‘Hayal kırıklığına uğradım’

Güncelleme Tarihi:

‘Hayal kırıklığına uğradım’
Oluşturulma Tarihi: Kasım 03, 2021 12:07

Türk-Alman İş Güçü Anlaşması imzalanmadan önce Almanya’nın yolunu tutan yıllardır tanıdığım Şener Sargut’la devam ediyoruz gurbet hikâyelerine...

Haberin Devamı

Yollara düşmeden önce nasıl bir Almanya vardı kafanızda?
Almanya’ya gelmeden önce modern ve gelişmiş bir ülkeye geleceğim beklentisi vardı. Ancak geldiğimde hiç de öyle olmadığını gördüm. Bir kısmı hâlâ yıkık ve o zamana kadar yaşadığım İstanbul’a göre küçük bir şehre (Frankfurt’a) geldiğim için hayal kırıklığına uğradığımı hatırlıyorum. O zamanlar Frankfurt’ta henüz hiçbir gökdelen yoktu. Gökdelenler sonradan oldu.

O zamanlar Almanların Türkiye’ye ve Türklere bakışları nasıldı?
Konuştuğum Almanların Türkiye hakkında gerçekten hiç fikri yoktu. Türkiye deyince genelde ‘primitiv’ (ilkel) sıfatlar kullanıyorlardı. Çünkü o dönemlerde daha Türkiye’den ‘Gastarbeiter’ (misafir işçi) göçü başlamamıştı. Türk öğrenci sayısı da yok denecek kadar azdı.

‘Hayal kırıklığına uğradım’
‘TÜRK YEMEKLERİNİ ÖZLÜYORDUM’
Bambaşka bir ülke. O dönemler Türkiye’nin en çok neyini özlüyordunuz?
Türk yemeklerini çok özlüyordum her şeyden önce. Çünkü Alman yemekleri hiç de bizim alışık olduğumuz yemekler değildi. Tabii arkadaşlık ilişkilerini de. Bizdeki arkadaşlık ilişkileri genelde hem sıkı hem de candandır. İnsanlar burada çok mesafeliydi o zamanlar. Bugün de çok farklı değil ya. Ama ilişki kurmak da kolay değildi. Yani bizim alışık olduğumuz dostluk ve arkadaşlık ilişkilerinden çok farklıydı.

Haberin Devamı

Türk işçileri gelmeye başladıktan sonra neler değişti?
Türk işçilerin yoğunlukla Almanya’ya gelmeleri daha çok 1962-1963 yıllarında başladı. O yıllar konsoloslukta çalıştığım için sorunlara devamlı muhatap olmaya başlamıştım. Ancak o yıllarda en büyük yabancı grubu İtalyan ve Yugoslav işçiler oluşturduğundan sorunların çoğu da onların üzerinden dile getiriliyordu. Daha Türklerle ilgili sorunlar ön planda değildi. Zamanla Türkler ‘sorun’ haline geldi Almanların büyük bir bölümümün gözünde. Özellikle de uyum, daha doğrusu ‘uyumsuzluk’ sorunu.

‘Hayal kırıklığına uğradım’

‘Hayal kırıklığına uğradım’
‘İLK ALMANCA KURSUNU BEN BAŞLATTIM’
Uyum konusunda Alman tarafın hiç şüphesiz birtakım hataları oldu. Türkler bu alanda ne gibi hatalar yaptı? Zamanla oluşan Türk dernek ve cemiyetlerin, çatı örgütlerinin hiç mi hataları olmadı?
İnsanların olduğu her yerde her zaman hatalar oluyor. Bence Türk tarafının en büyük hatası işçilerin buraya gönderilmelerinden önce hiçbir hazırlık döneminden geçirilmemeleridir. Burada ilk dernekleşmeler çok sonraları başladı. En erkeni Frankfurt’ta kurulan halkevi bile 1965 yılında kuruldu. İşlevinin gerçekleşmesi ise ancak yıllar sonra 1970’lerin başlarında oluşmaya başladı. Frankfurt’ta ilk Almanca kursunu ben 1966’da başlattım halkevinde.

Haberin Devamı

Zamanla Almanların Türklere ve Türkiye’ye bakışları, yaklaşımları nasıl değişti?
Bu 60 yıllık süreci birkaç cümleyle anlatmak çok zor tabii. Ben şahsen 1980’li yılların başından itibaren artan aşırı Türk düşmanlığını hiç unutmadım. Örneğin o meşhur ‘Türklerle Yahudilerin arasında ne fark var?’ sorusuna verilen ‘Die Juden haben es hinter sich’ (Yahudiler onu geride bıraktı) gibi aşağılık fıkralar çok da gülerek anlatılıyordu. Ancak ilk ölümle sonuçlanan Mölln ve Solingen gibi ırkçı kundaklama olaylarından sonra Alman politikacıların değil, ama o zamanki Almanya Başbakanı Helmut Kohl’ün yaptıklarını daha doğrusu yapmadıklarını unutamıyoruz. Ancak halkın bir kısmının bizimle birlikteki protesto ve kınamalarını da belirtmek zorundayız.

