Belki eski hayatımda Türk'tüm

Güncelleme Tarihi:

Belki eski hayatımda Türktüm
Oluşturulma Tarihi: Kasım 29, 2014 10:37

Wilma Elles, yoğun programı arasına bir de tiyatro sığdırdı. ‘Haydi Karına Koş’ adlı oyunun Berlin prömiyerinde sahnedeydi. Türkiye Devlet Tiyatroları Genel Müdürlüğü desteğiyle Tiyatro 28’de sergilenen olan oyunun yönetmenliğini Ali Hürol üstlendi. İngiliz yazar Ray Cooney’nin senaryosunu yazdığı oyunda Wilma Elles, My Sweet Pepper Land filmiyle Cannes film festivaline giden Korkmaz Arslan ile Okan Şenozan, Selin Kavak, Sılay Ünal, Frederic Heidorn, Mustafa Gözübek, Alpkan Erik ve Ufuk Güldü yer alıyor. Kuliste elleriyle çay ikram eden Elles, yeniden sahnede olduğu için oldukça heyecanlı. Türk vatandaşlığına geçeceği için de…

Haberin Devamı

TÜRKÇEYİ İstanbul’da öğrendiniz değil mi?

Evet. Hep konuşarak ve dinleyerek öğrendim. Ders almadım.

Dizileri, filmleri geçtim şimdi Türkçe bir oyunla tiyatro sahnesindesiniz!

Evet. Haydi Karına Koş güzel bir oyun oldu. Türk- Alman ortak projesi. Uyumla ilgili bir proje aynı zamanda... Bu oyun Türkçe ama Türk ve Alman oyuncular yer alıyor.

Sizin rolünüz peki?

Oyunda taksicilik yapan bir adam ve iki karısı var. İkisi de birbirinden habersiz. Adam taksici olduğu için anlayamıyoruz da. Bir gün bir kaza oluyor ve her şey ortaya çıkıyor. Ben ise Alman karısı Barbara’yım.

Oyun nerelerde görülebilecek?

Köln, Hamburg... Danimarka’dan teklif geldi. İstanbul’dan da geldi tabi.

Aynı zamanda üç filmde göreceğiz sizi. Biri ABD-Türk yapımı Tragedy.

Geçen yaz iki film daha çevirdim. Ondan önce geçen ‘Tragedy’ filmin çekimlerini Türkiye de tamamlandık. Bu sene ‘Zilin Sesi’ filminde Türk öğretmeni oynadım. ‘Para Para Para’ isimli diğer filmde ise köyde bir Türk kızı olan Arife’yi canlandırıyorum.

Bu yıla kadar hiç Türk kızını canlandırmamıştınız değil mi?

İlk kez bu sene hem de iki kere Türk kızını canlandırdım.

Türk kızına pek de benzemiyorsunuz açıkçası?

Böyle sarı saçlı renkli gözlü Türk kızları da var. Bence sorun yok. Mimikleri ve jestleri de öğrendim.

Kullanmaya başladınız mı bu jest ve mimikleri günlük hayatta?

Almanca jestler farklıyken artık Türk jestlerini yaptığımı fark ettim.

Artık İstanbullu da oldunuz zaten.

Kesinlikle çoktan...

“Türkiye’de Alman oyuncu olarak kalırım” diye korkunuz oldu mu hiç? Aslında siz de Türkiye’ye entegre oldunuz.

Aslında sen de Alman­ya’dasın, kendini yabancı gibi görmediğinde buralı oluyorsun. Berlin ya da İstanbul dünya şehirleri. Zaten yabancılar çok. Bu da muhteşem bir kültür zenginliği yaratıyor. Kendimi yabancı gibi hissetmediğim için hep iyi hissettim. Bu kendinle alakalı. Herkese açıksan sorun olmuyor. Bir de çocukken çok taşındım. O zaman başka bir Alman şehrine bile taşınsan uyum sorunu mutlaka yaşaya­caksın. Ama arkadaş edindikçe bu ortadan kalkıyor.

Tek fark herkes seni tanıyor ya, her yer dikkat çekiyorsun. Bütün de­diklerini çok dikkate alınıyor.

Peki farklar desem?

