Oyla değil, kurayla
Güncelleme Tarihi:
‘Cicero’ Almanya’da aylık yayınlanan bir siyasi kültür dergisidir. 2017 yılındaki bir sayısında, ‘Demokrasi krizi- Kura usulü neden alternatif değildir’ başlıklı geniş bir haber yayınladı. ABD’nin o dönemdeki Başkanı Donald Trump’a, Brexit’e (İngiltere’nin Avrupa Birliği’ni terk etmesi) kararına ve aşırı sağcı Marine Le Pen’in Fransa Cumhurbaşkanı olarak Elysee Sarayı’na yerleşme yolunda olduğuna işaret edilen haberde, “Dünya çığırından çıktı, demokrasi krizde” denildi.
Welt gazetesinin 2016 yılında “Seçimlerden vazgeçilsin, zar atmak daha iyi” başlıklı haberine dikkat çekildi.
Haftalık Die Zeit gazetesinin “Batılı demokrasilerin bir temsil sorunu var. Eskiden Federal Meclis’te ilkokul mezunu milletvekilleri otururdu. Çoğu esnaf, zanaatkar, sıradan insanlardı. Bugünkü milletvekillerinin çoğu yüksek öğrenim görmüş, hukukçu. Kura çekimiyle belirlenecek bir meclis, seçilmiş parlamenterlerden daha önemli kararlar alacağından bu temsil sorununun çözümüne de katkıda bulunur” görüşünü savunduğuna da yer verildi.
Ve Cicero, Belçikalı filozof, arkeolog David Van Reybrouck’un ‘Against Elections’ (Seçimlere Karşı) başlıklı kitabında “İnsanların çoğu, milletvekillerinin kendilerini temsil etmediğini düşünüyor” diye yazdığını ve milletvekillerinin seçim yerine kura usulüyle saptanmasının propagandasını yaptığını da hatırlattı.
BİRİ SEVİNDİ, DİĞERİ ÜZÜLDÜ
Evet...
“Egemenlik milletindir”, “Hakkaniyet ulusundur” ilkesinin vazgeçilmez olduğu demokratik sistemi korumak ve savunmak dururken, bu kura sistemi de nerden çıktı?
Hem de durduk yerde.
Hiç de öyle durduk yerde değil.
Geçen pazar günü Berlin’de Eyalet Parlamentosu ve belediye seçimleri yapıldı.
Çünkü 26 Eylül 2021 tarihindeki genel seçimlere paralel olarak Berlin’de yapılan seçimler, usulsüzlük yapıldığı gerekçesiyle mahkeme tarafından iptal edilmişti.
12 Şubat’ta yapılan Berlin Eyalet Parlamentosu seçimlerinden CDU yüzde 28.2’yle ‘en güçlü parti’ olarak çıktı.
SPD yüzde 18.4, Yeşiller yüzde 18.4, Sol Parti yüzde 12.2 ve Almanya için Alternatif (AfD) yüzde 9.1 oranında oy aldı.
Yüzde 4.6 oyla FDP ise yüzde 5 barajına takıldı.
Berlin Yüksek Seçim Kurulu, bu kez seçimlerde sorun yaşanmadığı açıklamasında bulundu.
Ancak çok geçmeden Berlin’in Lichtenberg İlçesi 3. seçim bölgesinde mektupla kullanılan 466 oyun bir ihmal sonucu zamanında temsil edilmediği ortaya çıktı.
Seçim bölgesindeki CDU’lu direkt aday Dennis Haustein çok az farkla da olsa “Seçimleri kazandım” diye sevinirken, yapılan bu hata ortalığı karıştırdı.
2021’de aynı seçim bölgesini kazanan Sol Parti’nin direkt adayı Claudia Engelmann, sadece 10 oy farkla seçimi kaybetmenin üzüntüsünü yaşarken, yeniden umutlandı.
‘OLMAZ BÖYLE BİR ŞEY’ DEDİLER
Tabii aynı zamanda “İki adayın da oyları eşit olursa ne olacak?” sorusu gündeme geldi.
Berlin’deki Seçim Yasası’na göre böyle bir durumda Yüksek Seçim Kurulu Başkanı’nın ‘kura yöntemiyle’ kimin kazandığını belirleyeceği ortaya çıktı.
Bu, Berlin’de ve muhtemelen Almanya’da bir ilk olacaktı...
“Olmaz böyle bir şey” diyenler oldu.
O seçim bölgesindeki tüm oyların yeniden sayılmasını gündeme getirenler oldu.
Hatta kaybetse bile Sol Parti’nin mahkemeye başvuracağını söyleyenler bile oldu.
Perşembe günü öğleden önce, zamanında teslim edilmeyen oylar sayıldı.
İki adayın da eşit oy aldığı belirlendi.
Yine ‘kurayla belirleme’ tartışmaları yoğunlaşırken, oy sayımında bir hata yapıldığı ve CDU’lu adaya verilen 9 oyun gözden kaçtığı ortaya çıktı.
Ve böylece Sol Partili Claudia Engelmann’ın arayı kapatamadığı, CDU’lu Dennis Haustein’ın seçimi kazandığı belirlendi.
Tabii seçmenlerin oylarıyla değil, bir milletvekilinin ‘kura’ ile belirlenmesi ayıbı da yaşanmadı.
Milletin elinden egemenlik hakkı alınmadığı gibi demokratik bir hukuk devleti olan Almanya’nın başkenti Berlin’de ‘demokrasi ayıbı’ da yaşanmadı.