Almanya’nın demokratik, özgür ortamını sevdim

Güncelleme Tarihi:

Almanya’nın demokratik, özgür ortamını sevdim
Oluşturulma Tarihi: Kasım 08, 2021 10:49

Almanya’ya 1958 yılında öğrenci olarak gelen, sonraki yıllarda Türklerin gözü, kulağı, sesi olan WDR’deki ‘Köln Radyosu’ olarak bilinen Türkçe programları bölümünün yıllarca yöneticiliğini yapan Yüksel Pazarkaya da “gerçek göç hikâyeleri’ni anlattı.

Haberin Devamı

Almanya’nın demokratik, özgür ortamını sevdim
YOLA çıkmadan önce kafanda nasıl bir Almanya vardı ve geldiğinde nasıl bir Almanya buldun?
Ren Nehri’ni çiz, kıyısında on şehir adı yaz! İzmir Namık Kemal Lisesi’ndeki coğrafya öğretmenimiz Zeki Bey’in yazılı sınav sorularından biri. Soruyu sorar ve yanıt için iki dakika zaman tanır, ondan sonra yeni soruya geçerdi. Yani bizim kuşağın eğitiminde genel kültür önemliydi. Bu genel kültür çerçevesinde Almanya üzerine de bazı bilgiler edinmiştik. Almanya’nın bizde çok özel bir yeri vardı. İşportacılar mallarını Alman malı diye satarlardı. Alman malı sağlamdı, nitelikliydi. Almanlar çalışkan, güvenilir, bilgili insanlardı. Almanya, Türkiye’nin ve Türklerin dostuydu. Bu yüzden, kamu kuruluşlarının burslu okumak için açtıkları yurt dışı sınavlarına Almanya ile İngiltere’de öğrenim seçeneğini yazmıştım. Hiç düşünmeden Almanya’yı seçtik. Ve 1958 yılının şubat ayında Frankfurt Havaalanı’na indim.
O zamanları Almanların Türklere ve Türkiye’ye yaklaşımı nasıldı?
Ren kıyısındaki Mainz Üniversitesi’ne bağlı yabancı diller ve tercümanlık enstitüsünde (Auslands-und Dolmetscher Institut) Şubat 1958–Nisan 1959 tarihleri arasında Almanca öğrendim. Buradaki Alman öğrenciler arasında bile Türkiye uzak, gizemli bir ülkeydi. Bazıları Atatürk adını duymuşlardı, ama başka bilgileri yoktu. Biz Türk öğrencileri merak ediyorlar ve kendilerinden farklı olmadığımızı görüyorlardı. Bir pazar günü öğle yemeği için kasabanın lokantasına gittim. Bir masada yaşlıca bir Alman vardı. Oraya oturdum. Nereden geldiğimi sordu, “Türkiye’den”, dedim. Daldı, duygulandı ve gözleri nemlendi. Çanakkale Savaşı’na katılmış eski bir Alman askeriydi. Anılarını canlandırmıştım.
Almanya’nın demokratik, özgür ortamını sevdim
GÜNLER, AYLAR GEÇTİKÇE...
İlk yıllarda Türkiye’nin en çok neyini özledin ve şu anda hâlâ neyini özlüyorsun?
Almanya’daki ilk bayramda ilk kez Türkiye’yi özledim. Yalnız yaşadığım bu ilk bayramda gözlerim yaşardı. Germersheim’da bir Türk öğrenciler grubuyduk. Bu, Türkiye’yi fazla aratmadı önce. Ama günler, aylar ilerledikçe, Türkiye’nin her şeyini aramaya ve özlemeye başladım. 1959 yazında ilk kez Türkiye’ye izinli gitme tarihi yaklaştıkça heyecanım arttı. Trenle iki günlük yolculuk boyunca bu heyecan tırmandı durdu. Bugün de en çok arkadaşlarımızı özlüyoruz, bir de her zaman olduğu gibi karaya vurmuş balığın suya dönmesini çağrıştıran Türkçe ortamını.
Türk işçilerinin Almanya’ya gelmeye başlamasından sonra neler değişti?
Her şey değişti. Bilmedikleri Türkiye Almanya’ya, Almanların ayaklarına gelmişti. Türkiye’den gelen insanların da kendilerinden farklı olmadığını yaşayarak gördüler. Ama arada dil engeli vardı. Türklerin çoğu özel firmaların yurtlarına, basit barakalardan oluşturulan konutlara, Almanlardan uzak yerlere yerleştiriliyorlardı. Meraklarını gideremiyorlardı. Olsa olsa iş yerlerinde temas sağlıyorlar ve daha çok el kol hareketleri, firma tercümanları aracılığıyla bölük pörçük iletişim kuruyorlardı. Bu durum araya ister istemez aşılmaz gibi görünen bir mesafe koyuyordu. Bu mesafe, işsizliğin arttığı dönemlerde Türk işçilerini suçlamak, onlara karşı cephe almak için yeterliydi. Yani 1967 yılındaki konjonktürün zayıflamasına kadar Türklerle hiçbir sorunu olmayan Almanlar için ortaya çıkan işsizliğin sebebi artık Türklerdi. Gerekli gereksiz uyum tartışmaları da bu tarihten sonra dönem dönem yoğunlaştı. Almanya’ya işçi göçü Türkiye’yi de önemli ölçüde değiştirdi. Toplum bilimcilerin, kültür bilimcilerin ve ekonomi bilimcilerin alanlarında bu değişimler üzerine yayınlar yapıldı.

