Ortaklık zordur

Güncelleme Tarihi:

Ortaklık zordur
Oluşturulma Tarihi: Ekim 28, 2010 00:00

HIRİSTİYAN Demokrat/Hıristiyan Sosyal Birlik Partileri (CDU/CSU) ile Hür Demokrat Parti'den (FDP) oluşan koalisyon hükümeti, iktidarda ilk yılını doldurdu.

Haberin Devamı

Muhalefet partileri, Merkel hükümetini beceriksizle suçlayıp adeta topa tuttu.
Bunu yadırgamamak gerekir...
Çünkü muhalefetin işi budur...
Hükümetler ne kadar iyi iş yaparsa yapsın, dünyanın her yerinde muhalefet hep yapılmayanları, yapılamayanları ön plana çıkarır.
Bu, Almanya'da da böyledir...
Alman Sosyal Demokratların “anıt adamı” olarak bilinen Willy Brandt, Doğu Almanya adına casusluk yapan danışmanı “Guillaume Affaire”i yüzünden 1974 yılında başbakanlık koltuğunu bırakmak zorunda kaldığında Bochum Ruhr Üniversitesi'nde öğrenciydim.

SPD'li Brandt'ın FDP ile 1969 yılında oluşturduğu koalisyon hükümetinde çok sancılar yaşadığını hatırlıyorum.
Brandt'ın yerine geçen Helmut Schmidt'in de işi kolay olmadı.
FDP'nin “cephe değiştirmesi” üzerine Schmidt'in 1 Ekim 1982'de koltuğundan olduğunda Hürriyet'te gazeteciydim.
Schmidt'in yapıcı güvensizlik önergesi ile Almanya'nın yeni Başbakanı seçilen Helmut Kohl'ü tebrik etmek için yerinden kalkıp isteksiz bir biçimde yanına doğru yürüyüşünü hala dün gibi hatırlıyorum.

16 yılı aşkın süre görevde kalan ve “kara dev” olarak nitelenen Helmut Kohl'ün FDP ile ortaklığında yaşadığı sorunları da, sıkıntıları da unutmadık.
Tabii Helmut Kohl'ün gidişini ve Gerhard Schröder'in gelişini de...
1998 yılında Gerhard Schröder'in Yeşiller'le zorlu koalisyon pazarlığı da hala hafızamda.
18 Eylül 2005 akşamı seçim sonuçları şekillendikten sonra dönemin Başbakanı Gerhard Schröder, koltuğuna göz diken CDU lideri Angela Merkel'e “Bayan Merkel, sizi sosyal demokratların destekleyeceğini herhalde düşünmüyorsunuzdur” dediği halde, partisinin birkaç gün sonra CDU/CSU ile pazarlığa oturduğuna ve “büyük koalisyon hükümeti”ni oluşturduğuna hep birlikte tanık olduk.
Willy Brandt da, Helmut Schmidt de, Helmut Kohl de hiç şüphesiz liberallerle sevdikleri için değil, mecbur oldukları için ortaklık ettiler.

Yani bu ortaklıkların hiçbiri de “aşk evliliği” değildi...
Bir yerde zorla evlilikti...
Yani mecbur oldukları için...
Aynı durum Merkel'in SPD ile büyük koalisyon oluşturması için de geçerlidir.
Tıpkı FDP ile bir yıl önce oluşturulan koalisyon gibi...
FDP, partinin tarihinde görülmemiş oranda oy topladığı için koalisyon pazarlığını sıkı tuttu.
Merkel-Westerwelle ortaklığının ilk yılında, tasarruf paketi, vergi indirimi, köklü bir sağlık reformu ve mecburi askerliğe son verilmesi gibi konulardaki didişmeler yüzünden gözle görülür bir politika üretilemedi.
Bu durum hükümetin ekonomik ve mali krizin atlatılması için verdiği mücadeleye gölge düşürdü.
Tabii didişmeler hükümetin karnesine de yansıdı.
Bu sürtüşme ve didişmelerden en çok zararlı çıkan da FDP ve Westerwelle oldu...
FDP'nin 2009 seçimlerinde aldığı yüzde 14.6 oranındaki oylar son yapılan kamuoyu yoklamalarına göre neredeyse yarının bile altına düştü.
Yani bir yerde güçlenerek kafa tutmak FDP'yi zayıflattı.
Tabii bu durum Westerwelle'nin işini zorlaştırdı....
Ama ortaklar ne kadar birbirleriyle didişirse didişsin, bu “zorla evliliği” yasama döneminin sonuna kadar sürdürmeye kararlılar.
Daha doğrusu buna mecburlar...
Çünkü “erken ayrılığın” en çok zararı iktidar partilerine vereceğini Başbakan Angela Merkel de Başbakan Yardımcısı Guido Westerwelle de bilmektedir.
Hem de çok iyi....

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!