Çocuk, paylaşmayı yaşayarak öğrenmeli

Zamane çocuklarının en önemli sorunlarından biri de paylaşmak ve arkadaşlık kurmakta zorlanmalarıdır. Son zamanlarda ebeveynler çocukları için genelde şu tarz cümleleri çok kullanır oldular:

Haberin Devamı

  • Arkadaşlık kurmakta zorlanıyor.
  • Arkadaşlarıyla iyi geçinemiyor.
  • Oyuncaklarını kimseyle paylaşmıyor.
  • Hep kendi istediği olsun istiyor.
  • Kendi istediği olmayınca hemen kızıyor ya da küsüyor.

PEKİ, NEDEN BÖYLE OLDU?

Çocuk, paylaşmayı yaşayarak öğrenmeli

Şehirleşmeyle beraber kadının iş hayatına daha fazla girmesi ve doğal olarak doğurulan çocuk sayısının azalmasına neden oldu. Türkiye İstatistik Kurumu tek çocuklu hane halkı oranlarının hızla arttığını ifade etmektedir.

KARDEŞ VE ARKADAŞ SAYISI AZALIYOR

Çocuk, paylaşmayı yaşayarak öğrenmeli

Peki, bu ne anlama geliyor? Kardeş sayısı azalıyor, evde ve mahallede arkadaş sayısı azalıyor anlamına gelmektedir. Şehirlerde yaşayan tek çocuklu ailelerin çocukları akranlarıyla nerdeyse ilk defa kreşte karşılaşıyor. Doğal olarak arkadaşlık kurmakta zorlanıyorlar.

Paylaşmakta zorlanmalarının bir diğer nedeni de aşırı koruyucu aile modelidir. Azalan çocuk sayısı çocuğa ilginin ve de çocukla ilgili kaygının artmasına neden oluyor. Tek çocuk, bazen tek torun olması, hem annenin hem de babanın çalışıyor olması ve de çocuğu daha az görmenin verdiği suçluluk duygusu çocuğun isteklerinin neredeyse tamamının yerine getirilmesine neden oluyor. Bu da zamane çocuklarıyla ilgili “Kendi istediği olmayınca hemen kızıyor” serzenişini çok iyi açıklıyor.

HANGİ YAŞTA NE YAPILMALI, PAYLAŞIM VE ARKADAŞLIK KAVRAMLARI NASIL ANLATILMALI?

Çocuk, paylaşmayı yaşayarak öğrenmeli

0-3 yaş döneminde paylaşım konusunda ısrar etmek zararlıdır. Bu yaş dönemi içindeki çocuklar duygusal bağ kurduğu her şeyin kendilerine ait olduğunu düşünür ve öyle devam etsin ister. Sağlıklı bir “ben bilinci” gelişmesi için sahiplenme son derece önemlidir. Bu yaş aralığında çocuğun eşyalarını ve oyuncaklarını paylaşmasını istemek çocuğun gelişimine zarar verir.

3 yaşını tamamladıktan sonra aile çocuğa yavaş yavaş paylaşma vurgusunu yapmaya başlayabilir. Özellikle hayattan örneklerin verilmesi en etkili yöntemlerdir. İki simit alıp birini eşine veren baba çocuğuna paylaşımı en iyi şekilde göstermiş olur. Kendi simidinin bir kısmını çocuğu ile paylaşması da paylaşma kavramını deneyimletmenin en iyi örneğini oluşturur.

ÇOCUK İSTEMİYORSA ISRAR ETMEYİN

Çocuk, paylaşmayı yaşayarak öğrenmeli

4 yaşa kadar aile içinde paylaşımı yaşamın içine katan aile için artık çevredekilerle paylaşımı çocuğa anlatmak hiç de zor olmaz. Bu dönemden 7 yaşa kadar arkadaşlarla paylaşımın teklif edilmesi uygundur. Çocuk istemezse ısrar etmemek gerekir. “Giderken bırakacak, gidene kadar oyuncağını paylaşmak ister misin?” sorusu önemlidir. Çünkü çocuk arkadaşının oyuncağını alıp bir daha vermeyeceğini zanneder. Bu açıklama onu rahatlatır, paylaşım için cesaretlendirir.

Eğer çocuğunuz yeni bir ortama giriyorsa diğer çocuklarla tanıştırmada yardımcı olabilirsiniz. Çocuklar birbiriyle kolay kaynaşır kolay da tartışır. Anlaşmazlık olduğunda hemen müdahale etmek yerine biraz beklemek, kendi aralarında çözme fırsatı vermek arkadaşlıklarını güçlendirmede son derece etkilidir.

OYUN VE OYUNCAKLAR ETKİLİ MİDİR?

Çocuk, paylaşmayı yaşayarak öğrenmeli

Oyun ve oyuncak çocuk ruhuna etki etmenin en kolay yollarından biridir. Çünkü oyun, çocuğun bağlanmaya karşı geliştirdiği ilk tepkidir. Annenin dışında kalan dünyayı keşif aşamasıdır. Aslında bağımsızlığın ilk adımıdır. Çocuğun sahip olduğu bir şeyi paylaşması ve arkadaşlık kurabilmesi için bağımsız olması gerekir. Bunun da en etkili yolu oyunlardır.

Yetişkinler için oyun ve oyuncak olan şey çocuk için yaşamın ta kendisidir. Çocuğun ilk paylaşımları ve ilk arkadaşlıkları oyun ve oyuncaklarla başlar.

Bilgisayar, telefon ve tablet oyunları ise çocukları paylaşma ve arkadaşlık kurmalarını maalesef olumsuz etkilemektedir.

Yazarın Tüm Yazıları