UYUM DA BU ARADA ZARAR GÖRDÜ
Uyum konusunda Alman tarafının hiç kuşkusuz birtakım hataları oldu. Türkler bu alanda ne gibi hatalar yaptı? Zamanla oluşan Türk dernek ve cemiyetlerin, çatı örgütlerinin hiç mi hataları olmadı?
Hata Türkiye’de başladı. İnsanlar hiçbir bilgilendirme, hiçbir hazırlık olmadan, bilmedikleri bir ülkeye, bir başka topluma dilsiz gönderildiler. Yaşam tarzını, alışkanlıklarını, çalışma koşullarını, ülkenin yasalarını ve kurallarını bilmiyorlardı. Bir ya da iki yıllık sözleşmeleri sonunda yine de geri gönderilmediler. Bu, her şeye karşın, uyumun ve uyumluluğun, çalışkanlığın ve alçakgönüllülüğün sonucuydu. Kısa sürede dernekleşmek, giderek sendikalaşmak olumluydu. Olumsuzluk, dernekleşmede etnik ve dinsel ayrımlaşmayla ortaya çıktı. Bu kutuplaşma ortak sorunlardan ve çözüm aramadan uzaklaştırdı. Uyum da bu arada zarar gördü.
Zamanla Almanların Türklere ve Türkiye’ye yaklaşımında, bakışında ne gibi değişiklikler oldu?
Almanya, Ankara Sözleşmesi’ni, anayasasında lâiklik yazılı çağdaş bir ülkeyle yaptı. 1963 yılında da o zamanki Avrupa Ekonomik Topluluğu’na ortak üye olarak girdi. Bu iki özellik öne çıkarılsaydı, Almanya’da Türk ve Türkiye imgesi daha farklı olurdu. Ama ne yazık ki bu özelliklerin gerisinde kalındı ve zamanla giderek artan mezhepsel ve etnik ayrışmalar ve çekişmeler, Almanya’daki imajımızı belirlemeye başladı. Yine de iş yerlerinde ve özel yaşamda gittikçe artan ve yaygınlaşan kişisel ilişkiler, ayrıca turizm, Türklere ve Türkiye’ye yaklaşımı olumlu etkiledi. Bugün artık Alman dostu, arkadaşı olmayan Türk düşünemiyorum. Artan evlilikler de ilişkilerin normal seyrettiğinin ifadesidir. Siyasetin çalkalamaları olmasa, çok daha olağan yaklaşımlar olacak.
Almanya’nın demokratik, özgür ortamını sevdim
Nisan 1980 / Aziz Nesin, Dr. Yüksel Pazarkaya