‘Hayal kırıklığına uğradım’

‘Hayal kırıklığına uğradım’
‘İÇİ SENİ DIŞI BENİ YAKAR’
Almanya’daki Türk toplumu zamanla değişti mi?
Türk Toplumu burada devamlı bir değişim içinde. Bu günlerdeki yerini alması hakikaten yıllar sürdü. Ancak yaşanan tüm sorunlarına rağmen Almanya’daki Türk toplumu önemli gelişmeler kaydetti. İşçi olarak gelenler arasından işverenler çıktı. Ama tam 60 yıl geçtiği halde hâlâ da arzu edilen düzeyde değiliz.

Haberin Devamı

Türkiye kökenli genç nesilleri nasıl buluyorsunuz ve geleceklerini nasıl görüyorsunuz?
70’li ve 80’li yıllarda iki dilli ‘Analphebeten’ (iki dili de iyi bilmeyen, iyi kullanamayan) sözleriyle anlatılan durumdan Türk gençlerinin büyük bir bölümünün kurtulduğunu, hiç değilse toplumda yavaş yavaş gereken yerlerini almaya başladıklarını düşünüyorum. Bunun giderek daha da olumlu bir biçimde gelişeceğine inanıyorum. Her ne kadar eğitim alanında hâlâ arzu ettiğimiz düzeyde olmasa da, orta öğrenimini bitiren ve yüksek öğrenim gören Türkiye kökenli gençlerin sayısı her geçen yıl artıyor. Bu da umut verici.

Yeniden dünyaya gelseniz yine Almanya’ya gelir miydiniz?
İçinde bulunduğumuz şartlar ve beklentilerimiz bizi o anki düşüncelerimize göre yönlendiriyor. Ben Almanya’ya gelmeden çok önce gerek ailemden ve gerekse bana yapılan telkinlerden dolayı buraya gelmeye kararlıydım. İnsanların ülkelerinden, alışkanlıklarından ve sevdiklerinden ayrılmaları hep çeşitli şartlara bağlı. Hani Türkçede çok güzel bir söz vardır ‘içi senı dışı beni yakar’ diye. Arada sırada özellikle Alman politikacıların tutumları dışlamaya sebep olmalarından ve aslında kendi ülkelerine en büyük kötülüğü yaptıklarını bilmekle beraber yalnızca oy için böyle bir tutuma girmelerinden nefret etmekle beraber, genelde burada olmaktan memnunum.

‘Hayal kırıklığına uğradım’
ŞENER SARGUT KİMDİR?
Şener Sargut, 7.9.1942 Çanakkale’nin Ezine ilçesinde doğmuş. İlk ve orta öğrenimini İstanbul’da Yeni Nesil İlkokulu ve İstanbul Erkek Lisesi’nde yapmış. 1959 yılında da Ankara Amerikan Deneme Lisesi’den mezun olmuş. 10 Ekim 1959 tarihinde de Almanya’nın Frankfurt kentine ayak basmış. 1960 yılı Eylül ayında Darmstadt Teknik Üniversitesi’nde İnşaat Mühendisliği bölümünde yüksek öğrenime başlamış. 1963-1966 yıllarında Frankfurt Başkonsolosluğu’nda tercüman olarak çalışmış. 1967-1970 yıllarında İstanbul’daki Alman İrtibat Bürosu’nda uzun süre baştercüman ve Büro Başkanı olarak görev yapmış. Aynı dönemde 1968-1970 yılları arasında Bulduk Köyü’nde yedek subay öğretmen olarak askerlik görevini de. 1971– 1973 Arbeiterwohlfahrt Türk, Yugoslav ve Arap Sosyal Danışmanlar Hessen Koordinatörlüğü, 1973- 2007 Volkshochschule (Halk Yüksek Okulu) Frankfurt Bölüm Başkanı ve 1977’den itibaren de daire Başkan Yardımcılığı yapmış. 1974-1989 yıllarında Alman İkinci Televizyonu ZDF’te Türkçe yayınlanan ‘Türkiye’den Mektup Var’ programı sunuculuğu. 1977 yılında da Frankfurt Goethe Üniversitesi Pedagoji bölümünü bitirmiş. 1993 yılında sonradan ismi Hessen Türk Cemaati olan Rhein-Main Türk Cemaati’ni kurmuş ve 2004 yılına kadar da başkanlığını yapmış. 1995’te Almanya Türk Toplumu (TGD) kurucuları arasında yer almış ve 2005 yılına kadar da Genel Başkan Yardımcısı olarak görev üstlenmiş. 2007 yılında da emekli olmuş.

 

BAKMADAN GEÇME!