Adı yaşamaksa

Güncelleme Tarihi:

Adı yaşamaksa
Oluşturulma Tarihi: Ekim 12, 1999 00:00

Haberin Devamı

Yüzbine yakın evsiz var Adapazarı'nda... Soğuklar bastırdı, yağmur da yağıyor. ‘Yazlık’ çadırlarda barınan insanlar, felaketten kurtulduğuna sevinemiyor. Yitirdikleri sevdiklerinin dışında ortak özlemleri ise sımsıcak bir yuva...

Tüm deprem bölgelerinde sonbaharın gelmesi ve havanın soğumasıyla birlikte başlayan şiddetli yağmur, Adapazarı'ndaki depremzedeleri de perişan etti.

25 bin konutun yüzde 70'inin kullanılamaz hale geldiği, 100 bine yakın kişinin evsiz, 6 bin küçük ve orta çapta sanayici ile esnafın da işsiz kaldığı kente düşen her yağmur damlası, depremzedenin çilesini artırıyor.

Yağışa karşı dayanıklı olmayan çadırlara mahkûm, yağmurluksuz, çizmesiz, çamur içinde kalan depremzedelerin en büyük endişesi kışın erken gelmesi. Önümüzdeki aylarda da elverişsiz ortamda yaşamaya devam etmek depremzedenin en büyük korkusu. Hepsi bir an önce başlarını sokacak bir mekán, kışlık giyecek istiyor. İşte Hürriyet objektifine takılan bazı manzaralar.

KÜMES ÇADIRLAR

Demiryolunun kenarına sığınan depremzedelerin oturulamaz hale gelen evlerinden kurtardığı birkaç eşyanın yanında horozları da göze çarpıyor. Birşeyler almaya giden depremzede ailenin bir akrabası onları beklerken, horozun ailesinin yaşadığı yerden kaçmadığını söylüyor. Tavuklar ise deprem sonrasında ölmüş, aile bir tek horozu kurtarabilmiş. Bu arada özgürce gezinen horoz çadırın içine giriyor. Horoz çadırın içinde dolaşırken, çadırın neredeyse bir kümes büyüklüğünde olduğu akla geliyor. Horoz da kümesini özlemiş olsa gerek, bunu doğrular gibi uzun süre içeride geziniyor.

Naylon sıcaklık

Şehir merkezinde, demiryolunun kenarına sığınmış birkaç depremzede. Kurtarabildikleri bazı eşyalarıyla yeni bir dünya kurmuşlar kendilerine. Tabii, buraya yerleşirken geçici olacağını umarak, sıcak yaz günlerini geçirmek üzere gelmişler. Ancak her geçen gün, birçok depremzedeyle birlikte kışın en azından belirli bir bölümünü dışarıda geçireceğinin kanıtı nitelikte. Bu gerçeğin bilincinde oldukları için edindikleri naylonlarla kışa hazırlık yapıyorlar. Havanın soğuduğu, yağmurun bastırdığı şu günlerde çadırlarının üzerine naylon tente geçiriyor.

Bir çift yaşlı da o sırada yoldan geçiyor. Yaşlı adamın bisikletinin önündeki bölümde taşıdığı eşi ve yanlarına aldıkları birkaç eşya ile kimbilir ne kadar uzaklıktaki bir çadırkente ulaşmaya çalışıyor.

Şemsiyeli bulaşık

Çadırkentteki kadınlara şiş ve yün

Kadın Siyasetçiler Derneği (KASİDE) ve Kadın Dernekleri Federasyonu, çadırkentteki kadınlara şiş ve yün götürecek. KASİDE ve Kadın Dernekleri Federasyonu, Kadının Statüsü ve Sorunları (KSS) Genel Müdürlüğü'nde toplanan sivil toplum örgütlerinin komite çalışmalarına katılmıştı. Yapılan yazılı açıklamada, çadırkentteki kadınlara şiş ve yün götürülmesini öneren KASİDE'nin bu önerisinin, komite tarafından memnuniyetle onaylandığı bildirildi. Hazırlanan şiş ve yünleri 18 Ekim'de, KSS Genel Müdürü, KASİDE ve Kadın Dernekleri Federasyonu temsilcileri dağıtacak.

Ecevit Baba okusun

Kafa, Yüz ve Reokonstrüktif Cerrahi Vakfı'nın kurduğu çadırkentte manzara farklı değil. Burada da isyan ve kaygı hákim. Birçoğunun ayağında yalnız terlik olan çocuklar, çadırkentte yağmur nedeniyle oluşan su birikintilerinin içinde dolaşıyor. Annelerine göre çoğu ishal, ya da grip. Büyükler ise devlete veryansın ediyor. Çadırkent komşuları Hadiye-Mehmet Akçaoğul ve torunları Busenur fotoğraf çektirirken, koşarak geliyor Nuran Hanım. Elinde şemsiyesi, bu fotoğrafta yer almak istiyor. İsteğinin nedeni de Başbakan Bülent Ecevit'in hallerini görmesi. Nuran Hanım hafif sitemkár bir edayla şöyle diyor: ‘‘Ecevit Babam bunu okumalı.’’

Aynı çadırkentte bir genç kız yemek sonrasında, toprak üzerine kurdukları lavaboda bulaşık yıkıyor. Elinde şemsiyesi, çadırkentte de kadınlara düşen bulaşık yıkama işini yapıyor.



Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!