Haberin Devamı

 GELECEĞE UMUTLA BAKIYORUM
Almanya’daki Türk toplumu zamanla değişti mi?
Değişmez mi? Hem de nasıl değişti. Almanya’dan Türkiye’ye giden hemen her Türk’ün dile getirdiği eleştiriler, giderek ‘Ben burada yaşayamam’ gibi kestirmeler Almanya Türklerindeki değişimi, ‘Almanlaşmayı’ göstermeye yeter.
Türkiye kökenli genç nesilleri nasıl buluyorsun ve geleceklerini nasıl görüyorsun?
Genç kuşaklar diye bir genelleme yapmıyorum. Genelde özgüvenleri yüksek genç insanlar, eğitim olanaklarından yararlandıkları ölçüde başarılı oluyorlar ve başarılı olacaklardır. Bunun her alanda çok örnekleri var. Siyasetten sanata, spordan bilime burada yetişen kuşaklar artan ölçüde isimlerini duyuruyorlar. Ben geleceğe umutla bakıyorum.

Almanya’nın demokratik, özgür ortamını sevdim

Şubat 1959, Germersheim, / Dr. Yüksel Pazarkaya

Haberin Devamı

TÜRKÇE İLETİŞİM KAYNAĞIYDI
Köln Radyosu Almanya’daki Türk toplumuna neler verdi?
Köln Radyosu, kurulduğu 1964 yılından Almanya’nın birleştiği 1990 yılına kadar Almanya’daki Türklerin yaşamlarında vazgeçemeyecekleri, Almanya kimliklerini oluşturan bir yayındı. Türkiye ile, Almanya ile, dünya ile tek Türkçe iletişim kaynağıydı. Almanya’daki yaşamlarının pusulasıydı.
Köln Radyosu’nda senin için en önemli olan neydi?
Önceki sorunun yanıtı benim için de geçerli. Bu yayınlarla kendimi Almanya’daki Türklerin doğal bir üyesi olarak duyumsadım. Bunda demokratik ve özgürlükçü bir ülkede WDR gibi bağımsız ve özgür yayın organının payı tartışılmaz.
Zamanla Almanya’nın en çok nesini sevdin? Sevmediklerin nelerdir?
Kazandığım arkadaşlarımı ve demokratik, özgür ortamını sevdim. Yazın, felsefe ve tiyatro Almancasını çok seviyorum. Sevgili eşimi tanıdığım yurdum, çocuklarımızın yurdu. Bu sevgim sürüyor. Uzunca bir süre ilk kez ayrıldığımda soğan pastasıyla üzüm şırasını çok özlemiştim. Ayrıştırmacı, dışlamacı kesimleri sevmem mümkün değil. Onlar Almanya imgesini zedeliyorlar.
Bir daha dünyaya gelsen yine Almanya’ya gelir miydin?
Dönülmez akşamın ufkunu anımsadım. Hayal edilse bile, böyle bir teselliyle avunmak istemiyorum. Cumhuriyet’in kuruluş ilkelerinin sağlam temeller üzerinde yükseldiği bir Türkiye’de okumak, çalışmak ve yaşamak tabii en güzeli. O zaman gezi, ziyaret ve araştırma amacıyla Almanya’ya da sıkça gelmek isterdim.

Almanya’nın demokratik, özgür ortamını sevdim

Almanya’nın demokratik, özgür ortamını sevdim

Almanya’nın demokratik, özgür ortamını sevdim

Almanya’nın demokratik, özgür ortamını sevdim

BAKMADAN GEÇME!