplumunda dini, dili, ırkı ne olursa olsun, her zaman mazlumun ve ezilenin yanında saf tutmayı kendine şiar edinmiş bir anlayış hâkimdir. Her zaman haktan ve adaletten yana olan bu tavrı da inançları içinde yaşatarak bugünlere getirmişlerdir.

Şüphesiz Alevilerin tek ibadeti Muharrem Matemi değil ama en önemlisi “Muharrem Matemidir” dersek, doğru bir değerlendirme olur mu?

Alevi toplumunda inanç boyutunda Cem erkanı veya Görgü erkanı gibi ibadetler yer almakta ama “Muharrem Matemi” Aleviler için kendi başına bir tarihtir. Hem az önce belirttiğim ve İmam Hüseyin’le hayat bulan değerlerin vurgulanması adına olsun, hem de ibadetin sonunda İmam Zeynel Abidin’in sağ kalması nedeniyle kesilen şükran kurbanı olsun, Alevi inancında önemli bir yere sahip bir ibadet zamanıdır. Uğradığı katliam karşısında Hz. Hüseyin’in sahip olduğu masumiyettin vurgulanması ve bu tavra sahip çıkılması adına önemli bir ibadettir. O gün en yakınımızı kaybettiğimizdeki ruh haline yakın bir sükûnetle ibadetimizi yerine getiririz.

Alevilikte düşkünlük gibi bir kavram var. Oruç tutmayan Aleviler düşkün olarak mı kabul ediliyor? Oruç tutmayan Alevilere karşı ne tür yaptırımlar var?

Düşkünlük, oruç tutmanın veya tutmamanın dışında bir olgu. Alevi inancında düşkünlük; Alevi yol ve erkânları içerisinde yer alan kurallara uymama veya toplumsal normlar bağlamında kişinin yüz kızartıcı suçlardan herhangi birisini işlemesi halinde gündeme gelen bir durumdur. Yoksa oruç tutmayanlara yönelik böylesi bir uygulama söz konusu olamaz. Oruç ibadeti inancımızda tamamen kişisel gönüllülük ilkesi ile işlemektedir. Tutmayanlara yönelik bir yaptırım veya ceza uygulaması inanç anlayışımızla bağdaşmamaktadır. Az önce de belirttiğim gibi bu ibadetimizde önemli olan aç kalmaktan ziyade Kerbela’daki o çekilen acıları ve yası anlamak, aynı zamanda mazlumun yanında durabilme refleksini toplumumuzda oluşturmaktır.

Sünni İslam’da bazı ibadetlerde kadın ve erkekler arasında uygulama farklılıkları mevcut. Örneğin kadınlar Cuma namazını cemaatle kılmazlar. Alevilik inancında da Muharrem mateminin içinde veya dışında böylesi ayrı uygulamalar söz konusu mu?

Muharrem Matemi ve cemlerimiz de dahil olmak üzere hiçbir ibadetimizde cinsiyete dayalı ayrı uygulamalar bulunmamaktadır. Aksine canlarımızın cemal cemale baktıkları ve ayrıma mahal verecek hiçbir kriterin bulunmadığı bir anlayışla ibadetlerimizi yerine getiriyoruz. Canlarımızın özüyle gönlüyle tertemiz, kinden ve kibirden arınmış, vicdani muhakemesini yapmış bir şekilde meydanımıza gelmesini istiyoruz. Bu Alevi inancı için en ideal söylem ve anlayıştır.

Zaman zaman Alevi toplumunda İslam’ın içi-dışı tartışmaları yapılıyor. Bu bağlamda Muharrem ibadeti Aleviliğin İslam içinde olduğunun bir kanıtı mıdır?

Bir yanlış anlaşılmayı düzeltmek gerekirse, bu konu Alevi toplumunun içerisinde tartışılan bir konu değil, tartıştırılan bir konudur. Alevi toplumu adına hiçbir can alıcı sorununu çözmeye yardımcı olmayacak bir tartışma olması nedeniyle gerekli bir tartışma olarak görmüyoruz. Aleviler, Hak-Muhammed-Ali üçlemesini, Kerbela’yı ve 12 İmam sürecini kendi ibadetlerine, inançlarına ve gülbenklerine (dualarına) taşıyorlarsa, İslam’ın tasavvufu ve Batini felsefesini yansıtan bir inançtır. Elbette ki Aleviliğin ortaya çıktığı coğrafi bölge nedeniyle farklı inançlarla da bazı konularda benzerlik taşıyor olmasını da anlayışla karşılamalıyız.

