CSU’lular birbirine girdi

Güncelleme Tarihi:

CSU’lular birbirine girdi
Oluşturulma Tarihi: Temmuz 21, 2018 10:57

Bavyera... 70 bin 500 kilometre kare yüzölçümüyle Almanya’daki 16 eyaletin en büyüğü. 12 milyon 900 bin nüfusuyla 17 milyon 800 bin nüfuslu Kuzey Ren Vestfalya’nın (KRV-NRW) ardından ikinci sırada. 450 bine yakını Türk kökenli olmak üzere 3 milyon civarında göçmen kökenli insanın yaşadığı eyalet.

Haberin Devamı

CSU’lular birbirine girdi
ALMANYA’nın en zengin eyaleti. 
Almanya’da yüzde 2.3’le işsizlik oranının en düşük olduğu eyalet.
Bavyera’da 1946 yılından beri Hıristiyan Sosyal Birlik Parti (CSU) iktidarda.
1966 yılına kadar başka partilerle ortaklık etti.
1966-2008 yılları arasında ise tek başına.
2008-2013 yılları arasında Hür Demokrat Parti (FDP) ile ortaklık etti.
2013 yılından beri yine tek parti iktidarı.
1946 yılından beri görev yapan 11 Eyalet Başbakanı’nın hepsi de CSU’lu.

***
CSU 1970-2003 yılları arasında yapılan eyalet parlamentosu seçimlerinde hep yüzde 50’nin üzerinde oy aldı.
Hatta 1974’de yüzde 62.2 ve 2003’te de yüzde 60.7 oy topladı.
2013 yılındaki seçimlerde yüzde 40.3’e düşen oy oranını 2013’te yeniden yüzde 47.7’ye yükselterek eyalet parlamentosundaki 180 sandalyeden 101’ini aldı.
Ancak son dönemlerde CSU ciddi bir biçimde kan kaybetmeye başladı.
Bu yüzden parti içinde bazı rakipleri, 2008 yılından beri CSU Genel Başkanı ve Bavyera Eyalet Başbakanı olarak görev yapan Horst Seehofer’in koltuklarına göz diktiler.
Seehofer, içten gelen tepki ve baskılara dayanamayıp, 14 Ekim 2018 tarihinde yapılacak eyalet parlamentosu seçimlerinde başbakan adayı olmayacağını ilan etmek zorunda kaldı.
Ancak CSU Genel Başkanlığı’nı bırakmadı.
Horst Seehofer, Federal İçişleri, İmar ve Yurt Bakanı olarak Merkel kabinesinde görev alırken, Markus Söder, bu yıl Mart ayında Bavyera Eyalet Başbakanı oldu.
Ama CSU içindeki çalkantı dinmedi.
Özellikle Seehofer’in, aynı zamanda kardeş parti Hıristiyan Demokrat Birlik Parti (CDU) Genel Başkanı olan Başbakan Angela Merkel’in sığınmacı politikasını yerden yere vurmaya başlaması nedeniyle bu sürtüşme tam bir kardeş kavgasına dönüştü.
Bu kavga CSU’ya olan güveni sarstı.
Muhafazakar kanat seçmenleri bu kardeş kavgasından rahatsız oldu.
Horst Seehofer’e kızıp CSU’ya sırt çevirenler çoğalmaya başladı.
Bu durumdan da, en çok ekim ayında yapılacak seçimlerde mutlak çoğunluğu korumayı uman Markus Söder rahatsız oldu.
Kiliseler bile tepki gösterdiği halde Bavyera’daki kamu kurum ve kuruluşlarının girişlerine haç asma zorunluğu getirerek muhafazakar seçmenlerinin desteğini almayı uman Söder, aradığını bulamadı.

Haberin Devamı

***
Son yapılan kamuoyu yoklamalarında, Bavyera’da bu hafta sonu eyalet parlamentosu seçimleri olsa CSU’nun toplam oyların ancak yüzde 38’ini, Yeşiller’in yüzde 16’sını, Sosyal Demokrat Parti’nin (SPD) yüzde 13’ünü, bu eyalette ilk kez seçimlere katılacak sağ popülist Almanya İçin Alternatif’in (AfD) yüzde 12, Özgür Seçmenler’in (FW) yüzde 9 ve FDP’nin yüzde 5 oy alacağının ortaya çıkması Markus Söder’in tedirginliğini artırdı.
Söder, sorumluyu bulmakta gecikmedi.
CSU’nun federal politika yüzünden kan kaybı yaşadığını söyledi.
Tabii bu saptamasıyla ilk planda hala CSU Genel Başkanı olan Horst Seehofer’i hedef aldı.
Ama Horst Seehofer, hiç zaman kaybetmeden bu suçlamaların yersiz ve anlamsız olduğunu açıkladı.
Hatta CSU’nun olası bir yenilgiye uğraması halinde kendisinin kesinlikle bir sorumluluğu olmayacağını da.
Bazı çevrelerin CSU’nun hezimete uğraması halinde partisinin genel başkanlığını bırakacağı yönündeki yaklaşımları ise Seehofer, “bu tamamen masal” olarak niteledi.
Evet, Bavyera’da seçimlere 3 aydan daha az bir zaman kala CSU’lular birbirine girdi.
Parti içindeki huzursuzluk da iyice artmaya başladı.
Markus Söder, Berlin’den umudunu tamamen kesti.
Son yapacağı seçim kampanyası etkinliğine Bundeskanzlerin (kadın Başbakan-yani Angela Merkel’i) değil, Bundeskanzler (erkek Başbakan-yani Avusturya Başbakanı Sebastian Kurz’u kast etti) davet edeceğini söyleyerek Münih-Berlin arasında ciddi bir sıkıntı yaşandığını gizlemedi.
Her ne kadar Seehofer, “bu tamamen masal” dese de, CSU’nun Bavyera’da hezimete uğraması halinde genel başkanlığı bırakması kaçınılmaz olacaktır.
Bunu kendisi de bal gibi bilmektedir.

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!