İstanbul’un havası çok güzel. Türk insanları sıcak, tabi Almanlar da sıcaktır ama onların daha uzun bir ısınma süresi var. Ama diyelim ki bir Alman arkadaş kazandın o ömrünün sonuna kadar arkadaşın olur. Almanlar çok da dürüsttür, ne derse odur. Türkler biraz daha gizli olmayı seviyorlar.

Türkiye’ye gelen ilk Alman oyuncu olabilirsiniz. Ardınızdan Meryem Uzerli de Muhteşem Yüzyıl’a geldi. Gözler Almanya’ya çevrildi diyebilir miyiz?

Evet, ilk yabancı oyun­cu benimdi. Ajanslar bana anlatıyorlar artık çok yabancı oyuncu getiriyorlar ama hiç biri uzun bir süre kalmıyor. İlk kalan benim diyorlar.

Neden?

Belki eski hayatımda bir Türk’tüm... Çevreme çok hızlı uyum sağlıyorum.

Türkiye size ne ifade ediyor?

Canlılık, heyecan, yenilik ve yeni fırsatlar. Her zaman bu şansın vardır. Almanya’da ise her şey oturmuş, uzun vadeli planlar yapılıyor.

YAZIN TÜRK OLUYORUM

TÜRK vatandaşlığına geçmeyi düşünüyor musu­nuz?

Gelecek yaz o da olacak artık... İnşallah.

Nasıl yani, Alman va­tandaşlığını bırakarak mı?

Hayır, Alman vatandaşı ve Türk vatandaşı olabiliyo­rum aynı zamanda. Türki­ye’den bir belge aldım.

Neden o zaman?

Bir avantaj olsun diye de­ğil, hissetmek istediğim için. Yani Almanya’da olduğu gibi Türkiye’de de evim­de hissetmek istiyorum. Vatandaşlık çok büyük bir hediye. Demek ki iki ayrı evin oluyor, iki ülkenin de kızı oluyorsun. Ne zaman bir ülkeyi savunuyorsun, o zaman onun vatandaşı ola­rak hissediyorsun. Alman­ya’yı da Türkiye’yi de aynı oranda savunuyorum. Bu iki ülkenin yarattığı kombinas­yondan daha iyisi yok. Çok iyi anlaşan iki milletiz.

İsminizin başına Türk ismi aldığınız haberleri?

Geldiğim zamandan bu yana herkes benim için Türk ismi bakıyor. Buna da tabi ki hoşuma gitti.

Ne isimler buldular?

Çok haber çıktı ama ben henüz karar vermedim. Olur­sa Almanya’da ve ABD’de söylenebilen bir isim olacak.

Türkiye mi, Almanya mı?
NERESİ DAHA KOLAY

Aslında iki yerde de aynı. Sistem aynı. Türk lirası-Euro farkından dolayı Euro ile daha iyi kazanç oluyor. İyi yapımcı­larla çalışınca kendini Türkiye de ya da Almanya da aynı şekilde güvende hissedi­yorsun. Tek fark belki Almanya’da 10 saat çalıştıktan sonra set bitiyor ama Türki­ye’de devam ediyor. Bunun avantajlar ve dezavantajlar da var. Almanya’da bir dizi yayın tarihinden bazen iki ay öncesinden çekilip bitirebiliyor, yani çok evvelden.

Haberin Devamı

TÜRKÇE TİYATROYLA BERLİN’DE

WILMA Elles, ‘Haydi Karına Koş’ adlı oyunun Berlin prömiyerinde sahnedeydi. Türkiye Devlet Tiyatroları Genel Müdürlüğü desteğiyle Tiyatro28’de sergilenen oyunun yönetmenliğini Ali Hürol üstlendi. İngiliz yazar Ray Cooney’nin senaryosunu yazdığı oyunda Öyle Bir Geçer Zaman Ki dizisiyle tanınan Wilma Elles, My Sweet Pepper Land filmiyle Cannes film festivaline giden Korkmaz Arslan ile Okan Şenozan, Selin Kavak, Sılay Ünal, Frederic Heidorn, Mustafa Gözübek, Alpkan Erik ve Ufuk Güldü yer alıyor

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!