Önemli olan ibadetimizin temelini oluşturan değerlere bağlı kalabilmektir. Şunu kesinlikle belirtmeliyim ki; Alevilik bugünkü Emevi İslam anlayışı ile hiçbir benzerlik göstermezken, Ehlibeyt’in değer yargılarını tamamen içselleştirmiş bir boyutu yaşamaktadır.

Normalde Muharrem Orucu 12 gün tutulmakta. Fakat bazı Alevilerde bu süre 15 güne çıkabiliyor. Bu farklı uygulamaların nedeni nedir?

Bu ibadetimizde kabul gören yaklaşım 12 gün boyunca oruç tutmak ve onüçüncü gün Aşure pişirmektir. 15 gün süren oruçlar ise Muharrem orucu başlamadan önce tutulmaya başlanan üç günlük “Masum-u Pak” orucu ile yas-ı matemin birleşmesinden ortaya çıkmıştır. Bazı yörelerde canlarımız bu orucu da tutmak istiyorlar. Biz de inancımızda gönüllük esas olması nedeniyle sabit bir uygulamayı uygun bulmuyoruz. İsteyen canlarımız bu nedenle “Masum- Pak” orucu ile birlikte 15gün oruç tutabiliyorlar.

Nedir bu “Masum-u Pak” orucu?

Kerbela’da 1 ile 7 yaş aralığında katledilen üç Ehlibeyt soyundan gelen çocukta bulunmaktaydı. Bu sabiler Alevi inancında yaşları itibari ile “Masum-u Pak” yani en temiz masumlar olarak adlandırılır. Onlar içinde üç günlük bir oruç tutulur.

Almanya Alevi Gençler Birliği(AAGB) Genel Başkanı Serdar Akın:

ALEVİLER TÜM KATLİAMLARI İÇSELLEŞTİRDİLER

Muharrem Orucu denildiğinde gençler ne anlıyorlar? Burada bir kin veya öfke duyuluyor mu?

Muharrem orucunda bir kin veya öfke duymaktan ziyade daha çok taraf olma duygusu ön plana çıkıyor. “Eğer o gün Kerbela’da olsaydım elimden gelen fedakârlığı yapardım. Bugün de doğru olanın yanındayız“ mesajını vermek adına ibadetlerimizi yerine getiriyoruz. Amacımız ayrışmaları derinleştirmek değil, aksine ayrışmaları azaltacak olan “mazlumun yanında durabilme” anlayışını insanlar arasında yaymaktır.

Alevi toplumunda Kerbela’nın hala günümüzde devam eden bir olgu olduğuna yönelik bir algı var. Sizin bakışınız nedir bu konuda?

Aleviler Kerbela özelinden insanlığa yönelmiş tüm katliamları içselleştirmişlerdir. Kerbela’nın hala günümüzde devam etmesine yönelik algının kaynağı da budur. Kerbela’ya ihtiva ettiği ögeler açısından bakıldığında bu tür katliamların arkasındaki zihniyeti teşhir etmesi bakımından oldukça iyi bir örnektir. İyi ile kötünün, zalim ile mazlumun en keskin şekilde ayrıştığı bir olaydır Kerbela.

Alman kamuoyu Alevilerin farkında mı? Yoksa göçmenleri homojen bir yapı olarak mı görüyorlar?

Haberin Devamı

Her geçen gün daha fazla Alevi toplumunun farkında oluyorlar. Siyasetçilerin uyum konusunda ısrarla Alevileri örnek göstermelerini de bu kapsamda değerlendirmek lazım. Alevi toplumu “pozitif uyum” konusunda gösterdiği başarılı performans nedeniyle inancımızda Alman kamuoyunun ilgisini çekmekte.

Muharrem mateminde Almanya Alevi Gençler Birliği olarak özel bir etkinlik programınız var mı?

Federal düzeyde özellikle Türkçe'ye hâkim olmayan üçüncü ve dördüncü nesile yönelik bilgilendirme broşürlerini hazırlıyoruz. Bu çalışmamızı eş zamanlı olarak Alman kamuoyuna yönelikte sürdürüyoruz. Yerel düzeyde ise Alevi Kültür Merkezlerimizde 12 gün süresinde düzenlenen toplu oruç açımlarında bir günlük organizasyonu gençlik kolları olarak bizler yapıyoruz. Ayrıca gençlik kurumu olarak Muharremin ardından düzenlenen cem erkânlarında ve Aşure dağıtımlarında da aktif görev alıyoruz…

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!