Huzurun kalbi, cennet bahçesi: Kaş

Kaş gerçekten küçücük bir yer. Kesinlikle bir taşıta ihtiyacınız yok. Sokaklar arasında yürümek, küçük mekânlarda bir şeyler yemek içmek çok ama çok keyifli. Anıt mezarın çevresindeki ilgiye aç kediler, huzurdan bayılmış köpekler ve güzel yelkenler… Düzlük bir meydanı var, gerisi yokuş, nereye çıkarsan çık yokuş. Güzel mekânlar oldukça fazla. Esnaf lokantası tadında aile yerleri olduğu gibi, alternatif bir şeyler yapmaya çalışan mekânlar da epey fazla. Ara sokaklardaki ikinci el dükkânların şirinliği ise görülmeye değer. Hemen her binadan bitkiler, çiçekler fırlıyor. Her yer yasemin ve hanımeli kokuyor, eee tabi burunlar bu arada biraz bayram ediyor.

 �

 
Adını bir sokağa vermişler: ‘Zekiye Teyze Sokağı.’ Beni çok etkiledi bu sokağın kokusu, bu sokağın ruhu. Yasemin kokulu taştan duvarlar içinde bir Cumhuriyet kadını! İlahi Zekiye teyze! İnsan hiç yüzünü suya düşürür mü? Şimdi her ikindi vakti, Kaş kıyılarında suda taş sektiren haylaz çocukları kovalıyorum. Bozulmasın diye sudaki yüzün… Canım Zekiye Teyze, Cumhuriyet kadını!

Kaputaş Plajı

Bana göre Akdeniz’in en güzel plajlarından biri. Kalkan mevkiinde yer alan bu güzide plaj, kum ve çakıl karışımı bir yapıya sahip olmasına rağmen, dünyanın en çekici plajları arasında yer alıyor. Kaputaş ile Kaş arası 20 km ve araçla 20 dakika civarı sürüyor. Kaş ile Kalkan arasındaki bol virajlı ama muhteşem manzaralı yolda uğramadan geçilmemesi gereken bir yerdir Kaputaş. Hatta Avrupa’daki kimi önemli tur şirketleri dünyanın en güzel plajlarından birisi olarak tanıtır Kaputaş’ı. Yüzlerce, binlerce insan konuk olur bu küçük sahile her yıl, oysa çok azının bildiği bir başka yaşam vardır aynı zamanda… 1963 yılında Kaputaş’ın yapımı sırasında duvardan düşerek hayatını kaybeden 4 işçinin adı küçük bir metal levhadan izler denizi… Onca insanı keyiflendiren, mutlu eden Kaputaş, kaç kişiye hüzün getirmiştir oysa daha öncesinde…

Kekova

Türkiye’nin karadan ulaşımı olmayan tek köyüdür ancak tekne ve helikopterle ulaşabilirsiniz buraya. Ünlü simaların burada yazlıkları bulunduğundan bir adet helikopter pisti de mevcuttur. Kara ulaşımının olmaması, dış dünyayla kısa süreliğine de olsa bağlantınızı kesmiş hissiyatı verecek Kekova’da. Ülkemizin tek batık kentine ev sahipliği yapan Kekova, yolunuz Kaş’a düştüğünde mutlaka görmeniz gereken yerlerden biri.

Doğal SİT alanı olarak koruma altına alınan Kekova Türkiye’nin en iyi dalış rotaları arasında gösteriliyor. Kaş Merkez’den her gün hareket eden teknelerle ulaşabilirsiniz bu güzide yere. Kekova’ya gitmişken Simena Antik Kenti’ni de bir görün derim.

Kalkan

Kaş civarında görülecek yerlerden birisi de Kalkan. Antalya Kaş’a kadar gitmişken, Kaş’a 20 km mesafede yer alan şirin ilçe Kalkan da keşfetmeli. Son yıllarda İngiliz turistlerin yoğun ilgi gösterdiği tatil merkezi doğallığını korumayı başarması nedeniyle de tercih ediliyor. Şahane bir plajı çevreleyen Kalkan’ın liman, çarşı ve plajları mutlaka görülmeli.

�

Xanthos Antik Kenti

Kaş’ın en büyük antik kenti olma özelliği taşıyan Xanthos Antik Kenti, Kaş’ta mutlaka görmeniz gereken yerlerden. Fethiye-Kaş karayolunun 70 kilometresinde bulun ve Likya uygarlığının en eski yerleşim yeri olan antik kentin geçmişi, M.Ö. 7. yüzyıla kadar uzanıyor. UNESCO Dünya Mirası Listesi’ndeki Ksantos’ta kaya mezarları, lahit mezarlar ve Likya kültürüne özgü dikme mezar anıtları görmeye değer.

�

Kaleköy (Simena)

Denizin içindeki Lidya Lahdi’nin karşıladığı ziyaretçilerin bu antik kente hayran olmamaları mümkün değil. Kaleköy, binlerce yıllık tarihi zenginliği ve doğal güzellikleri ile görenlerin unutamayacağı bir yer. Kalenin tepesinden görünen manzara nefes kesici. Bütün adaya hakim bir noktadan tüm adayı ve çevresini görebiliyorsunuz. Simena’nın en ünlü simgelerinden biri suyun içerisinde bulunan kral mezarı. Sığ bir suda bulunduğu için yanına kadar yürüseniz bile su diz hizasını geçmiyor. Ha bu arada buradaki ev yapımı dondurmalar muhteşem ötesi, mutlaka tadın!