Bu ne biçim mantık?

Wulff, Almanya'da yaşayan göçmen kökenli insanları bir tehdit değil, bir zenginlik olarak görmek gerektiğinin altını çizdi.
Christian Wulff, “Hıristiyanlık hiç şüphesiz Almanya'ya aittir” dedi.
Wulff, “Musevilik hiç şüphesiz Almanya'ya aittir” dedi. Christian Wulff, konuşmasında, Almanların çoğunun hiç beklemediği şu sözcüklere de yer verdi.
“Ama artık İslam da Almanya'ya aittir”...
İşte Almanya'nın o dönemdeki Cumhurbaşkanı Christian Wulff'un bu gerçeği dile getirmesi, Almanya'da özellikle muhafazakar kesimleri küplere bindirdi.
Başka bir deyişle; muhafazakar kanat “Kral çıplak” gerçeğini bir türlü kabullenmek istemedi.
Wulff'un bu söylemi aylarca tartışıldı...
Zamanla “unutulup” gitti...
Ancak geçen hafta yapılan Alman İslam Konferansı'yla birlikte aynı tartışma yeniden Almanya'nın gündemine yerleşti.
Çünkü Almanya'da hükümetin büyük kanadı Hıristiyan Demokrat/Hıristiyan Sosyal Birlik Partileri'nin (CDU/CSU) Federal Meclis Grup Başkanı Volker Kauder, durduk yerde yeniden İslam tartışması başlattı. Kendisinden çok farklı düşünmeyen CSU'lu Federal İçişleri Bakanı Hans-Peter Friedrich, Müslümanlarla barış içinde birlikte yaşamın şekillendirilmesi için Alman İslam Konferansı'nda biraraya gelirken, Kauder, “bayatlamış yemeği ısıtıp” katılımcıların önüne koyuverdi.
Volker Kauder, “İslam, Almanya'da bizim geleneğimizin ve kimliğimizin bir parçası değildir. O yüzden İslam, Almanya'ya ait değildir” diye bir demeç verdi.
Aynı demecinde, “Ama Almanya'da yaşayan Müslümanlar tabii Almanya'ya aittir” demeyi de ihmal etmedi. Evet, resmi verilere göre Almanya'da 4.3 milyon civarında Müslüman yaşamaktadır.
Kauder'e göre Almanya'da yaşayan bu 4.3 milyon Müslüman Almanya'ya aittir.
Ama aynı CDU'lu politikacı Kauder'e göre, bu 4.3 milyon insanın dini olan İslam Almanya'ya ait değildir.
İşte bu mantığı anlamak mümkün değildir.
Yani “Sen buraya aitsin, ama senin dinin buraya ait değil” şeklindeki yaklaşımın mantığını anlamak mümkün değildir.
Bu mantık falan değil, tam bir mantıksızlıktır...
Buraya ait olan bir insanın inancını, dinini “dışlamak”, onun vücundan, beyninden söküp atmak ve farklı bir yere koymak mümkün değildir.
Bunu Volker Kauder de bilmektedir...
Hem de çok iyi bilmektedir...
Ama böyle olduğu halde sırf tutucu kesimlerin desteğini alabilmek, onları partisine daha sıkı bağlamak için popülist bir tutum sergilemektedir.
Bu yaklaşım, Almanya gibi demokratik bir hukuk devletine yakışmamaktadır.
Bu yaklaşım, Anayasa'sında din özgürlüğü büyük harflerle yazılan Almanya'ya yakışmamaktadır.
Bu yaklaşım, başka ülkelerde dinsel azınlıkların dışlanmasını haklı olarak eleştiren Almanlara yakışmamaktadır. Başka ülkelerde din özgürlüğünün yerleşmesini savunan Hıristiyan Demokratlara da yakışmamaktadır.
Hem de hiç yakışmamaktadır...