Kadına şiddete de eşitsizliğe de hayır

AFRİKA’da 20 bin, Asya’da 18 bin 400, Amerika’da 7 bin 900, Avrupa’da 2 bin 300 ve okyanuslarda 200 kadın aile içi şiddetin kurbanı olmuş.
BM Uyuşturucu ve Suç Ofisi (UNODC) ile BM Toplumsal Cinsiyet Eşitliği ve Kadının Güçlenmesi Birimi’nin (UN Women) verilerine göre bu son 20 yılın en yüksek rakamıdır.
Evet...
Bu gerçekten utanç vericidir.
“İnsanım” diyenlerin, daha doğrusu ‘insan olduklarını ileri süren yaratıkların’, bir dönemler severek evlendikleri eşlerini veya partnerlerini, hayat arkadaşlarını öldürmelerini anlamak mümkün değildir.
Federal Kriminal Dairesi’nin (BKA) Almanya’da 2022 yılında 133 kadın ‘aile içi şiddet’in kurbanı olmuştur.
Yani nerdeyse her 3 günde bir kadın eşi, partneri veya eski eşi tarafından öldürülmüştür.
Bu kayıtlara geçen kadın kurban sayısıdır.
BKA’nın verilerine göre Almanya’da geçen yıl kadına dönük 220 bin 547 şiddet cürümü saptanmıştır.
Tabii bu da kayıtlara geçen rakamdır.
Federal Aile Bakanı Lisa Paus, Almanya’da her iki dakikada bir kişinin aile içi şiddete maruz kaldığını söylemekte ve buna isyan etmektedir.
Federal İçişleri ve Yurt Bakanı Nancy Faeser de öyle.
Tabii sağduyulu herkes de...

‘SESSİZ KALMAYALIM’ ÇAĞRISI
Bakan Faeser, “Bu gelişmeler hepimizi sarsmalı. Her türlü şiddete maruz kalanlar yalnız bırakılmamalı. Aile içi şiddet yalnız aileleri değil tüm toplumu ilgilendiren bir sorundur. Suçlular yasalarda öngörülen en ağır cezalara çarptırılmalı” demektedir.
“Ülkemizde yaşanan bu cinayetlere sessiz kalamayız” demekte ve “Sessiz kalmayalım!” çağrısında bulunmaktadır.
Almanya gibi gelişmiş bir sanayi ülkesinde, özgürlükçü demokratik bir hukuk devletinde bu tür cinayetlerin işlenmesini anlamak mümkün değildir.
Kabul etmek ise hiç mümkün değildir.
Ancak Alman Anayasası’nın 3’üncü maddesinde, “Bütün insanlar yasa önünde eşittirler. Erkek ve kadınlar eşit haklara sahiptirler. Devlet, kadın ve erkeklerin eşitliğinin sağlanmasını özendirir ve var olan dezavantajların giderilmesi için çaba gösterir” denildiği halde, birçok alanda kadınlara hâlâ “ikinci sınıf yurttaş” muamelesi yapılmaktadır.
84 milyon 360 bin nüfuslu Almanya’daki kadın sayısı erkek sayısından fazladır.

*
Federal İstatistik Dairesi’nin verilerine göre ülkede 42 milyon 800 bin kadın yaşamaktadır.
Yapılan araştırmalara göre Almanya’da yüksek eğitim görmüş ve görmekte olan kadın sayısı erkeklerden daha fazladır.
Ancak böyle olduğu halde hem devlet kurum ve kuruluşlarındaki hem de özel şirketlerdeki yüksek düzeyde yönetici konumundaki kadın sayısı da kadın oranı da hala çok düşük düşüktür.
Almanya’da borsada işlem gören büyük şirketlerde yöneticilerin en az yüzde 30’unun kadın olması yıllar önce karara bağlandığı ve Avrupa Birliği (AB) bu oranın yüzde 40’a çıkarılmasını kararlaştırdığı halde, Almanya bu hedeften hâlâ çok uzaktadır.
Birçok işletmenin yönetimindeki kadın oranı yüzde 20’yi bile bulmamaktadır.
Ücret eşitliğinde de, daha doğrusu ‘eşitsizliğinde’ de öyle.

KADIN MİLLETVEKİLİ ORANI YÜZDE 34.9
Aynı işi yaptıkları, aynı statüde oldukları halde, birçok işletmede kadınlara erkeklerden yüzde 18’e kadar düşük ödeme yapılmaktadır.
Almanya’daki 16 eyalet başbakanından sadece 3’ü kadındır.
Bunların hepsi de SPD’lidir.
CDU’lu 6 eyalet başbakanının hepsi de erkektir.
736 sandalyeli Federal Meclis’te kadın milletvekili sayısı 257’dir.
Yani kadın milletvekili oranı yüzde 34.9’da kalmaktadır.
CDU/CSU’lu 197 Federal Meclis milletvekilinden sadece 46’sı, yani yalnız yüzde 23.5’i kadındır.
*
Yüzde 50 ‘kadın kotası’ uygulanan Yeşiller’in Federal Meclis’teki kadın milletvekili oranı yüzde 58.8, Sol Parti’nin yüzde 53.8’dir.
1994 yılından beri yüzde 40 kadın kotası uygulayan SPD’nin kadın milletvekili oranı da yüzde 41.7’dir.
FDP’nin 80 milletvekilinden sadece 19’u kadındır.
Sağ popülist Almanya için Alternatif’in (AfD) 88 milletvekilinden ise yalnız 9’u kadındır.
İşte bu yüzden “Kadına şiddete de, eşitsizliğe de hayır” diyoruz.